çocuklarla girilen komik diyaloglar
başlık "bal porsuğu" tarafından 11.12.2020 19:46 tarihinde açılmıştır.
361.
anlatınca komikligi kalmayan diyaloglardir genelde. anlıktır.
devamını gör...
362.
az önce 4 yaşında bir bireyle
- beni neden bu kadar seviyorsun?
- çünkü kıyafetlerin çok güzel özellikle bugün giydiğin elbise
işte beni ben olduğum için seven biri daha*
- beni neden bu kadar seviyorsun?
- çünkü kıyafetlerin çok güzel özellikle bugün giydiğin elbise
işte beni ben olduğum için seven biri daha*
devamını gör...
363.
kardeşimin eşi 4 yaşındaki yeğenimden dua etmesini istiyor. "allah'ım filistinli kardeşlerimize yardım et" diye...
yeğenim de de cevap veriyor: "hadi gidip biz yardım edelim"
şuurlu çocuk...
yeğenim de de cevap veriyor: "hadi gidip biz yardım edelim"
şuurlu çocuk...
devamını gör...
364.
bu seferki iki çocuk arasında geçen bir diyalog;
oğlum 6, yeğenim 5 yaşında. birkaç gün önce evrim teorisini konuşmuştuk, oğlum da kulak misafiri olmuş. tabii biraz yanlış anlamış ve en sevdiği hayvan kediler olduğu için de kedilerden geldiğine inanmış.
o: agah ben önceden kediydim. sen neydin?
y: nasıl kedi olabilirsin, biz onlara hiç benzemiyoruz ki
o: olur mu hiç önceden kediydik.
y: ama baksana rengimiz bile farklı.
o: dur ben bir allah'a sorayım. (arkasını dönüp ellerini dua eder gibi açar, biraz öyle bekler)
tamam değilmişiz.
oğlum 6, yeğenim 5 yaşında. birkaç gün önce evrim teorisini konuşmuştuk, oğlum da kulak misafiri olmuş. tabii biraz yanlış anlamış ve en sevdiği hayvan kediler olduğu için de kedilerden geldiğine inanmış.
o: agah ben önceden kediydim. sen neydin?
y: nasıl kedi olabilirsin, biz onlara hiç benzemiyoruz ki
o: olur mu hiç önceden kediydik.
y: ama baksana rengimiz bile farklı.
o: dur ben bir allah'a sorayım. (arkasını dönüp ellerini dua eder gibi açar, biraz öyle bekler)
tamam değilmişiz.
devamını gör...
365.
ufaklık 4 yaşında
- sen bir şeyler yazabiliyor musun?
- daha az önce ödevini yaparken yardımcı oldum ya
- tamam ama biliyor musun?
pek belli edemedim sanırım
- sen bir şeyler yazabiliyor musun?
- daha az önce ödevini yaparken yardımcı oldum ya
- tamam ama biliyor musun?
pek belli edemedim sanırım
devamını gör...
366.
yeğenim elimden çekiştirip bir yerlere götürmeye çalışır, gelmeyince:
- soyunsal, soyunsal
+ sorunsal değil teyze diyeceksin, armut seni
gene elimden çekiştirerek: - aymut, aymut.
- soyunsal, soyunsal
+ sorunsal değil teyze diyeceksin, armut seni
gene elimden çekiştirerek: - aymut, aymut.
devamını gör...
367.
yaaaaaaaaa.
bundan yaklaşık iki sene önce, yeğenim beş yaşındayken aşkımın bahar tomurcuğu, tatlı balım.
anaokulundan aldım, yürüyoruz derken duvarlardaki boyaları gördü. dedi “hala biz de yapsak olur mu?”dedim, şimdi bunun için alacağımız şeyin alacağımız yer yok sonra yaparız. dedi nerde satılıyor anlattım boya badana eşyaları bilmem ne satan yerlerde. tamam dedik konuyu kapattık.
ertesi gün boya badana eşyaları bilmem ne satan yerlerden birinin önünden geçerken, hala hani alacaktık ya. burada satılmıyor mu dedi. girdik içeri. tabiki biliyorum çok zararlı solumak o boya spreylerini. hiç de dayanamam böyle şeylere. aldık bir tane. boyalı duvar buldukça azıcık çizip devam ediyoruz yolumuza.
derken büyükçe baya önceden boyanmış bir duvar bulduk. takılıyoruz. aaa gel çöp adam yapalım aaaa gülen yüz yapalım. hadi sen şurayı yap. bir o bir ben duvarı spreyliyoruz işte.
derken bir kadınla göz göze geldim. duvarın bağlı olduğu binanın bahçesinden bize bakıyor. ne zamandan beri bakıyordu bilmiyorum. dedim balım yürü. gidiyoruz. böyle hızlı adımlarla yürümeye başladık. şimdi artık özel mülk gibi falansa diye hafiften tırstım bir yandan da balıma anlatılıyorum. işte kızarlar yaptığımız belki olmaması gereken bir şeydi falan.
hadi dedim delilleri de yok edelim attık çöpe spreyi ki bir daha o da uğraşmak istemesin. evet zararlı.
çöpe atarken sprey şişesini;
napalım hala, eğlencemiz içimizde mi kalsaydı?
dedi.
zağteeen böyle anlık aklıma geleni yapmayı severdim ama bu cümleyi de hayatımın baş köşesine altın harflerle yazdım.
şimdi sonunu direk anlatsam anlaşılmayacaktı. anlatmayı da sevdiğim için yazdım gitti. içimde mi kalsaydı. ahahsjahahah
bundan yaklaşık iki sene önce, yeğenim beş yaşındayken aşkımın bahar tomurcuğu, tatlı balım.
anaokulundan aldım, yürüyoruz derken duvarlardaki boyaları gördü. dedi “hala biz de yapsak olur mu?”dedim, şimdi bunun için alacağımız şeyin alacağımız yer yok sonra yaparız. dedi nerde satılıyor anlattım boya badana eşyaları bilmem ne satan yerlerde. tamam dedik konuyu kapattık.
ertesi gün boya badana eşyaları bilmem ne satan yerlerden birinin önünden geçerken, hala hani alacaktık ya. burada satılmıyor mu dedi. girdik içeri. tabiki biliyorum çok zararlı solumak o boya spreylerini. hiç de dayanamam böyle şeylere. aldık bir tane. boyalı duvar buldukça azıcık çizip devam ediyoruz yolumuza.
derken büyükçe baya önceden boyanmış bir duvar bulduk. takılıyoruz. aaa gel çöp adam yapalım aaaa gülen yüz yapalım. hadi sen şurayı yap. bir o bir ben duvarı spreyliyoruz işte.
derken bir kadınla göz göze geldim. duvarın bağlı olduğu binanın bahçesinden bize bakıyor. ne zamandan beri bakıyordu bilmiyorum. dedim balım yürü. gidiyoruz. böyle hızlı adımlarla yürümeye başladık. şimdi artık özel mülk gibi falansa diye hafiften tırstım bir yandan da balıma anlatılıyorum. işte kızarlar yaptığımız belki olmaması gereken bir şeydi falan.
hadi dedim delilleri de yok edelim attık çöpe spreyi ki bir daha o da uğraşmak istemesin. evet zararlı.
çöpe atarken sprey şişesini;
napalım hala, eğlencemiz içimizde mi kalsaydı?
dedi.
zağteeen böyle anlık aklıma geleni yapmayı severdim ama bu cümleyi de hayatımın baş köşesine altın harflerle yazdım.
şimdi sonunu direk anlatsam anlaşılmayacaktı. anlatmayı da sevdiğim için yazdım gitti. içimde mi kalsaydı. ahahsjahahah
devamını gör...
368.
bayram harçlığı muhabbetinde dün babamdan paraları toplayan yedi yaşındaki yeğenim bugün yine bayramlaşma harçlık muhabbeti dönünce masada,
“para için yaşamıyorum zengin olmaya çalışıyorum” dedi.
evet yedi yaşında.
“para için yaşamıyorum zengin olmaya çalışıyorum” dedi.
evet yedi yaşında.
devamını gör...
369.
her yaşını ayrı sevdiğim küçük kurbağanın bugünkü izi.
eskiden evde komik bulduğum, çok sevdiğim iki erkek vardı, babam ve ozi. şimdi bunlara bir üçüncüsü eklendi. bu hikâye onun sebebiyle başladı.
bilen bilir de bilmeyenler için söylüyorum evde adımın sağlık nazisine çıkmasına mütevellit sebepler çoktur. vücudumun bana açtığı savaş, türkiye'de yaşamanın verdiği kortizol yüksekliği falan derken hayatta kalmaya çalışmak olarak başlayan sağlıklı olma çabam ölümsüzlüğü yakalama isteğine dönüştü. sağlıklı besleniyorum, paketli gıda yemiyorum, takviyelere spor eşlikçi falan derken bence bu yolu yarıladım. neyse çok sevsem de kendimi * konu ben değilim. aldım, yaşamıma giriş sırasında üçüncü olarak tanıttığım ama hayatımın önceliği olan adamı doktora götürdüm. doktor baktı. tahlillerinizde hiçbir şey yok dedi. anlattı, komutları sıraladı; kolesterolü düşür, paketli gıdadan uzak dur, egzersiz yap, biraz kilo ver... cilt problemleri - özellikle sivilce- için hamur işi ve şekerden uzak dur.
eve geldik. ozi de öğle yemeği için gelmişti. eniştesi ozi'ye anlatmaya başladı. doktor tahlillerime baktı supermanmişim, herolar yanımda halt yemişmiş; diyor. onları dinledim.
ozi de büyüyor artık ve biraz sivilcesi olmaya başladı. sözleri bitince, yalnız, doktor sivilce için şeker ve hamur işinden uzak durmak lazım dedi, dedim. omzunu silkti. dedi ki "doktora ben gitmedim ki kim gittiyse o yemesin, bana kimse öyle bir şey demedi."
eskiden evde komik bulduğum, çok sevdiğim iki erkek vardı, babam ve ozi. şimdi bunlara bir üçüncüsü eklendi. bu hikâye onun sebebiyle başladı.
bilen bilir de bilmeyenler için söylüyorum evde adımın sağlık nazisine çıkmasına mütevellit sebepler çoktur. vücudumun bana açtığı savaş, türkiye'de yaşamanın verdiği kortizol yüksekliği falan derken hayatta kalmaya çalışmak olarak başlayan sağlıklı olma çabam ölümsüzlüğü yakalama isteğine dönüştü. sağlıklı besleniyorum, paketli gıda yemiyorum, takviyelere spor eşlikçi falan derken bence bu yolu yarıladım. neyse çok sevsem de kendimi * konu ben değilim. aldım, yaşamıma giriş sırasında üçüncü olarak tanıttığım ama hayatımın önceliği olan adamı doktora götürdüm. doktor baktı. tahlillerinizde hiçbir şey yok dedi. anlattı, komutları sıraladı; kolesterolü düşür, paketli gıdadan uzak dur, egzersiz yap, biraz kilo ver... cilt problemleri - özellikle sivilce- için hamur işi ve şekerden uzak dur.
eve geldik. ozi de öğle yemeği için gelmişti. eniştesi ozi'ye anlatmaya başladı. doktor tahlillerime baktı supermanmişim, herolar yanımda halt yemişmiş; diyor. onları dinledim.
ozi de büyüyor artık ve biraz sivilcesi olmaya başladı. sözleri bitince, yalnız, doktor sivilce için şeker ve hamur işinden uzak durmak lazım dedi, dedim. omzunu silkti. dedi ki "doktora ben gitmedim ki kim gittiyse o yemesin, bana kimse öyle bir şey demedi."
devamını gör...
370.
betül, 4-5 yaşlarında
ermiş: betül nasılsın, sağlığın sıhhatin nasıl?
betül: benim saatim yok ki, evde benim saatim.*
ermiş: betül nasılsın, sağlığın sıhhatin nasıl?
betül: benim saatim yok ki, evde benim saatim.*
devamını gör...
371.
okuldan gelen 6 yaşındaki oğlumla aramızdaki diyalog:
-anne 20 liralık çikolatayı 25 liraya aldım.
-afferim oğlum, çok güzel yapmışsın. 5 lira niye fazla?
-zengin olsunlar diye.
-anne 20 liralık çikolatayı 25 liraya aldım.
-afferim oğlum, çok güzel yapmışsın. 5 lira niye fazla?
-zengin olsunlar diye.
devamını gör...
372.
bugün aklıma geldi.
yeğenim anasınıfına gidiyordu yani dört beş yaşında falan. okuma yazması yok. telefondan ses kaydı atmayı biliyor derdini öyle anlatıyor.
artık ben mi bilerek sinir ettim çocuğu, yoksa bana doğal siniri mi hatırlamıyorum.
“dört yapraklı yonca bulama inşallah!”
diye dua etmişti balım yaaaa.
yeğenim anasınıfına gidiyordu yani dört beş yaşında falan. okuma yazması yok. telefondan ses kaydı atmayı biliyor derdini öyle anlatıyor.
artık ben mi bilerek sinir ettim çocuğu, yoksa bana doğal siniri mi hatırlamıyorum.
“dört yapraklı yonca bulama inşallah!”
diye dua etmişti balım yaaaa.
devamını gör...