1.
cüneyt arkın'ın başrolünde oynadığı kılıç bey filminde şehir için kullanılan bir tanımlamadır.
yılanlı kuyu sözünü duyunca gözümde canlanan görsel çok ürkütücü, korkutucu, insanın gözlerinin önünden bir an önce silmek isteyeceği bir görsel. birbirine karışmış onlarca yılanın dar bir alanda kıvrım kıvrım kıvrılarak ve ağrı hareketlerle dolanması sanırım çoğu insan için de ürpertici bir görüntü teşkil eder.
kılıç bey filminde köyden gelip şehire uyum sağlamaya çalışan kılıç bey ve annesi arasında geçen bir konuşmada kullanılır bu söz. onlar için, köyde yaşadıkları kötü deneyimlere rağmen, şehir yılanlı bir kuyudur.
taşradan büyük şehre gelen herkesin içinde böyle bir korku vardır. büyük şehirde yaşayan herkesin onların dolandırmak için bir köşeye sinmiş beklediği düşüncesi, büyük şehrin insanlarının taşradan gelenlerin parasını öyle ya da böyle, hile ve de desise ile elinden alacağı, büyük şehir insanının anadolu irfanından nasibini almadığı için taşralının namusuna göz dikeceği düşüncesi filmler ve kitaplarla da harlanmış ve alev almıştır.
içine girmekten korkulan bu şehirler taşralı için uykulara musallat olan bir karabasana dönüşür o zamanlar için. şimdi iletişim çağının yoğun bombardımanı ile durum pek böyle değildir ama yılanlı kuyu fikri bilinç düzeyinde hala varlığını sürdürür.
denize düşmek gibidir büyük şehre gelmek taşralı için. mutlaka sarılacak bir yılan bulunur.
yılanlı kuyu sözünü duyunca gözümde canlanan görsel çok ürkütücü, korkutucu, insanın gözlerinin önünden bir an önce silmek isteyeceği bir görsel. birbirine karışmış onlarca yılanın dar bir alanda kıvrım kıvrım kıvrılarak ve ağrı hareketlerle dolanması sanırım çoğu insan için de ürpertici bir görüntü teşkil eder.
kılıç bey filminde köyden gelip şehire uyum sağlamaya çalışan kılıç bey ve annesi arasında geçen bir konuşmada kullanılır bu söz. onlar için, köyde yaşadıkları kötü deneyimlere rağmen, şehir yılanlı bir kuyudur.
taşradan büyük şehre gelen herkesin içinde böyle bir korku vardır. büyük şehirde yaşayan herkesin onların dolandırmak için bir köşeye sinmiş beklediği düşüncesi, büyük şehrin insanlarının taşradan gelenlerin parasını öyle ya da böyle, hile ve de desise ile elinden alacağı, büyük şehir insanının anadolu irfanından nasibini almadığı için taşralının namusuna göz dikeceği düşüncesi filmler ve kitaplarla da harlanmış ve alev almıştır.
içine girmekten korkulan bu şehirler taşralı için uykulara musallat olan bir karabasana dönüşür o zamanlar için. şimdi iletişim çağının yoğun bombardımanı ile durum pek böyle değildir ama yılanlı kuyu fikri bilinç düzeyinde hala varlığını sürdürür.
denize düşmek gibidir büyük şehre gelmek taşralı için. mutlaka sarılacak bir yılan bulunur.
devamını gör...