1.
kütüphanedeki kitapların tamamını okumak gibi bir görevinizin/sorumluluğunuzun bulunmadığı meslek.
bu gözler neler gördü, kulaklar neler duydu bir bilseniz...
bu gözler neler gördü, kulaklar neler duydu bir bilseniz...
devamını gör...
2.
bu insanlarla bir anım var. lisede istiklal marşının ingilizcesi lazım. öyle internet falan yok. gittik kızlı erkekli kütüphaneye. görevli kadın bizi bir saatten fazla bekletti. güya istiklal marşının ingilizcesini bulacak. sonra aheste bir tavırla yanımıza geldi ve dedi ki arkadaşlar size bir iyi bir kötü haberim var. kötü haber ingilizce istiklal marşını bulamadım. eee iyi haber? önümüze bir kitap verdi. iyi haber, istiklal marşının tam 10 kıtasının olduğu türkçe versiyonunu buldum, dedi. haydi ya ciddi misin? samimiyetle mi? diyemedik tabi. bu da bu arkadaşlarla ilgili bir anımdır.
devamını gör...
3.
üniversitelerin bilgi ve belge yönetimi bölümlerinde eğitimi verilen alan. kütüphanecilik mesleğini ifa edenlere kütüphaneci denmektedir. ancak maalesef kütüphanelerde yalnızca kütüphaneciler çalışmamaktadır. o yüzden kütüphanelerde görev yapan herkesi kütüphaneci olarak tanımlamamak gerekir. veya diğer taraftan kütüphanede çalışan herkesi kütüphaneci görevlisi olarak tanımlamamak gereklidir.
devamını gör...
4.
çok severek yaptığım canım mesleğim.
yalnız sanırım yeterince anlaşılamıyor bir türlü. "google var ağğbiii, kütüphaneye ne gerek var"
onlarca kişinin kütüphanede sadece kullanıcılara ödünç/iade işlemi yapmak için bulunduğunu, ya da ortam sessizliğini sağlamak dışında bir görevi olmadığını falan düşünenler var. inanılmaz gerçekten. ya da çalıştığım kurumda, öğle yemeğinden sonra okuduğum kitap için, kurumda görevli bir başka çalışanın bana molalarınızda bile çalışıyor musunuz yaa, çok üzücü demişliği vardır. anlamadım tabi, sordum, kadının kütüphanedeki tüm kitapları okumak zorunda olduğumuzu düşündüğünü anlamamla sorduğuma soracağıma pişman oldum. ya geçtim, ben tam olarak anneme, babama anlatamadım işimi daha.
mesleki deformasyon; şöyle bir üzerinden geçeyim arkadaşlar.
teknik hizmetler ve sadece yayın bağlamında kütüphaneciler;
1- geçmiş dönemde üretilmiş,
2- anda üretilmekte olan,
3- gelecekte üretilecek olan,
basılı ve elektronik kaynakların sırasıyla;
a- uygun koşullarda korunup saklanmasını ve dağıtılmasını,
b- yayın üretimi esnasında ihtiyaç duyulan araştırma verisi, bilimsel çalışma, intihal tespiti, referans yönetimi vb. konularda araştırmacılara ihtiyaç duydukları hizmetlerin verilmesini, yayım sonrası, çalışmanın doğru kanallar aracılığı ile kurumsal akademik profile dahil edilip, atıf potansiyelini artırmasını,
c- araştırma alanlarının belirlenmesi hususunda, konu uzmanlığı perspektifinden araştırmacının doğru alana ve alana dair kaynaklara yönlenmesini, bireysel ve kurumsal akademik kazanımların sağlanmasına yönelik program ve tespitlerin yapılmasını, araştırmanın gerçekleşmesini sağlayacak ön çalışmanın yapılmasını mümkün kılan teknik personellerdir. ve, ve, vee...
geçmiş dönemde üretilmiş basılı ve elektronik kaynaklar, belli standartlara göre, doğru kodlarla, doğru sistemlerde kataloglanmaz ve örneğin cenevre'de yüzbinlerce frank harcanarak yapılan ve çıktıları 1 yılda doğrulanan bir lab deneyinin veri ve dahi sonuçları akademik dünya ile (ücretli ya da ücretsiz olarak) doğru şekilde paylaşılamazsa, bilim dünyasında çok ciddi bir yavaşlama ve kaynak israfı olur. bu kataloglama işini de kütüphaneler yapıyor işte. dağıtım dediğimiz bu. sadece teknik hizmetlerin ilk maddesini basitçe açıkladım. 1a yani. devamını istiyor musunuz gerçekten? :)
daha bunun okuyucu hizmetleri var, referans hizmetleri var, bunların alt kırılımları var, var oğlu var.
ez cümle; teknoloji ilerledikçe kütüphane ve yetişmiş kütüphaneciye olan ihtiyaç sanıldığının aksine artıyor. bilim dünyası için kütüphane(ci)ler geçmişte olduğu gibi bugün de olmazsa olmaz, gelecekte de bu böyle olacak.
neyse oldu olacak kendi kütüphanecilik sürecimden de bahsedeyim azıcık. meslek seçimim, lisede yüzünü 2 kez gördüğüm rehberlik hocam sayesinde olmuştu, sevgiyle anıyorum kendisini. ona meramımı ilk görüşmemizde anlatmış; para ile elimin kirlenmesini istemediğimi, çalışma ortamımdan çıktığımda iş düşünmek zorunda olmaktan kaçındığımı, mal değil, hizmet üretmenin odak noktam olduğunu, fayda gözeten bir iş yapmak istediğimi ve bunun gibi daha başka bir çok beklentimi anlatmıştım profesyonel yaşamdan. benden 1 hafta süre istedi. ikinci görüşmemizde ise bana bu öneriyle geldi. ne şahane kadınmış valla. hayatımı değiştirdi gerçekten.
bir şey satmıyorum.
bilime hizmet ediyorum.
kullanıcımla aramda para ilişkisi yok.
ama para kazanıyorum.
şam'da kayısı? yok canım almayayım.
yalnız sanırım yeterince anlaşılamıyor bir türlü. "google var ağğbiii, kütüphaneye ne gerek var"
onlarca kişinin kütüphanede sadece kullanıcılara ödünç/iade işlemi yapmak için bulunduğunu, ya da ortam sessizliğini sağlamak dışında bir görevi olmadığını falan düşünenler var. inanılmaz gerçekten. ya da çalıştığım kurumda, öğle yemeğinden sonra okuduğum kitap için, kurumda görevli bir başka çalışanın bana molalarınızda bile çalışıyor musunuz yaa, çok üzücü demişliği vardır. anlamadım tabi, sordum, kadının kütüphanedeki tüm kitapları okumak zorunda olduğumuzu düşündüğünü anlamamla sorduğuma soracağıma pişman oldum. ya geçtim, ben tam olarak anneme, babama anlatamadım işimi daha.
mesleki deformasyon; şöyle bir üzerinden geçeyim arkadaşlar.
teknik hizmetler ve sadece yayın bağlamında kütüphaneciler;
1- geçmiş dönemde üretilmiş,
2- anda üretilmekte olan,
3- gelecekte üretilecek olan,
basılı ve elektronik kaynakların sırasıyla;
a- uygun koşullarda korunup saklanmasını ve dağıtılmasını,
b- yayın üretimi esnasında ihtiyaç duyulan araştırma verisi, bilimsel çalışma, intihal tespiti, referans yönetimi vb. konularda araştırmacılara ihtiyaç duydukları hizmetlerin verilmesini, yayım sonrası, çalışmanın doğru kanallar aracılığı ile kurumsal akademik profile dahil edilip, atıf potansiyelini artırmasını,
c- araştırma alanlarının belirlenmesi hususunda, konu uzmanlığı perspektifinden araştırmacının doğru alana ve alana dair kaynaklara yönlenmesini, bireysel ve kurumsal akademik kazanımların sağlanmasına yönelik program ve tespitlerin yapılmasını, araştırmanın gerçekleşmesini sağlayacak ön çalışmanın yapılmasını mümkün kılan teknik personellerdir. ve, ve, vee...
geçmiş dönemde üretilmiş basılı ve elektronik kaynaklar, belli standartlara göre, doğru kodlarla, doğru sistemlerde kataloglanmaz ve örneğin cenevre'de yüzbinlerce frank harcanarak yapılan ve çıktıları 1 yılda doğrulanan bir lab deneyinin veri ve dahi sonuçları akademik dünya ile (ücretli ya da ücretsiz olarak) doğru şekilde paylaşılamazsa, bilim dünyasında çok ciddi bir yavaşlama ve kaynak israfı olur. bu kataloglama işini de kütüphaneler yapıyor işte. dağıtım dediğimiz bu. sadece teknik hizmetlerin ilk maddesini basitçe açıkladım. 1a yani. devamını istiyor musunuz gerçekten? :)
daha bunun okuyucu hizmetleri var, referans hizmetleri var, bunların alt kırılımları var, var oğlu var.
ez cümle; teknoloji ilerledikçe kütüphane ve yetişmiş kütüphaneciye olan ihtiyaç sanıldığının aksine artıyor. bilim dünyası için kütüphane(ci)ler geçmişte olduğu gibi bugün de olmazsa olmaz, gelecekte de bu böyle olacak.
neyse oldu olacak kendi kütüphanecilik sürecimden de bahsedeyim azıcık. meslek seçimim, lisede yüzünü 2 kez gördüğüm rehberlik hocam sayesinde olmuştu, sevgiyle anıyorum kendisini. ona meramımı ilk görüşmemizde anlatmış; para ile elimin kirlenmesini istemediğimi, çalışma ortamımdan çıktığımda iş düşünmek zorunda olmaktan kaçındığımı, mal değil, hizmet üretmenin odak noktam olduğunu, fayda gözeten bir iş yapmak istediğimi ve bunun gibi daha başka bir çok beklentimi anlatmıştım profesyonel yaşamdan. benden 1 hafta süre istedi. ikinci görüşmemizde ise bana bu öneriyle geldi. ne şahane kadınmış valla. hayatımı değiştirdi gerçekten.
bir şey satmıyorum.
bilime hizmet ediyorum.
kullanıcımla aramda para ilişkisi yok.
ama para kazanıyorum.
şam'da kayısı? yok canım almayayım.
devamını gör...
5.
keşke mesleğim olsa dediğim iş. bin bir türlü hesapla kitapla, patronla, cins cins insanla uğraşacağıma böyle bir mesleğim olsaydı.
devamını gör...
6.
#815756 şunu okuyunca, okusam mı dedim. ben de istiyorum böyle iş. benimki benzer olsa da bir işe yaramıyor.
devamını gör...
7.
özendiğim meslektir. sessiz, sakin ortam. tam kitap okumalık. çalışanların gözünden bilemem gerçi ama okumanın üstüne yazma eylemi de gerçekleştirilebilir.
devamını gör...