481.
ooo kesinlikle (bkz: büyümek)
devamını gör...
482.
babaannemin camını kırıyordum.

alışkanlık haline getirmiştim bunu, ne zaman yaptırsa gidip tekrar kırıyordum. babamdan dayak yiyordum ama yine de pes etmeden yapıyordum bunu çünkü kendi halimde bir eğlenceye dönüştürmüştüm. arkadaşlarım sokakta top, saklambaç oynayıp mutlu olurken ben babannemin camına ayakkabı fırlatıyor, bundan keyif alıyordum.

ne hastalıklı bir çocukluk... ara sıra bu kadar saldırgan olmamın nedenini düşünüyorum, büyük ihtimalle tek çocuk olup aşırı sıkboğaz bir ailede büyümek... sırf küfür öğrenirim diye sokağa salmazlardı beni, hal böyle olunca içimdeki enerjiyi böylesine saldırgan bir şeyle dışarı vuruyormuşum meğerse.
devamını gör...
483.
fabrika satış mağazalarında fabrika satıldığını düşünüyordum
devamını gör...
484.
ablamin kafasini kiremitle yarmistim.
devamını gör...
485.
kardeşim küçücükken sümüğünü yerse zeki olacağını söylemiştim. diyarbakır- afyon yolu boyunca gizli gizli sümüğünü yemişti.
devamını gör...
486.
trt'ye gönüllü mahkum olduğumuz renkleri kısıtlı yıllar. zavallı spikerler gözlerini neredeyse kapatırmışçasına önlerindeki kağıtları itinayla okumaya çalışırken koca suratlarıyla ekranı kapladıklarından göz renklerini bir türlü seçemezdik. sanki silah zoruyla sunuculuk yaptıklarını düşündüğümden kendilerini kurtarmak için bir şeyler yapmak istemiştim. ve buldum da, televizyonun kenarındaki uyduruk hoparlörün süngerini delerek içine düştükleri bu esaretten kurtarmak... sonuç mu? süper kahraman olma hevesiyle yanıp tutuşan 3-4 yaşındaki miniğin hayal kırıklığı, abiden yenilen esaslı bir tokat ve babanın öfkesi. tamam saf ve salakçaydı, kabul. ama hayat o günlerde pek güzeldi be!
devamını gör...
487.
bizi buna kim inandırmıştı tam hatırlamıyorum ama birisi basketbol topuyla futbol oynarsak kaslarımızın daha güçlü ve dayanıklı olacağını söylemişti.

basketbol topuna pat küt kafayla falan vuruyorduk, koskoca bir neslin beyin nöronlarının yarısı bu yalana kurban gitti maalesef.
devamını gör...
488.
babanın arabayı kullanırken dönüşlerde sinyal koluna dokunduğunu fark etmeyip arabanın yolu bildiğini sanmak.
devamını gör...
489.
yaz ayları. sanayide çırağım, yaş 12 filan. araba geldi işte dükkana, biz de tabi iş biliyormuşuz gibi havalara girdik. kolpadan motorda bişeyleri kurcalıyoruz filan. sıcak motorda soğutma suyu kapağını açtım. allah korudu da yüzüme gelmedi ama kol ve el yandı maalesef. siz siz olun motor sıcakken radyatör kapağını açmayın. o günden sonra yaptığım işlerde hep ciddi oldum.
devamını gör...
490.
inşaat kumuna atlamak. hem kediler o kuma kaka yapıyor hem de yüksekliği ayarlayamazsın çivi gibi çakırlısın. az arkadaşım çocukken yumurta kafalı olmadı bu kumlar yüzünden.
devamını gör...
491.
sessiz kalmak.

hiç bağırıp çağıran, sürekli ağlayan bi çocuk olmamışım. 1 yaşındayken misafir gelmiş, onları uğurlarken ben de emekleyerek kapıya çıkmışım. kimse fark etmemiş, 2 saat kapıda oturmuşum. ne kaçmışım, ne de ağlamışım. baya baya pasifmişim ama 10'dan sonrası... şeytana diz çöktürürdüm :d
devamını gör...
492.
pipetle karinca yutmak. hupturuk gibi cekmistim bi de. reflekslerimin gözünü seveyim kucukken bile sacma sapan yerlerde ortaya cikiyomus
devamını gör...
493.
japon yapıştırıcısı ile gözümü yapıştırmışlığım var. *
devamını gör...
494.
bir kova suyu baştan aşağı bir kadının üzerine boca eden arkadaşımın yancısı olarak onu bu uğurda şevklendirmiş, dökersin naraları eşliğinde kadını sırılsıklam etmesini sağlamıştık. kadın bağırarak apartmana girmiş karşı komşunun evine dalmış bizi arar vaziyetteyken biz evin içinde tir tir beklemedeydik.
- içeri giremez ya? ya kapıyı kırarsa?
ıslanmış bir kadın içindeki canavarı çıkarmışız susmuyor..
-çıkacaksınız dışarıya!
evde ebeveyn yok.. üç şapşal çocuk.. kapıya en uzak mesafe neredeyse cenin pozisyonunda hareket aldık. bu çılgınlıkla kapıyı kırabilir düşüncesi ile bir yarım saat psikolojik savaş verdik.. ağlayan arkadaşıma teselli de verdim benim şu meşhur dramatik sözlerim:
- boşver hak ettik!
kadın asla kapıyı terketmez...
bir yerde pes edecek, bitecek bu kabus..
ses kesildi. katır kutur sesler geldi.. balkonun bir köşesinden en cesurumuz -suyu kadının üzerine boşaltan- kadını çıkarken gördü. yetmez .. bir yere gizlenmiş olabilir. bir yarım saat bekledik..
o kapı kalbimiz ağzımızda açıldı.
sürpriz.. ayakkabılarımız yok..
sitedeki üç apartman ötesi annelerimizin kısır günü partisine, güvenli kollara, şevkatli göğüslere atlamak için üç apartman var. parkuru geçmek için ayakkabı gerekli. arkadaşımın annesinin topuklu terlikleri birinin ayağındaydı en son.. ben elime sopa gibi bir şey aldım. ne yapacağım sanki.. sopa yutmuş gibi kısır partisine doğru titreyerek yol aldık... annelerimiz epey dalga geçtiler. yaptığımıza kızamadılar bile suratlarımız bembeyaz ne yapsınlar?

tam 1 hafta sokağa çıkamadım ben o kadın her an bir yerden karşıma çıkacakmış gibi geldi. bakkala bile arkadan anneme baktırarak gittim ben. ıslak kadında görmeye dayanamam.*

keske yine salaklıklar yapsak..
devamını gör...
495.
sadece çocukluk mu hala devam ediyorsak nolacak *
devamını gör...
496.
belki gülersiniz diye yazıyorum.. kentli ve eğitimli bir ailede büyüdüm. babaannem oldukça dindardı sadece. (ancak sonsuz bir sevgi ve şefkat sahibi gerçekten inanan biriydi. annem ve babama oranla beni şımartacak ölçüde müsamahakar olduğu içinde, çocukça bir kurnazlıkla babaanneme yakın dururdum hep. tabii o'da üzerimdeki bu güveni bana tanrı, din vs söylemiyle kullanır, kendince küçük bir mümin yaratmaya çalışırdı. ama tabii bunu ikimiz arasındaki bir 'sır' gizliliğinde sürdürürdük. çünkü diğer yetişkinlerin karşı çıkacaklarını ve 'bizden olmadıklarını' biliyorduk.
kısaca sanırım daha 4-5 yaşlarında babaannemin tanrısı ile tanıştım. ( hoş ailede muhtemelen herkesin tanrı inancı vardı, ateist yoktu. ama dedem sadece cumaları camiye gider, ötekilerce bayram namazlarına gidilirdi sadece.. ve babaannem dışında düzenli namaz kılan kimse yoktu.) neyse sadede geleyim. babaannemle aramızdaki -ötekilerinkinden farklı- tanrımız, çocuk zihnimi allak bullak ediyordu.. korkuyordum başlarda ama, karıncaezmez bu şirin iyilik meleğimi böylesine korkutan tanrı'yı da sevemiyordum bir türlü. giderek korkmamaya da başlamıştım, çünkü babaannemin sandığı kadar güçlü olmadığını bile düşünür olmuştum. kendilerinden hiçbir şey gizlememem gerektiğini bildiğim ve söz verdiğim annem, babama söylemediğim sırrım olduğu halde, tanrı bana hiçbir şey yapmıyordu işte. bu güçsüzlüğünden mi kaynaklanıyordu, onun da işine geldiği için çıkarından mı yapıyordu bilmiyorum ama, her iki durumda da 'sır'tanrısı bana sevimli gelmiyordu.. giderek, bu tanrıdan babaannemi de kurtarabileceğime inanmaya başlamıştım. ancak buna ne zaman yeltenecek, söz açacak olsam, babaannemin korku ve tedirginliğinin arttığını görmek üzüyordu beni. yaşlı meleğim çok korkuyordu.. onu bir de ben üzmeyi aklımdan bile geçiremezdim. ama artık benim o dünya tatlısı yaşlı meleğimi bu denli korkutan 'sır' tanrıya inanmamaya korkmamaya karar vermiştim. sonra mı ne oldu.. sonra ötekilerin korkmadıkları tanrılarını düşündüm. onları da anlamıyordum. bir tanrıları olması gerektiğine niye inanıyorlardı, neden gerek duyuyorlardı çözemedim.
ileriki yıllarda yaşlı meleğimde, dedem de öldüler.. ilkokulda tanrıyı unutmuştum.. sonraki yıllarda okulda derste karşılaştım onunla..
artık babaannemde dedem de, cumalar ve hatta bayram namazları falan yoktu ailemde. sanırım sadece ramazanlarda hatırlanıyor onda da çok kuralcı ve ciddiye alınır değildi açıkçası.
sanki bir matematik problemi bir fizik kavramı gibi okumaya başladım konu üzerine.. hemde deliler gibi okumaya başladım.. ülkemin de gündemindeydi artık.. ciddiye alarak olabildiğince çok okuyup araştırarak öğrendim..
yaşlı meleğimi korkutabilecek, onu gittiği yerde üzebilecek bir tanrı yok.. eminim. içim rahat..
(çocuk aklımla bile ona meydan okuyup çağırdığımda bile gelememişti zaten. )
masallara kanmayın dostlarım. benim kadar ciddiye alıp okumanız, vakit kaybetmeniz de inanın gerekmez. o yok.. olamaz da zaten..
olsaydı böyle mi olurdu dünya..
düşüne taşına, hesaplayıp yarattığı dünya ve insanlık böyle olan bir tanrıdan mı korkup, yardım umacaksınız..
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"çocukken yapılan salaklıklar" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim