annem namazdayken allahu ekber diyince ses tonundan ne demek istediğini anlayabiliyorum
devamını gör...

bir @hicligindansi ukdesi.
şimdi bakalım türkiye'nin katıldığı şarkılara:

1997’de şebnem paker, "dinle" isimli şarkısıyla üçüncü oldu. 2003’te sertab erener "everyway that ı can" isimli şarkıyla, eurovision şarkı yarışması'nda ülkeye ilk ve tek birinciliğini kazandırdı. 2004'te istanbul’da yarışmaya ev sahipliği yapan türkiye’yi bu yıl "for real" isimli şarkıyla athena temsil etti ve 195 puan ile dördüncü oldu (bu şarkı ile türkiye, eurovision tarihindeki en yüksek puanı kazandı). 2007’de kenan doğulu "shake ıt up şekerim" isimli şarkısıyla dördüncü, 2008’de mor ve ötesi "deli" isimli türkçe şarkıyla finalde yedinci oldu. 2009 yılında türkiye, hadise’nin "düm tek tek" isimli şarkısıyla bir başka dördüncülük daha elde etti. 2010’da, müzik grubu manga "we could be the same" isimli şarkısı ile finalde ikinci oldu. türkiye bu başarılı sonuçlarına devam ederken 2011'de düsseldorf'ta temsil eden yüksek sadakat grubu finale kalamadı, türkiye yarıfinal uygulamasına geçilen 2004 yılından beri ilk defa büyük finale çıkamadı. 2012’de ise can bonomo’nun seslendirdiği love me back isimli şarkı ile türkiye bir kez daha yedinci olmuştur.

şimdi:
şebnem paker'in şarkısına ne mükemmel, ne de çok kötü diyebilirim. güzel bir başarı olmuş bence.

sertab erener'in şarkısını gerçekten beğendim. diğer ülkelerin şarkılarını tek tek dinlemedim, ama bu şarkının yanında kötü olduklarına eminim.

athena'nın şarkısı da güzeldi, ama sanki birazcık yavandı. bir yerde ani bir patlamayla rahatlıkla ilk üçe girebilirlerdi.

kenan doğulu ise dördüncülüğü haketmiyordu bence.

mor ve ötesi'nin şarkısı muhteşemdi ama yabancılar hiçbir şey anlamadıklarından ve sahnede dansçılar olmadığından güzelim şarkıyı yedinciliğe layık gördüler.

hadise'ye sahne şovu için dördüncülük verdiler. başka bir açıklaması olamaz.

manga ise sahne şovuyla*, ingilizce olan kıpır kıpır bir
şarkıyla katıldıklarından* bu dereceyi aldılar. ama ne yazık ki aptal bir şarkıya kaybettiler.
(bkz: manga'nın birinci olamaması)

can bonomo'nun da hakettiği değeri alamaması çok yazık olmuş. şarkısı güzeldi.

katılan bütün sanatçılara gururumuzu kabarttıkları için teşekkür ediyorum.
kaynak

sonuç olarak benim en beğendiğim şarkı deli'ydi.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kağıt katlama sanatı. hobi uzmanı kişiliğim bunu da denedi. yukarıdaki ejderha(!) çalışmamdan sonra bıraktım.
devamını gör...

hollandalıların konuştuğu dil. sanılanın aksine flemenkçe belçika'nın kuzeyinde yerleşik flamanların konuştuğu hollandaca'nın bir lehçesine denilmektedir. kafamda hep (ingilizce+almanca)/2 olarak kodlanmıştır. bu dili konuşanlar genelde ingilizce ve almanca'yı da kolaylıkla anlar ve konuşur.
devamını gör...

hem de ne irkcilik... kendi irkini bile on cesite bolen bir irkcilik. hani biz turkleri diger milletler pek sevmez ya, turku en cok turk sevmez efendim...
devamını gör...

öğrenci andının okunmasını yürürlükten kaldıran yönetmeliğin iptaline karar veren danıştay 8. dairesi’nin kararı bozuldu. danıştay idari dava daireleri kurulu’nda 11'e karşı 4 oyla alınan kararın gerekçesi önümüzdeki günlerde yazılacak. yani okullarda andımız artık kesin okutulmayacak.
bilindiği gibi açılım dönemi icraatlerindendi. bence isteğe bağlı olarak kalmalıydı. ya da sadece pazartesi günleri de okunabilirdi. "andımız"dan rahatsız olmak, okunmasın şeklinde karar almak yakışmadı.
kaynak
devamını gör...

yazarların bilmem nesini merak eden başlıklarla dolu sekme.
devamını gör...

cok cilgin projelerin dondugu amerika savunma bakanligi’na bagli kurum. abd’nin aselsan’i da diyebiliriz. kurulus isminin acilimi ise; defense advanced research project agency.

kurumun ortaya cikis donemi rusya’nin sputnik uydusunu uzaya gonderdigi zamana tekabul etmektedir. rusya’nin uyduyu gondermesiyle deyim yerindeyse abd’nin pacalari tutusmus ve sovyet teknolojilerinin kendi teknolojilerini geride birakabilecegini farkedince acilen bu ajansi kurmustur.kurum zamanla o kadar buyumus ki, kendi icerisinde de yan kuruluslar olusturulmustur. nasa’da bunlardan bir tanesidir. arpanet yani bugun ki kullandigimiz internet agi bu kurumun projesidir. keza gps, dronelar, yuksek teknoloji silahlar, iha’lar, robotlar vb. askeri alana hitap edecek her turlu teknolojik araclar bu kurumun bulusudur.sadece askeri alanda teknolojik faliyetler yapilmiyor elbette, teknolojiyle alakali her mevzu bu kurumun ilgi alani.

bu konudan farkli olarak birde kurumla ilgili oldukca farkli teorilerde bulunmaktadir. ornegin; kurumun uzaylilarla iletisim kurabildigi hatta unlu 51.bolge mevzusuyla da baglantili olduklari soylenmekte. bunlar birer teoriden ibaret olsa da gercekten gun yuzune cikmamis cilgin projeleri gizliden gizliye planladiklari bilinmektektedir ama. ornegin sanal zeka ile oldukca ilgili olduklarini soyleyebilirim. robotlarla insanlar arasinda zihinsel baglanti kurmak icin yaptiklari calismalar mevcut. akabinde askeri alanda kullanilabilmesi icin telepati kask projleri 2000’li yillarin basindan beri gundemde. proje hakkinda biraz detay duseyim; ozel teknolojiyle uretilmis askeri kasklar bir catisma esnasinda kullanilmasi halinde, askerler arasinda kask yoluyla zihinsel ilesisim kurulmasi mumkun olacak. yani telefon ve telsiz turevi araclarin kullanimina gerek kalmayacak. projeye 6 milyon dolarin uzerinde yatirim yapilmis fakat proje henuz uretime gececek nitelikte de degil...
devamını gör...

asıl sebebi birliğe yeni katılacak eyaletlerde köleliğin yasaklanmasıdır. normalde iç savaşa kadar yeni eyaletler bir slave state bir de non-slave state olmak üzere çifter çifter birliğe kabul ediliyordu. e nolacak yasaklanınca derseniz, güney kuzeye karşı federal seviyede zayıflayacaktı. daha fazla eyalet = daha fazla milletvekili. bu güç paylaşımı meselesi, ahlaki bir konu olan köle karşıtlığıyla da birleşince güneyliler çareyi birlikten ayrılmakta buldu. o zamanlar abd'nin bugünkü ab gibi daha çok konfederal bir birlik olduğunu hatırlatalım.

sonuçları açısından pamuğun önemi büyüktür. güneyde ortaya çıkan king cotton politikası özetle "bakın beyler korkmamıza gerek yok, pamuğumuz var, ekonomik olarak kendi kendimize yeteriz" demekti. olası bir pamuk ambargosuyla hem kuzeydeki tekstil endüstrisini yok edebileceklerini hem de pamuk sattıkları britanya'nın da savaşta kendilerini destekleyeceğini hesapladılar. ama evdeki hesap çarşıya uymadı. britanya'nın hem bol bol pamuk stoğu vardı hem de liberal bir ülke olarak kölelik yanlısı bir hareketi destekleyemezdi. üstelik amerikan donanmasıyla da savaşa girmek zorunda kalacaklardı.

peki britanya ne yaptı? pamuk ekilebilecek başka yerler aramaya başladı. bunlardan biri de çukurova'ydı. fakat çukurova o dönem bataklıktı ve tarımda çalışabilecek nüfusu yoktu. ingilizler kredi işini halledip bataklığı kurutsa da işgücü problemini çözmek osmanlı'ya düşüyordu. bu çatışma dolu bir tarihin başlangıcı oldu zira toroslar'da yaşayan ve hayvancılıkla uğraşan yörükler ovaya inip ırgat olmayı reddediyordu.

"ferman padişahınsa dağlar bizimdir" diyen dadaloğlu'nun ortaya çıkış hikayesi de aslen budur. nihayetinde uzun uğraşlar sonunda devlet yörüklere boyun eğdirdi ve onları sivrisineklerle dolu bir bataklıkta yaşamaya mahkum etti. yetmedi ve mısır'dan pamuk tarımını bilen çiftçiler getirildi. adana'da fellah olarak adlandırılan kişiler bu şekilde geldi. bunlar daha sonra yaşar kemal'in yazdığı ince memed'e de esin kaynağı olmuştur. amerika'da çıkan bir iç savaş bizi işte böylesine derinden etkilemiştir.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

not : bira ve cips mizansendir, bu şerefsizin hayatında en çok sevdiği şey çamaşır makinesi çalışırken onu seyretmekti.
devamını gör...

bu nedir ya?
bir başlıkta meme ölçüsü, diğer başlıkta kilomun 45 kg olmadığı için şişman olduğumu, bu başlıkta ise 169 cm boy ile uzun olduğumu; kısaca standart dışı biri olduğunu söylüyorsunuz.

bu neyin ideali, kimin ideali?" portakal kadar memesi olmalı" diyen arkadaşa sorarım arkadaşım bu boyda, (bkz: sevgilinin 45 kilo olması) )45 kilo olup doğal yoldan estetiksiz o kadar memesi olan kadın olur mu?

aman iyi ki aseksüelim. sadece sinir olduğum, böyle kategorize edilmek çok saçma geliyor hepsi bu...

tek sözüm hayatınızda hiç kadin olmadığını bu kadar belli etmeyin.
(bkz: yokluğu belli etme bari) )

seksist başlıklardan bezdim ya...
devamını gör...

refleksoloji biliyordur. aferin ona.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kasların çalışma prensibini açıklayan hipotezdir . buna göre kalsiyum mineralleri kaslar arasına yayılır . aktin ve miyozin denen kas proteinleri birbiri üzerinden kayar. böylece kaslar kasılır. gevserken de kalsiyumlar ortamdan kaçar. kas tekrar eski haline döner.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

(bkz: seni yerler guzum)

boğaz köprüsü var elimde az kullanılmış. satılık.
devamını gör...

aşure varken diğerlerine bakmam bile...
devamını gör...

ahhh onu bir yapabilsem.. bipolarim ben.. basaramiyorum..
devamını gör...

yalan değil, çocukken ben de define adasının peşine düşmeyi aklımdan geçirdim. hatta bunun için bir sandal çalmışlığım bile var. tabii ki size kendi hikayemi anlatıp sonra define adasından bahsedeceğim. çünkü huylu huyundan vaz geçmez:

define adasını ilk okuduğumda jim ile aynı yaştaydım ve o zaman da kitaplarda ya da filmlerde gördüğüm şeylerin gerçek olduğuna inanmak ya da kendimi buna inandırmak gibi huylarım vardı. bu hala da devam etmekte. hatta k-pax filmini izledikten sonra kevin spacey’nin kabuğunu soymadan büyük bir iştahla muz yediğini görünce ben de aynısını yapmış ama aynı sonucu alamamıştım. o zamanlar jim’le aynı yaşta değildim.

define adasını okuduktan sonra harita metod defterden kopardığım kareli bir kağıda definenin yerini gösteren bir harita çizdim. kardeşim her zaman bana inanmaya hazır olduğu için onu da yanıma alıp yaşadığımız yerin hemen yanında olan karadeniz’in küçük limanının yolunu tuttum. yaşadığımız köy bir liman köyü olduğu ve akrabalarımın çoğu balıkçı olduğu için kürekli bir sandal bulmam zor olmadı. önce ben atladım sandala sonra da kardeşime yardım ettim. define adası yolculuğu böyle bir yardımlaşma ruhu ile başladı. annemin yaptığı poğaçalar ve yaptığımız işe uygun olsun diye önceden zulaladığım balık krakerleri koyduğum çanta da yanımdaydı.

kürekleri yerleştirmeden önce demiri çekip sandalın tutsaklığına son verdim. sonra da usta bir denizci olduğum ve jim’den bir eksiğimin olmadığını düşündüğüm için küreklere asıldım ve bir süre sonra sandalı harekete geçirmeyi başardım. eğer korsanlara yakalanmazsak defineye ulaşmak çok kolay olacaktı. yaklaşık 15 metre - bu çokça deniz mili yapıyordu o zaman benim için- gittikten sonra. kardeşimin saçmasapan hareketleri sandalın dengesini bozmaya başladığında tahtadan olmasa da gerektiğinde tahta etkisi yapan bacağımla kendisini tekmeleyerek sakinleştirdim. sonuçta kaptan bendim.

yolculuğumuz daha iyi gidebilirdi çünkü gece vakti limanda kimse olmazdı. 30 metreye ulaştığımda dayımın limanın karşısından bağıran sesini duymasaydım her şey planladığım gibi gidecekti ama maalesef yakalanmıştık. gerisin geri sandalı aldığım yere götürmek zorunda kaldım. demir attık dayım sandalı bağladı. bizi güzelce fırçaladıktan sonra eve gidene kadar arkamızdan bakacağını söyleyip bizi bıraktı. ben büyük bir hayal kırıklığı yaşarken kardeşim ağladı ağlayacak haldeydi. kaptan asla gemisini terk etmezdi ve tayfalarını düşünürdü önce. ben de başka bir gece tekrar define avına çıkacağımızı söyledikten sonra kardeşime kırmızı paketini açtığım balık krakerleri verdim. ben hüzünle uzaklara dalmış bir kaptan olarak yürürken eve doğru, kardeşim de adada yıllar geçirmiş yaşlı bir denizci gibi krakerlere yumulmuştu bile. macera böyle sona erdi.

stevenson’ın define adası da aşağı yukarı böyle bir hikaye ama çok destansı, çok büyüleyici. siz isteseniz o define adası öyküsünü okuyun.
devamını gör...

içinde bulunduğum durum, açıkcası pişman veya sıkıntılı da değilim bu halden...
nedenini bilmiyorum ama hiç bir zaman kendimi bir yere, bir şeye, bir kişiye ait hissetmedim...
dayatıldığı durumlarda da arkama bile bakmadan uzaklaştım o durumdan veya ortamdan.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim