161.
bilerek ve isteyerek kendi hayatına son verme eylemidir. bu eylemin arka planında genellikle psikolojik bozukluk, ani şoklar, anksiyete ve stres, bağımlılık gibi sebepler bulunur. kimi zaman acınası ve kötü bir durum olarak algılansa da kimi zamanda felsefik, saygı duyulan ve onurlu bir eylem olarak görülebilir. türkiyede benim hatırladığım en sıradışı intihar olayı mehmet pişkin in sakin bir dil ile hayata bakış açısını anlattığı, sigara ile şarap içerken fonda everytime we say goodbye çalan, yaklaşık 15 dakikalık video sonrasında hayatına son vermesi olmuştur. bu tanımla beraber dile getirme gereği duyduğum; intihar, çözüm yolu yada kaçış yolu değildir, ne olursa olsun hayat yaşamaya ve mücadele etmeye değer. pes etmek yok, yorulmak yok.
devamını gör...
162.
yok olmaktansa (ki böyle olacağı da belirsiz) uyumsuz olmak daha doğrudur. bırak dünya sana uysun.
devamını gör...
163.
hayal ettiğiniz arzuladıgınız seyler
vakit kaybettikce gerceklesmedigi sürece
hatta bazen gerçekleşse bile
anlamsız kılar kendini. bu her zaman böyledir
buna kesin kanaat getirdim . sey gibi bi sey bu erteleye erteleye neyselere dönüşüyor, o neyseler bi vakit sonra belki yaparsam
her sey berbat olura dönüşüyor.
ne varsa yapın zaten üc günlük dünya amına koyim hayal kırıklıgına ugramak falansa tek derdiniz düşünmeyin bunu, hevesiniz varken gerçekleştirin yarın çok geç olduğunda sizinle bi ömür kalabilir
ve bu pişmanlıktan daha beter bi his. emin olun. her an her sey olabilir evet.
vakit kaybettikce gerceklesmedigi sürece
hatta bazen gerçekleşse bile
anlamsız kılar kendini. bu her zaman böyledir
buna kesin kanaat getirdim . sey gibi bi sey bu erteleye erteleye neyselere dönüşüyor, o neyseler bi vakit sonra belki yaparsam
her sey berbat olura dönüşüyor.
ne varsa yapın zaten üc günlük dünya amına koyim hayal kırıklıgına ugramak falansa tek derdiniz düşünmeyin bunu, hevesiniz varken gerçekleştirin yarın çok geç olduğunda sizinle bi ömür kalabilir
ve bu pişmanlıktan daha beter bi his. emin olun. her an her sey olabilir evet.
devamını gör...
164.
negatif bir eylem çeşidi.aslında insanlar intihar etmez ettirilir.
bugün ölsem zannedilenin aksine çevremdeki kimse kendini suçlamaz.o aptal beyinlerinde 30 saniyeyi geçmeyen bir nöronlar arası etkileşime sebep olurum en fazla.
bugün ölsem zannedilenin aksine çevremdeki kimse kendini suçlamaz.o aptal beyinlerinde 30 saniyeyi geçmeyen bir nöronlar arası etkileşime sebep olurum en fazla.
devamını gör...
165.
insana en cok koyan sey ne biliyor musunuz, intihar etseniz dahi arkanizda aglayacak kimseyi birakmamis olmak....bu daha cok koyuyor... iste o yuzden intihar etmem(belki)...
devamını gör...
166.
artık sadece acı çekiyorum daha fazla devam edebileceğimi sanmıyorum
devamını gör...
167.
bu işi de çok erteledik.
devamını gör...
168.
"asıl yaşamak ahmaklıktır, yaşamak işkenceyse,
kurtuluş ölümdeyse, ölümdür bunun töresi de."
kurtuluş ölümdeyse, ölümdür bunun töresi de."
devamını gör...
169.
ne zaman ciddileşsem sonunda kendimi intihar etme arzusuyla dolup, taşmış bir şekilde buluyorum. sonunda da akıl hastanesinde gözlerimi açıyorum. oradaki insanlar daha samimi ve sohbetleri daha güzel, yani akıl hastanesindekilerin. sonuçta akılları var ki hastalanabilmiş, bu bütün bir gerzekler sürüsünün aksine, elbette akıl olmayınca hastalanabilmesi de mümkün değil. ancak umursamadan hayatta kalabiliyorum. çünkü hayatın içindeki değil ama toplumun içindeki aptallıklar çekilecek gibi değil. intihar etmek isteyen, insanları umursasın. az bir şey saygı duysun. yeterli.
bütün bu aptalların hayatı hiç dinmeyen acılarından ibaret, kendilerine bile itiraf etmekten aciz. bir türlü de kurtulamıyorlar. her boktan, her saniye şikayet halindeler. ben kendim acı çekiyor değilim hiçbir şekilde. ya da herhangi bir şeyden şikayetçi de değilim. acı çekiyor olsam da iplemem zaten. bu hayatta bana acı çekmeyeceğimin bir garantisi verilmedi sonuçta. hayatı bütün içeriğiyle hissedebiliyor ve kabul ediyorum.
ama ne zaman bu salakları birazcık umursayacak, ya da ciddiye alacak olsam, tanrısal düzleme yükselmek zorunda kalıyorum ve acılar içinde kalıyorum. gerçekten çok çaresizler. çaresizliklerini en derinlerimde hissediyorum. öyle bir çaresizlik ki...
bunların hepsi bütün gün, beş kuruş etmez şeylerin peşinde koşuyorlar. sürekli her şeyin bir şekilde bir şeyler elde ettiklerinde düzeleceğini umuyorlar. önlerine havuç uzatılmış ve sürekli onun peşinde koşan eşekler sadece. diploma, para, makam, mevki, evlilik, kız, erkek bir sürü havuçları var adilerin. ve bir sürü saçma hayalleri: gidip spor salonunda kas yapıyorlar mesela ve böylece bütün kızların düşeceğine inanıyorlar ya da güzellik salonundan çıkmayıp, güzelleşerek beyaz atlı prenslerine sadece bu yolla kavuşacaklarını sanıyorlar. gerçekten çekilecek çile değil. hep hayal kırıklığı, başka bir şey değil.
ben oldum olası asla hayal kurmuş bir insan değilim. zamanım olmadı, alışık olmadığım bir şey. o yüzden de pek kırılgan bir yapım yok.
bunları umursamamak, hatta onları duyulabilecek en ufak bir saygınlıktan bile arındırmak: işte hayatta kalmanın ve yaşayabilmenin, hem de dolu dizgin, sonuna kadar yaşayabilmenin formülü bu.
bütün bu aptalların hayatı hiç dinmeyen acılarından ibaret, kendilerine bile itiraf etmekten aciz. bir türlü de kurtulamıyorlar. her boktan, her saniye şikayet halindeler. ben kendim acı çekiyor değilim hiçbir şekilde. ya da herhangi bir şeyden şikayetçi de değilim. acı çekiyor olsam da iplemem zaten. bu hayatta bana acı çekmeyeceğimin bir garantisi verilmedi sonuçta. hayatı bütün içeriğiyle hissedebiliyor ve kabul ediyorum.
ama ne zaman bu salakları birazcık umursayacak, ya da ciddiye alacak olsam, tanrısal düzleme yükselmek zorunda kalıyorum ve acılar içinde kalıyorum. gerçekten çok çaresizler. çaresizliklerini en derinlerimde hissediyorum. öyle bir çaresizlik ki...
bunların hepsi bütün gün, beş kuruş etmez şeylerin peşinde koşuyorlar. sürekli her şeyin bir şekilde bir şeyler elde ettiklerinde düzeleceğini umuyorlar. önlerine havuç uzatılmış ve sürekli onun peşinde koşan eşekler sadece. diploma, para, makam, mevki, evlilik, kız, erkek bir sürü havuçları var adilerin. ve bir sürü saçma hayalleri: gidip spor salonunda kas yapıyorlar mesela ve böylece bütün kızların düşeceğine inanıyorlar ya da güzellik salonundan çıkmayıp, güzelleşerek beyaz atlı prenslerine sadece bu yolla kavuşacaklarını sanıyorlar. gerçekten çekilecek çile değil. hep hayal kırıklığı, başka bir şey değil.
ben oldum olası asla hayal kurmuş bir insan değilim. zamanım olmadı, alışık olmadığım bir şey. o yüzden de pek kırılgan bir yapım yok.
bunları umursamamak, hatta onları duyulabilecek en ufak bir saygınlıktan bile arındırmak: işte hayatta kalmanın ve yaşayabilmenin, hem de dolu dizgin, sonuna kadar yaşayabilmenin formülü bu.
devamını gör...
170.
kendine saygını yitirdiğin en uç faaliyet.
devamını gör...
171.
2015 yılından beri depresyon illeti ile cebelleşen biri olarak bu başlığa yazmayı kendimde hak görüyorum. intihar düşüncem hiçbir zaman şu an olduğu kadar yoğun olmamıştı. senelerce psikiyatristler psikologlar adını unuttuğum tonla ilaç. şu an hiçbir ilaç kullanmadığımı da belirtmek isterim. ki öncesinde de kullanmadığım dönemler oldu ama hiçbirinde böylesine çaresiz ve zayıf hissetmemiştim. zamanla dayanacak gücüm kalmadı sanırım. sorunlar değişti, bazıları hiçbir zaman değişmeyecek. konu bunlar da değil zaten. albert camusun bir romanındaydı sanırım insan arkadaşı selam vermedi diye dahi intihar edebilir. ama sebep o mudur. değildir muhtemelen. benim için de öyle çünkü karşılaştığım zorluklardan ziyade benim haleti ruhiyem beni bu düşüncelere zerk eden. bir kere aklına girip yer edinince zaten çıkmaz. döner dolaşır. hele ki benim gibi ailede ve arkadaşlarda intihar vakası varsa intihar ihtimaliniz katlanarak artar. canım çok tatlıdır. şimdiye kadar da bu yüzden yapmadığımı düşünüyorum. biraz da yatıştırıcı ilaçların etkisi oldu tabii. ilaçlar da epey etkiledi ve besledi bu düşünceyi aslında. biraz paranoya olabilir belki ama ilaçların beynimin kimyasını değiştirdiğini, bozduğunu fark ediyorum. ilaçların yarattığı tahribatı hissediyorum. boklamak için söylemiyorum bunu ama benim için bir konfor haline geldi ilaçlar. elbette işe yaradılar ama tedavi etmediler. bazı şeyler iyiye gitti bir süre. terapiler... terapileri böyle ayrı bir başlık altında anlatsam daha iyi olur aslında. bir şeylerin farkında olmak. farkına varmak. zor epey. oradan oraya atlıyormuşum gibi gelebilir ama düşüncelerim epey dağınık. intihar acizlik kolaya kaçmak bencillik... ne dersen de bir çözüm. hele ki artık dayanamayan bir insan için. bu özendirmek olarak algılanmasın zaten kimsenin, kimsenin söylemiyle intihar edeceğine inanmıyorum. ama intihar eden kimseyi yargılamıyorum. intihardan korkmuyorum. yapıp yapmayacağımı da bilmiyorum ama düşünüyorum. uzun zamandır. kuru bir düşünce değil hayal ediyorum, yollarını düşünüyorum, mekan seçip planlıyorum. evet en kısa zamanda destek almam lazım tekrar. ama bilmiyorum neye yarıyor. neden yaşamaya değer görememeye başladım, yoruldum sıkıldım. bir çıkış yolu bulursam burdan yazarım.
devamını gör...
172.
üniversite yıllarında yapmak anlamında değil de nedeni üzerinde düşündüğüm eylem. o zamanlar bunun aslında kişinin çevresine olan kini, kırgınlıkları ve kişisel zayıflığının sonucu bir intikam alış olduğu sonucuna varmıştım. o günden sonra üzerine hiç düşünmedim. bu dünya'da yaşayacak, öğrenecek o kadar çok şey var ki.
devamını gör...
173.
ıntihar ölüm korkusunun olduğu yerde, ölüme şanlı bir başkaldırıdır!
devamını gör...
174.
ben bu dünyaya ait değilim. yalan, entrika bilmem. düz adamım ben.
devamını gör...
175.
zaman zaman tuzağına düştüğüm, duygularımı alt üst eden dürtü. aman kanmayın, ilgi göstermeyince etkisi çabuk geçiyor. yüz vermeyin şunlara alt etmesinler sizi.
devamını gör...
176.
bu eylemi gerçekleştirmeyi kafama koymuş durumdayım. cesaret edebildiğim ve nasıl yapacağıma karar verdiğim ilk anda bu eylemi gerçekleştireceğim.
devamını gör...
177.
hayatımda bir kez denedim. o ölümle burun buruna gelindiği andaki pişmanlık tarifsiz. ve yaşamak için en küçük şeye bile tutunmak istiyor insan.
hayat her şeye rağmen güzeldir, yaşamaya değerdir.
hayat her şeye rağmen güzeldir, yaşamaya değerdir.
devamını gör...
178.
kaybetmeyi seçmektir.
devamını gör...
179.
yaşayan bireyin en doğal hakkıdır. hürriyetine ve özgürlüğüne kimsenin yaklaşamayacağı son sınırdır.
ister nazi toplama kampında, ister bir cezaevinde ol ya da dünyanın en zengini ya da fakiri ol o en uç sınır sadece sana aittir. ona kimse mani olamaz.
yaşam bireye bir şekilde tahsis edilmiştir ve istediği zaman sonlandırabilir.
buna ne yargı ne de polis ya da bir başka zümre karışamaz.
sadece bir kişi, bir başka kişiyi intihara yönlendiriyorsa, azmettiren için bu suçtur.
ister nazi toplama kampında, ister bir cezaevinde ol ya da dünyanın en zengini ya da fakiri ol o en uç sınır sadece sana aittir. ona kimse mani olamaz.
yaşam bireye bir şekilde tahsis edilmiştir ve istediği zaman sonlandırabilir.
buna ne yargı ne de polis ya da bir başka zümre karışamaz.
sadece bir kişi, bir başka kişiyi intihara yönlendiriyorsa, azmettiren için bu suçtur.
devamını gör...
180.
maalesef intihar edemediğim için ani bir kararla askere gitmiştim. kendi rızasıyla askere gitmek erkeğin intiharıdır. mecaz değil, mecaza yakın bir gerçek bu.
nizamiye kapısından içeri girdiğin an ölüyorsun çünkü. nizamiye kapısının öte yanında özgür bir dünya var. insanlar, bütün insanlar gibi yaşıyorlar. ama kapının arkasındaki sen için o dünya yalnızca bir masaldan ibaret artık. içeride bambaşka, hiçbir yerdekine benzemeyen bir alem var. kendine has kanunları, elbiseleri, ahlak ve adetleri olan bir ölüler ülkesi. hiçbir yerde olmayan bambaşka bir yaşam ve bambaşka insanlar...
eski hayatına şöyle bir bakıyorsun ve her geçen gün senden kalan izlerin silinmekte olduğunu görüyorsun. tıpkı bir ölü gibi yavaş yavaş unutulmanın acısını tadıyorsun. en yakın arkadaşların bile aramaz oluyorlar. sen de aramıyorsun. demek ki ölünce böyle oluyormuş diye düşünüyorsun. birbirinden anlamsız, mantıksız, gereksiz, saçma sapan görevleri yerine getirmeye çalışırken düşünüyorsun: eskiden çok önemli sandığım işlerim, uğraşlarım tüm bu saçmalıklardan daha anlamlı değilmiş; her şey boşmuş, diyorsun.
bana övgüler yağdıran dostlar, sırf ben yokum diye iptal edilen buluşmalar, benim için ağlayan kadınlar, hepsi de boşmuş... yerim herhangi biri tarafından bile doldurulabilirmiş.
geriye yalnızca aile kalıyor. yalnızca onlar unutmuyor. yalnızca onlar önemsiyor. yalnızca onlar düşünüyor. yalnızca onlar gerçekten seviyor.
sonra bir gün yeniden doğuş zamanı geliyor. ölmek için girdiğin o kapıdan yaşamak için tekrar çıkıyorsun. artık hiçbir şeyin uğruna intihar etmeye değmeyecek olduğunu biliyorsun. kendi yaşamının bile.
nizamiye kapısından içeri girdiğin an ölüyorsun çünkü. nizamiye kapısının öte yanında özgür bir dünya var. insanlar, bütün insanlar gibi yaşıyorlar. ama kapının arkasındaki sen için o dünya yalnızca bir masaldan ibaret artık. içeride bambaşka, hiçbir yerdekine benzemeyen bir alem var. kendine has kanunları, elbiseleri, ahlak ve adetleri olan bir ölüler ülkesi. hiçbir yerde olmayan bambaşka bir yaşam ve bambaşka insanlar...
eski hayatına şöyle bir bakıyorsun ve her geçen gün senden kalan izlerin silinmekte olduğunu görüyorsun. tıpkı bir ölü gibi yavaş yavaş unutulmanın acısını tadıyorsun. en yakın arkadaşların bile aramaz oluyorlar. sen de aramıyorsun. demek ki ölünce böyle oluyormuş diye düşünüyorsun. birbirinden anlamsız, mantıksız, gereksiz, saçma sapan görevleri yerine getirmeye çalışırken düşünüyorsun: eskiden çok önemli sandığım işlerim, uğraşlarım tüm bu saçmalıklardan daha anlamlı değilmiş; her şey boşmuş, diyorsun.
bana övgüler yağdıran dostlar, sırf ben yokum diye iptal edilen buluşmalar, benim için ağlayan kadınlar, hepsi de boşmuş... yerim herhangi biri tarafından bile doldurulabilirmiş.
geriye yalnızca aile kalıyor. yalnızca onlar unutmuyor. yalnızca onlar önemsiyor. yalnızca onlar düşünüyor. yalnızca onlar gerçekten seviyor.
sonra bir gün yeniden doğuş zamanı geliyor. ölmek için girdiğin o kapıdan yaşamak için tekrar çıkıyorsun. artık hiçbir şeyin uğruna intihar etmeye değmeyecek olduğunu biliyorsun. kendi yaşamının bile.
devamını gör...
"intihar" ile benzer başlıklar
intihar etmek
492