301.
ilk çocuğuyum ondan dolayı olsa gerek ben 1 yaşına girmeden önce beni fotoğrafçıya götürüp benimle fotoğraf çektirmiş. yaşadığım yer kırsalda bir yer o zamanlar fotoğraf çekinmek o kadar da kolay değil, babam nasıl sevindiyse artık bana böyle bir kıyak yapmış. hatta benim doğum tarihimi de gün, ay, yıl olarak bilir. onu baba yaptığım için öyle sevinmiş babam. bana dair çok hayaller kurmuş. ilk çocuğuyum ya bütün ilkleri yaşatmamı istedi. neydi bu ilkler ;üniversite okumam, evlenip ona torun vermem v. b. onun hayal ettiği hiçbir ilki ona yaşatamadım, ona çok farklı bir ilk yaşattım, öyle bir ilk ki ondan sonra asla tam bir mutluluk yaşayamadı, bir tarafı hep buruk kaldı.
devamını gör...
302.
konuyla işgili karalamış olduğum el emeği göz nuru tanımımı hiç düşünmeden şuraya bırakıyorum.
#717080
#717080
devamını gör...
303.
hiç olmadı öyle bir bağ. insan önce babasına üzülür. babalar kız çocuklarını ayrı bir severmiş kızları da babalarına düşkün olurmuş ama ben o hissi yaşamadım hiç.
babam güya severdi beni ama sözde hiç kucağına alıp sevdiğini görmedim. ortak fotoğrafımız bile yok.
o yüzden allah bana aslanlar gibi iki tane erkek çocuk verdi sanırım babaya değil bana düşkün olsunlar diye. onlar benim bebeğim ağabeyim babam...
babam güya severdi beni ama sözde hiç kucağına alıp sevdiğini görmedim. ortak fotoğrafımız bile yok.
o yüzden allah bana aslanlar gibi iki tane erkek çocuk verdi sanırım babaya değil bana düşkün olsunlar diye. onlar benim bebeğim ağabeyim babam...
devamını gör...
304.
küçükken hıdrellezde kocaman bir ateş yakmışlardı ve benim boyum yetmemişti. babam beni kucağına alıp öyle atlatmıştı.baba gibi baba sağolsun.
devamını gör...
305.
canı çay isterse bana seslenir , ütü yapılacaksa seslenir, yemeği bittiği zaman seslenir. gariptir. ilişki midir bilmem .
devamını gör...
306.
eskiden pek muhatap olmazdı da şimdilerde biz tavsiye eden olduk, o dinleyen artık.
allah uzun ömürler versin.
allah uzun ömürler versin.
devamını gör...
307.
baba bir kızın ilk aşkı ya da hayattan soğutan ilk erkektir. en çok aranan sevgidir baba sevgisi. yokluğu yüklüce belki olur
devamını gör...
308.
10 yaşına kadar anne ile olan ilişki ne kadar önemliyse, 11-12 yaşından itibaren baba ile olan ilişki o kadar önemlidir. kızlarda daha da önemlidir.
devamını gör...
309.
17 mart 2022'nin berat gecesi olması ve benim yıllar önce o güzel kutlu günde doğmam, rahmani bir bebe olmam hasebiyle şöyle diyaloglarımız oluyor günlerdir:
-oğlum perşembe günü berat kandili çıkmazsın herhalde, allah'ı sinirlendirme...
+fff...
-bugün çıkacak mısın?
+bilmiyorum belki.
-perşembe çıkma da, ne yaparsan yap, bugün çık...
+fff...
-perşembe gündüz mangal mı yapsak diyorum?
+işim var evde olmam.
-oğlum kandil yani, ne var allah'ı sevindirsen?
+akşam barcelona maçı var.
-ne olmuş yani maç var diye, sevindir allah'ı.
+fff...
-oğlum perşembe günü berat kandili çıkmazsın herhalde, allah'ı sinirlendirme...
+fff...
-bugün çıkacak mısın?
+bilmiyorum belki.
-perşembe çıkma da, ne yaparsan yap, bugün çık...
+fff...
-perşembe gündüz mangal mı yapsak diyorum?
+işim var evde olmam.
-oğlum kandil yani, ne var allah'ı sevindirsen?
+akşam barcelona maçı var.
-ne olmuş yani maç var diye, sevindir allah'ı.
+fff...
devamını gör...
310.
kaç yaşında olursanız olun alttan almayı bileceksiniz. her söylediği şeye itiraz eder kafa tutmaya çalışırsanız anlaşamazsınız sizden de nefret eder.
devamını gör...
311.
kopuğum 4 aydır ya. keza annemden de kopuğum. zamanında çok darladılar beni, haliyle ben de sinirli bir herif haline geldim. artık ben mutlu olayım diye mi yoksa korktukları için mi bilmiyorum onlar da benden uzaklaştılar.
huzursuzum bir yandan, ama bir yandan da tuhaf bir rahatlık var üzerimde. karışık duygular.
huzursuzum bir yandan, ama bir yandan da tuhaf bir rahatlık var üzerimde. karışık duygular.
devamını gör...
312.
bazen çok iyi bazen illallah ettiren bir ilişki bizimki, bazen bana prensesi gibi davranır bazen düşmanı. nasıl davranacağını tahmin etmek uzmanlık ister mastır için hazırlanıyorum ben şu an. bu aralar deli ediyor insanı ama olsun alışıyoruz.
devamını gör...
313.
bütün sıfatlarının dışında verdiği kararları sorguladığım,eleştirdiğim,küstüğüm,bir müddet yollarımı ayırdığım lakin dayanamayıp yine kanatlarının altına girdiğim babam.şuan da baba-kız ilişkimizin en iyi versiyonunu yaşıyoruz.
devamını gör...
314.
benim açımdan tuhaf olan ilişkidir.
benim babamla ilişkim kafka’nın babası ile ilişkisi gibi değildir. babasını sürekli bir baskı mekanizması gibi gören kafka bence olayı çok abartmıştır. benim babam bir baskı mekanizması oldu her zaman. yani ben büyüyene kadar.
alexander dumas’ın babası ile olan kimlik hırsızlığı bizim hayatımızda olmadı hiç. babam beni kimliğimi çalacak kadar önemli görmedi. kimliğim çalınacak kadar önemli değildi. yani ben büyüyüne kadar.
babam hem bir öğretmen hem de bir sanatçı olduğu içim tuhaf bir karışım oluşturuyordu. yani kendine göre özgürlükçü ama bana karşı baskıcı. babamın evde her zaman sanat kitapları olurdu ama ilk oğlu futbol oynamakla meşguldü. babam klasik müzik dinlerdi ama ilk oğlu dönemin en popüler insanları kimse onlara düşkündü. tam bir fiyasko, tam bir hayal kırıklığı.
futbolda ne kadar iyi olduğum önemli değildi babam gibi resim çizmeyi bırakın düz çizgide bile kullandığım cetveli utandıracak haldeydim. atletizm takımında dört branşta koşabiliyordum ama renkleri birbirine nasıl karıştırıp yeni renkler elde edemiyordum. saçmalık resmen. yeteneksizlik.
ilk kez televizyonda erotik bir yayına denk geldiğim zamanlardan birinde odaya girip uydunun kablosunu koparmıştı, hiç unutmam. erotizmden uzak tutmak için beni gereksiz bir şiddet gösterisi.
saçlarımı uzatıp dört küpe ile eve döndüğüm zaman çalıştığı okula girememiştim. banker bilo’daki maho gibi. kapıdaki nöbetçi giremeyeceğimi söyleyince, okul müdürünün oğlu olduğumu söyledim. o da bana “zaten seni içeri almamı söyledi” dedi. komik. gerçekten komik bu kısım.
babamdan çok dayak yemedim ama onun olayı dayaktan çok ceza vermekti. yazın evin önünde top oynayan çocukları camdan izlediğim çok oldu. kapı önündeki mutluluklar ve sesler bana geldikçe ben de kitap okudum. oradaki insanlarla eğlendim.
hazin bir öykü değil bu anlattığım. şu an aramız çok iyi uzun uzun sohbet ediyoruz bazen. ben bir şey söyleyince ciddiye alıp dinliyor mesela. bu yaşımda babam beni dinledi diye mutlu oluyorum. mutluluk eski mutsuzlukları unutmakla mümkün çünkü.
benim babamla ilişkim kafka’nın babası ile ilişkisi gibi değildir. babasını sürekli bir baskı mekanizması gibi gören kafka bence olayı çok abartmıştır. benim babam bir baskı mekanizması oldu her zaman. yani ben büyüyene kadar.
alexander dumas’ın babası ile olan kimlik hırsızlığı bizim hayatımızda olmadı hiç. babam beni kimliğimi çalacak kadar önemli görmedi. kimliğim çalınacak kadar önemli değildi. yani ben büyüyüne kadar.
babam hem bir öğretmen hem de bir sanatçı olduğu içim tuhaf bir karışım oluşturuyordu. yani kendine göre özgürlükçü ama bana karşı baskıcı. babamın evde her zaman sanat kitapları olurdu ama ilk oğlu futbol oynamakla meşguldü. babam klasik müzik dinlerdi ama ilk oğlu dönemin en popüler insanları kimse onlara düşkündü. tam bir fiyasko, tam bir hayal kırıklığı.
futbolda ne kadar iyi olduğum önemli değildi babam gibi resim çizmeyi bırakın düz çizgide bile kullandığım cetveli utandıracak haldeydim. atletizm takımında dört branşta koşabiliyordum ama renkleri birbirine nasıl karıştırıp yeni renkler elde edemiyordum. saçmalık resmen. yeteneksizlik.
ilk kez televizyonda erotik bir yayına denk geldiğim zamanlardan birinde odaya girip uydunun kablosunu koparmıştı, hiç unutmam. erotizmden uzak tutmak için beni gereksiz bir şiddet gösterisi.
saçlarımı uzatıp dört küpe ile eve döndüğüm zaman çalıştığı okula girememiştim. banker bilo’daki maho gibi. kapıdaki nöbetçi giremeyeceğimi söyleyince, okul müdürünün oğlu olduğumu söyledim. o da bana “zaten seni içeri almamı söyledi” dedi. komik. gerçekten komik bu kısım.
babamdan çok dayak yemedim ama onun olayı dayaktan çok ceza vermekti. yazın evin önünde top oynayan çocukları camdan izlediğim çok oldu. kapı önündeki mutluluklar ve sesler bana geldikçe ben de kitap okudum. oradaki insanlarla eğlendim.
hazin bir öykü değil bu anlattığım. şu an aramız çok iyi uzun uzun sohbet ediyoruz bazen. ben bir şey söyleyince ciddiye alıp dinliyor mesela. bu yaşımda babam beni dinledi diye mutlu oluyorum. mutluluk eski mutsuzlukları unutmakla mümkün çünkü.
devamını gör...
315.
babamla hep mesafe oldu aramızda. 13 yaşındaydım ayrıldıklarında.
uzun seneler hiç görüşmedik taki evlenene kadar.
evlendim bir kere gördü bebeğim oldu bir kere gördü.
en son 3 sene önce dgördüm kendisini bir tabutun içinde.
iyi miydi kötü müydü bilmiyorum.
tek bildiğim bir diyaloğumuz olmadı adam gibi 40 sene boyunca.
uzun seneler hiç görüşmedik taki evlenene kadar.
evlendim bir kere gördü bebeğim oldu bir kere gördü.
en son 3 sene önce dgördüm kendisini bir tabutun içinde.
iyi miydi kötü müydü bilmiyorum.
tek bildiğim bir diyaloğumuz olmadı adam gibi 40 sene boyunca.
devamını gör...
316.
annemin dediği kadar var.
babam biz öl desek ölecek bir adam. yerim onu. tek isteği hep yanında olmamız ama olsun onun için tüm erkeklerin üstünü tek kalemde çizerim.
babam biz öl desek ölecek bir adam. yerim onu. tek isteği hep yanında olmamız ama olsun onun için tüm erkeklerin üstünü tek kalemde çizerim.
devamını gör...
317.
(bkz: vazgeçilemeyen toksik ilişki)
devamını gör...
318.
yaklaşık 20 yıldır aramızda bir ilişki yok. ilk başta kendi bu özgürlüğü istese de şimdi pişman olduğunu iletiyor ama şimdi de biz kendisini istemiyoruz.. sonuç, eğer baba olduysanız elinizi taşın altına koymayı da bilin ki 60 yaşında pişman olmayın
devamını gör...
319.
hayatta diğer ilişkilerinizde önemli bir rol kaplar. temelini oluşturur. sizi oluşturur.
devamını gör...
320.
çocukları için canını verebilecek kadar seven, onlar için hiç bir masraf ve emekten kaçınmayan eşimin, ders konusunu takıntı haline getirip küçücük çocuğa düşman kesildiğini görünce babayla ilişkinin ne kadar önemli olduğunu daha iyi kavradım.
eğitim fakültesi mezunu, çevresinde akıl.insan olarak görülen, her konuda akıl sorulan ve mümin bir insan olmaya gayret gösteren adamın nefsine yenik düşmesi gerçekten çok üzücü.
yıllarca palyaço gibi çocukları için yapmadığı eğlence, göstermediği anlayış kalmayan adam gitti, yerine hababam sinifindaki (bkz: külyutmaz necmi) gibi havanda su döven eski kafa bir adam geldi. onun gözünde oğlum; damat ferit gibi yakışıklılığına düşkün ve umursamaz.
aslında derslerinde gayet başarılı, okul icinde ve dışında ödev ve diğer sorumluluklar konusunda herkesin parmakla gösterdiği özdenetim sahibi örnek bir çocuk olduğu halde (elbette her evin ilk erkek çocuğu gibi dayısına çektiği için (u: ?)) istedigimiz hırs ve azim yok.
buna rağmen eve gelir gelmez yemek yemeden, çocukla duygusal bir iletisim kurmadan gün boyu internetten bulduğu bir ton soruyu cozdurmeye çalışıp, yapamadiginda da bir dünya laf soyleyince benim asfalyalar attı tabi.
evlilikte çocuklar doğduktan sonra bir insanin her konuda çok iyi olmayabilecegini daha iyi anliyorsunuz. ikisinin arasında ki iletişime karisirsam.omur boyu ara bulmaya çalışan ve doğru iletişim kurmalarına mani olacağım düşüncesi ile şimdiye kadar çok yorum yapmasam da son zamanlarda
oğluma duygu ve düşüncelerini dile getirmesi gerektiğini, babasına hayır diyebilecegini, babasını kırmadan eleştirebilecegini söylesem de çocuk ne kadar korktuysa sadece ağlıyor.
defalarca dolaylı yoldan yanlış yaptığını anlattığım eşime bugün rest çekip uzun bir konuşma ile artık otoritesi sarsilmasin diye sakin ve sessiz kalmanın çocuğa daha çok zarar verdiğini, bu konuyu takıntı haline getirdiği için çocuğu doğru değerlendiremedigini ve buna müsade etmeyeceğini söyledim.
neyse ki yemekten sonra birlikte tatlı almaya gittiler ve ben onlar gelmeden bir film açıp; "ödevleri sabah erken kalkıp yaparsınız." diyerek bu aksamlık o bir dünya sorudan çocuğu kurtardım. inşallah işe yarar.
ne yazık ki babalar evin hiç büyümeyen çocukları. allah hepimizi kendi nefsimizin hırsından muhafaza eylesin.
eğitim fakültesi mezunu, çevresinde akıl.insan olarak görülen, her konuda akıl sorulan ve mümin bir insan olmaya gayret gösteren adamın nefsine yenik düşmesi gerçekten çok üzücü.
yıllarca palyaço gibi çocukları için yapmadığı eğlence, göstermediği anlayış kalmayan adam gitti, yerine hababam sinifindaki (bkz: külyutmaz necmi) gibi havanda su döven eski kafa bir adam geldi. onun gözünde oğlum; damat ferit gibi yakışıklılığına düşkün ve umursamaz.
aslında derslerinde gayet başarılı, okul icinde ve dışında ödev ve diğer sorumluluklar konusunda herkesin parmakla gösterdiği özdenetim sahibi örnek bir çocuk olduğu halde (elbette her evin ilk erkek çocuğu gibi dayısına çektiği için (u: ?)) istedigimiz hırs ve azim yok.
buna rağmen eve gelir gelmez yemek yemeden, çocukla duygusal bir iletisim kurmadan gün boyu internetten bulduğu bir ton soruyu cozdurmeye çalışıp, yapamadiginda da bir dünya laf soyleyince benim asfalyalar attı tabi.
evlilikte çocuklar doğduktan sonra bir insanin her konuda çok iyi olmayabilecegini daha iyi anliyorsunuz. ikisinin arasında ki iletişime karisirsam.omur boyu ara bulmaya çalışan ve doğru iletişim kurmalarına mani olacağım düşüncesi ile şimdiye kadar çok yorum yapmasam da son zamanlarda
oğluma duygu ve düşüncelerini dile getirmesi gerektiğini, babasına hayır diyebilecegini, babasını kırmadan eleştirebilecegini söylesem de çocuk ne kadar korktuysa sadece ağlıyor.
defalarca dolaylı yoldan yanlış yaptığını anlattığım eşime bugün rest çekip uzun bir konuşma ile artık otoritesi sarsilmasin diye sakin ve sessiz kalmanın çocuğa daha çok zarar verdiğini, bu konuyu takıntı haline getirdiği için çocuğu doğru değerlendiremedigini ve buna müsade etmeyeceğini söyledim.
neyse ki yemekten sonra birlikte tatlı almaya gittiler ve ben onlar gelmeden bir film açıp; "ödevleri sabah erken kalkıp yaparsınız." diyerek bu aksamlık o bir dünya sorudan çocuğu kurtardım. inşallah işe yarar.
ne yazık ki babalar evin hiç büyümeyen çocukları. allah hepimizi kendi nefsimizin hırsından muhafaza eylesin.
devamını gör...