22 mart 2021 istanbul yağmuru
peşinden odama kedi sağanağı başlamıştır. hava güzel diye bahçeye çıkardım, yine odama doluştular. *
an itibari ile odamda 6, evde toplam 8 kedi var.*
bahar mı geldi ? yoo...
tiplere bak
an itibari ile odamda 6, evde toplam 8 kedi var.*
bahar mı geldi ? yoo...
tiplere bak
devamını gör...
en sevilen kargo şirketi
internetten alışveriş yapmıyorum, kargo problemi yüzünden. bizzat kendim gidip alırım, zaman oldukça. kendim gayet iyi kargoyum.*
devamını gör...
cd
artık pek kullanılmayan veri saklama yöntemidir. kolayca çizilebilmesi ve bozulabilmesi sebebiyle pek tercih edilmez.
devamını gör...
a.palatina ascendes
yüzün ana arteri a.facialis'in dalı olan halk dilinde bademcik ameliyatı olarak bilinen tonsillektomi sırasında en fazla kanayan damardır.
devamını gör...
eleştiri ve hakaret arasındaki fark
eleştiri karşındakini iyileştirmeye yöneliktir. “ayakkabı bağcıkların açılmış, dikkat et düşme” demek gibidir. hakaret ise çelme takmak, kişinin yaralarıyla dalga geçmek gibidir. “bak düştün! sen zaten hep düşersin” demektir.
devamını gör...
black sabbath
hand of doom, war pigs gibi aşmış şarkılara imza atan, her şarkısı ayrı bir güzel olan rock grubu. e bir de ozzy osbourne var. daha ne olsun.
devamını gör...
russell paradoksu
türkiye ve russel paradoksu:
russel paradoksunu kısaca şu şekilde ifade edebiliriz: “bir şey ne ise o değildir, ne değilse odur.” * bizler de aslında ne isek öyle değiliz ne değilsek oyuz.
biz ile russel paradoksu ilişkisine girmeden önce daha iyi anlaşılması için russel paradoksunu şöyle bir örnekle açıklamak uygun olur:
bir berber düşünün ki sadece kendi sakal tıraşını yapamayan insanları tıraş ediyor. kendini tıraş edenleri berber dükkanına almıyor bile. bu adam “kendini tıraş edemeyenlerin berberi.” şimdi paradoks burda başlıyor. peki bu berber kendini tıraş ediyor mu? eğer etmiyorsa kendini tıraş etmesi lazım çünkü o kendini tıraş etmeyenleri tıraş ediyor. eğer kendini tıraş ediyorsa bu durum hiç olmaz çünkü o kendi kendini traş edenleri traş etmez. sonuç olarak bu adam kendisinin berberiyse kendisinin berberi değil, kendisinin berberi değilse kendisinin berberi.
bu durumun bir örneğini kendi toplum yapımızda; sosyal ve siyasi oluşumumuzda da görüyoruz: osmanlı batılılaşmasının artık kaçınılmaz olduğu dönemde uygulanan iradi baskının doğurduğu netice nur topu gibi bir russel paradoksu dünyaya getirmiştir. esasında batılaşmanın amacı geleneği sürdürmekti. ne var ki batılılaşmak için islami gelenekten biraz olsun ayrılmak gerekirdi. yeni bir düzen istiyorsak yeni bir düzen istemiyorduk, eskiyle devam etmek istiyorsak eski düzeni devam ettirmek istemiyorduk.
bu olgu cumhuriyet dönemine de sirayet etti. türkiye, laik olmak istiyorsa islamlaşmaktan uzaklaşmalıydı. ancak kendi özgün yapısı içinde ayakta kalması için gelenekten kopmaması gerekiyordu. modernleştiği ölçüde islamlaşmaya devam etti. laik olduk ama islamlaştık. bu durumda yine paradoks bizi çağırdı: “türkiye laik bir ülkeyse laik değildir, eğer bir islam ülkesiyse bir islam ülkesi değildir.”*
russel paradoksunu kısaca şu şekilde ifade edebiliriz: “bir şey ne ise o değildir, ne değilse odur.” * bizler de aslında ne isek öyle değiliz ne değilsek oyuz.
biz ile russel paradoksu ilişkisine girmeden önce daha iyi anlaşılması için russel paradoksunu şöyle bir örnekle açıklamak uygun olur:
bir berber düşünün ki sadece kendi sakal tıraşını yapamayan insanları tıraş ediyor. kendini tıraş edenleri berber dükkanına almıyor bile. bu adam “kendini tıraş edemeyenlerin berberi.” şimdi paradoks burda başlıyor. peki bu berber kendini tıraş ediyor mu? eğer etmiyorsa kendini tıraş etmesi lazım çünkü o kendini tıraş etmeyenleri tıraş ediyor. eğer kendini tıraş ediyorsa bu durum hiç olmaz çünkü o kendi kendini traş edenleri traş etmez. sonuç olarak bu adam kendisinin berberiyse kendisinin berberi değil, kendisinin berberi değilse kendisinin berberi.
bu durumun bir örneğini kendi toplum yapımızda; sosyal ve siyasi oluşumumuzda da görüyoruz: osmanlı batılılaşmasının artık kaçınılmaz olduğu dönemde uygulanan iradi baskının doğurduğu netice nur topu gibi bir russel paradoksu dünyaya getirmiştir. esasında batılaşmanın amacı geleneği sürdürmekti. ne var ki batılılaşmak için islami gelenekten biraz olsun ayrılmak gerekirdi. yeni bir düzen istiyorsak yeni bir düzen istemiyorduk, eskiyle devam etmek istiyorsak eski düzeni devam ettirmek istemiyorduk.
bu olgu cumhuriyet dönemine de sirayet etti. türkiye, laik olmak istiyorsa islamlaşmaktan uzaklaşmalıydı. ancak kendi özgün yapısı içinde ayakta kalması için gelenekten kopmaması gerekiyordu. modernleştiği ölçüde islamlaşmaya devam etti. laik olduk ama islamlaştık. bu durumda yine paradoks bizi çağırdı: “türkiye laik bir ülkeyse laik değildir, eğer bir islam ülkesiyse bir islam ülkesi değildir.”*
devamını gör...
dert yarıştıran insanlarla başa çıkma yöntemleri
tamam kardeşim seninki daha beterdir ne yapalım bizim elimizden ancak bu kadar rezil olmak geldi diyerek yol verilmelidir.
devamını gör...
revolversiz ittihatçı
mahlası güzel ama bence tanımları çok daha güzel. maşallah ansiklopedi gibi bir yazar.
evet tanımlarının çoğu biraz uzun ama okuyunca iyi ki okumuşum diyeceksiniz.
evet tanımlarının çoğu biraz uzun ama okuyunca iyi ki okumuşum diyeceksiniz.
devamını gör...
makyajını sil tecavüzden kurtul
beynini aldır yaşamaktan kurtul.
devamını gör...
sonic the hedgehog
başka bir boyuttan varlık olan sonic, onun süper güçlerini kullanmak isteyen kötü niyetli kişilerden kaçmak için dünyamıza gelir. yıllar boyunca green hills kasabasında saklanan sonic, yalnız olduğunun farkına varır ve bu hüzünle istemeden büyük bir elektrik kesintisine sebep olur. bu olayın farkına varan devlet, dr. ivo "eggman" robotnik'i jim carrey bu olayı araştırması için tutar. bu sırada sonic, green hills'in şerifi olan tom wachowski james marsden ile tanıştığı sırada dünyalar arası seyahat etmesini sağlayan altın halkalarını kaza sonucu san francisco'ya yollar. şerife hayat hikayesini anlatır ve bu yolculukta ondan yardım ister. yola çıkan ikili film boyunca robotnik tarafından hep saldırıdan kaçınmaya çalışırlar ve yavaş yavaş birbirlerinin en yakın arkadaşı olurlar. filmin sonunda gücünü kontrol etmeyi öğrenen sonic, şerif sayesinde robotnik'i kendisinin gideceği ve bu gezegende yaşam olmayan yere yollarlar. her şeyin sona erdiği esnada şerif, sonic'in gitmemesini ister ve eşiyle olan ilişkisine bir nevi evlat katarlar.
herhangi bir oyun karakterinin filmi çekilse kimse harikulade bir yapıt bekleyemez. film kötü değildi fakat çok iyi de değildi, tam ortasıydı ve bu yüzden 6.7 imdb puanı biçilmiş kaftan. ikilinin diyalogları ve yaptıkları espriler çok güzeldi. filmde hep göndermeler ve oldukça alttan verdikleri reklamlar vardı. şahsen ben izlerken hiç sıkılmadım fakat bar sahnesinin başı oldukça güzeldi ta ki sonic, sonic'liğini yapasaya kadar... onun haricinde hoşuma gitmeyen sahne yoktu. jim carrey hakkında konuşacak pek bir şey yok çünkü direkt kendisini oynamış o yüzden oldukça güzeldi.
filmin en güzel sahnesi olan after credits'de 2. filmin sinyalini veren tails karakterimizi ve saçını kazıyan dr. robotnik tam anlamıyla dr. robotnik oluyor.
herhangi bir oyun karakterinin filmi çekilse kimse harikulade bir yapıt bekleyemez. film kötü değildi fakat çok iyi de değildi, tam ortasıydı ve bu yüzden 6.7 imdb puanı biçilmiş kaftan. ikilinin diyalogları ve yaptıkları espriler çok güzeldi. filmde hep göndermeler ve oldukça alttan verdikleri reklamlar vardı. şahsen ben izlerken hiç sıkılmadım fakat bar sahnesinin başı oldukça güzeldi ta ki sonic, sonic'liğini yapasaya kadar... onun haricinde hoşuma gitmeyen sahne yoktu. jim carrey hakkında konuşacak pek bir şey yok çünkü direkt kendisini oynamış o yüzden oldukça güzeldi.
filmin en güzel sahnesi olan after credits'de 2. filmin sinyalini veren tails karakterimizi ve saçını kazıyan dr. robotnik tam anlamıyla dr. robotnik oluyor.
devamını gör...
nickaltı başlıkları akışta gözükmesin kampanyası
kampanyalardan sorumlu yazar arkadaş ermolettin tarafından başlatılmadığı için tutmayacak kampanya. *
ayrıca neden gelmiyor yahu? bırakın gelsin. bu motivasyonla yazan yazarlar var. kullanıcı adım solda gözüksün, insanlar hakkımda bir şeyler yazsın diye düşünen yazar sayısı azımsanmayacak kadar çok diye düşünüyorum.
ne kadar tanım girilirse girilsin gündem altına taşınmaması konusunda aynı fikirdeyim.
ayrıca neden gelmiyor yahu? bırakın gelsin. bu motivasyonla yazan yazarlar var. kullanıcı adım solda gözüksün, insanlar hakkımda bir şeyler yazsın diye düşünen yazar sayısı azımsanmayacak kadar çok diye düşünüyorum.
ne kadar tanım girilirse girilsin gündem altına taşınmaması konusunda aynı fikirdeyim.
devamını gör...
iq ortalaması düşük ortamlar
sürekli siyasetin konuşulduğu ortamlar
devamını gör...
kalbinizi en çok kıran cümle
ama ile başlayan her cümle.
devamını gör...
ucemak
yazdığı tanımlara önce tanımın son cümlesini ya da satırını okuyarak başlıyorum. daha sonra tanım başı yaparak devam ediyorum, böylesi daha eğlenceli oluyor. * sınavlarında şimdiden başarılar dilerim kendisine, takipteyim zaten...
devamını gör...
somon balığı
yerli somondan bir cacık olmaz. norveçten gelen ise efsanedir. yağlı bir balıktır fırında yapılması şiddetle önerilir.
devamını gör...
eurovision
2003 yilinda sertab erener’in every way that i can sarkisi ile ulkemize birincilik odulunu kazandirdigi sarki yarismasi.
devamını gör...
marketlerdeki en cazip reyon
ekmek, geri kalan her şey ateş pahası.
devamını gör...
milletler ve özellikleri
evet neden böyle bir başlık, sanırım içimden geldi denen dürtülerden dolayı. tamamen subjektif yorumlarım bunlar herkes kendi subjektifini ortaya koymakta özgür.
türkler, en belirgin özelliği bana kalırsa savaşçı bir toplum olmalarıdır, belki bir araştırma yapılsa en çok savaşa hangi millet girmiştir dense savaşmadığı millet kalmayan ülke türklerdir araplarla çinlilerle ingilizlerle kuzey korelilerle ruslarla bizanslılarla perslerle ermenilerle kürtlerle anzaklarla moğollarla yunanlarla vs tüm kavgaları biz çıkardık demiyorum ama palazlanan herkese kafa tuttuk bir şekilde. başka bir millet yoktur ki tarihi bu kadar farklı gruplarla kavga ederek geçsin.
almanlar, disiplin ve kaliteden başka bir özellikleri olduğunu düşünemiyorum.
japonlar, bu adamların teknolojide ileride olmaları en belirgin ayırt edici özelliklerinin bu olduğunu göstermez. bana kalırsa japonların en belirgin özelliği kurgulamak hayal güçleri sınırsız bu adamların. saygı olayı japonlara has bir şey değil malesef.
çinliler, bu milletin üreme ve üretme olayında rakibi yok üretmek dışında pek bir numaralarıda yok.
persler, işte bunlar garip bir millet ideoloji ve strateji konusunda dünyada kimse bunlara kafa tutamaz.
amerikalılar, dünya daki milletleri bir sınıfa toplasak sınıfın tembel ebleh ve şişko çocuğu gibidir bu millet. amerikayı amerika yapan diğer milletlerin mensupları. peki kime amerikalı diyoruz öyleyse? amerikan rüyasına yürekten bağlı herkes amerikalıdır. öz kültürünü amerikan rüyasından koruyabilen ise amerikalı değildir. amerikan rüyası sizi ebleh ve obez bir vergi kuyusuna çevirir.
ingilizler, bu milletin özelliği çökmektir malınıza çökerler sizin sırtınızdan geçinirler bütün tarihleri sömürmekten ibarettir. sahip oldukları bütün varlıklar dünyanın geri kalanından çaldıklarından oluşur.
yahudiler, bu milletin parayı kontrol etmek ve çalıştırmak dışında bir özelliği yoktur. kutsal yasanın koruyuculuğu veya kutsal soy olayları hepsi paradan çok çok sonra gelir.
araplar, bu millet sadece zevkine düşkündür.
hindular, bu millet muhafazakarlığın nirvanasıdır. bunları bir şeye inandır aradan bin yıl geçsin gel bak hiç bir şey değişmemiştir.
moğollar, bozkırda at binmek uzaklara at sürmek daha daha uzaklara at sürmek için bütün toprakları işgal edip oralara at sürmek.
fransızlar, gösteriş ve kokoşluk. başka bi numaraları var mı? aklıma gelmiyor.
italyanlar, bendeki italyan imajı daha çok aile bağlarıyla ilgilidir. aile kurumuna demeyelim de aile bağlarını önemseyen bir millet.
ispanyollar, bu adamların olayı eğlence ve eğlence.
göçebe topluluklar, işte bunların olayı felsefedir. felsefenin özü doğayla iç içe olmaktan geçer.
kürtler, kürtler hakkında söyleyebileceğim tek şey baş kaldırmak. zulme haksızlığa baş kaldırmaktan çekinmezler. tarihleri isyanlarla doludur.
ruslar, özenti bir millettir ruslar ideolojide özenirler toplumsal yaşamda özenirler hep başka milletlerden öğrenmişlerdir yaşamı köle tüccarı bir toplumdur bunlar. slav diye anılmalarının sebebi köle tüccarlığıdır.
afrikalılar, bu milletin özelliği itaat etmeleridir. isyan edemezler doğalarına aykırıdır.
yunanlar, egeli şirin bir halktır.
boşnaklar, sarışın mavi gözlü olmaları dışında bi numaraları yoktur.
çerkezler, osetler ve abhazlar, nart destanının sahipleri bunlar bence asalet ve zerafet hangi millette sorusunun cevabı bunlar.
güney amerikalılar, bunların belirgin bir özelliği yoktur latinlerden ispanyollardan almanlardan ve eski güney amerika yerlilerinden oluşurlar. almanlar ne alaka demeyin brezilyada ciddi bir alman nüfusu mevcut portekizlileri unutmadım tabi.
güney koreliler, popülist bir millettir bunlar trend neyse onu kovalarlar.
ve dünyadaki en kafasına göre ve özgür topluluğu romanlar, bunlar lüksü eğlenceyi ve sükseyi çok severler kafaları inanılmaz kıyaktır.
türkler, en belirgin özelliği bana kalırsa savaşçı bir toplum olmalarıdır, belki bir araştırma yapılsa en çok savaşa hangi millet girmiştir dense savaşmadığı millet kalmayan ülke türklerdir araplarla çinlilerle ingilizlerle kuzey korelilerle ruslarla bizanslılarla perslerle ermenilerle kürtlerle anzaklarla moğollarla yunanlarla vs tüm kavgaları biz çıkardık demiyorum ama palazlanan herkese kafa tuttuk bir şekilde. başka bir millet yoktur ki tarihi bu kadar farklı gruplarla kavga ederek geçsin.
almanlar, disiplin ve kaliteden başka bir özellikleri olduğunu düşünemiyorum.
japonlar, bu adamların teknolojide ileride olmaları en belirgin ayırt edici özelliklerinin bu olduğunu göstermez. bana kalırsa japonların en belirgin özelliği kurgulamak hayal güçleri sınırsız bu adamların. saygı olayı japonlara has bir şey değil malesef.
çinliler, bu milletin üreme ve üretme olayında rakibi yok üretmek dışında pek bir numaralarıda yok.
persler, işte bunlar garip bir millet ideoloji ve strateji konusunda dünyada kimse bunlara kafa tutamaz.
amerikalılar, dünya daki milletleri bir sınıfa toplasak sınıfın tembel ebleh ve şişko çocuğu gibidir bu millet. amerikayı amerika yapan diğer milletlerin mensupları. peki kime amerikalı diyoruz öyleyse? amerikan rüyasına yürekten bağlı herkes amerikalıdır. öz kültürünü amerikan rüyasından koruyabilen ise amerikalı değildir. amerikan rüyası sizi ebleh ve obez bir vergi kuyusuna çevirir.
ingilizler, bu milletin özelliği çökmektir malınıza çökerler sizin sırtınızdan geçinirler bütün tarihleri sömürmekten ibarettir. sahip oldukları bütün varlıklar dünyanın geri kalanından çaldıklarından oluşur.
yahudiler, bu milletin parayı kontrol etmek ve çalıştırmak dışında bir özelliği yoktur. kutsal yasanın koruyuculuğu veya kutsal soy olayları hepsi paradan çok çok sonra gelir.
araplar, bu millet sadece zevkine düşkündür.
hindular, bu millet muhafazakarlığın nirvanasıdır. bunları bir şeye inandır aradan bin yıl geçsin gel bak hiç bir şey değişmemiştir.
moğollar, bozkırda at binmek uzaklara at sürmek daha daha uzaklara at sürmek için bütün toprakları işgal edip oralara at sürmek.
fransızlar, gösteriş ve kokoşluk. başka bi numaraları var mı? aklıma gelmiyor.
italyanlar, bendeki italyan imajı daha çok aile bağlarıyla ilgilidir. aile kurumuna demeyelim de aile bağlarını önemseyen bir millet.
ispanyollar, bu adamların olayı eğlence ve eğlence.
göçebe topluluklar, işte bunların olayı felsefedir. felsefenin özü doğayla iç içe olmaktan geçer.
kürtler, kürtler hakkında söyleyebileceğim tek şey baş kaldırmak. zulme haksızlığa baş kaldırmaktan çekinmezler. tarihleri isyanlarla doludur.
ruslar, özenti bir millettir ruslar ideolojide özenirler toplumsal yaşamda özenirler hep başka milletlerden öğrenmişlerdir yaşamı köle tüccarı bir toplumdur bunlar. slav diye anılmalarının sebebi köle tüccarlığıdır.
afrikalılar, bu milletin özelliği itaat etmeleridir. isyan edemezler doğalarına aykırıdır.
yunanlar, egeli şirin bir halktır.
boşnaklar, sarışın mavi gözlü olmaları dışında bi numaraları yoktur.
çerkezler, osetler ve abhazlar, nart destanının sahipleri bunlar bence asalet ve zerafet hangi millette sorusunun cevabı bunlar.
güney amerikalılar, bunların belirgin bir özelliği yoktur latinlerden ispanyollardan almanlardan ve eski güney amerika yerlilerinden oluşurlar. almanlar ne alaka demeyin brezilyada ciddi bir alman nüfusu mevcut portekizlileri unutmadım tabi.
güney koreliler, popülist bir millettir bunlar trend neyse onu kovalarlar.
ve dünyadaki en kafasına göre ve özgür topluluğu romanlar, bunlar lüksü eğlenceyi ve sükseyi çok severler kafaları inanılmaz kıyaktır.
devamını gör...
