türkçe adı: otomatik portakal
anthony burges'ın romanından sinemaya uyarlanan, distopik eserler için örnek teşkil edecek bir eser olan stanley kubrick filmidir. 1971 yapımı film abd ve birleşik krallık ortak yapımıdır. şiddet, suç eğilimi, gasp gibi birçok suçu işleyen alex delarge'ın arkadaşları tarafından polise ihbar edilmesiyle başlayan hikayesi, tedavi edilip topluma yeniden kazandırılma isteğiyle devam etmektedir.
anthony burges'ın romanından sinemaya uyarlanan, distopik eserler için örnek teşkil edecek bir eser olan stanley kubrick filmidir. 1971 yapımı film abd ve birleşik krallık ortak yapımıdır. şiddet, suç eğilimi, gasp gibi birçok suçu işleyen alex delarge'ın arkadaşları tarafından polise ihbar edilmesiyle başlayan hikayesi, tedavi edilip topluma yeniden kazandırılma isteğiyle devam etmektedir.
yönetmen:
stanley kubrick
oyuncular:
malcolm mcdowell
warren clarke
james marcus
patrick magee
john clive
stanley kubrick
oyuncular:
malcolm mcdowell
warren clarke
james marcus
patrick magee
john clive
*kansas city film eleştirmenleri birliği ödülleri (1972) - en iyi film
*hugo ödülleri (1972) - en iyi dramatik sunum
*venedik film festivali (1972) - en iyi yabancı film
*çevrimiçi film ve televizyon derneği (1998) - film onur listesi birincisi
*rondo hatton klasik korku ödülleri (2007) - en iyi dvd yorumu
film toplam 12 ödüle sahiptir.
*hugo ödülleri (1972) - en iyi dramatik sunum
*venedik film festivali (1972) - en iyi yabancı film
*çevrimiçi film ve televizyon derneği (1998) - film onur listesi birincisi
*rondo hatton klasik korku ödülleri (2007) - en iyi dvd yorumu
film toplam 12 ödüle sahiptir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "ata" tarafından 29.11.2020 17:31 tarihinde açılmıştır.
1.
insanı inanılmaz rahatsız eden filmdir. hatta başrol oyuncusu malcolm mcdowell filmin bazı sahnelerinden dolayı psikolojik olarak olumsuz etkilendiğini belirtmiştir.
--! spoiler !--
filmin üzerinde konuşulması gereken çarpıcı yanları var. ama beni en çok alex’in beraber suç işledikleri çeteden arkadaşının utanmadan polis olması etkiledi. (höh be kardeşim) psikopat alex’e nedense o sahneden sonra merhamet beslemeye başladım. insanı da bu garip duygusal dalgalanma rahatsız ediyor.
--! spoiler !--
--! spoiler !--
filmin üzerinde konuşulması gereken çarpıcı yanları var. ama beni en çok alex’in beraber suç işledikleri çeteden arkadaşının utanmadan polis olması etkiledi. (höh be kardeşim) psikopat alex’e nedense o sahneden sonra merhamet beslemeye başladım. insanı da bu garip duygusal dalgalanma rahatsız ediyor.
--! spoiler !--
devamını gör...
2.
neden bilmiyorum ama hem kitapta hem de filmde alex'le kendimi özleştirip ona sempati duydum. kurgusal bir karakter olmasının da faydası vardır tabi. alex beni çok etkiledi. nasıl desem, içimdeki hayvanı ortaya çıkaran bir karakterdi. o kötülük yaptıkça içimdeki şeytan kötülük yapmış gibi oluyordu ve ben de rahatlıyordum.
--! spoiler !--
kedili teyzeyi öldürdüğü sahne bu filmde en çok kazınan şey sanırım. her tarafta olan cinsel objeler, alexin kadını penis bibloyla öldürmesi, omuzdan çekim... tek kelimeyle inanılmaz.
--! spoiler !--
--! spoiler !--
kedili teyzeyi öldürdüğü sahne bu filmde en çok kazınan şey sanırım. her tarafta olan cinsel objeler, alexin kadını penis bibloyla öldürmesi, omuzdan çekim... tek kelimeyle inanılmaz.
--! spoiler !--
devamını gör...
3.
stanley kubrick tarafından 1971 yılında çekilmiş, anthony burgess'in aynı isimli romanından uyarlama film. kitabı okunduktan sonra izlenmesi gerektiğini düşünenlerdenim. bir şeyleri anlatmak için insanı dürtmek yerine, ruhuna sert bir balyoz darbesi indirmek gerektiğini düşündürtmüştür daima bana. ne kadar kubrick sevsem bile yine de film kitabın gölgesinde daima kalmaya devam edecek benim için.
edit: alex'i oynayan oyuncu malcolm mcdowell'in o ikonik aparata bağlandığı sahnede korneasının çizilmesine rağmen hiç bozmadan rolüne devam ettiğini öğrendiğimden beri filme fazla haksızlık ettiğimi fark edip tekrar izledim de yine kitap daha ön planda olsa bile film de vasat dediğim kadar yokmuş şimdi. bahsettiğim olay da şöyle gerçekleşiyor, mcdowell'in korneası çizilince bir süre hastanede kalmaya devam ediyor ve iyileşip sete geri döndüğünde çekimler daha fazla aksaklık olmasın diye o sahnede dublör oynatmaya karar veriyorlar ama dublör kabul etmiyor. mcdowell kolları sıvayıp tekrar aynı riske rağmen aynı sahneyi çekmeye razı geliyor. az daha kör olma ihtimali olmasına rağmen sırf filmi tamamlamak için kendi kendine bu kabusu tekrar yaşatması büyük bir oyunculuk örneği.
edit: alex'i oynayan oyuncu malcolm mcdowell'in o ikonik aparata bağlandığı sahnede korneasının çizilmesine rağmen hiç bozmadan rolüne devam ettiğini öğrendiğimden beri filme fazla haksızlık ettiğimi fark edip tekrar izledim de yine kitap daha ön planda olsa bile film de vasat dediğim kadar yokmuş şimdi. bahsettiğim olay da şöyle gerçekleşiyor, mcdowell'in korneası çizilince bir süre hastanede kalmaya devam ediyor ve iyileşip sete geri döndüğünde çekimler daha fazla aksaklık olmasın diye o sahnede dublör oynatmaya karar veriyorlar ama dublör kabul etmiyor. mcdowell kolları sıvayıp tekrar aynı riske rağmen aynı sahneyi çekmeye razı geliyor. az daha kör olma ihtimali olmasına rağmen sırf filmi tamamlamak için kendi kendine bu kabusu tekrar yaşatması büyük bir oyunculuk örneği.
devamını gör...
4.
kubrick'in yönetmenliğini yaptığı filmde alex'e yapılan işkencelerle onun sakin birine dönüşmesi sağlanmıştır fakat alex ne iyi ne de ahlak sahibi bir insan olabilmiştir. ayrıca kitaptaki sondan daha farklı bir bitiriş yapmıştır kubrick ki hakkını vermiştir filmin.
devamını gör...
5.
etkileyici bir disutopya kitabı ve filmidir. karakterler ingilizce rusça melez bir dilde konuşur. şiddet hayatın her katmanın bulunur tabi ki en çok gençler bu durumda pay sahibi olur. romanda sanki yakin bir gelecek anlatılmaktadır.
devamını gör...
6.
yazarın, karısının hastane masraflarını karşılamak için kısacık sürede yazdığı nadide kitaptır. filmi ayrı güzeldir kitabı ayrı güzeldir. ikisi de bambaşka bir deneyim ama önce kitabı okuyun derim.
devamını gör...
7.
kubrick'in 1971 yapımı filmi, anthony burgess'in aynı isimli romanından uyarlanmış. kitabı okuyanların da distopik canlandırmalar yapabildiği doğru, ama kubrick kendi tarzını da katarak çağının çok ötesinde dekor ve çekim teknikleriyle yansıtmış.
yer ve zaman algısının ortadan kalktığı, her çağda yaşanan problemlere olan bu distopik eleştiri aslında çok büyük bir etik soruna dikkat çekiyor. "iyilik nedir? iyi insan olmak mümkün değilse bunun çözümü iyi makineler yaratmak mı-bunu seçersek bu ne kadar mümkündür?"
senaryosu şaşırtmayan, fikri şaşırtan bir film/kitap. yeni dünya düzeninin sürekli tartışıldığı bu devirde mutlaka izlenmeli ve okunmalı
yer ve zaman algısının ortadan kalktığı, her çağda yaşanan problemlere olan bu distopik eleştiri aslında çok büyük bir etik soruna dikkat çekiyor. "iyilik nedir? iyi insan olmak mümkün değilse bunun çözümü iyi makineler yaratmak mı-bunu seçersek bu ne kadar mümkündür?"
senaryosu şaşırtmayan, fikri şaşırtan bir film/kitap. yeni dünya düzeninin sürekli tartışıldığı bu devirde mutlaka izlenmeli ve okunmalı
devamını gör...
8.
iyilik içten gelir. iyilik bir seçimdir. bir insan seçemezse, insanlıktan çıkar..
antikahraman alex'in şiddet ve cinsellik eğilimi çok fazla tam bir suç makinası. film bir dönemin yasaklı kitabının uyarlaması. vahşet filmin ilk dakikalarından beri göz önünde. fazlasıyla yıkıcı, kırıcı ve mide bulandırıcı. yönetmen stanley kubrick'in tarzı bu. filmi yine kendi renkleriyle boyamış.
hafızanıza kazınan görseller sert bir uyarı niteliğinde. bir filmden beklentiniz nedir bilemiyorum ama benim için bazen anlatım sarsıcı olmalı. ne oldu ben ne izledim şimdi demeliyim. öyle bir film işte. bir cani nasıl anlatılır kısmında pek zorlanılmamış.
distopik ortamın kasveti çok iyi yansıtılmış. filmde kullanılan canlı renkler şiddetin tasviri gibi.
yaşananlar antikahraman tarafından anlatılıyor. kötücül ruhun zorla dönüştürülmesi kısmında ben izlerken zorluk çektim. zorla iyi olunur mu? serbest bırakılması için iyi olmak zorunda. içten gelmeyen iyilik duygusu zorla nasıl değiştirilebilir? insan vahşi duygularından arındırılabilinir mi? eğer isterse ama tercih edilmezse mümkün değil.
alex, hapisaneden kurtulmak için gönüllü kobay oluyor. bu deney için ludovico tekniği kullanılıyor. mahkuma şiddet ve cinsellik içeren görüntüler izletiriliyor. böyle bir durumla karşılaştığında ise kusması geliyor. tamamen zararsız bir rabota dönüşüyor. bu koşullandırma pavlov'un köpeği deneyini aklıma getirdi.
film sonunda görüyoruz ki insan bir makine değil. seçimleri elinden alındığında varlığını sürdüremiyor. devletler insanları istediği gibi evcilleştiremiyor. toplum ironisi çok baskın. şiddete şiddet ile karşılık veren devlet eleştirisi var.
alex'in doğası kötüydü. ona uygulanan yöntemler de kötüydü. sonuç: hiç birşey çözümlenemedi. devlet istediği gibi iyi, kötü farketmeden bir insanı kullandı. bir kurala karşı gelen ahlak yoksunu alex bile makineleşti.
başlık (film) kategorisine alınırsa daha iyi olur. a clockwork orange (kitap) başlığı var. karışıklık giderilmiş olur.
antikahraman alex'in şiddet ve cinsellik eğilimi çok fazla tam bir suç makinası. film bir dönemin yasaklı kitabının uyarlaması. vahşet filmin ilk dakikalarından beri göz önünde. fazlasıyla yıkıcı, kırıcı ve mide bulandırıcı. yönetmen stanley kubrick'in tarzı bu. filmi yine kendi renkleriyle boyamış.
hafızanıza kazınan görseller sert bir uyarı niteliğinde. bir filmden beklentiniz nedir bilemiyorum ama benim için bazen anlatım sarsıcı olmalı. ne oldu ben ne izledim şimdi demeliyim. öyle bir film işte. bir cani nasıl anlatılır kısmında pek zorlanılmamış.
distopik ortamın kasveti çok iyi yansıtılmış. filmde kullanılan canlı renkler şiddetin tasviri gibi.
yaşananlar antikahraman tarafından anlatılıyor. kötücül ruhun zorla dönüştürülmesi kısmında ben izlerken zorluk çektim. zorla iyi olunur mu? serbest bırakılması için iyi olmak zorunda. içten gelmeyen iyilik duygusu zorla nasıl değiştirilebilir? insan vahşi duygularından arındırılabilinir mi? eğer isterse ama tercih edilmezse mümkün değil.
alex, hapisaneden kurtulmak için gönüllü kobay oluyor. bu deney için ludovico tekniği kullanılıyor. mahkuma şiddet ve cinsellik içeren görüntüler izletiriliyor. böyle bir durumla karşılaştığında ise kusması geliyor. tamamen zararsız bir rabota dönüşüyor. bu koşullandırma pavlov'un köpeği deneyini aklıma getirdi.
film sonunda görüyoruz ki insan bir makine değil. seçimleri elinden alındığında varlığını sürdüremiyor. devletler insanları istediği gibi evcilleştiremiyor. toplum ironisi çok baskın. şiddete şiddet ile karşılık veren devlet eleştirisi var.
alex'in doğası kötüydü. ona uygulanan yöntemler de kötüydü. sonuç: hiç birşey çözümlenemedi. devlet istediği gibi iyi, kötü farketmeden bir insanı kullandı. bir kurala karşı gelen ahlak yoksunu alex bile makineleşti.
başlık (film) kategorisine alınırsa daha iyi olur. a clockwork orange (kitap) başlığı var. karışıklık giderilmiş olur.
devamını gör...
9.
filminden evvel kitabını okumuştum. filmini izleyince daha bir dehsete düştüm, gercekten müzikleri, görselligi ve sahnelerin vuruculugu o insanı geren müziklerle harmanlanınca günümüz filmlerinden farklı geriyor. eskiden kitapları sanki daha dogru filmde yansıtıyorlardı. şuan bir kitabın filmi cekildiginde sanki sadece esinlenilmiş gibi bir degisik oluyor.
devamını gör...
10.
rahatsız eder. tırmalar. işin esası bu yüzden güzeldir. filmi de kitabı da aynı etkiyi verir. filme karşı tepki verenlerin ya da filmi eleştirenlerin genelde ''sevmedim'' ''iğrenç'' ''huzursuz edici'' vesaire tarzı yorumlarının altını pek doldurmadıklarını görürsünüz. bunun sebebi basit aslında. ortada ''kara mizah'' unsurunu en ince ayrıntısına kadar kullanıp suçu ve suçluyu normalleştiren, sevimli gösteren, hayatın rutiniymiş gibi aktaran bir kurgu var. ilkesel olarak bu tarz yaklaşımlara karşı olan idealize edilmiş bireyler, sinema ekranında ya da kitap sayfalarında böyle bir güzelleme görünce basıyorlar çığlığı. ama aslında mevzu farklı. zaten bu kitap ve film, çığlığı basanlar için yazılmıştır/yapılmıştır; onları eleştirir...
yahu bu dünya üzerinde en büyük hırsızlardan, en büyük katillerden ve en büyük zorbalardan kahramanlar yaratıyorsunuz. onların edimlerini haklı görüyor ve hepsini kutsuyorsunuz. insan kanı içerek zengin olanlar, saygın iş adamları oluyor. gencecik çocukların kanına girenler büyük ve saygın siyasetçiler olarak addediliyor. bunlar sizi rahatsız etmiyor da, alex ve çetesinin yaptıkları mı ediyor? zaten asıl soru bu olmalı. çünkü ''otomatik portakal'' bir samimiyet turnusolüdür. sistemin çarklarına diş geçiremeyen korkakların, tepkilerini bir yazar ya da yönetmene yöneltebilme kolaycılığına kaçmalarının göstergesidir. alex ve çetesinden daha fenasını yapanlar karşısında el pençe divan duranlar, ahlakçılık oynarlar, insani ve vicdani tavırlar sergilerler. aslında kendilerini hicveden bu kurguya sövgüler kumpanyası düzenlerler. garip ve ürkütücü...
düşünsenize cinayetler, tecavüzler, gasp, hırsızlık ve yığınla suç unsuru normalleşmişken, zorbalığın binbir türlüsü ete kemiğe bürünmüş şekilde etrafınızda arzı endam ederken, bunlara refleks gösteremeyip, bir kitap ve film de benzer şeyleri gördüğünüzde aslan kesilebiliyorsunuz. çok tehlikeli. çok can sıkıcı, çok yapay...
otomatik portakal şiddete övgü değildir. otomatik portakal toplumların normalleştirdiği, kanıksadığı ve sessizce izlediği bu rezalete sövgüdür. kara mizah, distopya birlikteliğinin toplumsal riyakarlığa attığı sağlam bir tokattır. bir zahmet acısın. bir zahmet insanoğlu yediği haltlardan rahatsız olsun. görevini yapmış işte. daha ne bekliyorsunuz ki?
yahu bu dünya üzerinde en büyük hırsızlardan, en büyük katillerden ve en büyük zorbalardan kahramanlar yaratıyorsunuz. onların edimlerini haklı görüyor ve hepsini kutsuyorsunuz. insan kanı içerek zengin olanlar, saygın iş adamları oluyor. gencecik çocukların kanına girenler büyük ve saygın siyasetçiler olarak addediliyor. bunlar sizi rahatsız etmiyor da, alex ve çetesinin yaptıkları mı ediyor? zaten asıl soru bu olmalı. çünkü ''otomatik portakal'' bir samimiyet turnusolüdür. sistemin çarklarına diş geçiremeyen korkakların, tepkilerini bir yazar ya da yönetmene yöneltebilme kolaycılığına kaçmalarının göstergesidir. alex ve çetesinden daha fenasını yapanlar karşısında el pençe divan duranlar, ahlakçılık oynarlar, insani ve vicdani tavırlar sergilerler. aslında kendilerini hicveden bu kurguya sövgüler kumpanyası düzenlerler. garip ve ürkütücü...
düşünsenize cinayetler, tecavüzler, gasp, hırsızlık ve yığınla suç unsuru normalleşmişken, zorbalığın binbir türlüsü ete kemiğe bürünmüş şekilde etrafınızda arzı endam ederken, bunlara refleks gösteremeyip, bir kitap ve film de benzer şeyleri gördüğünüzde aslan kesilebiliyorsunuz. çok tehlikeli. çok can sıkıcı, çok yapay...
otomatik portakal şiddete övgü değildir. otomatik portakal toplumların normalleştirdiği, kanıksadığı ve sessizce izlediği bu rezalete sövgüdür. kara mizah, distopya birlikteliğinin toplumsal riyakarlığa attığı sağlam bir tokattır. bir zahmet acısın. bir zahmet insanoğlu yediği haltlardan rahatsız olsun. görevini yapmış işte. daha ne bekliyorsunuz ki?
devamını gör...
11.
dilimize otomatik portakal olarak çevrilmiştir. anthony burgess tarafından yazılan distopik romanın stanley kubrick tarafından yönetilip 96'da vizyona girmiş olduğu, kült bir sinema filmidir. önce kitabını okuyup sonrasında filmini izleyenlere dahilimdir.
filmli yapılan kitaplara göre, benim fikirlerim doğrultusunda oldukça hoş geldi. elbette kült bir eserin kazazedesi olarak herkesi tatmin etmeyebilir bu film. hatta kitabın başlangıçlarındaki argo yaklaşım devam etmektedir aslında. aktör seçimleri doğrultusunda gerçekten farklı bir filmdir.
filmli yapılan kitaplara göre, benim fikirlerim doğrultusunda oldukça hoş geldi. elbette kült bir eserin kazazedesi olarak herkesi tatmin etmeyebilir bu film. hatta kitabın başlangıçlarındaki argo yaklaşım devam etmektedir aslında. aktör seçimleri doğrultusunda gerçekten farklı bir filmdir.
devamını gör...
12.
filmin başlarında ne kadar iğrenç kitabı böyle değildi bunun dediğimi hatırlıyorum. sonra öğrendim ki kubrick bunu bile isteye yapmış, maksadı da insanların filmi yarıda bırakıp gitmesiymiş.
iyi de kardeşim senin çektiğin filmi yarıda bırakır mı insanlar? vardır bir hikmeti deyip izlemeye devam ederler. şahsen ben öyle yapmış ve o geceden zerre verim alamamıştım. üzdün beni kubrick.
iyi de kardeşim senin çektiğin filmi yarıda bırakır mı insanlar? vardır bir hikmeti deyip izlemeye devam ederler. şahsen ben öyle yapmış ve o geceden zerre verim alamamıştım. üzdün beni kubrick.
devamını gör...
13.
anthony burgess'ın aynı isimli romanından uyarlanan üzümlü kekim kubrick'in yönettiği muazzam film. rahatsız edici pek çok öge bulunan filmin asıl konusu ikinci yarısında baş gösteriyor. ilk yarısında daha çok alex ve arkadaşlarının hoyratlıklarını izliyoruz. o şiddet manyaklığını, o psikolojiyi öyle bir işlemiş ki kubrick, bazı sahneleri göz ucuyla izlemiştim. filmin bütün sahnelerini, kamera açılarını, sinamatografisini sabaha kadar övebilirim ama kısa keseceğim ve sadece biraz alex'den bahsedeceğim. alex bariz bir şekilde tehlike arz eden ve topluma kaynaşmaması gereken biri ama ona uyguladıklari ludovico tekniğini insan haklarına aykırı buluyorum. bu teknik alex'in elinden iradesini dolayısıyla hayatını aldı. idam etmekten çok çok daha kötü bir seçenek. alex topluma salındığında hâlen daha içinde şiddet aşeren bir canavar vardı. yani o iyi biri olmadı. canavar tatlı huylu, nazik bir prense dönüşmedi. bu bir tedavi değil yalnızca bir bastırmaydı. kendini savunmak için bile şiddete karşı koyamıyor, gördüğü an kusuyor ve aşık olduğu besteci beethoven'ı dinleyemiyordu. hastalıklı zihinler iyileştirilmeli. canavarları çuvala basıp onlardan kurtulamazsınız.
devamını gör...
14.
1971 yapımı “a clockwork orange” (otomatik portakal) futurist bir zamanda britanya’da
geçmektedir. anthony burges tarafından yazılan ve stanley kubrick tarafından beyaz
perdeye uygulanan film 4 oscar almıştır.
filmin geçtiği dönemde devlet cihazı bireylerin güvenliğini etkili bir şekilde
sağlanamamaktadır. filmin başrolündeki karakter olan alex bir çete lideridir. bu çete
içerisinde fiziksel güç kullanarak liderliği elinde tutan alex, aşırı baskıcı ve cezalandırıcı
tavrıyla hem çete üyelerini gözünü dağı vermekte hem de kurbanlarına ve aşka çetelerin
üyelerine zarar vermektedir. yine bir suç işlemek için bir eve girdiklerinde ev sahibi kadını
öldüren alex, polisin oraya geldiğini fark edince kaçmak ister. ancak kendi çetesinin üyeleri
ona bir tezgah kurarak polisler tarafından yakalanmasına neden olur.
14 yıl hapis cezası alan alex, hapiste geçirdiği bir kaç yılda ıslah olmamıştır. içinde
bastıramadığı ve hatta bastırmak istemediği suç işleme isteği nedeniyle o dönemde halen
araştırmaları devam eden bir klinik çalışmada gönüllü olur. bu çalışma suçluların ıslah
edilmesine yönelik tasarlanmış bir çalışmadır. suçlular üzerinde yapılan deneylerle suç
işleme isteği oluştuğunda kişi eyleme geçmeden önce bir mide bulantısı yaşamakta ve suçu
işleyememektir. yöneticiler alex’in artık suç işleme riski olmadığına kanaat getirerek
kendisini serbest bırakırlar. alex, insanların arasına karıştığında daha önce şiddet uyguladığı
kişilerden şiddet görmeye başlar. kendisi hiç bir şekilde karşılık veremediği için ölümle yüz
yüze gelir. en sonunda hastanede yatarken, yönetime muhalif kesim tarafından yönetime
karşı kullanılmak istediğini öğrenir. yönetim kendisine uygulanan deneyler neticesinde
oluşan tüm ektileri ortadan kaldırarak alex’i eski durumuna çevirir. alex artık yine eskisi
gibi suç işleyebilecektir.
bir sistem eleştirisi olan otomatik portakal, sözleşmeci hukuk ekolüne dayanan korunma
hakkının devlet cihazı tarafından yerine getirilemediği bir dönemde geçmektedir. yöneticiler
bireyin seçme hakkını ortadan kaldıran bir yöntem ile suçluların ıslahına yönelerek aslında
kendi kusurlarını örtbas etmeye çalışmaktadır. yöneticiler, suç ve cezada ölçülülük ilkesinin
üç alt ilkesi olan elverişlilik, gereklilik ve orantılılık tan son ikisini çiğnenmektedir.
dolayısıyla mağdurlar ve kamu tarafından vicdani olarak alex’in cezasını çekmeden
salındığı görüşü ağır basmış ve gerek toplumdan dışlanmış gerekse müştekilerin saldırısına
uğramıştır. ayrıca suç işleme iradesi elinden alınan bir suçlunun karşı koyma iradesi de
ortadan kalktığı için deyim yerindeyse güvercinler şahin şahinler güvercin olmuştur.
karşılaştığı muamelenin şiddeti, karşı koyma iradesi gösteremeyen bir suçlunun dahi masum
kişilerin elinde bir kurbana dönüşebilmektedir.
insan dualitesini gözler önüne seren bu durum ayrıca özgür iradenin esaret altında tezahür
edemeyeceğini de vurgulamaktadır. normal şartlar altında hapis cezası almamış olan bir
şahsın kesinlikle denek olmayı kabul dahi etmeyeceği bir bilimsel araştırmada, iradesi
sakatlanmış, esaret altındaki bir bireyin denek olmayı kabul etmesi kişinin kendi kendine
verebileceği bir karar olmamalıdır. işte bu doğrultuda, çekirdek haklardan biri olan
nitelendirilen maddi ve manevi bütünlük doğal hukukçulara göre egemenin buyruğuyla veya
bireyin rızasıyla dahi sınırlandırılamaz.
geçmektedir. anthony burges tarafından yazılan ve stanley kubrick tarafından beyaz
perdeye uygulanan film 4 oscar almıştır.
filmin geçtiği dönemde devlet cihazı bireylerin güvenliğini etkili bir şekilde
sağlanamamaktadır. filmin başrolündeki karakter olan alex bir çete lideridir. bu çete
içerisinde fiziksel güç kullanarak liderliği elinde tutan alex, aşırı baskıcı ve cezalandırıcı
tavrıyla hem çete üyelerini gözünü dağı vermekte hem de kurbanlarına ve aşka çetelerin
üyelerine zarar vermektedir. yine bir suç işlemek için bir eve girdiklerinde ev sahibi kadını
öldüren alex, polisin oraya geldiğini fark edince kaçmak ister. ancak kendi çetesinin üyeleri
ona bir tezgah kurarak polisler tarafından yakalanmasına neden olur.
14 yıl hapis cezası alan alex, hapiste geçirdiği bir kaç yılda ıslah olmamıştır. içinde
bastıramadığı ve hatta bastırmak istemediği suç işleme isteği nedeniyle o dönemde halen
araştırmaları devam eden bir klinik çalışmada gönüllü olur. bu çalışma suçluların ıslah
edilmesine yönelik tasarlanmış bir çalışmadır. suçlular üzerinde yapılan deneylerle suç
işleme isteği oluştuğunda kişi eyleme geçmeden önce bir mide bulantısı yaşamakta ve suçu
işleyememektir. yöneticiler alex’in artık suç işleme riski olmadığına kanaat getirerek
kendisini serbest bırakırlar. alex, insanların arasına karıştığında daha önce şiddet uyguladığı
kişilerden şiddet görmeye başlar. kendisi hiç bir şekilde karşılık veremediği için ölümle yüz
yüze gelir. en sonunda hastanede yatarken, yönetime muhalif kesim tarafından yönetime
karşı kullanılmak istediğini öğrenir. yönetim kendisine uygulanan deneyler neticesinde
oluşan tüm ektileri ortadan kaldırarak alex’i eski durumuna çevirir. alex artık yine eskisi
gibi suç işleyebilecektir.
bir sistem eleştirisi olan otomatik portakal, sözleşmeci hukuk ekolüne dayanan korunma
hakkının devlet cihazı tarafından yerine getirilemediği bir dönemde geçmektedir. yöneticiler
bireyin seçme hakkını ortadan kaldıran bir yöntem ile suçluların ıslahına yönelerek aslında
kendi kusurlarını örtbas etmeye çalışmaktadır. yöneticiler, suç ve cezada ölçülülük ilkesinin
üç alt ilkesi olan elverişlilik, gereklilik ve orantılılık tan son ikisini çiğnenmektedir.
dolayısıyla mağdurlar ve kamu tarafından vicdani olarak alex’in cezasını çekmeden
salındığı görüşü ağır basmış ve gerek toplumdan dışlanmış gerekse müştekilerin saldırısına
uğramıştır. ayrıca suç işleme iradesi elinden alınan bir suçlunun karşı koyma iradesi de
ortadan kalktığı için deyim yerindeyse güvercinler şahin şahinler güvercin olmuştur.
karşılaştığı muamelenin şiddeti, karşı koyma iradesi gösteremeyen bir suçlunun dahi masum
kişilerin elinde bir kurbana dönüşebilmektedir.
insan dualitesini gözler önüne seren bu durum ayrıca özgür iradenin esaret altında tezahür
edemeyeceğini de vurgulamaktadır. normal şartlar altında hapis cezası almamış olan bir
şahsın kesinlikle denek olmayı kabul dahi etmeyeceği bir bilimsel araştırmada, iradesi
sakatlanmış, esaret altındaki bir bireyin denek olmayı kabul etmesi kişinin kendi kendine
verebileceği bir karar olmamalıdır. işte bu doğrultuda, çekirdek haklardan biri olan
nitelendirilen maddi ve manevi bütünlük doğal hukukçulara göre egemenin buyruğuyla veya
bireyin rızasıyla dahi sınırlandırılamaz.
devamını gör...
15.
orijinal adı clockwork orange olan kubrick filmi. türkçeye otomatik portakal olarak çevrilmiştir fakat aslında orange, bir çeşit orangutanı anlatmaktadır, otomatiğe bağlamış, insanlıktan çıkmış bir hayvan anlamına gelir clockwork orange. ayrıca clockwork orgy isimli porno filmi de mevcuttur.
devamını gör...