6 şubat 2023 gaziantep-kahramanmaraş depremleri
başlık "cordarone" tarafından 06.02.2023 04:35 tarihinde açılmıştır.
361.
6 şubat 2023 tarihinde, sabaha karşı saat 04.20'de olan ve doğu anadolu fayının kırılması nedeniyle oluşan depremdir. şiddeti 7.8dir. antalya'da bile tüm şiddetiyle hissedilmiştir.
düzenleme1: merkez üssü maraş'ın pazarcık ilçesidir. ilk aldığım habere göre tahribat çok büyükmüş.
düzenleme 2: deprem bölgesinde, maraş'ta çok yakın akrabam var. geçici bir süre buraya yanıma gelmişti. eşi oradaydı. kurtulmuş. ama tüm ev gitmiş. 4ncü kattaki ev 2nci kat olmuş.
düzenleme 3:depremin telaşıyla anadolu yerine anadou yazmışım. modlar düzeltebilir mi lütfen.
düzenleme1: merkez üssü maraş'ın pazarcık ilçesidir. ilk aldığım habere göre tahribat çok büyükmüş.
düzenleme 2: deprem bölgesinde, maraş'ta çok yakın akrabam var. geçici bir süre buraya yanıma gelmişti. eşi oradaydı. kurtulmuş. ama tüm ev gitmiş. 4ncü kattaki ev 2nci kat olmuş.
düzenleme 3:depremin telaşıyla anadolu yerine anadou yazmışım. modlar düzeltebilir mi lütfen.
devamını gör...
362.
ülke yıkıldı, hükümet yıkılmadı.
bir tuhaf.
bir tuhaf.
devamını gör...
363.
akpye göre 'sadece çok sayıda kölenin öldüğü ve mukadderat denilip geçiştirilebilecek' depremdir. bir tane arap şeyhi ölse yapılan devlet protokolünün binde biri, yüzbinlerce insanımıza yapılmamıştır. olay sabahı rte uyanamadı diye bakanların rtesiz toplanmasına izin verilmemiş, çok önemli olan ilk saatleri boşa harcamışlardır. rte olay mahaline haftalar sonra, otomobili rahat gitsin diye enkaz alelacele toplanıp üstüne kıytırık bir asfalt çekilince gitmiş, bir de üstüne ortalık da tertemiz diye dalga geçmiştir. kızılayın depremzedelere çadır sattığı, yabancı ekiplerin kurtarma operasyonlarının afad şovuna dönüştürüldüğü, akpnin tüm yardımlara el koyduğu, kurtarılan çocukların kaybolduğu, depremzede çocukların sağlık kontrolü için gittiğimiz sağlık bakanının özel hastanesinde fahiş fiyatlar istendiği, olayın kocaman bir akp talanına dönüştüğü kabus gibi olaylar silsilesidir.
olaydan bir sene sonra yıkık dökük sokaklarda dolaşan akpnin ultralüks araç konvoyuyla oy istemesi ve rtenin oy yoksa hizmet yok diye tehdit etmesini ise nereye sığdıracağımı bilemiyorum.
olaydan bir sene sonra yıkık dökük sokaklarda dolaşan akpnin ultralüks araç konvoyuyla oy istemesi ve rtenin oy yoksa hizmet yok diye tehdit etmesini ise nereye sığdıracağımı bilemiyorum.
devamını gör...
364.
adana'da yaşadım ben depremi, kuzenimin ailesiyle bizim eve gelip de kendi evlerinin karşısındaki binanın yıkıldığını görmüş, çocuk aklıyla bana "abla bizim evin karşısındaki bina ortadan kırıldı biliyor musun" dediğini unutamıyorum. hatay antakya'da tanıdıklarımız vefat etti. ceset diye bir akrabama siyah poşet içinde tabiri caizse ölen kişinin vücudundan geriye kalan birkaç et parçası verdiklerini, depremden önce yapımı başlayan ama depremden etkileyen inşaat halindeki binanın çatlaklarını sıvayla kapatan işçileri, ölen kişilerin numaralarına fatura gönderenleri unutmadım. hele hele o yardım kolilerine gerçekten ihtiyaç varken salak saçma şeyler koyup sözde yardım edenleri, yardım için dağıtılan çorbayı parayla depremzedelere satanları, arama kurtaymaya gönlüllü gelen bir hanımefendiyi taciz eden o şahsı yitiği unutmadım. ders alacak çok şey var ama sözlerin artık kifayetsiz kaldığı bir gün. ne desem eksik kalacak. yaşayanlara geçmiş olsun, ölülerimize allah rahmet eylesin. o müteahhit ve o kaçak yapılara müsaade edenlerin yatacak yeri yok.
devamını gör...
365.
depremi ucundan kıyısından hisseden ben bile travma yaşadım. en ufak bir sarsıntıda beynime kan sıçrıyor. orada olup hayatta kalan insanların ne yaşadığını, ne hissettiğini tahmin bile edemem. hele de bir sürü yakınını kaybeden onca insan hayatına nasıl devam ediyor, bilmiyorum. üzücü değil yıkıcı bir gün hakikaten.
devamını gör...
366.
hâlâ koridor ışıkları açık uyumak. bazen içimin titremesi ve deprem artçısı mı yaşıyorum diye panik olmak. bizim yaşadıklarımız çok küçük, en ağırını yaşayanlar hala o günde kaldı...
devamını gör...
367.
ilk şoku atlatıp kendine gelmesini umduğum güzel ülkemin her anlamda dostu ve düşmanı ayırt edebilceğini düşündüren büyük, çok büyük felaket.
ancak sonrası bende umut veya beklenti bırakmadı.
çok üzgünüz, çok öfkeliyiz, çok karamsarız...
gene de bana değil ama belki birinize bile olsa umut verebilecek şu resmi bırakayım;
ancak sonrası bende umut veya beklenti bırakmadı.
çok üzgünüz, çok öfkeliyiz, çok karamsarız...
gene de bana değil ama belki birinize bile olsa umut verebilecek şu resmi bırakayım;

devamını gör...
368.
tam iki yıl oldu.hatay, hala deprem komasında!
6 şubat günü,50 binden fazla canımızı kaybettiğimiz büyük bir felaketi yaşadık.17 ağustos’ depreminden 24 koca yıl geçti.
nasıl ders almadık?
neden bu kadar can kaybettik?
nasıl korunma ve barınma hakkından olduk?
nerede hata yaptık?
cevabı çok basit...
kur korumalı mevduat garabetiyle 48 milyar dolar milletten alındı, bir avuç zümreye verildi.
bu parayla 761 bin 904 konut...
99 depreminden bu yana deprem vergisi adı altında toplanan 39 milyar dolarla 619 bin 47 sosyal konut...
2024 merkezi bütçenin faizi giderleri için harcanan para 1 trilyon 254 milyar tl. ülke kötü yönetilip faiz bu maliyeti bu kadar yükseltilmese, bu parayla 568 bin 707 sosyal konut
geçiş garantili yollara yani geçmediğimiz yol köprü tünellere hazine tarafından ödenen parayla 99 bin 773 konut
istanbul'da 25 yıl boyunca 140 alanda rant operasyonları yapılmasaydı, üretilen 85 milyar dolar rantla halkımıza 1 milyon 349 bin 206 konut yapılabilirdi..
toplamda harcanan bu büyük kaynaklarla 3 milyon 481 bin 179 konut yapılabilirdi.
peki bunlar ne yaptı?
yetkilerini kendi zümresine, kendi yandaşlarına ve kendi çıkarları doğrultusunda kullandılar. birileri kazandı türkiye kaybetti.

deprem bölgesinde gülerek gezen bakanları unutmayın..
onlar güle dursun ..
ama hala her evde bir acı var....
6 şubat günü,50 binden fazla canımızı kaybettiğimiz büyük bir felaketi yaşadık.17 ağustos’ depreminden 24 koca yıl geçti.
nasıl ders almadık?
neden bu kadar can kaybettik?
nasıl korunma ve barınma hakkından olduk?
nerede hata yaptık?
cevabı çok basit...
kur korumalı mevduat garabetiyle 48 milyar dolar milletten alındı, bir avuç zümreye verildi.
bu parayla 761 bin 904 konut...
99 depreminden bu yana deprem vergisi adı altında toplanan 39 milyar dolarla 619 bin 47 sosyal konut...
2024 merkezi bütçenin faizi giderleri için harcanan para 1 trilyon 254 milyar tl. ülke kötü yönetilip faiz bu maliyeti bu kadar yükseltilmese, bu parayla 568 bin 707 sosyal konut
geçiş garantili yollara yani geçmediğimiz yol köprü tünellere hazine tarafından ödenen parayla 99 bin 773 konut
istanbul'da 25 yıl boyunca 140 alanda rant operasyonları yapılmasaydı, üretilen 85 milyar dolar rantla halkımıza 1 milyon 349 bin 206 konut yapılabilirdi..
toplamda harcanan bu büyük kaynaklarla 3 milyon 481 bin 179 konut yapılabilirdi.
peki bunlar ne yaptı?
yetkilerini kendi zümresine, kendi yandaşlarına ve kendi çıkarları doğrultusunda kullandılar. birileri kazandı türkiye kaybetti.

deprem bölgesinde gülerek gezen bakanları unutmayın..
onlar güle dursun ..
ama hala her evde bir acı var....
devamını gör...
369.
canımız çok yandı.
tarifsiz bir acı ve bu coğrafyadan, bunu bizzat yaşayanlardan, bizlerden, hiçbirimizden asla gitmeyecek bir acı…
tarifsiz bir acı ve bu coğrafyadan, bunu bizzat yaşayanlardan, bizlerden, hiçbirimizden asla gitmeyecek bir acı…
devamını gör...
370.
büyük felaketin seneyi devriyesinde hayatını kaybedenlere rahmet diliyor, acılı ailelere sabır ve dayanışma duygularımı en içten dileklerimle iletirken direkt depreme ve sorumluluğuna dair duygularımı ifade ettiğim bir yazımı paylaşmak istiyorum;
sesimi duyan var mı?
bu bir soru olmaktan, soru sormaktan ziyade ya da asıl anlamından öte bir serzeniş, bir çığlık olarak algılanıyorsa ilkin, bunun sebebi hepimizin malumu. deprem, maalesef deprem, bir büyük doğal afet. üç tarafı denizlerle çevrili, yazları sıcak ve kurak; kışları ılık ve yağışlı tanımıyla meşhur, güzel ülkemin bir doğal afeti, hatta en doğal afeti. o kadar doğal, o kadar alışılmış, o kadar tanıdık ki en sevdiklerimizi bizden çok kolay alabiliyor, bir çırpıda ayırabiliyor bizden. artık bizden biri yani.
doğup büyüdüğümüz, kendimizi bildiğimiz, tanıdığımız günden bu yana içimizde hep bir korku, kaygı olarak kendine yer bulmuş olan bir doğal afet. o yüzdendir bizden biri olarak onu tarif etmem. takdir edersiniz ki bu bir abartı değil. gün gibi gerçeğimiz maalesef. asırlardır yer kürenin hareketlerinden, doğanın kendi işleyişinden bizim kadar etkilenen başka toplum var mıdır, doğrusu buna pek emin değilim. dünyanın birçok yerinde zaman zaman yaşanan bu büyük doğal afet bizimki kadar olmasa da maddi, manevi kayıplara, hasarlara yol açıyor elbette. yine de sırf bu yüzden bu konuda biraz daha gelişmiş toplumları kutlayacak; bizden birilerini direkt suçlayacak değilim. coğrafya gerçekten kaderdir çünkü. dün ve bugün olanlar, depremle mücadelemizi henüz etkin kılmadıysa, onunla baş edemiyorsak hala ve sevdiklerimizi bir çırpıda bizden koparabiliyorsa bu hepimizin, her birimizin biraz sorumluluğu. onu yenebilme ya da zararını minimuma indirme kısmında her ne kadar sınıfta kalmış olsak da; insan olmanın, dayanışmanın, birlik ve beraberliğin dünyada görülmemiş örneğini verirken gururlu ve onurluyuz. tırnaklarıyla kazıya kazıya evladına ulaşmaya çalışan bir babanın çaresizliği yüreğimize ateş düşürse de; ekmeğinden, harçlığından kısıp oralara yardım göndermeye çalışan başka evlatların fedakarlığı içimize bir nebze su serpmeye yetiyor bazen. keşke bu böyle olmasaydı, böyle anlatılmasaydı diyeceğimiz şey çok elbette; ben de bir büyük acıyı romantize ediyormuşum gibi anlaşılmak istemem burada, utanç duyarım bundan; fakat en başta belirttiğim gibi bizim dayanışmamız da acıyı paylaşarak azaltmamız da biraz buradan, kendi gerçeğimizden; doğayla baş edemezken, insan kalmanın onurunu taşımaktan geçiyor. depremle ilgili, gönül rahatlığıyla ifade edebileceğimiz, belki de övüneceğimiz başka ne var ki? ben de bunu yapıyorum haliyle.
daha ne kadar bu böyle sürecek, ne zaman dinecek bu yangın bilmiyorum. ben bunları yazarken bile bu korkuyu, kaygıyı oturduğum yerden sürekli olarak hissederek yazdım. bunun çözümü, neredeyse orada olmalı çünkü. orada olmalıyız; doğayla baş ederek değil, tırnaklarla kazıyarak değil, ona bilimin ışığında kulak vererek bir yol almalıyız. coğrafyanın bizim için de artık yaşanabilir bir kader olması için birilerine, bir yerlere sesimizin ulaşması gerekiyor artık belki de. o halde ben tüm içtenliğimle ve serzenişimle başladığım gibi bitiriyorum; sahiden sesimi duyan var mı?
sesimi duyan var mı?
bu bir soru olmaktan, soru sormaktan ziyade ya da asıl anlamından öte bir serzeniş, bir çığlık olarak algılanıyorsa ilkin, bunun sebebi hepimizin malumu. deprem, maalesef deprem, bir büyük doğal afet. üç tarafı denizlerle çevrili, yazları sıcak ve kurak; kışları ılık ve yağışlı tanımıyla meşhur, güzel ülkemin bir doğal afeti, hatta en doğal afeti. o kadar doğal, o kadar alışılmış, o kadar tanıdık ki en sevdiklerimizi bizden çok kolay alabiliyor, bir çırpıda ayırabiliyor bizden. artık bizden biri yani.
doğup büyüdüğümüz, kendimizi bildiğimiz, tanıdığımız günden bu yana içimizde hep bir korku, kaygı olarak kendine yer bulmuş olan bir doğal afet. o yüzdendir bizden biri olarak onu tarif etmem. takdir edersiniz ki bu bir abartı değil. gün gibi gerçeğimiz maalesef. asırlardır yer kürenin hareketlerinden, doğanın kendi işleyişinden bizim kadar etkilenen başka toplum var mıdır, doğrusu buna pek emin değilim. dünyanın birçok yerinde zaman zaman yaşanan bu büyük doğal afet bizimki kadar olmasa da maddi, manevi kayıplara, hasarlara yol açıyor elbette. yine de sırf bu yüzden bu konuda biraz daha gelişmiş toplumları kutlayacak; bizden birilerini direkt suçlayacak değilim. coğrafya gerçekten kaderdir çünkü. dün ve bugün olanlar, depremle mücadelemizi henüz etkin kılmadıysa, onunla baş edemiyorsak hala ve sevdiklerimizi bir çırpıda bizden koparabiliyorsa bu hepimizin, her birimizin biraz sorumluluğu. onu yenebilme ya da zararını minimuma indirme kısmında her ne kadar sınıfta kalmış olsak da; insan olmanın, dayanışmanın, birlik ve beraberliğin dünyada görülmemiş örneğini verirken gururlu ve onurluyuz. tırnaklarıyla kazıya kazıya evladına ulaşmaya çalışan bir babanın çaresizliği yüreğimize ateş düşürse de; ekmeğinden, harçlığından kısıp oralara yardım göndermeye çalışan başka evlatların fedakarlığı içimize bir nebze su serpmeye yetiyor bazen. keşke bu böyle olmasaydı, böyle anlatılmasaydı diyeceğimiz şey çok elbette; ben de bir büyük acıyı romantize ediyormuşum gibi anlaşılmak istemem burada, utanç duyarım bundan; fakat en başta belirttiğim gibi bizim dayanışmamız da acıyı paylaşarak azaltmamız da biraz buradan, kendi gerçeğimizden; doğayla baş edemezken, insan kalmanın onurunu taşımaktan geçiyor. depremle ilgili, gönül rahatlığıyla ifade edebileceğimiz, belki de övüneceğimiz başka ne var ki? ben de bunu yapıyorum haliyle.
daha ne kadar bu böyle sürecek, ne zaman dinecek bu yangın bilmiyorum. ben bunları yazarken bile bu korkuyu, kaygıyı oturduğum yerden sürekli olarak hissederek yazdım. bunun çözümü, neredeyse orada olmalı çünkü. orada olmalıyız; doğayla baş ederek değil, tırnaklarla kazıyarak değil, ona bilimin ışığında kulak vererek bir yol almalıyız. coğrafyanın bizim için de artık yaşanabilir bir kader olması için birilerine, bir yerlere sesimizin ulaşması gerekiyor artık belki de. o halde ben tüm içtenliğimle ve serzenişimle başladığım gibi bitiriyorum; sahiden sesimi duyan var mı?
devamını gör...
371.
depremzedelerin azarlandığı, yakınları tekmelenen madencilerin ise yarınlar yok gibi çalışmasını unutanlar, ettiklerini çekmeden ölemesin inşallah. ayrıca yayın daraltmak kimin fikriyse ....
allah bir daha bu felaketi başımıza vermesin ve önlem alan kullarından eylesin bizleri.
allah bir daha bu felaketi başımıza vermesin ve önlem alan kullarından eylesin bizleri.
devamını gör...
372.
bi arkadasim da yasamisti bu depremi de allah'tan bisey olmamisti.
vefat edenlere allah'tan rahmet, yasayan, zarar gormus veyahut da gormemis depremzedelere de sifa, sabir ve gecmis olsun dileklerimi yolluyorum. amin.
edit: allah bidaha boyle bi olay yasatmasin. amin.
vefat edenlere allah'tan rahmet, yasayan, zarar gormus veyahut da gormemis depremzedelere de sifa, sabir ve gecmis olsun dileklerimi yolluyorum. amin.
edit: allah bidaha boyle bi olay yasatmasin. amin.
devamını gör...
373.
ne yazılırsa yazılsın kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir felaket. hem öncesinden gelme ihmaller hem de depremin ardından yapılan saçmalıklar da depremin hatırlatıcıları arasındadır.
devamını gör...
374.
değerli arkadaşlar kimse birbirini kandırmasın (bkz: unuttuk unutturuyoruz) yılda bir gün ölenlere rahmet ailelerine başsağlığı dilemekle unutmamazlık olmuyor. duygusal keman müzikleriyle strory atarakta bu iş olmuyor. hatırlıyor musunuz depremin ilk aylarında tarot baktırır gibi insanlar binalarının depreme karşı dayanıklılığına baktırıyordu şimdi baktıran varmı merak ediyorum? kaçınız evinde deprem çantanız hazır? yarın bir gün istanbul depremi olacak ben kahin değilim ancak size olacakları söyleyeyim:
o gün geldiğinde yine binalar yıkılacak, yine insanlar enkaz altında kalacak, yine çocuklar kaybolacak. ve biz,
‘keşke’ diye başlayan cümlelerle acımızı hafifletmeye çalışacağız. ama o ‘keşke’ler hiçbir zaman yıkılan
hayatları geri getirmeyecek. deprem uzmanları, deprem unutulana kadar millî kahramanlarımız olacak. sonra unutulup gidecekler tabii ki. çadır
krizleri, iletişim krizleri… krizler, krizler. yalan dolan onlarca haber dolanacak; barajlar patlayacak, insanlar kaçışacak. enkaz altında binlerce
insanın çığlığına şahit olacağız. insanlar kendi ölümlerini izlerken, biz de onlar gibi izleyeceğiz. sonra ne olacak peki? ‘önlem alınamaz mıydı?’ diye
soracağız. evet, önlem alınamazdı. soruyorum değerli okuyucu arkadaşlarım abilerim ablalarım 53 bin insan öldü 53 bin dile kolay 53 bin anne 53 bin baba 53 bin çocuk bir şey değişti mii? bence hiçbir şey değişmedi ölen öldüğüyle kaldı. ölmemeye bakın yoksa senede bir gün yad edilirsiniz yoksa senede bir gün ailenize sabır dilenir. soruyorum tekrardan unutmadık mı hakikaten.?
o gün geldiğinde yine binalar yıkılacak, yine insanlar enkaz altında kalacak, yine çocuklar kaybolacak. ve biz,
‘keşke’ diye başlayan cümlelerle acımızı hafifletmeye çalışacağız. ama o ‘keşke’ler hiçbir zaman yıkılan
hayatları geri getirmeyecek. deprem uzmanları, deprem unutulana kadar millî kahramanlarımız olacak. sonra unutulup gidecekler tabii ki. çadır
krizleri, iletişim krizleri… krizler, krizler. yalan dolan onlarca haber dolanacak; barajlar patlayacak, insanlar kaçışacak. enkaz altında binlerce
insanın çığlığına şahit olacağız. insanlar kendi ölümlerini izlerken, biz de onlar gibi izleyeceğiz. sonra ne olacak peki? ‘önlem alınamaz mıydı?’ diye
soracağız. evet, önlem alınamazdı. soruyorum değerli okuyucu arkadaşlarım abilerim ablalarım 53 bin insan öldü 53 bin dile kolay 53 bin anne 53 bin baba 53 bin çocuk bir şey değişti mii? bence hiçbir şey değişmedi ölen öldüğüyle kaldı. ölmemeye bakın yoksa senede bir gün yad edilirsiniz yoksa senede bir gün ailenize sabır dilenir. soruyorum tekrardan unutmadık mı hakikaten.?
devamını gör...
375.
milyonlarca insanı bir ömür boyu asla unutamayacağı travmalara maruz bırakan çok ama çok acı bir olay.
hiçbir zaman akıllanmayacağız.
her seferinde bunu tekrar ve tekrar kanıtlıyorlar.
allah gani gani rahmet eylesin vefat edenlere.
hiçbir zaman akıllanmayacağız.
her seferinde bunu tekrar ve tekrar kanıtlıyorlar.
allah gani gani rahmet eylesin vefat edenlere.
devamını gör...
376.
siyasi görüşlerimin buraya yazamayacağım kadar radikalleşmesine sebep olan süreç. tüm o halkın gönderdiği yardımların üzerine parti logosunun yapıştırılması, halka çadır satma rezilliği, depremzedelere edilen hakaretler, yagmacilara karşı ve asayiş için tsk'nın inatla görevlendirilmemesi... malum kitleye karşı olan nefretimi buraya yazsam bana psikolog önerisi yaparsınız.
erdoğan'ın yardım ulaşmayan yer kalmadı açıklamasını depremin merkez üssündeki eski sevgilime sorduğumda üşüyoruz burada kimse yok cevabini aldığımda ilk defa elimin kolumun bağlanıp hiçbir şey yapamamanın çaresizliğini yaşadım. bir haftada 11 kilo verdim o süreçte. ben bunları yasadiysam orada yaşayan insanların acısını tahmin edemiyorum. hayatını kaybedenlere allah rahmet eylesin.
bu süreçte kafama dank eden en net şey şu oldu. seviyorsanız küçük oyunlar yapmayın hayat birkaç dakikaya sığacak kadar kısaymış. sarilabiliyorken sarılın, soyleyecekken soyleyin. hala psikolojik etkileri sürüyor bende.
yazık memleketime.
erdoğan'ın yardım ulaşmayan yer kalmadı açıklamasını depremin merkez üssündeki eski sevgilime sorduğumda üşüyoruz burada kimse yok cevabini aldığımda ilk defa elimin kolumun bağlanıp hiçbir şey yapamamanın çaresizliğini yaşadım. bir haftada 11 kilo verdim o süreçte. ben bunları yasadiysam orada yaşayan insanların acısını tahmin edemiyorum. hayatını kaybedenlere allah rahmet eylesin.
bu süreçte kafama dank eden en net şey şu oldu. seviyorsanız küçük oyunlar yapmayın hayat birkaç dakikaya sığacak kadar kısaymış. sarilabiliyorken sarılın, soyleyecekken soyleyin. hala psikolojik etkileri sürüyor bende.
yazık memleketime.
devamını gör...
377.
aslında biz ne yaşadık söyleyeyim mi?
biz aslında nükleer bir saldırı yaşadık! hem de iki kere.
neden mi?
yıkılan binalardaki asbest yüzünden. eski binaların yapı malzemesinde kullanılan bu kanserojen madde tozla birlikte solunduğunda kansere neden oluyor. yani önümüzde enkazdan sağ kurtulan vatandaşlarımızda kanser vakaları patlayabilir.
bu yüzden sözlüğe sesleniyorum. aramızda depremde enkazdan sağ kurtulan varsa ya da arama kurtarma ekiplerinde çalışmışlarsa derhal kanser taraması yaptırmalarını rica ediyorum. çünkü erken tanı hayat kurtarır.
yaşadığımız yıkımın dehşetini anlayın diye tekrar söylüyorum: biz aslında nükleer bir saldırı yaşadık.
biz aslında nükleer bir saldırı yaşadık! hem de iki kere.
neden mi?
yıkılan binalardaki asbest yüzünden. eski binaların yapı malzemesinde kullanılan bu kanserojen madde tozla birlikte solunduğunda kansere neden oluyor. yani önümüzde enkazdan sağ kurtulan vatandaşlarımızda kanser vakaları patlayabilir.
bu yüzden sözlüğe sesleniyorum. aramızda depremde enkazdan sağ kurtulan varsa ya da arama kurtarma ekiplerinde çalışmışlarsa derhal kanser taraması yaptırmalarını rica ediyorum. çünkü erken tanı hayat kurtarır.
yaşadığımız yıkımın dehşetini anlayın diye tekrar söylüyorum: biz aslında nükleer bir saldırı yaşadık.
devamını gör...
378.