81.
yılı mevsimlere, mevsimleri aylara,
ayları haftalara, haftaları günlere
günleri saatlere, saatleri dakikalara...
ne saçmalık
kimi hasat zamanı doğar
kimi leylek mevsimi göçer
bademler açtı çoktan
erikler çiçeklerini döktü son yagmurda
sıra yatak odamın pencere önündeki leylaklarda
lavanalar da açtı mı
denize ulaşma zamanı geldi demektir
mor denizdir çünkü
çünkü geçse de yolumuz bozkırlardan
denizlere çıkar tüm sokaklar
ve tüm zamanlar
ayları haftalara, haftaları günlere
günleri saatlere, saatleri dakikalara...
ne saçmalık
kimi hasat zamanı doğar
kimi leylek mevsimi göçer
bademler açtı çoktan
erikler çiçeklerini döktü son yagmurda
sıra yatak odamın pencere önündeki leylaklarda
lavanalar da açtı mı
denize ulaşma zamanı geldi demektir
mor denizdir çünkü
çünkü geçse de yolumuz bozkırlardan
denizlere çıkar tüm sokaklar
ve tüm zamanlar
devamını gör...
82.
zaman ; mutlu anlarda çabuk geçen, üzgün olduğunda geçmeyen şeydir. bir de ne zaman geç kalsan bir yere zaman daha çabuk ilerler sanki.
devamını gör...
83.
yaşayan canlılar için akan süredir.
devamını gör...
84.
insanın sahip olduğu yegane sermaye, zamandır.
yaşam bir trendir, atla.
yaşam bir trendir, atla.
devamını gör...
85.
bir iş ya da oluş sırasında, eylem sırasında geçmekte olan, geçen ya da geçmiş olan aralık, süredir zaman. uzaydan bağımsız düşünülemez.
(bkz: uzayzaman)
(bkz: uzayzaman)
devamını gör...
86.
geri getirelemeyen
telafisi olmayan
telafisi olmayan
devamını gör...
87.
"zamandan bir parça olmak dilerim"
devamını gör...
88.
çıplak, sevimsiz, uçsuz bucaksız bir dağ: zaman.
kaos’u beşerîleştiren: insan; insan, yani sanatkâr.
hayat, herkesin yaşadığı, kimsenin yaşamaktan hoşlanmadığı komedya.
kaos’u beşerîleştiren: insan; insan, yani sanatkâr.
hayat, herkesin yaşadığı, kimsenin yaşamaktan hoşlanmadığı komedya.
devamını gör...
89.
zaman bir illüzyondur.
devamını gör...
90.
değeri altından da, sterlinden de, bitcoinden de yüksektir. parayla zaman satın alınır.
maaşlı bir çalışan hafta içi 8 saatini uykuya, 3 saatini yemeğe, en az 8 saatini işe,ortalama 2 saatini işe gidip gelişe ayırır. geriye kendine artırabileceği maksimum 3 saati vardır. kendine derken,çoluk çocuk varsa o zamanı ailesine ancak harcayabilir. hele ki 8 saatten fazla çalışıyor ise zaten vay haline onun. *
zengin bir insan ise 8 saat işe gitmek yerine, kendi işini kurar ve bütün işleri yapacak başka insanlara para verir. yöneticilik gereği iş takip etmek zorunda kalsa bile ortalama günün 3 saatini falan ayırır. toplamda kendisine artırabileceği 8 saati vardır.
işçi olmak, duzenli çalışmak bu kadar kötü bir şey mi peki? 21. yy'da insanlar tanımadığı insanlarla çalışmak zorunda kalıyor. bence esas problem bu. yani gidip bir yerde çalışıyorsun ama şartlara ve insanlara katlanmak zorunda kalıyorsun. mesela orta çağda falan millet kendi köyünde akrabaları veya yakın tanıdıkları ile tarımını, demirciliğini, odunculuğunu vs. yapıyormuş. daha çok çalışıyormuş ama hep bildiği insanlar ile birlikte olduğu için, onlarla irtibatı koparmadığı ve yalnızlaşmadığı için psikolojik olarak rahatmış. askerliği nerede değil kiminle yaptığın önemli diye bir laf vardır, bilen bilir. bu söz iş sektörü için de geçerlidir..
sonuç olarak bence bir insanın mutlu olması için ya sevdiği insanlarla çalışması, ya da sevmediği insanlara mümkün oldukça az katlanması gerekiyor(ki sevdiklerine vakit ayırabil). ezcümle, ya parayla zamanı satın almalıyız ya da uğraşımız ne ise onu sevdiğimiz kişiler ile yapmalıyız. zira ömür kısa.
not: konudan konuya atlar gibi yazmışım, affola.
maaşlı bir çalışan hafta içi 8 saatini uykuya, 3 saatini yemeğe, en az 8 saatini işe,ortalama 2 saatini işe gidip gelişe ayırır. geriye kendine artırabileceği maksimum 3 saati vardır. kendine derken,çoluk çocuk varsa o zamanı ailesine ancak harcayabilir. hele ki 8 saatten fazla çalışıyor ise zaten vay haline onun. *
zengin bir insan ise 8 saat işe gitmek yerine, kendi işini kurar ve bütün işleri yapacak başka insanlara para verir. yöneticilik gereği iş takip etmek zorunda kalsa bile ortalama günün 3 saatini falan ayırır. toplamda kendisine artırabileceği 8 saati vardır.
işçi olmak, duzenli çalışmak bu kadar kötü bir şey mi peki? 21. yy'da insanlar tanımadığı insanlarla çalışmak zorunda kalıyor. bence esas problem bu. yani gidip bir yerde çalışıyorsun ama şartlara ve insanlara katlanmak zorunda kalıyorsun. mesela orta çağda falan millet kendi köyünde akrabaları veya yakın tanıdıkları ile tarımını, demirciliğini, odunculuğunu vs. yapıyormuş. daha çok çalışıyormuş ama hep bildiği insanlar ile birlikte olduğu için, onlarla irtibatı koparmadığı ve yalnızlaşmadığı için psikolojik olarak rahatmış. askerliği nerede değil kiminle yaptığın önemli diye bir laf vardır, bilen bilir. bu söz iş sektörü için de geçerlidir..
sonuç olarak bence bir insanın mutlu olması için ya sevdiği insanlarla çalışması, ya da sevmediği insanlara mümkün oldukça az katlanması gerekiyor(ki sevdiklerine vakit ayırabil). ezcümle, ya parayla zamanı satın almalıyız ya da uğraşımız ne ise onu sevdiğimiz kişiler ile yapmalıyız. zira ömür kısa.
not: konudan konuya atlar gibi yazmışım, affola.
devamını gör...
91.
ay, yıl, gün, saat, dakika, saniye , an gibi alt bileşenlere sahip olan, aslında göreceli olan bir soyut kavram. (bkz: albert einstein)
devamını gör...
92.
“üzerinde kontrolümüzün olmadığı ve hatta olamayacağı da bir konsepttir.”
(bkz: gibi (dizi))
(bkz: gibi (dizi))
devamını gör...
93.
hatıranın ilgili sıfatında, olaylara gebe misyonuyla kendinden sürekli söz ettiren, mistik ve yaşamsal organ. ondan kaçamazsınız. belki de başımıza gelen benzer olaylar arasında periyodik bir sanat vardır.
devamını gör...
94.
her şeyin ilacı.
devamını gör...
95.
bir kıraç şarkısı:
devamını gör...
96.
herşeyin ilacı olabileceği gibi fazlasının da intihara teşebbüs olacağı şeydir.
devamını gör...
97.
hareketle tanımlanabilir bir olgudur. hareketin olmadığı donuk bir evrende zaman durmuştur. hatta zaman da dahil herhangi bir kavramdan söz etmek imkansızdır. düşünce de sinirsel iletimin bir fonksiyonu olarak hareketle meydana gelir. nabzımız da iki kalp atımı arasındaki gecikmeden ibarettir. hareketsiz bir evrende imkansızdan bahsetmek dahi imkansızdır. zamanın durduğu bir evrende gezintiye çıktıysanız o evrende sadece sizin hareketiniz, düşünceleriniz, nabzınız dolayısıyla zaman aslında durmamıştır. zamanın durduğu bir evrende olamazsınız, olmayı deneyimleyemezsiniz.
devamını gör...
98.
göreceliği kişiden kişiye değişen kiminin yarası kiminin şifası olan mefhum.
devamını gör...
99.
zaman; bazısına göre her şeyin ilacıydı, bazısına göre göreceliydi, bazısına göre geçmek bilmezdi, bazısına göre hiçbir şeye yetmeyendi.
en temel hareket formülüne bakacak olursak.
yol = hız × zaman bu formülü bilmeyen yoktur.
bu formüldeki yol kavramını yaşam süremiz olarak, hız kavramını ise hayatı yaşama hızımız olarak tanımladığımızı düşünelim. zaman ise bilindiği anlamıyla, bizim bir türlü doğru kullanamadığımız bir kavram olarak kalsın.
eğer ki kadere inancımız varsa yaşam süremizin sabit olacağını söyleyebiliriz. yani kadere göre yaşam süremiz en başından belli.
buna göre formüldeki sabit değerimiz yol, değişken değerlerimiz hız ve zamandır.
bu durumda yaşama hızımız olarak tanımladığımız hız kavramını yakından incelemek faydalı olacaktır.
yaşadığımız şeylerin farkında olmadan, koşturmadan ibaretse yaşamımız, yaşam hızımız fazladır demektir. eğer koşturmadan vakit öldürmeye çalışmadan, her şeyin farkına vararak yaşıyorsak o zaman yaşama hızımız düşüktür demektir.
formülde değişken değerimiz olan hız ( hayatı yaşama hızımız) değeri ne kadar fazlaysa, yol değeri sabit olduğundan, zaman değeri de o kadar az olacaktır. aksi durumda yani yaşama hızımız ne kadar düşük olursa zaman değeri de o kadar fazla çıkacaktır.
sonuç itibariyle hayatı daha farkında olarak ve yararımıza olmayan şeyleri hayatımızdan çıkarıp daha yavaş ve daha anlamlı yaşarsak eğer, en kıymetli şeyimiz olan zamandan, bize yaşamak için daha çok şey kalacağı açıktır.
en temel hareket formülüne bakacak olursak.
yol = hız × zaman bu formülü bilmeyen yoktur.
bu formüldeki yol kavramını yaşam süremiz olarak, hız kavramını ise hayatı yaşama hızımız olarak tanımladığımızı düşünelim. zaman ise bilindiği anlamıyla, bizim bir türlü doğru kullanamadığımız bir kavram olarak kalsın.
eğer ki kadere inancımız varsa yaşam süremizin sabit olacağını söyleyebiliriz. yani kadere göre yaşam süremiz en başından belli.
buna göre formüldeki sabit değerimiz yol, değişken değerlerimiz hız ve zamandır.
bu durumda yaşama hızımız olarak tanımladığımız hız kavramını yakından incelemek faydalı olacaktır.
yaşadığımız şeylerin farkında olmadan, koşturmadan ibaretse yaşamımız, yaşam hızımız fazladır demektir. eğer koşturmadan vakit öldürmeye çalışmadan, her şeyin farkına vararak yaşıyorsak o zaman yaşama hızımız düşüktür demektir.
formülde değişken değerimiz olan hız ( hayatı yaşama hızımız) değeri ne kadar fazlaysa, yol değeri sabit olduğundan, zaman değeri de o kadar az olacaktır. aksi durumda yani yaşama hızımız ne kadar düşük olursa zaman değeri de o kadar fazla çıkacaktır.
sonuç itibariyle hayatı daha farkında olarak ve yararımıza olmayan şeyleri hayatımızdan çıkarıp daha yavaş ve daha anlamlı yaşarsak eğer, en kıymetli şeyimiz olan zamandan, bize yaşamak için daha çok şey kalacağı açıktır.
devamını gör...
100.
ilk 20 dan sonra çok hızlı geçen süredir.
devamını gör...