yazarların çocukluk anıları
başlık "acizanefikrim" tarafından 11.05.2021 23:46 tarihinde açılmıştır.
101.
markette bir adamı babam sanıp ceketinin kolundan tutmuştum adam da sağ olsun hiç bozuntuya vermemişti. *
devamını gör...
102.
okuldan dönerken önlüğümün yakasını düğmesinden çıkartıp salık bırakır ve kendimi serseri gibi hissederdim
yol üzerinde bir tane tekelci ayse teyze vardı
her seferinde beni durdurur ve tekrar ilikletirdi
köşeyi dönünce yine salık bırakırdım çünkü serseriydim
yol üzerinde bir tane tekelci ayse teyze vardı
her seferinde beni durdurur ve tekrar ilikletirdi
köşeyi dönünce yine salık bırakırdım çünkü serseriydim
devamını gör...
103.
kısa pantolonumla bisiklete biniyordum. 7 veya 8 yaşlarındaydım. bisiklet bisan ama ortada demir var..
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2025/01/26/sehjvprffhjm7r8k-t.jpg)
bilmeyenler için.
oturarak ayağım yetişmiyor ayakta kullanıyorum. nasıl olduysa düştüm. tekrar devam ettim sürmeye. o arada biri ''ayağın kanıyor'' dedi. sol dizimin bir karış üzerinde öyle derin bir kesik vardı ki neredeyse kemiğim görünecek. hızla eve gittim. annem görünce bayıldı. baş örtüsünü alıp yaranın üzerine bağladım doğru hastaneye gittim. 7 veya 8 yaşındayım nasıl bir cesaret ise. hemen acile aldılar beni.
doktora,
- benim babam öğretmen fazla parası yok uyuşturmadan dikin çok parası gitmesin. dedim.
ne bileyim hastanenin ücretsiz olduğunu.
dikip eve gönderdiler.
ama önce,
-yarın baban bana gelsin.
dedi doktor.
sabah babam hastaneye gitmiş ama biz merak ediyoruz ben hala para istemek için babamı çağırdı sanıyorum.
gelince anladık doktorun neden çağırdığını.
babama,
-bu yaşta çocuklar bize geldiğinde ellerini ayaklarını tutarak iğne vuruyoruz. sen ne yaptın bu çocuğa uyuşturmadan dik diyor.
demiş.
kocaman izi duruyor hala ayağımda.
evde dikiş ipliğiyle kendimi dikmişliğimde var onu da başka bir başlıkta yazarım birgün..
edit. görsele yanlışlıkla ütümü koymuşum düzeltildi..
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://media.normalsozluk.com/up/2025/01/26/sehjvprffhjm7r8k-t.jpg)
bilmeyenler için.
oturarak ayağım yetişmiyor ayakta kullanıyorum. nasıl olduysa düştüm. tekrar devam ettim sürmeye. o arada biri ''ayağın kanıyor'' dedi. sol dizimin bir karış üzerinde öyle derin bir kesik vardı ki neredeyse kemiğim görünecek. hızla eve gittim. annem görünce bayıldı. baş örtüsünü alıp yaranın üzerine bağladım doğru hastaneye gittim. 7 veya 8 yaşındayım nasıl bir cesaret ise. hemen acile aldılar beni.
doktora,
- benim babam öğretmen fazla parası yok uyuşturmadan dikin çok parası gitmesin. dedim.
ne bileyim hastanenin ücretsiz olduğunu.
dikip eve gönderdiler.
ama önce,
-yarın baban bana gelsin.
dedi doktor.
sabah babam hastaneye gitmiş ama biz merak ediyoruz ben hala para istemek için babamı çağırdı sanıyorum.
gelince anladık doktorun neden çağırdığını.
babama,
-bu yaşta çocuklar bize geldiğinde ellerini ayaklarını tutarak iğne vuruyoruz. sen ne yaptın bu çocuğa uyuşturmadan dik diyor.
demiş.
kocaman izi duruyor hala ayağımda.
evde dikiş ipliğiyle kendimi dikmişliğimde var onu da başka bir başlıkta yazarım birgün..
edit. görsele yanlışlıkla ütümü koymuşum düzeltildi..
devamını gör...
104.
komşumuzun çocuğu benim doğum günümde evimize gelmişti ve bana alınan doğum günü hediyesini beni döverek almıştı, pastamı da yemişti üstüne.
çocuk benden birkaç yaş küçüktü bu arada, ağzının ortasına bir tane geçirebilirdim...
en çok acı veren nokta ise annem hakkımı aramadığım konusunda bana kızmasın diye gizli gizli ağlamak zorunda kalmıştım.
tüm çocukluk anılarım bu tarz enayiliklerimden oluşuyor, ahh akılsız milk.
şu an tekrar hatırlayınca çocuğu dövesim geldi.
*
çocuk benden birkaç yaş küçüktü bu arada, ağzının ortasına bir tane geçirebilirdim...
en çok acı veren nokta ise annem hakkımı aramadığım konusunda bana kızmasın diye gizli gizli ağlamak zorunda kalmıştım.
tüm çocukluk anılarım bu tarz enayiliklerimden oluşuyor, ahh akılsız milk.
şu an tekrar hatırlayınca çocuğu dövesim geldi.
*
devamını gör...
105.
o zamanlar mersin'de güney kore'nin konsolosluğu vardı. konsolosluk çalışaninin mi ya da konsolunun çocukları miydi neydi hatirlamiyorum iki koreli erkek kardeşi bizim sınıfa verdiler. ya 4 deyim ya 5 hatırlamıyorum . milletin "bunlar kareteci hayatta dovemezsin" gazıyla yaşitim olana vurdum. çocukcagiz ağlayarak kaçtı. okul müdürümüz rahmetli nurhayat şahin beni odasına çağırmış, gittim. o anı hiç unutmam. evladım onlar bizim misafirimiz, neden onları uzuyorsun demişti. agladigimi hatırlıyorum. sonra çocuklarla ahbap olduk, annesi evine davet etti. mersin'in o zamanlar en nezih semtlerinden biri olan çamlıbel'de devasa bir evde sabah kahvaltisi yapıp akşama kadar oyunlar oynamistik. şimdi düşünüyorum da ne iyi insanlarmis. benim yaptığım salakça bir davranış onların ki bambaşka bir tavır. şu yaşımda hala utanırım o çocuğa vurduguma.
devamını gör...
106.
eski oturduğumuz mahallemizde cumartesi günleri pazar kurulurdu,bende annemle beraber giderdim haliyle orada kolye satan bir tezgahtan amcamın kızına * götürmek için bilmeden bir kolye almışım.sonra annem geri götürmüş tabiki ama adam biraz kızmış sanırım. *
devamını gör...
107.
derste hoca sıfatları icra ederken ara sıra bizden örnek istiyordu; kırmızı gecelik çıkıverdi ağzımdan.
hoca kahkahayı basıp şuhi dedi bana; böylece lise bitene kadar fenomen bir lakap bulmuş oldu; eyvallah hocam, eyvallah.
hoca kahkahayı basıp şuhi dedi bana; böylece lise bitene kadar fenomen bir lakap bulmuş oldu; eyvallah hocam, eyvallah.
devamını gör...
108.
clark hocamın anısı ile gözlerde bir damla yaş oldu, langırtta topu sürükleyerek tek hamlede gol atmaya çalıştığım zamanlara ışınlandım. ağzına sağlık. değerini bilemedim o zamanların. şu an daha suni hep.
alkol aldığımın ilk kez ailem tarafından öğrenildiği gün bir 30 ağustos yazlık gecesidir. annem konu-komşuya hava atma düzleminde yaşar. yazlıkta hepsi senin mi çıktığı ilk sene, bunlar kır bahçesinde otururken ortalığın ırzına geçtim resmen. yok savcı beyin eşi, yok matematik öğretmeni safiye hanım diye aklının gittiği ne kadar komşu varsa bunları dansa kaldırdım. gidip gidip annemi öpüyordum. "başkası olma kendin olllll" diye bağırıyom. safiiye hanım dediğinin kızı vardı, ceyda. çok taş kızdı o. 10 kilo memesi vardı. ama bunun komşuluk şeyleri yüzünden yürüyememiştim hiç ona. başım önde takılırdım o kıza. onu da tutup çektim. daha doğrusu bilinçaltım çekmiş. son hatırladığım kare bu sanırım. sarılmışım kıza, annem anlattı. müzik sona erdikten sonra bile unutmamalııııııııııııııııı diye dans ediyormuşum kızla. "kaçmadı mı" diye soruma "yoo" deyinde bir şimşek çakmıştı ama kısmet olmadı ceydam bee. sağlık olsun.
ertesi gün bana, "kolunu çimdikleyip, kulağına git dedikçe daha çok oynadın" deyişine hala koparım. kepaze olmuş gibi hissetti bu 2 hafta. "kandırmışlar benimkini bilmem kimin oğlu içirmiş, yoksa slife asla heves etmez öyle" diye salladı durdu komşulara. abicim rahmetli günde 1 büyük gömüyor. dayılarımın hepsi süzme piç havuzda elinde birayla yengemin yanında kız kesiyor dayım. o ortamda evliya mı olacam ben? gayet normaldi zafer bayramı neşem. 13 yaşımda bir ürgüp gezisinde ilk kez alkol almıştım. o 30 ağustos'ta da ailem öğrenmiş oldu. plastik bardakta votka vişne feci çarpar, bilen bilir. içtikçe içtik anasını satim o gün kumun içinde. arkadaşlarla oynuyorduk başta. onlar benim kadar oynamamış. ben dellenmişim nedense.
evde de oynamaya devam etmişim. dal taşbak banyoya sokmuş annem. "arkanı çevirip duşu tuttukça önüne dönüp oynama şıkıdım şıkıdım diyordun" derken kendi de gülmüştü.
savcının karısını savcı boynuzluyordu bu arada slkdjds. yarası oydu kadının. herkes kadının arkasından yardırırdı, onu bilirdim. "üzülme şükran teyze" diye buna da sarılmışım. annem en çok ona güldü. mncık ağızlı daha sana tek bir şey demem dedi. alkol çok sevecen yapıyor insanı. herkese sarılmışım, doya doya herkesle dans etmişim o gece. sıradan geçirmişim yazlık teyzelerini. kadınların oturduğu masayı "l" şeklinde düşünün. geniş l masa yapmışlar, millet bik bik bik yazlık gazinosu ortamı işte. sahilde akşam 7 gibi içmeye başlamıştık. 10. yıl marşını ve şıkıdımı söyleyerek 2 kişi eve taşımış beni. bu 30 ağustos çılgınlığım, hala keyifli bir anıdır bize. maziye dönüş balkon sohbetlerinde, özellikle 30 ağustoslarda anılır bu olay.
alkol aldığımın ilk kez ailem tarafından öğrenildiği gün bir 30 ağustos yazlık gecesidir. annem konu-komşuya hava atma düzleminde yaşar. yazlıkta hepsi senin mi çıktığı ilk sene, bunlar kır bahçesinde otururken ortalığın ırzına geçtim resmen. yok savcı beyin eşi, yok matematik öğretmeni safiye hanım diye aklının gittiği ne kadar komşu varsa bunları dansa kaldırdım. gidip gidip annemi öpüyordum. "başkası olma kendin olllll" diye bağırıyom. safiiye hanım dediğinin kızı vardı, ceyda. çok taş kızdı o. 10 kilo memesi vardı. ama bunun komşuluk şeyleri yüzünden yürüyememiştim hiç ona. başım önde takılırdım o kıza. onu da tutup çektim. daha doğrusu bilinçaltım çekmiş. son hatırladığım kare bu sanırım. sarılmışım kıza, annem anlattı. müzik sona erdikten sonra bile unutmamalııııııııııııııııı diye dans ediyormuşum kızla. "kaçmadı mı" diye soruma "yoo" deyinde bir şimşek çakmıştı ama kısmet olmadı ceydam bee. sağlık olsun.
ertesi gün bana, "kolunu çimdikleyip, kulağına git dedikçe daha çok oynadın" deyişine hala koparım. kepaze olmuş gibi hissetti bu 2 hafta. "kandırmışlar benimkini bilmem kimin oğlu içirmiş, yoksa slife asla heves etmez öyle" diye salladı durdu komşulara. abicim rahmetli günde 1 büyük gömüyor. dayılarımın hepsi süzme piç havuzda elinde birayla yengemin yanında kız kesiyor dayım. o ortamda evliya mı olacam ben? gayet normaldi zafer bayramı neşem. 13 yaşımda bir ürgüp gezisinde ilk kez alkol almıştım. o 30 ağustos'ta da ailem öğrenmiş oldu. plastik bardakta votka vişne feci çarpar, bilen bilir. içtikçe içtik anasını satim o gün kumun içinde. arkadaşlarla oynuyorduk başta. onlar benim kadar oynamamış. ben dellenmişim nedense.
evde de oynamaya devam etmişim. dal taşbak banyoya sokmuş annem. "arkanı çevirip duşu tuttukça önüne dönüp oynama şıkıdım şıkıdım diyordun" derken kendi de gülmüştü.
savcının karısını savcı boynuzluyordu bu arada slkdjds. yarası oydu kadının. herkes kadının arkasından yardırırdı, onu bilirdim. "üzülme şükran teyze" diye buna da sarılmışım. annem en çok ona güldü. mncık ağızlı daha sana tek bir şey demem dedi. alkol çok sevecen yapıyor insanı. herkese sarılmışım, doya doya herkesle dans etmişim o gece. sıradan geçirmişim yazlık teyzelerini. kadınların oturduğu masayı "l" şeklinde düşünün. geniş l masa yapmışlar, millet bik bik bik yazlık gazinosu ortamı işte. sahilde akşam 7 gibi içmeye başlamıştık. 10. yıl marşını ve şıkıdımı söyleyerek 2 kişi eve taşımış beni. bu 30 ağustos çılgınlığım, hala keyifli bir anıdır bize. maziye dönüş balkon sohbetlerinde, özellikle 30 ağustoslarda anılır bu olay.
devamını gör...
109.
boyumu aşan bir yerde güvercin yuvası görmüştüm yumurtası vardı. meraktan demir şebekeye tutunarak çıktım elimi yuvaya atar atmaz dengemi kaybettiğim için kolumun üzerine düştüm. kolumda bir sızı var ki hala hatırladıkça cız eder. o sızlayan kolumla eve gittim yaklaşık 2 km yürüyerek. olayı anneme anlattım önce temiz bi şaplak yedim sonra da hastaneye götürdüler. yaş 8
devamını gör...
110.
ranza alındığı vakit kim üst katta yatacak tartışması olmadan abla olarak üst ranzada ben yattım.
yani şimdi o sarı dana düşer müşer. oğlan çocuğuna bir şey olmasın, sen çık ablasın sen. biri düşecekse sen düş. ( ne kadar da müşfik bir anne)
sahiden çok geçmedi ranzadan düştüm. annem ben daha yerde kendime gelememişken ağzıma bir bebe aspirini verdi. daha da sormadi kolun mu çıktı? bir yerin mi ağrıyor? hiç umurunda olmadım. kendi kendime ağladım falan bir zaman sonra kardeşimle oyun bile oynadık.
boşta sallanan kol oyunu.
hoş annemin bebe aspirini müdahalesi sonrası bana bir şey olması düşünülemezdi.
düşünülemedi de...
neyse ki akşama babam gelince çıkan kolumu fark etti de, acile gittik yerine taktılar.
olsun. ya bunlar pipili olanların başına falan gelseydi?
yine de kâr yani benim başıma gelmiş olması. büyük ihtimalle verilmiş sadakaları vardı.
yaş:5
yani şimdi o sarı dana düşer müşer. oğlan çocuğuna bir şey olmasın, sen çık ablasın sen. biri düşecekse sen düş. ( ne kadar da müşfik bir anne)
sahiden çok geçmedi ranzadan düştüm. annem ben daha yerde kendime gelememişken ağzıma bir bebe aspirini verdi. daha da sormadi kolun mu çıktı? bir yerin mi ağrıyor? hiç umurunda olmadım. kendi kendime ağladım falan bir zaman sonra kardeşimle oyun bile oynadık.
boşta sallanan kol oyunu.
hoş annemin bebe aspirini müdahalesi sonrası bana bir şey olması düşünülemezdi.
düşünülemedi de...
neyse ki akşama babam gelince çıkan kolumu fark etti de, acile gittik yerine taktılar.
olsun. ya bunlar pipili olanların başına falan gelseydi?
yine de kâr yani benim başıma gelmiş olması. büyük ihtimalle verilmiş sadakaları vardı.
yaş:5
devamını gör...
111.
ilkokul yaşlarındaydım.
3-5 ailenin bir araya geldiği akşam misafirliğinden birine gidiyoruz.
annem yol boyunca ş teyzen çay verirse "teşekkür ederim, içmeyeceğim " diyeceksin 582u262682 kez tembihlemişti.
neyse misafirlikte pasta börek çay saati geldi. ş teyze herkese servis yaptı, biz 3 5 çocuk kenarda kemal sunalın cama ekmek bandığı sahne gibi ağzımız sulanarak izliyoruz. aklıma geldikçe gülesim geliyor.
dayanamadım , ş teyze annem çay içme dedi ama pasta yeme demedi , ben de pasta istiyorum dedim.
benim sayemde bütün çocuklar pasta yemişti o akşam ama annemin " eve gidince seni öldürecem" bakışını hiç unutmuyorum.
ş teyzecim seni çok severdim ama çoluk çocuğa pasta börek vermemek nedir, neyin kafasını yaşıyordun acaba.
3-5 ailenin bir araya geldiği akşam misafirliğinden birine gidiyoruz.
annem yol boyunca ş teyzen çay verirse "teşekkür ederim, içmeyeceğim " diyeceksin 582u262682 kez tembihlemişti.
neyse misafirlikte pasta börek çay saati geldi. ş teyze herkese servis yaptı, biz 3 5 çocuk kenarda kemal sunalın cama ekmek bandığı sahne gibi ağzımız sulanarak izliyoruz. aklıma geldikçe gülesim geliyor.
dayanamadım , ş teyze annem çay içme dedi ama pasta yeme demedi , ben de pasta istiyorum dedim.
benim sayemde bütün çocuklar pasta yemişti o akşam ama annemin " eve gidince seni öldürecem" bakışını hiç unutmuyorum.
ş teyzecim seni çok severdim ama çoluk çocuğa pasta börek vermemek nedir, neyin kafasını yaşıyordun acaba.
devamını gör...
112.
öğretmenin ödev olarak verdiği "milletvekillerinin görevi nedir" sorusuna babam "halkın parasını çalmak" yazdırmıştı. ben de sınıfta bu cevabı okudum. öğretmenim ertesi gün babamı okula çağırmıştı.
devamını gör...