ölen kişinin ardında bıraktığı yürek burkan şeyler
başlık "streptococcuspneumoniae" tarafından 29.12.2020 20:25 tarihinde açılmıştır.
261.
şubat tatilinde oğlum çekmesindeki gözlüğünü bulmuş babamın.camlarında parmak izi, sağ camında kirpiği duruyormuş hâlâ. insan bir kirpik için bile hıçkıra hıçkıra ağlayabiliyormuş, normalde lekelenmiş diyerek temizleyeceği gözlük camlarını temizlenmesinden korkarak bağrına basabiliyormuş
bilmiyordum
öğrendim.
bilmiyordum
öğrendim.
devamını gör...
262.
babama ben askerken şırnak'tan yazdığım mektubu, babam öldükten sonra cüzdanının içinde katlanmış bir şekilde bulmam hayatımda ağladığım nadir anlardan birisidir. mektubu belli ki okurken ağlamış, yazılar gözyaşından ötürü birbirine girmişti.
yine annem öldüğünde eşyalarını karıştırırken denk gelen, kardeşim ve benim için yazdığı şiiri. hiç söylememişti bize. bir günlüğü vardı onun içinde bulmuştuk.
bir de ikisinin de gözlükleri tabii. saklarım en güzel yerinde evimin. canlarım huzurla uyuyun.
yine annem öldüğünde eşyalarını karıştırırken denk gelen, kardeşim ve benim için yazdığı şiiri. hiç söylememişti bize. bir günlüğü vardı onun içinde bulmuştuk.
bir de ikisinin de gözlükleri tabii. saklarım en güzel yerinde evimin. canlarım huzurla uyuyun.
devamını gör...
263.
şimdi eşyalar filan, tabii ki. o telefon işi var ya, o çok zor, neyse dur şincik, ağlarım. ben kapılarlı bir şeyler aratıyordum, sonra buraya düştüm, ben her şeyin üzünçlü tarafına bakarım, benim işim buralarla, şuam bulunduğum yerde meteliksiz, naçar kalsam, bir yolluk canım kalsa, nereye giderdim tabana kuvvet?
cevabı üzücü.
benim gözümün önüne kapıları geliyor, yaşamındaki son ikamet ettikleri evler, o evlerin kapıları, çocukken ben kapıda mı kaldım ne yaşadım bilmiyorum da, kapılar beni üzer. vefat etmişlerimin kapıları daha çok.
cevabı üzücü.
benim gözümün önüne kapıları geliyor, yaşamındaki son ikamet ettikleri evler, o evlerin kapıları, çocukken ben kapıda mı kaldım ne yaşadım bilmiyorum da, kapılar beni üzer. vefat etmişlerimin kapıları daha çok.
devamını gör...
264.
4-5 yaşlarında bir dünya güzelinin mezarı başında duran oyuncağı.
devamını gör...
265.
bizim halay videomuz. evet evet halay. hep 17 yasinda kalacak olan arkadaslarimla birkac ay sonra hepsiyle ayni gece ayri kalacagimizdan habersiz o halay. evlerinin enkazindan cikan siniflar arasi futbol sampiynlugu kupasi. yemekhane tabilidotlariyla gectigimiz dalgalar. hayat gülerken güzel. hatirlarken bile gülmek güzel.
devamını gör...
266.
diş fırçası.
dedemlerde kalmaya gitmiştik köye. ergenlik çağlarım.
dedemle babaannemin zorunluluktan devam eden sevgisiz bir evlilikleri vardı. evet çok sıradan değil zamanına göre biliyorum ama şöyle bir kendine özgülük var.
dedem babaannemi kaçırmış ve babaannem bu olay esnasında kendi abisi tarafından yaralanmış namus davasına*, ama ölmemiş. o kurşunu ölene dek vücudunda taşımış. dedemi de hiiç sevmemiş. öldüğünde ağladığına şahidim bir tek ve şaşırmıştım, düşünün ilişkilerini.
dedem kişilik olarak da el iyisi diye tabir edilebilecek biriydi zannedersem*. dışarıya ses etmez ama babaanneme kök söktürür, kavga dövüş. konu komşu da biliyor tabii durumu.
köy buddym olan bir komşu abla vardı, dedemlerin karşı komşusu. bir gün onunla oturuyoruz. dedem balkona çıktı elinde benimkiyle aynı renk bir diş fırçasıyla. aa dedim benimkine benziyor. abla da aman seninki olmasınn yapar mı yapar dedi. ayy dedim öghhh dedik. abarttık da abarttık. hatta sonra babama söyledim. saçmalama dedi, niye kullansın seninkini. yazdıkça utanıyorum iyi toparlamışım kafamı, sinir bastı kendi kendime. kapandı gitti öyle.
neyse. dedem bundan birkaç yıl sonra rahmetli oldu. eşyalarını toparlıyorduk. elime yeşil bir diş fırçası geldi. benimkinin aynısı ama benim değil. hissettiğim şey çok net bir sızıydı. sızım yine depreşiyor yazdıkça. artık hayatta olmayan bir yakınıma haksızlık ettiğimin kanıtı. altta da çok eski, silinmeye yüz tutmuş bir fotoğraf. dedemin tek kare gençlik fotoğrafı. hep yaşlı haliyle bildim onu ben, hafif de kambur yürürdü takkelim. meğerse boylu poslu tatlı suratlı bir oğlanmış benim empati kuramadığım hacı misi kokulu dedem.
bir dolu hatası vardır ama dedemdi o benim. geldi, yaşadı, gitti.
dedemlerde kalmaya gitmiştik köye. ergenlik çağlarım.
dedemle babaannemin zorunluluktan devam eden sevgisiz bir evlilikleri vardı. evet çok sıradan değil zamanına göre biliyorum ama şöyle bir kendine özgülük var.
dedem babaannemi kaçırmış ve babaannem bu olay esnasında kendi abisi tarafından yaralanmış namus davasına*, ama ölmemiş. o kurşunu ölene dek vücudunda taşımış. dedemi de hiiç sevmemiş. öldüğünde ağladığına şahidim bir tek ve şaşırmıştım, düşünün ilişkilerini.
dedem kişilik olarak da el iyisi diye tabir edilebilecek biriydi zannedersem*. dışarıya ses etmez ama babaanneme kök söktürür, kavga dövüş. konu komşu da biliyor tabii durumu.
köy buddym olan bir komşu abla vardı, dedemlerin karşı komşusu. bir gün onunla oturuyoruz. dedem balkona çıktı elinde benimkiyle aynı renk bir diş fırçasıyla. aa dedim benimkine benziyor. abla da aman seninki olmasınn yapar mı yapar dedi. ayy dedim öghhh dedik. abarttık da abarttık. hatta sonra babama söyledim. saçmalama dedi, niye kullansın seninkini. yazdıkça utanıyorum iyi toparlamışım kafamı, sinir bastı kendi kendime. kapandı gitti öyle.
neyse. dedem bundan birkaç yıl sonra rahmetli oldu. eşyalarını toparlıyorduk. elime yeşil bir diş fırçası geldi. benimkinin aynısı ama benim değil. hissettiğim şey çok net bir sızıydı. sızım yine depreşiyor yazdıkça. artık hayatta olmayan bir yakınıma haksızlık ettiğimin kanıtı. altta da çok eski, silinmeye yüz tutmuş bir fotoğraf. dedemin tek kare gençlik fotoğrafı. hep yaşlı haliyle bildim onu ben, hafif de kambur yürürdü takkelim. meğerse boylu poslu tatlı suratlı bir oğlanmış benim empati kuramadığım hacı misi kokulu dedem.
bir dolu hatası vardır ama dedemdi o benim. geldi, yaşadı, gitti.
devamını gör...
267.
ilaçlı film randevusu... randevu için aranılıp öldü demek.
devamını gör...
268.
lise yıllığında senin için yazdığı gülümseten üç beş satır.
devamını gör...
269.
ismiyle adaş hüzünlü bir ay.
devamını gör...
270.
ah... yakın zamanda sevdiğim bir büyüğümü kayebttim. baba yerine konulacak diyeyim siz anlayın. ama o hazır değildi bu duruma belki çokta o niyette değildi. duygusal boşlukları var belli. ama konu bu değil. çok özlüyorum onu. bir kaç parça eşyası bizde. bir yazıcısı vardı mesela o. çalıştığı dükkanın kokusu üzerinde kalmış. kokunun burnuma gelmesiyle gözlerimden yaşların boşalması bir oldu. bir koku beni ağlatabildiyse epeyce büyüdüm demekki.
devamını gör...
271.
sütyen.
devamını gör...
272.
devamını gör...
273.
takma diş değildir.
bi insan annesinin takma dişlerini neden saklar allasen? hayır saklıyorsun madem düzgün bi yerde muhafaza et. peçeteye falan sarmışsın güzel ama kitaplığın üst rafında ne işi var? düşük bütçeli korku evi gibi bir yerde şaşkınlıktan can veren* tek insan olabilirdim. psikoloğa gitsem travma diye anlatamam utançtan. şu ana kadar kaç kişinin kafasına ölü birinin dişi düşmüş olabilir ki?
bi insan annesinin takma dişlerini neden saklar allasen? hayır saklıyorsun madem düzgün bi yerde muhafaza et. peçeteye falan sarmışsın güzel ama kitaplığın üst rafında ne işi var? düşük bütçeli korku evi gibi bir yerde şaşkınlıktan can veren* tek insan olabilirdim. psikoloğa gitsem travma diye anlatamam utançtan. şu ana kadar kaç kişinin kafasına ölü birinin dişi düşmüş olabilir ki?
devamını gör...
274.
yarım kalmış konuşmalar, kırgınlıklar, gerçekleştirilemeyen hayaller...
devamını gör...
275.
dedem vefat edeli 4 yıl oluyor. babaannemden yani eşinden 6 ay önce göçtü bu dünyadan.
evine hala dokundurmadım, evinden hatıra vs bahanesiyle eşya almak isteyen hiçbir yeğenine/torununa izin vermedim evi bıraktığı gibi duruyor. kasketi bile hala en son astığı gibi askıda duruyor.
bazen gidip onla olan hatıralarımı hatırlayıp onu anıyorum. ölmeden önceki gece yani ambulans çağırmamdan önceki gece evde yere düşmüş ve burnu kanamış. burnu kanadığı için tuvalete gidip elini yüzünü yıkamak istemiş, doğru düzgün yürüyemediği için duvarlara tutunarak lavoboya girmeye çalışmış. ve evdeki duvarlarda 2 noktada kan izi bırakmış.
kimseye anlatamadım ama ulan gördükçe ciğerim yanıyor ya. düşünsene ölen dedenin evine gidiyorsun, duvarda hala kanının izi duruyor ve o ölmeden önce elinden gelen sadece ambulans çağırmak olmuş, senin çağırdığın ambulansla gittiğin hastanede can vermiş. burada noktalayayım en iyisi.
evine hala dokundurmadım, evinden hatıra vs bahanesiyle eşya almak isteyen hiçbir yeğenine/torununa izin vermedim evi bıraktığı gibi duruyor. kasketi bile hala en son astığı gibi askıda duruyor.
bazen gidip onla olan hatıralarımı hatırlayıp onu anıyorum. ölmeden önceki gece yani ambulans çağırmamdan önceki gece evde yere düşmüş ve burnu kanamış. burnu kanadığı için tuvalete gidip elini yüzünü yıkamak istemiş, doğru düzgün yürüyemediği için duvarlara tutunarak lavoboya girmeye çalışmış. ve evdeki duvarlarda 2 noktada kan izi bırakmış.
kimseye anlatamadım ama ulan gördükçe ciğerim yanıyor ya. düşünsene ölen dedenin evine gidiyorsun, duvarda hala kanının izi duruyor ve o ölmeden önce elinden gelen sadece ambulans çağırmak olmuş, senin çağırdığın ambulansla gittiğin hastanede can vermiş. burada noktalayayım en iyisi.
devamını gör...
276.
hatıralardır temelde. hatıraları çıkartırsak kullanılan eşyalar sadece eşyadır. herkesin evinde olanlar gibi, bir sürü başka insanın sahip olduğu eşyalar gibi. o eşyalarla geçirdikleri zaman, o eşyaları özel kılar. bizim de o kişiyle geçirdiğimiz zamandaki hatıralar, o eşyalarla gözümüzde canlanır.
devamını gör...
277.
#655902
şu.
ve ona bile sahip çıkamadım, kayboldu gitti benim tuhaf yaşam hengamemin içinde bir yerlerde.
şu.
ve ona bile sahip çıkamadım, kayboldu gitti benim tuhaf yaşam hengamemin içinde bir yerlerde.
devamını gör...
278.
sekiz yıl önce kızlarını ve eşini ardında bırakıp kocaya kaçan bir kadın vardı. en son duyduk ki kaçtığı adam pavyona satmış. geride kalan eşi, iki küçük kızına hem anne hem de baba olup tek başına bakıyordu.
adam geçen sene kalp krizi geçirip 41 yaşında öldü. geride kalan annesiz ve babasız iki kız çocuğu yürek burkuyor. üstelik ortanca halam dışında hiç kimse o kızlara sahip çıkmıyor. kızlar da yaşları henüz 12-15 olmasına rağmen halamın yanına gelmek istemiyor köyde kalmak istiyorlar. köyde de hiç kimse yok.
her akşam ses kesilip de tek başıma kalınca o kızların halini düşünmeden edemiyorum.
paraya ihtiyaçları olsa imkanım yettiğince yollasam ve konu kapanmış olsa o da degil. onların anneye ihtiyacı var ama anne bu duruma rağmen onların yanına gelmek istemiyor.
adam geçen sene kalp krizi geçirip 41 yaşında öldü. geride kalan annesiz ve babasız iki kız çocuğu yürek burkuyor. üstelik ortanca halam dışında hiç kimse o kızlara sahip çıkmıyor. kızlar da yaşları henüz 12-15 olmasına rağmen halamın yanına gelmek istemiyor köyde kalmak istiyorlar. köyde de hiç kimse yok.
her akşam ses kesilip de tek başıma kalınca o kızların halini düşünmeden edemiyorum.
paraya ihtiyaçları olsa imkanım yettiğince yollasam ve konu kapanmış olsa o da degil. onların anneye ihtiyacı var ama anne bu duruma rağmen onların yanına gelmek istemiyor.
devamını gör...
279.
dedemin diş protezi. mesleki deformasyon da olabilir ama yanımdan ayıramıyorum.
devamını gör...
280.
dün vefat dönümüydü allah rahmet eylesin.
keşke tüm gazeticeler, araştırmacılar onun kadar cesaretli olabilseydi. (bkz: uğur mumcu)
sözleri (bkz: ali çınar)'a ait bu ağıttaki şu dörtlükte ondan geriye kalan şeyleri söyleyince insanın içi acıyor.
uğurlar olsun, uğurlar olsun
hüzünlü bulutlar yoldaşın olsun
bir keskin kalem, bir kırık gözlük
yürekli yiğitlere hatıran olsun
keşke tüm gazeticeler, araştırmacılar onun kadar cesaretli olabilseydi. (bkz: uğur mumcu)
sözleri (bkz: ali çınar)'a ait bu ağıttaki şu dörtlükte ondan geriye kalan şeyleri söyleyince insanın içi acıyor.
uğurlar olsun, uğurlar olsun
hüzünlü bulutlar yoldaşın olsun
bir keskin kalem, bir kırık gözlük
yürekli yiğitlere hatıran olsun
devamını gör...