301.
"sanrı amca, annemle babamı sen tanıştırdın di miii?"

“evet canım."

“o zaman sen olmasaydın ben doğmayacak mıydııım??!"

"yani… orasını bilemem tabi."

“sana çoook teşekkür ediyorum! peki babamla seni kim tanıştırdı?"

"hatırlamıyorum ki valla biri tanıştırmadı, aynı yurtta kalıyorduk arkadaş olduk."

"haaa yani allah mı tanıştırdıı??"

"hmmm öyle mi diyorsun?"

"eveeeet, aferin iyi ki tanıştırmış ona da çok teşekkür ediyorummm..."

"!!!"
devamını gör...
302.
dün yaşanmış diyalogtur.

ben ailenin tüm çocuklarıyla oyun oynama kapasitesi bulunan, okullarını bitirmiş yetişkin bir insanım. yaşımdan çok çok küçük göstermenin yanı sıra ruh hali olarak da olduğumdan genç ve pozitif enerjiliyim. zaten birazcık girdilerimi okuduysanız bunu bilirsiniz. çocuk ruhluyum ve yetişkin olmaktan çok sıkılıyorum. mutlu etmiyor beni yetişkin olmak. yetişkinliğin getirdiği sorumluluklar ve özgürlük kabul, onlardan şikayetçi olup mutsuz olmak hayır benim için. küçükken de hiç büyümek istemezdim. çünkü büyümek demek, mutlu olmamak demekti. büyüklerin tamamı hayatın getirdiği sorumluluktan dolayı mutsuzdu. üstelik de her şeye sahip oldukları halde mutsuzlardı. sahi, yetişkin olup mutlu olanınız var mı? yok. bu nedenle çocukların dünyası beni hep kendine çeker. ben mutlu olmak için yaşayanlardanım. benim için hayatta asıl olan mutluluktur. biri ya da bir şey beni mutsuz ediyorsa orayı terk ederim. biri ya da bir şey beni mutlu ediyorsa eskilikten çürüsün, bırakamam. doğuştan ayarlarım böyle.

dün yine bütün çocuksu ruhumla 7 yaşındaki kuzenimin kızına bakıyorum. yemek yeme saati geldi, oturdum sofraya. her zamanki gibi küçük hanım yemiyor. başka bir kuzenimizi çağırmamızı istedi. ben de espri olsun diye "ben sana yetmedim mi?" dedim. aldığım cevap;

"yetememek değil, sen çok fazla büyüksün. onun yaşı benim yaşıma daha yakın. o yüzden onunla birlikte olmak istiyorum. yani, çocuk gibi çocukla birlikte oynamak istiyorum. seni çok seviyorum. benimle oynamandan da çok mutluyum. ama sen artık ergenliği de geçtin. rica etsem onu çağırabilir misin?"

hayatımda hiç bu kadar zarif şekilde ret yememiştim. hiç bu kadar hanımefendi şekilde büyüdüğüm yüzüme vurulmamıştı.

büyümüşüm ben sözlük, çok üzgünüm.
devamını gör...
303.
oğlumla kolay matematik videoları izlerken görselle ilgili oğlumun yorumu:

"tek anladığım şey mangalın üzerindeki sucuklar"

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
304.
bizim ufaklık bir sürü hayvan, börtü böcek figürü aldırdı. biz de merak içindeyiz tabi, bu ilginin nedeni neydi!?


"naber, hepsini sıraya dizmiş ne yapıyorsun böyle?"

"hayvanlarımla oynuyorum sanrı!"

"hmmm, çok mu ilgini çekiyorlar? büyüyünce hayvanlarla ilgili bir şeyler mi yapacaksın yoksa?"

"eveeeeeet..."

"ne olmak istiyorsun?"

"avcıııı!!!"

"avcı mı! neden?"

"hıı hıı, çünkü ben hayvanları çok seviyoruuum..."


bizim ufaklık hayvan sevgisini biraz yanlış anlamış...
devamını gör...
305.
1: sen küçükken kaç yaşındaydın,
2: günde kaç tane oruç tutuyosun.
devamını gör...
306.
bizim ufaklık, babasıyla beraber gitarlarla takılırken yanımıza gelir ve izlemeye başlar. sonunda bombayı patlatır...


"naber, bizi dinlemeye mi geldin?"

"yooo bakıyorum!"

"dinlemek istemiyor musun?"

"bilmem..."

"bir şey mi soracaksın yoksa?"

"neden gitar çalıyorsunuz ki?"

"neden mi? çünkü hoşumuza gidiyor, eğleniyoruz ve mutlu oluyoruz..."

"çok saçma! bence mutlu olmak için yemek yiyin. yemek yemek çok güzel bişi..."

"…”
devamını gör...
307.
lucifer: napıyorsun deli
çocuk: sakız canavarı fiyuvv bla bla
lucifer: sısısısıs s.tr lan.
devamını gör...
308.
“pişşşt naber, sen kilo mu verdin?”

“hayııır, boyum uzuyor ya, annem öyle dedi...”

“ama göbek gitmiş sanki?”

“bilmem... zayıflamamı mı istiyorsun sanrı?”

“yoo neden?”

“hep tontik göbüş falan şişko olduğumu söylemeye çalışıyorsun. sanki anlamıyorum! ama ben seni şişko olsan da severim...”


o minicik boyuyla tokat gibi cevabı yedirmişti sağ olsun…
devamını gör...
309.
#2532867 benzer bir diyalog, oğlumla aramızda geçmişti.
-anne ben zargana mıyım?
-o ne demek?
-hani çok kilo verip çirkin olanlara zargana deniyor ya ben de kilo verdim diye öyle zargana mı oldum?
-hayır oğlum sen zargana değilsin, gayet fitsin.
bu cevabımı duyunca çok mutlu oldu.*
çocuklar, kilo konusunda çok hassas oluyorlar.
geçen sene biraz kilo aldığı için arkadaşları ona "dombili" demişler. şimdi kilo verdi diye de "zargana" diyorlar muhtemelen. ben annesi olarak hiçbir zaman kilosu ile ilgili yorum yapmadım, yapmam. her koşulda onu sevdiğimi söylüyorum, en azından bunu yapabiliyorum çünkü maalesef ki, akran zorbalığından onu korumaya gücüm yetmiyor...
devamını gör...
310.
_ neden maske takıyoruz biliyormusun?
+ tabiii biliyorum.
_neden takıyoruz?
+ çünkü komik 19 var.
devamını gör...
311.
ben kendileri ile anlaşamıyorum. o yüzden dialog kurmam.
devamını gör...
312.
"bu ben"
"hayır ben"
"bendeki de ben, sendeki de ben, ondaki de ben."
"hayır bendeki ben, sendeki sen, ondaki o"
5 yaşındaki kardeşime, insan vücudunda bulunan küçük kahverengi noktanın adının "ben" olduğunu anlatana kadar çok büyük uğraş vermiştim. nihayet anlamıştı sonunda
devamını gör...
313.
çocuklarla girdiğim diyaloglarda epey gerildiğim için benim yerime onların tanım yazması çok daha uygun olacaktır.
devamını gör...
314.
+baba galatasaray maçı kaç kaç?
-4-1 ondeler oğlum, yat uyu istersen
+ o sene bu sene diye diye ömür bitti ya

daha 12 yaşında. yarın 13'e giriyor kerata.
devamını gör...
315.
-teyze (burnunu çekiyor 15 yaşında-aksam)
+efendim balım
-teyze bu evdeki hiç kimse beni anlamıyor, çok yalnızım..
(yeğenimin kopyadan disipline yeni verildiğini bilen ben ve akşam korkmasın diye yemek yerine pizza hamburger filan ısmarlayan anneli babalı erkek kardesli aile)
+haklsiin teyzecim benden başka kimse seni anlayamaz çünkü bu ailede sadece ikimiz kopyadan disipline verildik.
-teyze seninde demir oranın çok düşük demi
+evet teyzecim.
-ben sana benziyorum teyze. benimde demir oranım çok düşünmüş.
+kesinlikle teyzecim

ayni gunun ogleni: ablam bu yüzden beni arayıp şu yeğenini ara ağlayıp durmasın bana saçlarımı yoldurmak üzere)
ayni gunun sabahi: kimsenin haberi yok. yeğenim sabah 9da üst üste aramış ancak duydum açtım.
+efendim prensesim
-teyze bir konuda yardım etmelisin
+ne konuda balim noluyoo
-teyze savunma yazmam gerek
+neyi savunucaz teyzem
-teyze bilirsin ben küçük kağıtlara notlar yazarak çalışırım tıpkı senin gibi.........iste müdürün odasındayim birazdan gelip savunmayı alacaklarmış
+yaz teyzecim bla bla lisesi müdürlüğüne
ben bilmem ne sınıfı şu nolu ogrenciniz prenses mucadelemi sonuna kadar sürdürüp kopya özgürlüğünün elimden alınmasına asla izin vermiyor ve cezamı kabul etmiyorum. kopya bir öğrencinin hakkıdır.....
-teyzeeeeeee :d
devamını gör...
316.
*
en sevdiğim başlık ve en sevdiğim konu.

hasretle beklediğimiz, hayaller kurduğumuz tatil geldi ve küçük kurbağa ile kavuştuk. anne-anne'anne evinde oyunlu, masallı iki gün geçirdikten sonra ozi, yüksek ateş ve hoş olmayan birkaç şikayet ile doktora gitti. teşhis, dizanteri. ozi mutsuz, hastalıktan değil de vurulacağı altı iğneye müteakip oluşacak acıdan. bitki çayı yapayım mı, dedim. olmaz yasak, dedi. saçmalama nereden çıkardın, dedim. bak kağıdımda yazıyor, dedi. aldım elime, okumaya başladım. iyi gelecekler ve de rahatsız edebilecekler. iyi gelecek besin listesinin sonunda bira. bu arada aşırı kuralcı bir çocuk olduğunu belirtmeliyim. her gün iğneye gittiğimizde ilk önce korkudan ağlıyor. sonra hemşireye hazırım vurabilirsiniz, diyor. bitti mi diye soruyor ve ancak bitti yanıtından sonra tekrar ağlıyor. çünkü bir hemşire kendini sıkma, ağlama iğne vurulurken tehlikeli olur dedi. ve o da iğne olurken değil de öncesi ve sonrası olmak üzere iki perdede ağlıyor.
her neyse iyi gelecekler listesini bira ile bitirdim. ozi başladı telaş etmeye. hafiften tizleşen ve yükselen bir sesle sordu. "yaaaa teyze ya ben çocuğum! nasıl içeceğim şimdi ben birayı?"
devamını gör...
317.
babam geçen sene görme yeteneğini kaybetti. kuzenimin kızı da prematüreden 2.5 yaş... yeni yeni konuşmaya başladı ve bir heves, hiç susmadan konuşuyor. geçenlerde "memnun oldum" demeyi öğrenmiş. ailecek toplandığımız bir yemek sırasında yemeğini bitirdi, masadan indi ve herkesin tek tek elini sıkıp "memnun oldum" demeye başladı. tabi hepimiz gülüp onun bu oyununa katıldık. sıra babama gelince herkese yaptığı gibi elini uzatıp "memün oodum" dedi. fakat babam görmediği için tepki vermedi. tekrar aynı şeyi yaptı, babam yine tepki vermeyince koşa koşa annesine gidip o minicik parmağıyla babamı gösterip "anneee ben memün oodum ama o oomadı!" diye şikayet etti. kuzenim de babamın görmediğini açıklayıp öncelikle dizine dokunup adını söylemesi gerektiğini, sonra ne söyleyecekse söylemesini söyledi. ben de babama durumu anlattım. bizimki tekrar koşa koşa babamın yanına gidip "meyabaaaa ben eyis! memün oodum!" diyince babam da elini uzattı ve tokalaştılar. bu kez miniğim suratında kocaman bir gülümsemeyle koşa koşa annesine müjdeyi verdi.

"anneee! ben memün oodum, o da oodu!"
devamını gör...
318.
dayı biz bugün koyunları görmeye gittik ama yiyilen koyun.
devamını gör...
319.
bunlar dedenin oyuncakları
dede kim?
miyav

kedinin bıyıkları olduğu için kediye dede diyormuş :d
devamını gör...
320.
ben ergendim o zamanlar. eniştemin akrabaları gelmişti bizim eve.

herhalde eniştemin yeğenlerinden biri, ben akvaryum balıklarına yem atarken, "abi, sen o balıklara niye karaböber * döküyon?" diye sordu. orada, "afiyetle yiyeceğiz de karabiberli daha lezzetli oluyor." demiş de olabilirim sadece gülmüş de olabilirim. ikisi de benden beklenir ama bu olayda nasıl bir tepki verdiğimi hatırlamıyorum. içimden gülmüştüm ama kesin. zuhahaha. çok komik bence.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"çocuklarla girilen komik diyaloglar" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim