6 şubat 2023 gaziantep-kahramanmaraş depremleri
başlık "cordarone" tarafından 06.02.2023 04:35 tarihinde açılmıştır.
321.
6 şubat 2023 tarihinde, sabaha karşı saat 04.20'de olan ve doğu anadolu fayının kırılması nedeniyle oluşan depremdir. şiddeti 7.8dir. antalya'da bile tüm şiddetiyle hissedilmiştir.
düzenleme1: merkez üssü maraş'ın pazarcık ilçesidir. ilk aldığım habere göre tahribat çok büyükmüş.
düzenleme 2: deprem bölgesinde, maraş'ta çok yakın akrabam var. geçici bir süre buraya yanıma gelmişti. eşi oradaydı. kurtulmuş. ama tüm ev gitmiş. 4ncü kattaki ev 2nci kat olmuş.
düzenleme 3:depremin telaşıyla anadolu yerine anadou yazmışım. modlar düzeltebilir mi lütfen.
düzenleme1: merkez üssü maraş'ın pazarcık ilçesidir. ilk aldığım habere göre tahribat çok büyükmüş.
düzenleme 2: deprem bölgesinde, maraş'ta çok yakın akrabam var. geçici bir süre buraya yanıma gelmişti. eşi oradaydı. kurtulmuş. ama tüm ev gitmiş. 4ncü kattaki ev 2nci kat olmuş.
düzenleme 3:depremin telaşıyla anadolu yerine anadou yazmışım. modlar düzeltebilir mi lütfen.
devamını gör...
322.
off tepede görünce yine mi dedim. allahım gittim geldim fayın üstünde hissettim.
devamını gör...
323.
antakya'da depremden sonra kaç kişinin intihar etmeye kalkıştığını kaç kişinin başardığını bilseniz haberlerde gördüğünüz şehri ayağa kaldırdık yalanlarının ne kadar acizce olduğunu bizi nasıl bir psikolojiye soktuğunu anlardınız. hala deprem ağlağımız geçmedi evet siz dinlemeyin
yeğenim afad bünyesinde çalışıyor. geçen bayram gittiğimde, her gün en az 1 intihar vakası var dedi. bazen günde 2-3 intihar bilgisi geliyormuş.
elbistan’da da pek farklı değil durum. asla antakya gibi kaderine terk edilmiş durumda değil ama buna rağmen intihar olayı o kadar çok ve o kadar sessiz kalıyor ki medya
4 gün önce arkadaşımızı defnettik dayanamadı intihar etti. çok çabaladık ama bir türlü hayata baglayamadik adamı
devamını gör...
324.
az önce sözlükte yazılan ilk birkaç sayfayı okurken sözlük yazarlarının tam olarak neyin olup olmadığını kavrayamayislarini, ancak ilerleyen entrylerde durumun vehametiyle yüzyüze olduklarını gösteren entryleri okuduğum süre içerisinde, sanırım üzüntü ve ürpertinin aynı anda etkisi olsa gerek, vücudumda durduramadığım bir titreme, tetiklenme yaratmış, tahmin ettiğimden de fazla derin bir toplumsal travma bıraktığını düşündüğüm, son yılların en ama en korkunç rezil rüsva olayı.
devamını gör...
325.
acının tarihi.
ayrıca hazır büyük depremin yıldönümü gelmişken, deprem zamanı, deprem dışı konularda tanım girerek sözlüğe ve yazarlara istemeden verdiğim rahatsızlıktan dolayı başta depremi yaşayan, yakınını kaybedenler olmak üzere bütün yazarlardan tüm samimiyetimle özür dilerim. yemin ederim ki isteyerek yapmadım ve çok pişmanım. şimdiki aklım olsa o gün hiç yazmaz / sadece gerekli konularda yazardım. zaten artık bu tür konularda daha hassasım. o dönemlerde bu konudan bağımsız psikolojik olarak sorunlu bir dönemdeydim ve sözlüğü de kendimi rahatlatmak amacıyla kullanıyordum. maalesef istemeden bunun etkisi oldu. bir daha böyle büyük bir afet olsa (ki allah korusun, umarım olmaz, kendimi göstermektense böyle bir felaketin tekrar yaşanmamasını isterim) emin olun ki daha dikkatli ve hassas olacağım. hatamın farkındayım, olanlar için gerçekten çok pişmanım ve üzgünüm.
başta deprem bölgesinde yaşayanlar olmak üzere herkese geçmiş olsun dilemek isterim. tam 2 yıl önce ülkemizde yaşadığımız üzücü deprem felaketinde hayatını kaybedenlere rahmet, yakınlarına sabır ve başsağlığı, depremi yaşayan ve hissedenlere de geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
ayrıca hazır büyük depremin yıldönümü gelmişken, deprem zamanı, deprem dışı konularda tanım girerek sözlüğe ve yazarlara istemeden verdiğim rahatsızlıktan dolayı başta depremi yaşayan, yakınını kaybedenler olmak üzere bütün yazarlardan tüm samimiyetimle özür dilerim. yemin ederim ki isteyerek yapmadım ve çok pişmanım. şimdiki aklım olsa o gün hiç yazmaz / sadece gerekli konularda yazardım. zaten artık bu tür konularda daha hassasım. o dönemlerde bu konudan bağımsız psikolojik olarak sorunlu bir dönemdeydim ve sözlüğü de kendimi rahatlatmak amacıyla kullanıyordum. maalesef istemeden bunun etkisi oldu. bir daha böyle büyük bir afet olsa (ki allah korusun, umarım olmaz, kendimi göstermektense böyle bir felaketin tekrar yaşanmamasını isterim) emin olun ki daha dikkatli ve hassas olacağım. hatamın farkındayım, olanlar için gerçekten çok pişmanım ve üzgünüm.
başta deprem bölgesinde yaşayanlar olmak üzere herkese geçmiş olsun dilemek isterim. tam 2 yıl önce ülkemizde yaşadığımız üzücü deprem felaketinde hayatını kaybedenlere rahmet, yakınlarına sabır ve başsağlığı, depremi yaşayan ve hissedenlere de geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
devamını gör...
326.
2 kuzenimi kaybettiğim, 3 amcamın da aileleriyle birlikte evsiz kaldığı ve köyümüzün yok olduğu bir felaket.
aynı zamanda 100binlerce insanımızın vefat ettiği bir facia.
çok da diyecek bir şeyim yok. yazsam satırlar yetmez. dolayısıyla ölenlere allah'tan rahmet diliyorum. geride kalanlarsa çok zor bir hayata mecbur kaldı maalesef.
allah bir daha böyle bir felaket göstermesin bizlere.
aynı zamanda 100binlerce insanımızın vefat ettiği bir facia.
çok da diyecek bir şeyim yok. yazsam satırlar yetmez. dolayısıyla ölenlere allah'tan rahmet diliyorum. geride kalanlarsa çok zor bir hayata mecbur kaldı maalesef.
allah bir daha böyle bir felaket göstermesin bizlere.
devamını gör...
327.
bu felaketin tam da ortasında kalıp çok acılar gördüm kendi gözlerimle , aç kaldık , evsiz kaldık sığındığımız bir konteynerda 53 kişi kaldık. şehir öldü biz sağ kaldık bu berbat bir psikolojiydi. evinin yıkılması , insanların çığlıkları , kendini kaybetmenin eşiğine gelme. umarım bir daha asla böyle bir şey yaşamayız. bir daha bu psikoloji bunu kaldırmaz.
devamını gör...
328.
2 yıl önceki kara günümüz. çok can gitti, çok acılar yaşandı. umarım bir daha yaşanmaz diyorum ama derken bile inanmıyorum. deprrm ülkesiyiz maalesef. ders çıkarmıyoruz geyiğine girmeyeceğim. bu ülkede kaçak konutlara imar affı verilirken övünülüyordu, muhalefet seçim bildirgesine koyuyordu. yönetmelikler değişti 99 depreminden sonra. o zaman koca koca yeni rezidanslar nasıl yıkıldı depremde?
ne söylesem boş bu yüzden. geride vefat etmiş kızının elini bırakamayan baba kaldı zihnimde. bu saatten sonra depreme dayanıklı bilmem ne yapsan bile boş geliyor bana. o babanın kızı geri gelmeyecek.

ajitasyon yapmak değil niyetim fakat istanbul'da olduğum halde, o bölgeden tanıdığım olmadığı halde o günlerde internetten, tv'den izlediğimiz şeyler bile üzülmeye yetiyor beni. bir şeyler yapmak istedik, elimizden yardım göndermekten başka bir şey gelmemişti.
yardımlarda da rezillikler yaşamıştık. eski üskü giyilmeyecek şeyler gönderenler, topuklu ayakkabı gönderenler, yardımı nereye bırakacağını bilemeyip yolun ortasına bırakıp gitmek zorunda kalanlar, çadırların satıldığının ortaya çıkması, yardım tırını durduran eşkiyalar ve daha neler neler.
allah hepsinin mekanını cennet etsin, geride kalanların başı sağolsun.
ne söylesem boş bu yüzden. geride vefat etmiş kızının elini bırakamayan baba kaldı zihnimde. bu saatten sonra depreme dayanıklı bilmem ne yapsan bile boş geliyor bana. o babanın kızı geri gelmeyecek.

ajitasyon yapmak değil niyetim fakat istanbul'da olduğum halde, o bölgeden tanıdığım olmadığı halde o günlerde internetten, tv'den izlediğimiz şeyler bile üzülmeye yetiyor beni. bir şeyler yapmak istedik, elimizden yardım göndermekten başka bir şey gelmemişti.
yardımlarda da rezillikler yaşamıştık. eski üskü giyilmeyecek şeyler gönderenler, topuklu ayakkabı gönderenler, yardımı nereye bırakacağını bilemeyip yolun ortasına bırakıp gitmek zorunda kalanlar, çadırların satıldığının ortaya çıkması, yardım tırını durduran eşkiyalar ve daha neler neler.
allah hepsinin mekanını cennet etsin, geride kalanların başı sağolsun.
devamını gör...
329.
330.
''yüzyılın felaketi'' denerek kadere bağlanmaya çalışılan fakat afet büyük olsa da önlem alınsaydı etkisinin bu kadar yıkıcı olmayacağı, ülkemin ve dünyadaki hiçbir yerin bir daha böyle bir afet yaşamamasını temenni ettiğim acı günün üzerinden tam 2 yıl geçti bugün.
travmatikti, bir sonraki afeti elimiz kolumuz bağlı olarak beklediğimiz için öyle olmaya da devam ediyor. deprem kader, bunu engelleyemeyiz fakat depremin yıkıcı etkisi kader değil. deprem değil; depreme dayanıksız binalar, bilinçsizlik ve hazırlıksızlık öldürüyor. dünya üzerindeki hiçkimse enkazın altında bir belirsizlik içerisinde kalmayı, eğer biraz şanslılarsa oradan kurtulsalar da yakınlarını, anılarını, evlerini, sağlıklarını kaybetmeyi, kelimenin tam anlamıyla mahşer günü gibi olan o günde yapayalnız çaresiz kalmayı, o atmosferi yaşamayı hak etmiyor. ülkemde artık paranın değil insan hayatının kıymeti olsun istiyorum. sırf birilerinin cebine daha fazla para girecek diye insanlar enkaz altında can vermesin istiyorum, suçluların artık cezasını çekip yaşanan tüm bu olaylardan o yıllardır alamadığımız dersi alıp bir an önce aksiyona geçilsin, bir sonraki depremi şansa bırakmayalım istiyorum. ülkemde insan hayatının biraz daha kıymeti olsun istiyorum, çünkü itiraf edeyim tamamıyla kıymetli olmayacağını bildiğim için 'biraz daha' demekle yetinebiliyorum, fakat gerçekleşmeyeceğini de biliyorum. bildiğim bir diğer şey ise, deprem zamanında da, depremin üzerinden 1 yıl geçtikten sonra da ve bugün de, aynı şeyleri tekrar söylemekten başka bir şey yapmadığım. evet, zerre değişiklik olmadı.
''asrın'' değil, bilinçsizliğin, hazırlıksızlığın ve insan hayatının önemsizliğinin felaketiydi. allah tekrarını yaşatmasın.
travmatikti, bir sonraki afeti elimiz kolumuz bağlı olarak beklediğimiz için öyle olmaya da devam ediyor. deprem kader, bunu engelleyemeyiz fakat depremin yıkıcı etkisi kader değil. deprem değil; depreme dayanıksız binalar, bilinçsizlik ve hazırlıksızlık öldürüyor. dünya üzerindeki hiçkimse enkazın altında bir belirsizlik içerisinde kalmayı, eğer biraz şanslılarsa oradan kurtulsalar da yakınlarını, anılarını, evlerini, sağlıklarını kaybetmeyi, kelimenin tam anlamıyla mahşer günü gibi olan o günde yapayalnız çaresiz kalmayı, o atmosferi yaşamayı hak etmiyor. ülkemde artık paranın değil insan hayatının kıymeti olsun istiyorum. sırf birilerinin cebine daha fazla para girecek diye insanlar enkaz altında can vermesin istiyorum, suçluların artık cezasını çekip yaşanan tüm bu olaylardan o yıllardır alamadığımız dersi alıp bir an önce aksiyona geçilsin, bir sonraki depremi şansa bırakmayalım istiyorum. ülkemde insan hayatının biraz daha kıymeti olsun istiyorum, çünkü itiraf edeyim tamamıyla kıymetli olmayacağını bildiğim için 'biraz daha' demekle yetinebiliyorum, fakat gerçekleşmeyeceğini de biliyorum. bildiğim bir diğer şey ise, deprem zamanında da, depremin üzerinden 1 yıl geçtikten sonra da ve bugün de, aynı şeyleri tekrar söylemekten başka bir şey yapmadığım. evet, zerre değişiklik olmadı.
''asrın'' değil, bilinçsizliğin, hazırlıksızlığın ve insan hayatının önemsizliğinin felaketiydi. allah tekrarını yaşatmasın.
devamını gör...
331.
şu tarih yaklaşırken biraz internetten uzak kalayım dedim ama santorini yakınlarındaki aktivite beni ekşi'ye bağladı, haliyle başaramadık.
insanın düşmanına sarılıp ağlayacağı bir gün, aç ve yorgun halde betonda yatmaktan her yanım ağrıyor. şimdi de aynısı sanki, her yanım o günün ince soğuğuyla sızlıyor. antakya'daki akrabalarımın çoğunu kaybettim, halam kelimenin tam anlamıyla kayıptı. 04:17'deki ilk depremi atlatıp apartmandan çıkarken fener yerine kamerayı açtığımda çektigim fotograf başlıkta hâlâ duruyor, görünce göğsüm sıkıştı. 5 saniye, sadece 5 saniye daha sürse oradan asla çıkamazdım ve yazık ki insanların binlercesinin o kadar şansı olmadı. biri var, aklım onda ama engellemiş beni her yerden, şükür ki o da iyiydi.
o küçücük şehre istanbul'da 5.8lik depremden korkup, pandemiyi de fırsat bilip, memlekettir deyip taşındım. orada da 7.8'i, 7.5'i yaşadık iyi mi. insan hakikaten korktuğuyla sınanıyor. o küçük şehirden (aslında nüfus yoğunluğu epey yüsek) ancak 3 günde çıkabildim. yol üstünde durdurup bindiğim bir otobüste gaziantep'e giderken hayatımın en derin uykusuna, kan uykusuna dalmış, üzerinden geçilen her yarıkta uyur halde yerimden zıplıyordum.
aileyi topladım, çekip çevirdim, moral verdim, halledeceğiz dedim. takip eden aylar boyunca anormal derecede iyiydim. fazla keyifliydim, rolüme fazla kapıldım herhalde. sonraki seneden şimdiye kadar kişilik yapım çok değişti. tutamadığım yasın, ağlayamadığım günlerin hesabını bedenim aylar sonra sormaya başladı. saldırgan, agresif, anlayışsız, mazeretim var asabiyim ben moduna girdim. kırıp dökmekten çekinmedim, ezildiğim kadar ezmekten korkmadım, öfkemi çoğunlukla yanlış yerlere yönlendirerek zavallı bir intikam duygusuyla doldum. seçim oldu, o kadar kızgındım ki sonuca, yine de kendi toprağıma toz kondurmamak için ne kadar muhalif varsa kavga ettim. hep haksızdım belki ama o halde bir de haksız olmayı kabul edemedim.
şimdi içinde bulunduğum hali sevmiyorum. alemin keyfi yerinde, biraz kendime bakmam lazım artık. çevreme gösterdiğim şefkat ve korumayı kendime göstermem lazım.
kayıplarımıza allah'tan rahmet dilerim. aklı, yüreği ve kalbi ta en uzaklardan deprem bölgesinde olanlara teşekkürü de borç bilirim.
insanın düşmanına sarılıp ağlayacağı bir gün, aç ve yorgun halde betonda yatmaktan her yanım ağrıyor. şimdi de aynısı sanki, her yanım o günün ince soğuğuyla sızlıyor. antakya'daki akrabalarımın çoğunu kaybettim, halam kelimenin tam anlamıyla kayıptı. 04:17'deki ilk depremi atlatıp apartmandan çıkarken fener yerine kamerayı açtığımda çektigim fotograf başlıkta hâlâ duruyor, görünce göğsüm sıkıştı. 5 saniye, sadece 5 saniye daha sürse oradan asla çıkamazdım ve yazık ki insanların binlercesinin o kadar şansı olmadı. biri var, aklım onda ama engellemiş beni her yerden, şükür ki o da iyiydi.
o küçücük şehre istanbul'da 5.8lik depremden korkup, pandemiyi de fırsat bilip, memlekettir deyip taşındım. orada da 7.8'i, 7.5'i yaşadık iyi mi. insan hakikaten korktuğuyla sınanıyor. o küçük şehirden (aslında nüfus yoğunluğu epey yüsek) ancak 3 günde çıkabildim. yol üstünde durdurup bindiğim bir otobüste gaziantep'e giderken hayatımın en derin uykusuna, kan uykusuna dalmış, üzerinden geçilen her yarıkta uyur halde yerimden zıplıyordum.
aileyi topladım, çekip çevirdim, moral verdim, halledeceğiz dedim. takip eden aylar boyunca anormal derecede iyiydim. fazla keyifliydim, rolüme fazla kapıldım herhalde. sonraki seneden şimdiye kadar kişilik yapım çok değişti. tutamadığım yasın, ağlayamadığım günlerin hesabını bedenim aylar sonra sormaya başladı. saldırgan, agresif, anlayışsız, mazeretim var asabiyim ben moduna girdim. kırıp dökmekten çekinmedim, ezildiğim kadar ezmekten korkmadım, öfkemi çoğunlukla yanlış yerlere yönlendirerek zavallı bir intikam duygusuyla doldum. seçim oldu, o kadar kızgındım ki sonuca, yine de kendi toprağıma toz kondurmamak için ne kadar muhalif varsa kavga ettim. hep haksızdım belki ama o halde bir de haksız olmayı kabul edemedim.
şimdi içinde bulunduğum hali sevmiyorum. alemin keyfi yerinde, biraz kendime bakmam lazım artık. çevreme gösterdiğim şefkat ve korumayı kendime göstermem lazım.
kayıplarımıza allah'tan rahmet dilerim. aklı, yüreği ve kalbi ta en uzaklardan deprem bölgesinde olanlara teşekkürü de borç bilirim.
devamını gör...
332.
yıl değişti,mevsimler değişti…acı hala aynı acı...
şubat ayı hiç bitmedi.
o ışıklar bir daha hiç yanmadı.
sabah barışırım diye uyuyanlar hiç barışamadı.
hayal kuranlar hayallerine kavuşamadı.
birbirini sevenler sevdiklerini bir daha hiç göremedi.
hepsinin son görülmesi 5 şubat'ta kaldı.
çok üzgünüm... dileğim bu felaketin bir daha tekrarlanmaması...
unutmayacağız ve unutturmayacağız
şubat ayı hiç bitmedi.
o ışıklar bir daha hiç yanmadı.
sabah barışırım diye uyuyanlar hiç barışamadı.
hayal kuranlar hayallerine kavuşamadı.
birbirini sevenler sevdiklerini bir daha hiç göremedi.
hepsinin son görülmesi 5 şubat'ta kaldı.
çok üzgünüm... dileğim bu felaketin bir daha tekrarlanmaması...
unutmayacağız ve unutturmayacağız

devamını gör...
333.
bodur şubat ayının en uzun ve en kara günü.
maalesef hiçbir şey değişmedi o günden bu güne, hatta daha da beter olmuş olabilir.
her an nerden hangi felaket vuracak da bu millet yine sahipsiz kalacak diye bekliyoruz sadece.
maalesef hiçbir şey değişmedi o günden bu güne, hatta daha da beter olmuş olabilir.
her an nerden hangi felaket vuracak da bu millet yine sahipsiz kalacak diye bekliyoruz sadece.
devamını gör...
334.
04:17 insanlığımızdan utandığımız günlerin başladığı an…koca devletin halkını kaderine terkettiği, bütün kurumlarının acizliğini sere serpe gözler önüne serdiği, günlerin başlangıcı… hala acılar sarılamadı, onca insan konteyner kentlerde yaşamaya mahkum edildi. utanması gerekenler sefahat içinde yaşamakta…
devamını gör...
335.
o ânlae unutulmaz.. maalesef tarifi olmuyor.. acı bir ân.. unutulmazdı.. onun için evimden uzağım bugün yine olur mu hissi içimde şuanda.. bu travma beni çok boğuyor..
devamını gör...
336.
kaynaklar, boğazdaki aşirete ve siyonist patronlara aktarılmayıp halka aktarılsaydı, sağlam binalarda otururduk ve bu doğa olayını zerre kadar ziklemezdik. yemin ediyorum. gece olmuş, gündüz olmuş heç fark etmezdi.
devamını gör...
337.
bilimin ışığında işler yapılan, ahlaklı insanların yaşadığı, denetimlerin olması gerektiği şekilde yapıldığı bir ülkede yaşıyor olsaydık; muhtemelen çoğumuz bu tarihi unutacaktık. hatırlayanlar da "nasıl da sallanmıştık" ya da "bizim komşu yeni kitaplığını sabitlememiş, omzu çıkmıştı devrilince, çok şükür başka önemli bir şey olmamıştı" minvalinde cümleler kuracaktı. öyle olamadı maalesef. sıradan bir doğa olayı olması gereken bir deprem, bizim ülkemizde "asrın felaketi" olarak adlandırılıyor. sadece deprem mi? bir otelin mutfağında çıkan yangın bile onlarca insanın canını alıyor. sorumlular asla hesap vermiyor. çadır satılıyor, hâlâ bulunamamış insanlar var, rezaletin biri bitmeden öbürü başlıyor. 2 yıl geçti depremlerin üzerinden. ne değişti? sadece takvim... biz uyuyamıyoruz, peki ya sorumlular? fosur fosur uyuyorlar. çaresizce bir sonraki felaketi bekliyoruz. yalan mı? beklenen marmara depremi olunca "asrın felaketi" tamlaması el değiştirmeyecek mi? anma sırasında "rabbim tekrarını göstermesin" diyecekler utanmadan. gösterecek, onlar da biliyor. ahlaksız oldukları için utanmıyorlar sadece. turabi denilen herife yakalama kararı çıkartmak bedava ama tüm şehirlerimizi deprem dirençli hale getirmek çok para, gerçekten hizmet edersek yandaşları nasıl zengin ederiz? işte o yüzden; ahlaklı olmak çalmamak değil, cana kıymet vermek değil, adil olmak değil, halka hizmet etmek hiç değil. turabi'yi tutuklarsak ahlakımızı kurtarırız. deprem, yangın, sel mi? allah korusun onlardan da ya, her şeye devlet mi yetişecek? daha imamoğlu'nu hapse atmaları lazım. apo'yu salmaları lazım. terörist teğmenleri (!) ancak ihraç edebildiler. bir de siz derinleşen yoksulluğu konuşmayın diye gezi'yi bile hortlatmaya çalışıyorlar. işleri başlarından aşkın zaten, uğraştırmayın. bi' zahmet girip çıktığınız her binanın depreme dayanıklı olup olmadığını, yangın yönetmeliğine uygun olup olmadığını, merdiven var mı yok mu, yangın tüpleri dolu mu, yağmur çok yağarsa sel olabilir mi, sel olursa ne yapılması gerekiyor, araştırın, denetleyin, önleminizi alın. olur da ölürseniz, hükümeti suçlamayın, bahçeli dayı yine kızar size, hasta adama bir de fırça attırmayın.
şimdi uyuyun uyuyabilirseniz!
şimdi uyuyun uyuyabilirseniz!
devamını gör...
338.
hepimize tekrardan geçmiş olsun. belirtmek isterim 2024 ilkbahar mevsimine kadar depremin zarar vermesi sonucunda hala suya ulaşamayan köyler vardı. deprem yerleri normale dönüyor denildiğinde insanlar sevdiklerinin ölmüş bedenlerini arıyorlardı çünkü yaşamadıklarına eminlerdi. herkes acısını ifade edebilir bize düşen yapılmayanları unutmamak ve tekrar karşılaşabileceğimizi hatırlayıp önlem almak. başımız sağ olsun.
devamını gör...
339.
sosyal medyaya kin doluyum. bu büyük çaplı doğal afet'in üstünden 2 yıl geçti ama 2 yıldır, her 6 şubat günü bu acı medyatik olarak yeniden yeniden dile düşürülüyor. sosyal medyaya girin bakın, bir sürü insan "hesapta duyarlı olduğunu göstermek adına" orada burada yoğun paylaşımlar yapıyorlar. gerçekten kaçta kaçı paylaştığı şeyi derinden hissedip, acı ile empati kuruyor olabilir? gerçekten acıyı tanıyan ve bilen bir insan onu deşmez. yaranın içine neşterle dalmaz.
bunca paylaşımın sadece insanların anlamsız prim kasma çabası olduğunu düşünüyorum. kimse kusura bakmasın, sosyal medyada 2 hikaye paylaşıp, 3 post atmakla "duyarlı- empati kurabilen" insan olmuyorsunuz. empati kurabilen insanlarla dolu olsa bu toplum, hala bu doğal afet'in etkisinden cıkamamış; psikolojik destek almaya devam eden ya da maddi imkansızlıklar sebebiyle alamayan insanların ruhani durumunu düşünerek; böyle saçma saçma paylaşımlar yapmaz.
acınızı kendi içinizde yaşayabilirsiniz. mesela hiç post atmayabilir, sosyal medyaya 1 gün ara verebilirsiniz. bu bir yastır. sabah ezanında kalkıp, abdest aldıktan sonra namaz kılıp, yasin okuyabilirsiniz ve bunca insanın ruhuna gönderebilirsiniz mesela. asıl destek, önemseme, empati dahilinde hareket etmek budur. ama haklısınız, bunları yaptığınızı kimse göremez. illa herkesin duyar kastığınızı bilmesi lazım ve sizin bununla göz önüne çıkmanız gerekiyor. siz yayın yapmaya devam edin.
ucundan dahi olsa, insan psikolojisine hakim olanlar; olayları kolayca çözüyor zaten.
bu vesile ile eklemek isterim ki ;
tüm ölmüşlerimizin ruhları şâd, mekanları cennet olsun.
bunca paylaşımın sadece insanların anlamsız prim kasma çabası olduğunu düşünüyorum. kimse kusura bakmasın, sosyal medyada 2 hikaye paylaşıp, 3 post atmakla "duyarlı- empati kurabilen" insan olmuyorsunuz. empati kurabilen insanlarla dolu olsa bu toplum, hala bu doğal afet'in etkisinden cıkamamış; psikolojik destek almaya devam eden ya da maddi imkansızlıklar sebebiyle alamayan insanların ruhani durumunu düşünerek; böyle saçma saçma paylaşımlar yapmaz.
acınızı kendi içinizde yaşayabilirsiniz. mesela hiç post atmayabilir, sosyal medyaya 1 gün ara verebilirsiniz. bu bir yastır. sabah ezanında kalkıp, abdest aldıktan sonra namaz kılıp, yasin okuyabilirsiniz ve bunca insanın ruhuna gönderebilirsiniz mesela. asıl destek, önemseme, empati dahilinde hareket etmek budur. ama haklısınız, bunları yaptığınızı kimse göremez. illa herkesin duyar kastığınızı bilmesi lazım ve sizin bununla göz önüne çıkmanız gerekiyor. siz yayın yapmaya devam edin.
ucundan dahi olsa, insan psikolojisine hakim olanlar; olayları kolayca çözüyor zaten.
bu vesile ile eklemek isterim ki ;
tüm ölmüşlerimizin ruhları şâd, mekanları cennet olsun.
devamını gör...
340.
milletçe unutmak istediğimiz kara gün geldi çattı. bizler hayatlarımıza devam ettik ama orada yakınını kaybedenler, o depremi yaşayanlar o günlerde kalmıştır. hayatları boyunca da atlatamayacaklar belki. onbinlerce canımız o enkazların altında kaldı. her biriyle tekrar tekrar öldük.
çaresizlikten, yokluktan bile bile oturduğu, içinde ölümü beklediği binalar mezarı oldu ne kadar insanın. çoğumuz biliyoruz oturduğumuz yer fay hattında, bina eski, bir deprem olsa dayanamayacak. ama insanların maddi gücü daha iyisine yetmiyor işte. ne yapacaksın sokakta kalmaktansa o binalara mahkum kalıyorsun. ölmeyi bekliyorsun, birşey olmamasını umut ediyorsun. ülkemin acısı bitmiyor. açsan baksan takvime, her bir güne apayrı bir yasımız vardır. çoğunda ayrı bir ihmal, çoğunda ayrı bir yolsuzluk. en çokta bu insanların doğru düzgün ceza almaması koyuyor.
umarım bir daha böyle birgün yaşamayız.
ölenlere bir kez daha rahmet, yakınını kaybedenlere baş sağlığı dilerim.
çaresizlikten, yokluktan bile bile oturduğu, içinde ölümü beklediği binalar mezarı oldu ne kadar insanın. çoğumuz biliyoruz oturduğumuz yer fay hattında, bina eski, bir deprem olsa dayanamayacak. ama insanların maddi gücü daha iyisine yetmiyor işte. ne yapacaksın sokakta kalmaktansa o binalara mahkum kalıyorsun. ölmeyi bekliyorsun, birşey olmamasını umut ediyorsun. ülkemin acısı bitmiyor. açsan baksan takvime, her bir güne apayrı bir yasımız vardır. çoğunda ayrı bir ihmal, çoğunda ayrı bir yolsuzluk. en çokta bu insanların doğru düzgün ceza almaması koyuyor.
umarım bir daha böyle birgün yaşamayız.
ölenlere bir kez daha rahmet, yakınını kaybedenlere baş sağlığı dilerim.
devamını gör...
341.
hatırlamak istemiyorum. eğer bir gün hafızamdan belli bir anı silmek imkanı olursa kesinlikle bu anı silmek isterim.
ben depreme malatya’da yakalandım. günün ilk ışıklarıyla büyük otel enkazına koştum. profesyonel olarak afadçı veya akutçu değilim ancak iş gereği kullandığım termal kamera, yoğunluk ölçer, videoskop gibi cihazlarımız var. bunlar arama kurtarmada yardımcı olabilirdi.
izmirli bir aile vardı. çocukları 2. ordu’da askerdi. yemin töreni için gelmişlerdi.
fiziksel ve ruhsal açıdan güçlü bir insanımdır ama ne kadar zayıf olduğumu orada anladım. tırnaklarımı kıra kıra köpek gibi enkaz eşeledim. kestiğim kirişleri kaldırırken çıtırdayan kemiklerimin sesini duydum.
izmirli aileyle konuştum. uyumasınlar diye. boyoz’u sordum, kumru’yu sordum. izmir’i sordum. saat kulesini sordum.
bu esnada sayısız artçı deprem oldu. iyi kötü krikolarla desteklediğimiz bir tünel bile yapmıştık öğlene doğruydu. akşam olmadan izmirlileri kurtarabilirdik.
öğlen afadçılar sen yoruldun hadi bişeyler ye. dediler. karton bardakta mercimek çorbası vardı. bir bardak ondan içtim. yıkılan binalara bakıp sigara içerken çok büyük bir deprem daha oldu.
işte o depremde benim yerime tünele giren afadçılar enkaz altında kaldı.
akşam izmirli aileyi kurtarmayı hayal ederken afadçılarla beraber cenazelerini çıkardık.
dayanamadım o an ben. enkaz altında yakınlarının kurtarılmasını bekleyen kalabalığa arkamı döndüm. dizlerimin üstüne yığıldım.
ağladım, çaresizlikten ağladım, hıçkıra hıçkıra ağladım, gözümün ağına kan oturana kadar ağladım.
bir aile gözlerimin önünde yok oldu.
ben depreme malatya’da yakalandım. günün ilk ışıklarıyla büyük otel enkazına koştum. profesyonel olarak afadçı veya akutçu değilim ancak iş gereği kullandığım termal kamera, yoğunluk ölçer, videoskop gibi cihazlarımız var. bunlar arama kurtarmada yardımcı olabilirdi.
izmirli bir aile vardı. çocukları 2. ordu’da askerdi. yemin töreni için gelmişlerdi.
fiziksel ve ruhsal açıdan güçlü bir insanımdır ama ne kadar zayıf olduğumu orada anladım. tırnaklarımı kıra kıra köpek gibi enkaz eşeledim. kestiğim kirişleri kaldırırken çıtırdayan kemiklerimin sesini duydum.
izmirli aileyle konuştum. uyumasınlar diye. boyoz’u sordum, kumru’yu sordum. izmir’i sordum. saat kulesini sordum.
bu esnada sayısız artçı deprem oldu. iyi kötü krikolarla desteklediğimiz bir tünel bile yapmıştık öğlene doğruydu. akşam olmadan izmirlileri kurtarabilirdik.
öğlen afadçılar sen yoruldun hadi bişeyler ye. dediler. karton bardakta mercimek çorbası vardı. bir bardak ondan içtim. yıkılan binalara bakıp sigara içerken çok büyük bir deprem daha oldu.
işte o depremde benim yerime tünele giren afadçılar enkaz altında kaldı.
akşam izmirli aileyi kurtarmayı hayal ederken afadçılarla beraber cenazelerini çıkardık.
dayanamadım o an ben. enkaz altında yakınlarının kurtarılmasını bekleyen kalabalığa arkamı döndüm. dizlerimin üstüne yığıldım.
ağladım, çaresizlikten ağladım, hıçkıra hıçkıra ağladım, gözümün ağına kan oturana kadar ağladım.
bir aile gözlerimin önünde yok oldu.
devamını gör...