feminizm

kadın hakları diyerek çalışmak istiyorlar çalışıp erkeklere bakıcaklar devran dönüyor galiba erkekler yemek yapıp bulaşık yıkayacak.

plastik cerrahinin ilerlemesi ve operasyonun ucuzlamasıyla yavaş yavaş yok olmaya yüz tutan akım.
(bkz: tıp ilerledi)

bazılarının kaba etine silverdin krem sürdürmek zorunda bırakan ideoloji

kadınların toplumsal, siyasi ve ekonomik eşitlik talep ettiği bir harekettir. feministler, cinsiyet temelli ayrımcılığa karşı mücadele eder ve kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmalarını savunurlar. feminizm, farklı akımlara ve perspektiflere sahip birçok alt kolu içerir bu yüzden çok yönlüdür,aralarında radikaller de var. bazıları ana konuya odaklanmak yerine amacından sapabilir. insan olarak ayrıştırma doğamızın bir parçası, ataerkil toplum yapısında mekanlar ve o mekanlardaki cinsiyetlere göre biçilen belli roller vardır. feminizm de bu rollerin eşit paylaşılacağı, ortak kullanılabileceği görüşüyle aslında toplumdaki erkek yükünü de azaltmıştır. mekanlar arası ayrımcılığın önüne geçip, mekanın insandan bağımsız olduğunu öne sürmüştür. mekanın insanı, insanın mekanı dönüştürme ilişkisi vardır. bu mekanları kontrol eden, onlara belli sıfat ve roller biçen de biziz. bunların kültürel, sosyal, siyasal ve hatta sınıfsal etkileri vardır. her neyse feminist olmak için kadın olmanıza gerek yok hatta kadın haklarını korumak için feminist olmanıza da gerek yok. "ınsan" olarak zaten en temel hak ve hürriyetimizin var olma ve bunu koruma olduğu bilincinde olmamız yeterli. feminizm de her "izm" gibi bozulmaya ve amacından sapmaya müsait. bizim cinsiyetten bağımsız "insan" olarak zaten bizimle var olan temel hak ve özgürlüğümüz var bunu koruyalım ve ona sahip çıkalım. özgürlüğü kazanmak bir gün, onu korumak bir ömür gerektiriyor. * önemli olan koruyabilmek, sistemin kölesi olmamak "insan" olarak.

kadın haklarını savunuyorsan mutlaka bu kalıplara da girmen gereken düşünce(imiş).

kendimi feminist olarak tanımlamıyorum. üzerine düşünmedim ve bu kalıba da girmek istemiyorum. ancak bu kalıba girmeyince de kadın düşmanı filan olmuyorum. yani mantıklı değil. tabii ki erkek ve kadın eşit hakları vardır, bunu tartışmak bile anlamsızdır. ancak neden kendime feminist demek zorundayım ki?

genel olarak bu tarz kalıpların, düşünceleri çok sınırlandırdığını düşünüyorum. bu yüzden feministim, komünistim vs gibi düşünceler insanın aslında ötesine geçmesi gereken düşüncelerine zincir vuruyor.

(bkz: açacak bir memesi olmadığı için dışlanan femen üyesi)

kadını erkek yapan şeytani akım. şimdi kadın güçlü oldu, ağzı laf yapıyor, tam istediği erkeğe kendini kodladı; lakin aradığı erkek böyle bir kadın istemiyor, feminel bir kadın istiyor. bu kez kadın da lez oluyor, yalnız kalıyor.

memeleri olmayan kızlara söz hakkı tanıyan oluşum

uzak durulması gereken akım .

ben kadıköy'de feministlerin bir adamı dövdüklerini gördüm ,rıhtım-mado'nun olduğu yerde yemin ederim böyle şey görmedim, en acayibi tırnak darbeleri idi.
aklıma geldikçe hem güler hem tırsarım, kadın eylemi falan mı uzaktan izleyin ..
sakat.

bir tür psikolojik rahatsızlıktır. erkeklerdeki karşılığı ise incelliktir.

ilk çıktığı dönemlerde gayet düzgünce bir hareketlenmeydi.
mary wollstonecraft gibi kadın düşünürler ve kadın hakları savunucuları, kadın haklarını gayet hoş ve olması gerektiği gibi savunmuştur.

mary'nin yazdıklarını günümüz şartlarında değerlendirecek olursak, bugün bizlere, özellikle kadınlara oldukça saçma sapan gelebilir.

lakin dönemine nazaran kadınlar hakkında güzel düşünceleri olduğunu söylemek yanlış olmaz. çünkü o dönemin kadınlarının hali, yaşayış tarzı vs gibi unsurlar gayet ortadadır.

ama bugün var olduğumuz dönem içerisinde feminizm, maalesef feminizm değildir.
hele o mor saçlı, erkek cinsiyetini tanımlarda erk*k veya erko gibi salak saçma tabirlerle feminizmin izinden gittiklerini düşünen avanaklar var ya,
heh işte onlar hiç feminist değildir.

bu ve bunun gibi müsveddelerin peşinden gidenler de kendilerine yılın s*rtüğü gibi unvanlar vererek kadınları yücelttiklerini sanıyorlar.
bizler bunlara sjw diyoruz.

özetle, günümüzdeki feminizm, asla ama asla hakkaniyetli bir örgütlenme değildir, böyle devam ederse olmayacaktır da.

feminiklerin savunduğu bir şeydir.

obez karıların ve ayak bileği kalın olan kezoların toplumda var olma çabası.

kadınların patronlarına hizmet ederken özgür, kocalarına ve çocuklarına hizmet ederken köle olduğu fikrini savunan ideoloji.

kadının isdihdama katılması kendi parasını kazanması kadına kismi özgürlük sağlar. en azından kaderi kocasının iki dudaği arasında değildir.
kocaya niye hizmet ediyor ayrıca eli ayaği tutmuyor mu efendinin.

psikolojik bir rahatsızlıktır. erkeklerdeki karşılığı inceldir.

anası babasından her gün dayak yiyen, akraba evliliğinden dünya'ya gelmiş, anne ve baba sevgisinden yoksun büyümüş, kısa boylu ve obez, erkeklerle iletişim kuramayan genetik olarak sorunlu kadınların kendini avutması olayıdır.

kadın üstünlükçüdür.

günümüzde pelinsularla degersizlestirilen bir akım oldu maalesef. dışardan yikamiyoruz bari içerden yıkalım mantığıyla.

kadın erkek eşitliğini savunan ama günümüz feminazileri yüzünden dejenere edilen ideoloji. aslında herkesin bunu savunması lazım ama iş pozitif ayrımcılılığa kadar gelince herkes bu ideolojiden tiksiniyor işte.

vikings dizisindeki lagertha'nın ragnar'ın aslaug'u ikinci eş olarak alma isteğine karşılık olarak oğlu björn'ü alarak çekip gitmesidir. en azından böyle olmalıdır, kadınların onurunu savunmalıdır yani.