yazar: jiddu krishnamurti
orijinal adı: on living and dying
yayım yılı: 2000
ölüm ve yaşamı anlamak üzerine özgün bir bakış açısı sunan yazar bu kitapta şimdiyi yaşamayı vurguluyor.
orijinal adı: on living and dying
yayım yılı: 2000
ölüm ve yaşamı anlamak üzerine özgün bir bakış açısı sunan yazar bu kitapta şimdiyi yaşamayı vurguluyor.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "zamansız kelebek" tarafından 21.05.2024 10:35 tarihinde açılmıştır.
1.
uzun zamandır hiç bu kadar etkileyici bir kitap okumadım dedirten jiddu krishnamurti imzalı 168 sayfalık eser olup yazarın oldukça sağlam analizlerinin yer aldığı bir eser, mutlaka okunması ve üzerine güzel bir çay demleyip düşünülesi eser.
yaşamın bütünsel devinimini kavramak için derinlemesine anlamamız gereken üç şeyin var olduğunu düşünüyorum.
bunlar zaman, sıkıntı ve ölümdür. zamanı anlamak, sıkıntının önemini kavramak ve ölüme katlanmak—bunların tümü sevginin açık olmasını gerektirir.
sevgi ne bir kuramdır, ne de bir ideal. ya seviyor ya da sevmiyorsunuzdur. sevgi öğretilemez. nasıl sevileceğini anlatan dersler alamazsınız, ne de sevginin ne olduğunu öğrenmenize yardım edecek günlük bir uygulama yöntemi vardır. ama bence, kişi zamanın anlamını, sıkıntının olağanüstü derinliğini ve ölümle gelen saflığı gerçekten anladığında, doğallıkla, kolayca ve kendiliğinden sevgiye varır, böylece belki, zamanın doğasını, sıkıntının niteliğini ya da yapısını ve ölüm dediğimiz olağanüstü şeyi, kuramsal ya da soyut biçimde değil, ama gerçekten inceleyebiliriz. bu üçü birbirinden ayrı değildir.
yaşamın bütünsel devinimini kavramak için derinlemesine anlamamız gereken üç şeyin var olduğunu düşünüyorum.
bunlar zaman, sıkıntı ve ölümdür. zamanı anlamak, sıkıntının önemini kavramak ve ölüme katlanmak—bunların tümü sevginin açık olmasını gerektirir.
sevgi ne bir kuramdır, ne de bir ideal. ya seviyor ya da sevmiyorsunuzdur. sevgi öğretilemez. nasıl sevileceğini anlatan dersler alamazsınız, ne de sevginin ne olduğunu öğrenmenize yardım edecek günlük bir uygulama yöntemi vardır. ama bence, kişi zamanın anlamını, sıkıntının olağanüstü derinliğini ve ölümle gelen saflığı gerçekten anladığında, doğallıkla, kolayca ve kendiliğinden sevgiye varır, böylece belki, zamanın doğasını, sıkıntının niteliğini ya da yapısını ve ölüm dediğimiz olağanüstü şeyi, kuramsal ya da soyut biçimde değil, ama gerçekten inceleyebiliriz. bu üçü birbirinden ayrı değildir.
devamını gör...
2.
jiddu krishnamurti imzalı 168 sayfalık eser olup 2000 yılında yayınlanmıştır.
kitabımı sinan öner çevirisi ile okudum ve çevirisi iyiydi.
kitap hakkında konuşmak gerekirse yazar yaşamak ve ölmek üzerine felsefik çıkarımlarda bulunuyor, kitabın hemen başında "yaşam ve ölüm birbirinden ayrı değildir, birini anlamadan diğeri de anlaşılamaz" diyor.
kitap oldukça realist bir bakış açısıyla yazılmış, ölümü dramatize etmiyor, insanın varoluşunun ölüm karşısındaki tavrını, korkusunu, ölüme dair düşünceleri kendine has bir üslupla ve derin bir felsefe ile ele alıyor.
insanın veya canlının yaşadığı her an aslında ölmekte olduğunu, yaşamın ölümle tamamlanan bir süreç olmasını, ölümün bilinmezlik olduğu için korku verdiğini, insanın alışkanlıkları ve haz duygusu nedeniyle hayattan gitmek istemediğini oldukça keskin ve etkileyici cümlelerle anlatıyor.
zaman, düşünce, sıkıntı, yaşamak ve ölüm kitabımızın en çok değindiği şeylerdendi.
vâroluş, yok oluş, ölümün bir insanı hayattan silen en dehşet verici kaçınılmaz son oluşu,
insanın ölmekten korkmaktan ziyâde ölüm bilinci ile hayatına iyi şekilde yön vermesi, ölümün onun hayatını iyiye çeviren bir olanak olması gerektiği kitabın vermek istediği mesajlardan olabilir.
kitap hakkında fikrimi belirtmem gerekirse;
kesinlikle çok iyi bir kitap olduğudur, yaşamı ve ölümü bu denli felsefik bir bağlamda ele alması, ölümü bu kadar keskin anlatması bana kitabı okutturan ve sevdiren şeylerden oldu.
kitaptan en etkileyici bulduğum cümleleri bırakıp burada bitiriyorum.
zamanın terimleriyle düşünüyoruz, çünkü düşünce zamana bağlıdır.
başınıza gelene kadar ölümün hiçbir anlamı yok.
ölüm diye adlandırdığınız, bir şeylerin buradan gitmiş olması.
tamamlanmamış eylem ölüm korkusuna neden olur.
zaman, kendisi de zamanın sonucu olan, binlerce dünün sonucu olan beyin tarafından oluşturulmuş bir şeydir.
kitabımı sinan öner çevirisi ile okudum ve çevirisi iyiydi.
kitap hakkında konuşmak gerekirse yazar yaşamak ve ölmek üzerine felsefik çıkarımlarda bulunuyor, kitabın hemen başında "yaşam ve ölüm birbirinden ayrı değildir, birini anlamadan diğeri de anlaşılamaz" diyor.
kitap oldukça realist bir bakış açısıyla yazılmış, ölümü dramatize etmiyor, insanın varoluşunun ölüm karşısındaki tavrını, korkusunu, ölüme dair düşünceleri kendine has bir üslupla ve derin bir felsefe ile ele alıyor.
insanın veya canlının yaşadığı her an aslında ölmekte olduğunu, yaşamın ölümle tamamlanan bir süreç olmasını, ölümün bilinmezlik olduğu için korku verdiğini, insanın alışkanlıkları ve haz duygusu nedeniyle hayattan gitmek istemediğini oldukça keskin ve etkileyici cümlelerle anlatıyor.
zaman, düşünce, sıkıntı, yaşamak ve ölüm kitabımızın en çok değindiği şeylerdendi.
vâroluş, yok oluş, ölümün bir insanı hayattan silen en dehşet verici kaçınılmaz son oluşu,
insanın ölmekten korkmaktan ziyâde ölüm bilinci ile hayatına iyi şekilde yön vermesi, ölümün onun hayatını iyiye çeviren bir olanak olması gerektiği kitabın vermek istediği mesajlardan olabilir.
kitap hakkında fikrimi belirtmem gerekirse;
kesinlikle çok iyi bir kitap olduğudur, yaşamı ve ölümü bu denli felsefik bir bağlamda ele alması, ölümü bu kadar keskin anlatması bana kitabı okutturan ve sevdiren şeylerden oldu.
kitaptan en etkileyici bulduğum cümleleri bırakıp burada bitiriyorum.
zamanın terimleriyle düşünüyoruz, çünkü düşünce zamana bağlıdır.
başınıza gelene kadar ölümün hiçbir anlamı yok.
ölüm diye adlandırdığınız, bir şeylerin buradan gitmiş olması.
tamamlanmamış eylem ölüm korkusuna neden olur.
zaman, kendisi de zamanın sonucu olan, binlerce dünün sonucu olan beyin tarafından oluşturulmuş bir şeydir.
devamını gör...