dört temel element
dört yönün üzerine beton gibi semboloji dökülmüş vaziyetidir.
kuzey toprağı temsil eder, esaslı feminen elementtir. bereketlidir yani. rengi yeşil ve/veya kahverengidir.
doğu havayı temsil eder, ruha ve yaşam nefesine bağlantılı görülür. sarı ve beyaz renklerine karşılık gelir.
güney ateşi temsil eder, güçlü iradeyle bağlantılıdır. turuncu ve kırmızı renklerine karşılık gelir.
batı suyu temsil eder, arınma ve iyileşmeyle bağlantılıdır. rengi mavidir.
bir de beşinci element vardı, o da geleneğe bağlı olaraktan insan ruhunu veya zihnini temsil eder. (bkz: pentacle)
bunları nereden biliyorsun diye sormayın, bir kere öğrendin mi insanın aklına yapışıp kalıyor bu tür şeyler...
kuzey toprağı temsil eder, esaslı feminen elementtir. bereketlidir yani. rengi yeşil ve/veya kahverengidir.
doğu havayı temsil eder, ruha ve yaşam nefesine bağlantılı görülür. sarı ve beyaz renklerine karşılık gelir.
güney ateşi temsil eder, güçlü iradeyle bağlantılıdır. turuncu ve kırmızı renklerine karşılık gelir.
batı suyu temsil eder, arınma ve iyileşmeyle bağlantılıdır. rengi mavidir.
bir de beşinci element vardı, o da geleneğe bağlı olaraktan insan ruhunu veya zihnini temsil eder. (bkz: pentacle)
bunları nereden biliyorsun diye sormayın, bir kere öğrendin mi insanın aklına yapışıp kalıyor bu tür şeyler...
devamını gör...
gülme krizi
sık sık başıma gelen ve hakimiyeti oldukça zor olan bir durumdur.
devamını gör...
haklıyım ama mutlu değilim
kendisi uyurken nickaltına giriş yapmış bulunmaktayım. (saat 05.48 yazmıştım) sabah uyanınca okuyup, hunharca sırıtacağını düşünmekteyim. haklı olup mutlu olmamak bize göre. bazen haklı çıkmak istemediğimiz konular olabiliyor, üzülüyoruz. iki derbeder birbirini bulduğu için sevinsem mi yoksa ağlama odası yapacağımız için üzülsem mi bilemedim. naifliği, aşırı komik oluşu ve düşüncelerin ortaklığı ve zıtlığına rağmen güzel anlaşabildiğim yazardır kendisi. bilgilerini, kendini ifade ediş tarzını, düşüncelerini bu denli sözlüğe aktardığın için teşekkür ederim sana sevgili mutsuzum.
devamını gör...
bakımsız kadını aldatmak
iğrenç ötesi bir olay ve başlıktır. beğenmiyorsan ayrılırsın. aldatmak nedir. mazereti yada herhangi bir sebebi olamaz.
devamını gör...
binali yıldırım'ın 4 yıl önce yaptığı konuşmayı erdoğan'ın yapması
buradan
alttaki yorumlardan biri bomba 'topu topu 7 tane nota var kaç beste yapılabilir ki, serdar ortaç'*
(bkz: vatandaşı olmasan komik ülke) demiştik.
alttaki yorumlardan biri bomba 'topu topu 7 tane nota var kaç beste yapılabilir ki, serdar ortaç'*
(bkz: vatandaşı olmasan komik ülke) demiştik.
devamını gör...
geceye bir şiir bırak
hayatın en hüzünlü anı,
mevsimine kapıldığın kişinin
bahçesinde açabilecek bir çiçek olmadığını
anladığın andır…
bırak, gitsin…
bırak, git…
mevsimine kapıldığın kişinin
bahçesinde açabilecek bir çiçek olmadığını
anladığın andır…
bırak, gitsin…
bırak, git…
devamını gör...
ari barokas
bakanlar göremiyor
geldi mi gidemiyor
neyine güveniyor da maşallah
sonumuz yine hayırdır inşallah
adab-ı muaşeret
adem-i merkeziyet
yine de muhalefetse illa da
dilini kesiverirler bir anda
bunları düşünmeden yaşarsın
olanlara üzülme hiç
ben sana akıllı desem de salaksın
lafıma gücenme hiç
terörü tartışalım
tv'de buluşalım
meydana doluşalım da inşallah
havaya uçuverirsek mazallah
doğuda savaşalım mı?
batıya yanaşalım mı?
kahvede konuşalım da ey ağalar
memleketin anaları karalar bağlar
bu gayet manidar sözlere sahip “salaksın” isimli şarkısına bayıldığım müzisyendir. yahudi kökenli olup duman grubunun bass gitaristidir. duman'dan önce de kaan tangöze ile mad madame & fly gruplarında cover çalmıştır.
geldi mi gidemiyor
neyine güveniyor da maşallah
sonumuz yine hayırdır inşallah
adab-ı muaşeret
adem-i merkeziyet
yine de muhalefetse illa da
dilini kesiverirler bir anda
bunları düşünmeden yaşarsın
olanlara üzülme hiç
ben sana akıllı desem de salaksın
lafıma gücenme hiç
terörü tartışalım
tv'de buluşalım
meydana doluşalım da inşallah
havaya uçuverirsek mazallah
doğuda savaşalım mı?
batıya yanaşalım mı?
kahvede konuşalım da ey ağalar
memleketin anaları karalar bağlar
bu gayet manidar sözlere sahip “salaksın” isimli şarkısına bayıldığım müzisyendir. yahudi kökenli olup duman grubunun bass gitaristidir. duman'dan önce de kaan tangöze ile mad madame & fly gruplarında cover çalmıştır.
devamını gör...
türkiye'nin en iyi dizisi
behzat ç.
devamını gör...
hristiyanismail
kendisini tanımam etmem o yüzden kişisel algılamasını istemem ama sözüm sözlüğün büyük çoğunluğuna: biz neden mutemadiyen hristiyanismail konuşuyoruz bu sözlükte?
trol açlığınız mı var anlamıyorum. zira çok kaliteli bir trollük de yapmıyor arkadaş. herkes kadar işte.
sanane, istemiyorsan okuma başlıkları vs. denebilir ki mantıklı ama bu imkansız farkında olunduğu gibi. gözüme gözüme girince ne kadar kaçmaya çalışsam da illa denk geliyorum.
bu konuda sorun arkadaşta değil bence. çünkü isteyen istediğini yazar bu sözlükte ama bir bir şey fazlalığı var bu konuda.
neyse, her gördüğümde içimden geçenleri bugün tutamadım varsaysın lütfen. yoksa kendisinin yazarlığına laf söyleme gibi gayretim yok.
t: bir yazar.
trol açlığınız mı var anlamıyorum. zira çok kaliteli bir trollük de yapmıyor arkadaş. herkes kadar işte.
sanane, istemiyorsan okuma başlıkları vs. denebilir ki mantıklı ama bu imkansız farkında olunduğu gibi. gözüme gözüme girince ne kadar kaçmaya çalışsam da illa denk geliyorum.
bu konuda sorun arkadaşta değil bence. çünkü isteyen istediğini yazar bu sözlükte ama bir bir şey fazlalığı var bu konuda.
neyse, her gördüğümde içimden geçenleri bugün tutamadım varsaysın lütfen. yoksa kendisinin yazarlığına laf söyleme gibi gayretim yok.
t: bir yazar.
devamını gör...
ülkemizin değerini bilemediği sanatçılar
genco erkal. muhteşem bir tiyatral yeteneği ve hitabet sanatı olan büyük usta fazla değer görmeyen nicelerinden biri.
devamını gör...
bebeklerin kusmuk gibi kokması
benim koku algılarımda mı bir farklılık var bence bebekler çok güzel kokuyor ayrıca kusmuklarının bile sizden güzel koktuğuna eminim.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
keşke yayını daha erken saatte yapsaymışsınız çünkü bu saatte sesi fulleyip dans etmek komşuları çileden çıkarır.*
devamını gör...
hızlı ve öfkeli serisinin sona ereceği tarih
paul walker öldüğünde bitmişti bu seri benim için.
how can we not talk about family, when family is all that we got? *
how can we not talk about family, when family is all that we got? *
devamını gör...
sıra bekleme kültürü
ne yazık ki avrupada da olmayan kültürdür. geçen çocuklarımla dondurma sırasında bekliyorum, ikisi iki yandan çekiştiriyorlar hadi artık alıyorsan al almıyorsan gidelim şeklinde. eh corona var diye 2 metre uzak önümdeki insanların dondurmasını alıp çekilmesini bekliyorum. sonra ne mi oluyor? tahmin et n’oldu? iki modern yaşlı nenem ve dedem geldi, benim koyduğum mesafenin arasına girdi. benim çocuklar agresifleşti, önümdeki yaşlı çift ise pişkinliklerinden utanmayıp, gülüyorlar. halime gülüyorlar diye düşünmedim. yaptıklarının farkında bile olmadıklarından emindim. ses etmedim. dondurmaları alırken de etrafımıza gırla insan üşüştü. yani bırak 1-2 metre sosyal mesafeyi, kişisel alan bile kalmadı. kol kola gireceğiz nerdeyse. üstelik bu insanlar yabancı uyruklu da değil. buranın vatandaşları. az çok tiplerinden anlıyorsun. insanı dışarı çıktığına pişman ettiriyorlar.
devamını gör...
başarısız yemek yapma anısı
yıl bilmem kaç, iştahla ilk defa yemek yapmışım,babam yiyecek.bir iki kaşık aldı.anneme döndü.
-bu yemeği kim yaptı?
+öğrensin diye hassasa yaptırdık artık,evlenince ne yapacak?
-evlenene kadar bu kızın bu yemeklerini biz mi yiyeceğiz yani?
işte bu son sözü çok dokundu,hiç unutmam.mutfağa küstüm diyebilirim.ondan sonra yaptığım yemekler iki elin parmaklarını geçmedi.
umarım yemek yapmayı biliyorsundur ve seviyorsundur kocacım*.
-bu yemeği kim yaptı?
+öğrensin diye hassasa yaptırdık artık,evlenince ne yapacak?
-evlenene kadar bu kızın bu yemeklerini biz mi yiyeceğiz yani?
işte bu son sözü çok dokundu,hiç unutmam.mutfağa küstüm diyebilirim.ondan sonra yaptığım yemekler iki elin parmaklarını geçmedi.
umarım yemek yapmayı biliyorsundur ve seviyorsundur kocacım*.
devamını gör...
shine on you crazy diamond
syd barrett 1968'de -grup kurulalı henüz üç yıl olmuşken- ortak bir kararla gruptan atılır. ilk albümlerinin inanılmaz bir rağbet görmesiyle kendisini yarın yokmuşçasına dağıtmayı artık bir yaşam tarzı haline getirmiştir çünkü. madde kullanımının tavan yaptığı ve grubun verimini düşürdüğü dönem, sonunda bir konserlerinde kafası uçmuş olduğu için her şarkıda aynı akoru basmasıyla tamamen kapanır ve grup barrett'la yollarını ayırır. floyd'dan sonra iki solo albüm çıkarır: the madcap laughs ve barrett. birkaç defa yeni grup kurma denemesi olur ama hepsini çok kısa süre sonra dağıtır. en sonunda da müziği bırakır ve çok uzunca bir süre barrett'tan kimse haber alamaz.
sonra, 1975 yılında garip bir şey olur.
grup, kaydını tamamladıkları albümü abbey road stüdyoları'nda dinleyip tekrar üzerinden geçerken birisi içeri dalar. nicholas schaffner'ın a saucerful of secrets kitabında ilk başta kimsenin onu tanımadığı anlatılır; çünkü barrett'ı hiçbiri yıllardır görmemiştir. kontrol odasına giren sanki bambaşka biridir: şişmandır, keldir, kaşları tıraş edilmiştir ve beyaz bir trençkot vardır üzerinde. birileri bir süre sonra ona "nasıl bu kadar kilo aldın, sana ne oldu?" diye sorduğunda barrett şu cevabı vermişti: "mutfağımda devasa bir buzdolabı var ve bir sürü domuz pirzolası yiyorum!"
rick wright'ın ağzından:
“stüdyoya geldiğimde koltukta şişman, kel bir adam oturuyordu. miksaj masasında çalışmaya başladık. roger’a adamın kim olduğunu sordum, bilmediğini söyledi. 45 dakika sonra aniden bu adamın syd olduğunu fark ettim. yıllardır onu görmemiştik ve tam da kendisi için yazılan bir parçanın vokallerini kaydederken çıkagelmişti. dişlerini fırçalayıp yanımıza geldi ve gitar kayıtlarını ne zaman yapacağını sordu. syd'e üzgün olduğumuzu, gitar kayıtlarını tamamladığımızı söyledik."
wright'ın bahsettiği diş fırçalamada garip bir şey vardır; zira barrett dişlerini fırçalarken kolunu sabit tutup kafasını sağa sola hareket ettirir ve de durduğu yerde zıplar. bunun yadırganışı ise kısa sürer. barrett henüz gruptan atılmamışken ama kendisini madde kullanmaktan geri de tutamıyorken bir fantezisinden bahsetmişti: içine asit karıştırılmış bir saç jölesi kullanmak. barrett bu jöleye aynı zamanda uyuşturucu da ilave edecekti, bu karışımı saçlarına sürecekti ve sahneye çıktıklarında spot ışığının ısısıyla bu jel kafasını eritecek ve uyuşturucu doğrudan beyni tarafından emilecekti. dolayısıyla barrett'ın sıradışı davranışları floyd için şaşırtıcı olmaktan uzaktı; ama bu yine de durumun onlar üzerindeki sarsıcılığını değiştirmiyordu.
roger waters ise akli dengesi bozulmuş eski dostunu tanınmaz bir halde karşısında gördüğünde gözyaşlarına boğulduğunu sonradan anlatacaktı ve barrett için "tutkulu insanların yok oluşunun en uç noktası" olarak bahsedecekti.
sonrasında barrett'a shine on you crazy diamond hakkında ne düşündüğünü sorarlar ve aldıkları cevap "biraz demode" olur. barrett bu cevabından sonra hiçbir şey demeden stüdyoyu terk eder. bu, grubun bir aradalarken barrett'ı son görüşüdür.
wish you were here, floyd'un kaydederken hem manevi hem de teknik olarak en çok zorlandığı albümdü. shine on you crazy diamond'un kaydının alındığı dönem waters sesini o kadar çok zorlamıştı ki, have a cigar'ın lead vokalinin kaydı için roy harper stüdyoya alınmıştı. alınan kayıtların grubu tatmin etmesi için defalarca tekrar gerekmişti. kendilerinin düşünceleri geçen yıllar içerisinde ne kadar değişmiştir bilmiyorum ama şahsi konuşacak olursam, barrett'ı anmak ve onurlandırmak için yazılabilecek en isabetli ve dokunaklı ağıttır shine on you crazy diamond. henüz gömülmeden önce ölüp gitmiş bir dosta yakılan en içten ağıt.
sonra, 1975 yılında garip bir şey olur.
grup, kaydını tamamladıkları albümü abbey road stüdyoları'nda dinleyip tekrar üzerinden geçerken birisi içeri dalar. nicholas schaffner'ın a saucerful of secrets kitabında ilk başta kimsenin onu tanımadığı anlatılır; çünkü barrett'ı hiçbiri yıllardır görmemiştir. kontrol odasına giren sanki bambaşka biridir: şişmandır, keldir, kaşları tıraş edilmiştir ve beyaz bir trençkot vardır üzerinde. birileri bir süre sonra ona "nasıl bu kadar kilo aldın, sana ne oldu?" diye sorduğunda barrett şu cevabı vermişti: "mutfağımda devasa bir buzdolabı var ve bir sürü domuz pirzolası yiyorum!"
rick wright'ın ağzından:
“stüdyoya geldiğimde koltukta şişman, kel bir adam oturuyordu. miksaj masasında çalışmaya başladık. roger’a adamın kim olduğunu sordum, bilmediğini söyledi. 45 dakika sonra aniden bu adamın syd olduğunu fark ettim. yıllardır onu görmemiştik ve tam da kendisi için yazılan bir parçanın vokallerini kaydederken çıkagelmişti. dişlerini fırçalayıp yanımıza geldi ve gitar kayıtlarını ne zaman yapacağını sordu. syd'e üzgün olduğumuzu, gitar kayıtlarını tamamladığımızı söyledik."
wright'ın bahsettiği diş fırçalamada garip bir şey vardır; zira barrett dişlerini fırçalarken kolunu sabit tutup kafasını sağa sola hareket ettirir ve de durduğu yerde zıplar. bunun yadırganışı ise kısa sürer. barrett henüz gruptan atılmamışken ama kendisini madde kullanmaktan geri de tutamıyorken bir fantezisinden bahsetmişti: içine asit karıştırılmış bir saç jölesi kullanmak. barrett bu jöleye aynı zamanda uyuşturucu da ilave edecekti, bu karışımı saçlarına sürecekti ve sahneye çıktıklarında spot ışığının ısısıyla bu jel kafasını eritecek ve uyuşturucu doğrudan beyni tarafından emilecekti. dolayısıyla barrett'ın sıradışı davranışları floyd için şaşırtıcı olmaktan uzaktı; ama bu yine de durumun onlar üzerindeki sarsıcılığını değiştirmiyordu.
roger waters ise akli dengesi bozulmuş eski dostunu tanınmaz bir halde karşısında gördüğünde gözyaşlarına boğulduğunu sonradan anlatacaktı ve barrett için "tutkulu insanların yok oluşunun en uç noktası" olarak bahsedecekti.
sonrasında barrett'a shine on you crazy diamond hakkında ne düşündüğünü sorarlar ve aldıkları cevap "biraz demode" olur. barrett bu cevabından sonra hiçbir şey demeden stüdyoyu terk eder. bu, grubun bir aradalarken barrett'ı son görüşüdür.
wish you were here, floyd'un kaydederken hem manevi hem de teknik olarak en çok zorlandığı albümdü. shine on you crazy diamond'un kaydının alındığı dönem waters sesini o kadar çok zorlamıştı ki, have a cigar'ın lead vokalinin kaydı için roy harper stüdyoya alınmıştı. alınan kayıtların grubu tatmin etmesi için defalarca tekrar gerekmişti. kendilerinin düşünceleri geçen yıllar içerisinde ne kadar değişmiştir bilmiyorum ama şahsi konuşacak olursam, barrett'ı anmak ve onurlandırmak için yazılabilecek en isabetli ve dokunaklı ağıttır shine on you crazy diamond. henüz gömülmeden önce ölüp gitmiş bir dosta yakılan en içten ağıt.
devamını gör...
help steps
bu zor günlerde az da olsa bişeyler yapabilmek adına adımlarımızı tema vakfına bağışlamaya davet ediyorum. davet koduyla katılım sağlandığında uygulama size 50 bin ek adım hediye ediyor. adımlar biriktikçe de fidanlara dönüşüyor. davet kodu isteyenlere ulaştırabilirim, uygulama için sormak istediklerinizi cevaplayabilirim.
devamını gör...
nico
karakteristik sesi, belirgin alman aksanı ile söylediği ingilizce şarkıları ve duru güzelliğiyle hatırladığımız yirminci yüzyıl şarkıcılarındandır.
asıl adı christa päffgen olan 1938 doğumlu alman model, oyuncu, şarkıcı ve söz yazarı. kariyeri de bu sıralamayla gelişmiştir. nico adını aşık olduğu nikos isimli bir film yapımcısından almış ve hem özel hem de pofesyonel hayatında hep bu ismi kullanmıştır.
1954'de keşfedilip modelliğe başladı, 1958'de ilk film rolünü kaptı ancak birkaç filmden sonra bu defter geçici olarak kapandı. amerika'ya taşınıp orada yaşamaya başladıktan sonra bir gece kulübünde şarkılar söylemeye başladı, sonra müzik camiası ve yapımcılarla tanıştıkça ünlendi. bu tanışıklıklardan en önemlisi ve nico'nun kariyerinde sıçrama yaratanı da andy warhol ile olan iş ilişkisi oldu. 1967'de ilk solo albümü olan chelsea girl'ün kayıtlarına başladı. warhol, nico'yu biraz zorla menajeri olduğu the velvet underground gurubuna dahil etti. gurupla başarılı işlere imza atsa da gurup içi anlaşmazlıklar ve özellikle grupta önemli bir yeri olan lou reed ile olan çekişmesi sonrası guruptan ayrılarak solo çalışmaya başladı. ancak solo dahil hiçbir projesinde tek başına söz sahibi olamadı.
müzik kariyeri boyunca sırasıyla the velvet undergrond&nico, chelsea girl, the marble ındex, desertshore, the end, drama of exile ve camera obscura albümlerini yayınladı.
o dönemde ünlü olan herkes gibi üretmek için uyuşturucu kullanıyordu ve yine birçoğunun ölümü gibi onun ölümü de bununla bağlantılı oldu. 1988'de alain delon'dan olan oğlu ari ile ibiza adasında tatildeyken, oğlunun ifadesine göre uyuşturucu almak için bisikletle çıktığı yolda düşerek, beyin kanamasından ölmüştür.
asıl adı christa päffgen olan 1938 doğumlu alman model, oyuncu, şarkıcı ve söz yazarı. kariyeri de bu sıralamayla gelişmiştir. nico adını aşık olduğu nikos isimli bir film yapımcısından almış ve hem özel hem de pofesyonel hayatında hep bu ismi kullanmıştır.
1954'de keşfedilip modelliğe başladı, 1958'de ilk film rolünü kaptı ancak birkaç filmden sonra bu defter geçici olarak kapandı. amerika'ya taşınıp orada yaşamaya başladıktan sonra bir gece kulübünde şarkılar söylemeye başladı, sonra müzik camiası ve yapımcılarla tanıştıkça ünlendi. bu tanışıklıklardan en önemlisi ve nico'nun kariyerinde sıçrama yaratanı da andy warhol ile olan iş ilişkisi oldu. 1967'de ilk solo albümü olan chelsea girl'ün kayıtlarına başladı. warhol, nico'yu biraz zorla menajeri olduğu the velvet underground gurubuna dahil etti. gurupla başarılı işlere imza atsa da gurup içi anlaşmazlıklar ve özellikle grupta önemli bir yeri olan lou reed ile olan çekişmesi sonrası guruptan ayrılarak solo çalışmaya başladı. ancak solo dahil hiçbir projesinde tek başına söz sahibi olamadı.
müzik kariyeri boyunca sırasıyla the velvet undergrond&nico, chelsea girl, the marble ındex, desertshore, the end, drama of exile ve camera obscura albümlerini yayınladı.
o dönemde ünlü olan herkes gibi üretmek için uyuşturucu kullanıyordu ve yine birçoğunun ölümü gibi onun ölümü de bununla bağlantılı oldu. 1988'de alain delon'dan olan oğlu ari ile ibiza adasında tatildeyken, oğlunun ifadesine göre uyuşturucu almak için bisikletle çıktığı yolda düşerek, beyin kanamasından ölmüştür.
devamını gör...
oynatmaya az kaldı
fatih erkoç'un ellerim bomboş adlı albümünde yer alan unutulmaz şarkısı.
"oynatmaya az kaldı doktorum nerde
bir güzel kız yüzünden çıldıracağım..."
"oynatmaya az kaldı doktorum nerde
bir güzel kız yüzünden çıldıracağım..."
devamını gör...
