normal sözlük yazarlarının gördüğü en saçma rüya
başlık "yere düşen dondurma" tarafından 10.11.2020 03:29 tarihinde açılmıştır.
221.
15 kişi falanız böyle. tanımadığım insanlar güya arkadaşımmış. rüyanın formatında bu var. neyse inşaattayız abi. kazı yapıyoruz biz. sonra hepimiz bir anda öldük orada. ama kaz orada sapasağlam duruyordu.
devamını gör...
222.
dün ne yediğini bile unutan biriyim ama hatırladığım bir rüyayı not alıp onun üzerinden bir hikaye ve o hikaye üzerinden şu an bir roman için çalışıyorum yani size saçma gelen başkasına ekmek kapısı olabilir. belki de size de bir mesaj veriliyor ama farkında değilsiniz.
devamını gör...
223.
herkesin üstün güçlerinin olduğu bir evrende , beni koruyan bir arkadaşımın üstün gücü hem komik hem garipti. rüyamdaki sözlük yazarımız cebinde bir avuç arı taşıyor ve , belki arı alerjisi vardır , umuduyla karşımıza çıkan doğaüstü güçlere arı fırlatıyordu.
saçma değil ama bayağı güldürmüştü bu beni. zaten o arkadaş yüzünden psikoloğum bozuldu galiba , bu aralar garip rüyalar görüyorum.
saçma değil ama bayağı güldürmüştü bu beni. zaten o arkadaş yüzünden psikoloğum bozuldu galiba , bu aralar garip rüyalar görüyorum.
devamını gör...
224.
geçen gün gördüm taze taze. yılanın biri üstüme atlio ben ay vay derken savuruyorum bunu, bi bakiyorum heryerdeler. senmisin bana atlayan, ben bunları bi kovalıyorum tekme tokat pata küte allah ne verdiyse girisiyorum. galiba kobrayı tokatlayan adam bilinç altımı tokatlamış.
devamını gör...
225.
ruyamda ben, erdogan, alizade, robert downey jr, burak oyunda ve ebrar karakurt beraber domino oynayip sigara iciyoduk, sonra kalkip cardi b sarkisi esliginde dans ediyoduk.
devamını gör...
226.
bülent serttaş ile angela merkel'in nikah törenine gidiyorduk..
bende nişanlıymışım..
nikah şahitleri törene geç kaldıkları için bizi nikah şahidi yapıyorlardı. bülent abi törenden sonra, o kadar stresin, sıkıntının içinde aslanım, nasılsın? diyerek sırtımı sıvazlayıp halimi hatrımı sormuştu. babacan tavrı çok iyi gelmişti. saçma bi rüyaydı. ne biliyim.
bende nişanlıymışım..
nikah şahitleri törene geç kaldıkları için bizi nikah şahidi yapıyorlardı. bülent abi törenden sonra, o kadar stresin, sıkıntının içinde aslanım, nasılsın? diyerek sırtımı sıvazlayıp halimi hatrımı sormuştu. babacan tavrı çok iyi gelmişti. saçma bi rüyaydı. ne biliyim.
devamını gör...
227.
gece efsane bir rüya 
gördüm
paraları küçültüyorlardı.
tekrardan cüzdan tasarlamamız gerekiyordu.
ülke parayı küçültümüş; muhtemelen baskı maaliyeti azalsın, cüzdanda az yer kaplasın gibi ekonomik sebeplerden...
benim aklıma sadece cüzdan tasarımlarını küçültmek ve daha estetik cüzdanlar yapmak geliyordu.
ben bitmişim.

gördüm
paraları küçültüyorlardı.
tekrardan cüzdan tasarlamamız gerekiyordu.
ülke parayı küçültümüş; muhtemelen baskı maaliyeti azalsın, cüzdanda az yer kaplasın gibi ekonomik sebeplerden...
benim aklıma sadece cüzdan tasarımlarını küçültmek ve daha estetik cüzdanlar yapmak geliyordu.
ben bitmişim.
devamını gör...
228.
bugün saçma bir saatte uyumuşum. uyanmaya yakın, sağlıklı zamanlarındaki gibi hoplaya zıplaya ibo şov programını yapan bir ibrahim tatlıses gördüm. sonraki sahnede ibo oturuyor ve çalan şarkıya eşlik ediyordu. o sırada sahnede net olmayan bir kaç kişi bir de bana göre sol tarafta dans eden bir palyaço vardı. ibo kalktı ve çıkardığı tabancasıyla palyaçonun ayaklarına üç el ateş etti. palyaço yığıldı ve ibo benim ailemin namusuna dil uzatanlar böyle olur dedi. ulan kimse yadırgamadı, rüyada bana öyle bir hissiyat geldi ki herkes herifi haklı buluyor. bu nasıl iş dedim. olay yine adliyeye intikal edecek ve şu namussuz ceza almadan sıyırtacak. o şekilde uyandım.
devamını gör...
229.
televizyonda bir adamla röportaj yapılıyo adama soruluyo hayatınızda ne düşünüyosunuz diye adam da çirkin çirkin kadınlar diyo.. kızlar kıkırdıyo falan arka planda.. sonra adam ama ama ama pipipipipi çük çük çük döt döt döt diye acayip acayip sayıklamaya başlıyor rüyamda gülmüştüm o derece.
devamını gör...
230.
istisnasız her gece rüya görürüm, hepsini hatırlarım, rüya günlüğü bile tutuyorum.
en saçması şu ikisiydi:
kendini yılan derisinden yapılma tır direksiyonu olarak görmüştüm. rüyamda tır direksiyonuydum.
canımın çok mantı çektiği bir gece mantı yoğurmaya üşenip yemeden yatmıştım, rüyamda mantı dağını dişliyordum. mantıyı dağdan yiyordum, mantı dağı vardı
en saçması şu ikisiydi:
kendini yılan derisinden yapılma tır direksiyonu olarak görmüştüm. rüyamda tır direksiyonuydum.
canımın çok mantı çektiği bir gece mantı yoğurmaya üşenip yemeden yatmıştım, rüyamda mantı dağını dişliyordum. mantıyı dağdan yiyordum, mantı dağı vardı
devamını gör...
231.
rüyada 5. kattaki evimin balkonunda olduğumu ve bunun bir rüya olduğunu farkedince balkondan aşağı atlamıştım. kapıdaki kamyonetin üstüne yüzüstü düşüp o ağrıyla dizimi tutarak uyanmıştım uykudan.
devamını gör...
232.
üniversite dönemleri felsefe bölümünün bir seçmeli dersini almıştım vize kötü geldi tabi finale yaldır yaldır çalışıyorum bir gece kafada kulaklık yanda bol kahve ve sigara eşliğinde. derken bir anda arkamdan bir ses yükseldi.
''bir bakar mısın ?'' arkamı bir döndüm bir masa ıstakalar falan kurulu okey oynanıyor ama 4. eksik görev bilinci ile yerleştim yerime hemen taşlar dağıtıldı eli dizdim çift okey mükemmel bir el derken kafamı kaldırdım bir baktım karşımda kant oturuyor yanında nietszche halinden hiç memnun değil derken tam sağıma kafamı bir çevirdim müslüm baba kurulmuş masaya.
lan dedim neler oluyor kant bir şeyler anlatıyor nietszche'nin surat asık dinledi dinledi o sırada el dönüyor okeyi vuracam yere nietszche olduğu yerden sıçrayarak kalktı aldı ıstakayı vurdu kant'ın kafasına derken müslüm baba fırladı ayağa ''evladım yapmayın amaaa'' derken gözümü bir açtım ben pc başında not çıkartırken uyuya kalmışım kulaklıkta müslüm çalıyor..
o gün bugündür müslüm babanın sakinliğini hatırladıkça şaşırırım bu ekiple okey oynamış olmanın da haklı gururunu yaşarım
''bir bakar mısın ?'' arkamı bir döndüm bir masa ıstakalar falan kurulu okey oynanıyor ama 4. eksik görev bilinci ile yerleştim yerime hemen taşlar dağıtıldı eli dizdim çift okey mükemmel bir el derken kafamı kaldırdım bir baktım karşımda kant oturuyor yanında nietszche halinden hiç memnun değil derken tam sağıma kafamı bir çevirdim müslüm baba kurulmuş masaya.
lan dedim neler oluyor kant bir şeyler anlatıyor nietszche'nin surat asık dinledi dinledi o sırada el dönüyor okeyi vuracam yere nietszche olduğu yerden sıçrayarak kalktı aldı ıstakayı vurdu kant'ın kafasına derken müslüm baba fırladı ayağa ''evladım yapmayın amaaa'' derken gözümü bir açtım ben pc başında not çıkartırken uyuya kalmışım kulaklıkta müslüm çalıyor..
o gün bugündür müslüm babanın sakinliğini hatırladıkça şaşırırım bu ekiple okey oynamış olmanın da haklı gururunu yaşarım
devamını gör...
233.
doğduğumdan beri bir türlü bitmeyen.
devamını gör...
234.
ben dün gece rüyamda nişanlısının ürofili olduğunu öğrenen ve onun bu durumu hakkında benden tavsiye isteyen tanıdığım bir kadınla konuşuyordum.
ne yapıyor diyorum, sürekli çiş yalamak istiyor diyor, neden diyorum vajina tadı alıyormuş çişte diyor, ama bu tedavi edilmeli onunla evlenemezsin diyorum, çocukken tek başına izlediği bir porno yüzünden travma yaşamış evet tedavi olacak diyor.
ve o kadar ciddiyim ki adeta bir haydar dümen olgunluğunda karşılıyorum olayı, olur öyle şeyler kafana takma, bulunur çaresi ahahsjsj.
ne yapıyor diyorum, sürekli çiş yalamak istiyor diyor, neden diyorum vajina tadı alıyormuş çişte diyor, ama bu tedavi edilmeli onunla evlenemezsin diyorum, çocukken tek başına izlediği bir porno yüzünden travma yaşamış evet tedavi olacak diyor.
ve o kadar ciddiyim ki adeta bir haydar dümen olgunluğunda karşılıyorum olayı, olur öyle şeyler kafana takma, bulunur çaresi ahahsjsj.
devamını gör...
235.
kıyamet kopuyormuş. her şey normal ama otların dipleri falan alev alev yanıyor. hava güzel aslında ama otların dibi yanıyor. herkeste kıyamet kopuyor diye bi panik. sonra tayyip erdoğan geliyor. onunla bi gemiye binip gidiyoruz. dünyanın diğer kısımlarında durum ne diye keşfe çıkıyoruz hadshjh deniz o kadar güzel ki pi'nin yaşamı filmindeki gibi. çarşaf gibi pürüzsüz falan böyle.
ulan gerçekten de hepimiz aynı gemide miyiz acaba ahsjdslh
ulan gerçekten de hepimiz aynı gemide miyiz acaba ahsjdslh
devamını gör...
236.
yazın, ne kadar uzun olursa olsun okuyacağım .
devamını gör...
237.
rüyanın içine girdiğimi hissettiğim anda kendimi okyanusun ortasında bir ağaç evin sundurmasında oturup bira içip etrafı izlerken buldum. sallanan sandalyemde oturup alkol oranı düşük biramı içerken bir yandan da lucky strike sigaramdan nefesler alıyordum. yanımda dikine bıraktığım tüfeğim de vardı.
aslında çok güzel bir rüya başlangıcı idi benim için. huzurlu bir ortamdı. biraz esinti vardı ama hava da güzeldi. sonra birden bir kayıt sesi gelmeye başladı. ve tüfeğin hemen yanında bir kasetçaların ortaya çıkmış olduğunu gördüm. kayıt şöyle bir cümle ile açıldı:
- collins picture dictionary unit 1 recording 1.
bu cümleden sonra da ingilizce sözcükler belli aralıklarla peş peşe gelmeye başladı. ama ben bu kaydı 12 yaşındayken defalarca dinlemiştim. o yüzden kulak asmadım fazla. biramı bitirdim ve hemen sehpanın üzerinde yeni bir bira belirdi. açtım onu da. ses kaydı devam ediyordu ama ben dinlemeyi ilk cümle ile bırakmıştım bile.
göz egzersizleri yapmak için kendime bir nokta seçmeye çalıştım uzakta. namütenahi bir boşluk içinde bunu başarmak zordu. ama bir anda ileride hızla büyüyen bir nokta gördüm. bana doğru geliyordu. göz egzersizinden vazgeçtim. bu nokta yaklaştıkça bunun iki kişinin pedal çevirdiği bir deniz bisikleti olduğunu anladım.
ama içindekilerin kim olduğunu bir türlü çözemedim. iyice yaklaşmalarını beklemekten başka çarem yoktu. ben de öyle yaptım. okyanusun ortasında yalnız başıma iken ve hele de bir rüyanın içindeyken şartları zorlamanın bir anlamı yoktu.
deniz bisikleti yaklaşınca içinde biri epey yaşlı biri nispeten genç iki adam olduğunu gördüm. yaşlı olan adam sanki ağzını kullanmadan sadece bıyıkları ile selam verdi bana. hemen tanıdım. süleyman seba idi gelen. yanındaki adam ise bana pek bakmadı. ama onun da recep çetin olduğunu anladım.
sağ bacağımda galatasaray dövmesi vardı. süleyman seba onu görür görmez ayağa kalktığımda bu dövmeyi gördü ve anlayışla gülümsedi. ben zaten büyük bir saygı ile ne sorsa cevap vermeye hazır bekliyordum. ama recep çetin hiç bakmadı bana.
süleyman seba bana nevzat demir tesislerine nasıl gideceklerini sordu. ben de dilim döndüğünce anlattım. recep çetin hemen pedallara yüklendi ve gözden yitip gittiler.
sonra biri ışıkları kapatmış gibi aniden bir karanlık çöktü. artık göz gözü görmez bir karanlık içinde okyanusun ortasında sundurmada oturmuş bir halde durdum. kaset çalar yeniden başladı. ama bu sefer farklı bir ses kaydı çaldı:
- halil pazarlama, halil pazarlama, halil pazarlama kapınızda.
hemen boynuzu kırılacak bir iblis aramak için sağa sola baktım. açıkçası derinden bir korku da hissetmeye başlamıştım. müziğin kesilmesini bekledikten sonra allâhü lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûm, lâ te'huzühu sinetün velâ nevm diye başladım. içim biraz rahatlar gibi oldu ama sonra hem kendimi hem tanrı'yı kandırmaya meyleder gibi hissettim. okumayı bitirdim yine de. peşine bir de fatiha ekledim.
ve bir anda yeniden aydınlık oldu. ancak bu sefer yüz metre ileride kara göründü. ve içinde olduğum ağaç evin bir kayığa dönüştüğünü fark ettim. okyanustaki hareketi de bu esnada gördüm. suyun üzerinde boğulur gibi hareketler yapan bir ahtapot vardı. hain kostok dedim içimden. yukarıdaki paragrafta aradığım iblis kostok'tu.
ama kostok ortalarda yoktu. ahtapot da bir iki çırpınıp boğuldu zaten. hayatımda ilk defa boğularak ölen bir ahtapot görmenin heyecanını yaşarken ses kaydı bir kez daha başladı:
- sayın yolcularımız, kapı kapanma sinyali duyulduktan sonra trenlere binmeye çalışmayınız , kapılara müdahale etmeyiniz , müdahale edenleri uyarınız.
sorumlu ve de sorunlu bir vatandaş olarak uyarmak için birilerini aradım ama yoktu. ben de mecburen kızılay'da indim ve yüksel caddesi çıkışından çıkarak kendimi ankara sokaklarına attım.
okyanustan ankara'ya olan muhteşem yolculuğum bir rüya gibi geçti.
aslında çok güzel bir rüya başlangıcı idi benim için. huzurlu bir ortamdı. biraz esinti vardı ama hava da güzeldi. sonra birden bir kayıt sesi gelmeye başladı. ve tüfeğin hemen yanında bir kasetçaların ortaya çıkmış olduğunu gördüm. kayıt şöyle bir cümle ile açıldı:
- collins picture dictionary unit 1 recording 1.
bu cümleden sonra da ingilizce sözcükler belli aralıklarla peş peşe gelmeye başladı. ama ben bu kaydı 12 yaşındayken defalarca dinlemiştim. o yüzden kulak asmadım fazla. biramı bitirdim ve hemen sehpanın üzerinde yeni bir bira belirdi. açtım onu da. ses kaydı devam ediyordu ama ben dinlemeyi ilk cümle ile bırakmıştım bile.
göz egzersizleri yapmak için kendime bir nokta seçmeye çalıştım uzakta. namütenahi bir boşluk içinde bunu başarmak zordu. ama bir anda ileride hızla büyüyen bir nokta gördüm. bana doğru geliyordu. göz egzersizinden vazgeçtim. bu nokta yaklaştıkça bunun iki kişinin pedal çevirdiği bir deniz bisikleti olduğunu anladım.
ama içindekilerin kim olduğunu bir türlü çözemedim. iyice yaklaşmalarını beklemekten başka çarem yoktu. ben de öyle yaptım. okyanusun ortasında yalnız başıma iken ve hele de bir rüyanın içindeyken şartları zorlamanın bir anlamı yoktu.
deniz bisikleti yaklaşınca içinde biri epey yaşlı biri nispeten genç iki adam olduğunu gördüm. yaşlı olan adam sanki ağzını kullanmadan sadece bıyıkları ile selam verdi bana. hemen tanıdım. süleyman seba idi gelen. yanındaki adam ise bana pek bakmadı. ama onun da recep çetin olduğunu anladım.
sağ bacağımda galatasaray dövmesi vardı. süleyman seba onu görür görmez ayağa kalktığımda bu dövmeyi gördü ve anlayışla gülümsedi. ben zaten büyük bir saygı ile ne sorsa cevap vermeye hazır bekliyordum. ama recep çetin hiç bakmadı bana.
süleyman seba bana nevzat demir tesislerine nasıl gideceklerini sordu. ben de dilim döndüğünce anlattım. recep çetin hemen pedallara yüklendi ve gözden yitip gittiler.
sonra biri ışıkları kapatmış gibi aniden bir karanlık çöktü. artık göz gözü görmez bir karanlık içinde okyanusun ortasında sundurmada oturmuş bir halde durdum. kaset çalar yeniden başladı. ama bu sefer farklı bir ses kaydı çaldı:
- halil pazarlama, halil pazarlama, halil pazarlama kapınızda.
hemen boynuzu kırılacak bir iblis aramak için sağa sola baktım. açıkçası derinden bir korku da hissetmeye başlamıştım. müziğin kesilmesini bekledikten sonra allâhü lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûm, lâ te'huzühu sinetün velâ nevm diye başladım. içim biraz rahatlar gibi oldu ama sonra hem kendimi hem tanrı'yı kandırmaya meyleder gibi hissettim. okumayı bitirdim yine de. peşine bir de fatiha ekledim.
ve bir anda yeniden aydınlık oldu. ancak bu sefer yüz metre ileride kara göründü. ve içinde olduğum ağaç evin bir kayığa dönüştüğünü fark ettim. okyanustaki hareketi de bu esnada gördüm. suyun üzerinde boğulur gibi hareketler yapan bir ahtapot vardı. hain kostok dedim içimden. yukarıdaki paragrafta aradığım iblis kostok'tu.
ama kostok ortalarda yoktu. ahtapot da bir iki çırpınıp boğuldu zaten. hayatımda ilk defa boğularak ölen bir ahtapot görmenin heyecanını yaşarken ses kaydı bir kez daha başladı:
- sayın yolcularımız, kapı kapanma sinyali duyulduktan sonra trenlere binmeye çalışmayınız , kapılara müdahale etmeyiniz , müdahale edenleri uyarınız.
sorumlu ve de sorunlu bir vatandaş olarak uyarmak için birilerini aradım ama yoktu. ben de mecburen kızılay'da indim ve yüksel caddesi çıkışından çıkarak kendimi ankara sokaklarına attım.
okyanustan ankara'ya olan muhteşem yolculuğum bir rüya gibi geçti.
devamını gör...