din

insanoğlunun tarih öncesi çağlardan beri biriktirdiği vehimlerinin kompleksleşmiş hâli.

doğa hakkında sahip olduğumuz bilgi arttıkça ve objektifleştikçe bu türden delüzyonlarımızdan kurtulmaya başladık ve bu süreç günümüzde özellikle bilimsel üretimin geliştiği yerlerde hızlanmakta. örneğin; bir zamanlar fırtına, sel veya deprem gibi hadiseler herkes tarafından tanrının gazabı vehmedilirken, artık birçok insan bunların (nesnel) açıklanabilir doğa olayları olduğunu biliyor.

maneviyat, teslimiyet. yani; maddiyat mode off olmadıkça, din ilkesel anlamda açıklığını, sürdürülebilirliğini gerçekleştiremiyor. onun için yaş 55+ olmadıkça aslında çok da yaşanamayan, yaşandığında kendinden çok başkalarına sıkıntı veren en büyük gerçek.

her ne kadar kendisi duyulduğunda akla islamiyet ya da diğer ibrahimi dinler gelse de dünyanın her tarafında öyle olmayan. sam harris'in çok sevdiğim bir lâfı var bir terim olarak din kavramının spor kavramından çok da farkı yok. badminton'a da spor diyoruz tayland boksuna da ama baktığınızda ikisinin çok da bir ortak noktası yok. hatta aynı din ailesine mensup dinlerde bile kavramlar hatta şahsiyetler aynı olsa bile o kavramlara atfedilen değerler çok farklı. mesela yahudilikte peygamberlerin günahsız olduğu inancı yok hatta tanah'ta peygamberlerin çok da hoş olmayan anıları uzun uzun anlatılmıştır ya da kutsal kitabın doğrudan tanrı tarafından dikte ettirildiği inancı yahudilik ve hristiyanlikta yoktur. hz. isa'nin babasız doğması'na inanmıyor olmayisiniz sizi hristiyanlık'tan çıkarmazken islamiyet'ten çıkarır.

aslında bu durum daha net olarak asya dinlerine bakınca ortaya çıkıyor. lisedeyken falan din öğretmenleri hep demiştir ya dünya'ya 124 bin peygamber geldi ve dünyadaki dinler aslında hep islamiyet kaynaklı ama zaman içerisinde bozulmuşlar. tamam hinduizm için belki bu söylenebilir. bizdeki tasavvufla (ki tasavvuf türklerde ve iranlılar da vardır, araplar dinsizlik olarak görmüşlerdir) hindu felsefesindeki bazı kavramlar benziyor. keza brahman'in brahma, vishnu ve shiva'da üç kişiliğinin olması, oradan 33 daha alt tanrıya geçmesi oradan daha da dallanıp budaklanip hinduizm'in adını 330 milyon tanrılı dine çıkması kısmen bu modele uygun. adamlar bizdeki gavs, evliya gibi kavramların her birine bir tanrı demişler. ama mesela şintoizm ya da budizmin bir çeşit islam'dan türediğini iddia etmek bayağı zor.

din yolunda doğru ilerledikçe daha huzurlu hissettirmek o dinin getekliliğini daha çok anımsatıyor.

din hayattır.

günümüzde de olmak üzere tüm dönemlerde üzerinden paralar kazanılan, insanların manevi duygularını ve maddi kazançlarını ellerinden almak için uğraşan dolandırıcıların kullandığı araç. (bkz: din tüccarlığı)

kimseyi iyi ve ahlaklı bir insan yapmaya yetmediği son gözlemler ile ortaya çıkmıştır.

gelişmemiş toplumlarda, halkı yönetmek ve belirli bir profil oluşturmak için birinci sıradaki araçtır.

fark edildiği üzere herhangi özel bir din bağlamında bahsetmiyorum.

konu üzerinde söylenen en güzel söz; evrende dünya haricinde bir çok gezegen olduğunu söylediği için roma katolik kilisesi tarafından yakılarak idam edilen giordano bruno'ya ait. "tanrı iradesini dünyada hakim kılmak için iyi insanları, kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için tanrıyı kullanırlar."

eski zamanın toplum mühendisliğidir.

inanıldığında hayata dair bir gaye ve izlenecek bir yol sağlamasıyla peşinden gitmenin kolay olduğu bir kavramdır. bence asıl zor olan, varoluş sebebinin bilinmezliğinden oluşan boşluğu kendi kendine doldurabilmek, kendi yolunu çizebilmektir.

inanmadığımdır , insanlar nasıl araştırmadan bu kadar rahat inanabiliyor anlamak çok güç olsada neyse diyip geçiyorum.

paradan daha hızlı yayılan ilahi eylem.

keşke olmasaydı da, yaratıcıya doğrudan erişebilseydik dedirten olgu. aracılar her şeyi bozuyor, herkes kendi düşüncesini doğru inanç diye yutturuyor, savaşlar çıkıyor, bölünüyoruz.

psikolojik kitle imha silahıdır. etkileri yüzlerce, hatta binlerce yıl sürer. neyse ki bilim gibi bir zırha sahibiz.

afyon da denmiştir.
daha iyi bir karşılık bulsam sanırım onu da yazardım.

inanç.

milletlerin afyonu dediğimizde ortadan kalkmayan, yıkıldı denildiğinde yeniden canlanan, tarihin en güçlü ve gerçek değeri.mitolojiler, eski felsefe okullarının görüşleri, eski bilim öğretileri, ruhsal ve mistik tecrübeler dinlerin içinde harmanlanır.çoğu saçma şeyin kaynağı gibi görülür dinler.ama dinin olmadığı yerde de saçmalıklar hakimdir.mao heykelinin önünde secde eden çinlilerin veya evrene mesaj yollayan çok gelişmişlerin bir dini yoktur mesela ama saçmalama tam gaz devam etmektedir.bu yüzden dinler ortadan kalkacak dünya süper olacak diye boşuna beklemeyin.insanın hasta ve manyak bir canlı olduğunu kabul edin ve rahat olun.

kanun ve kurallar silsilesi.

illa gökten inmesi gerekmez; ideolojisi olan herhangi bir görüş, mesela kemalizm, demokrasi, komünizm, sosyalizm ve hatta ateizm de birer dindir.

insanın psikolojik evrimi sürecinde geliştirdiği hayal dünyasının oluşturduğu inançların sistemleşmiş halidir.

wilhelm schmidt hakkında #18460 nolu entryde bir kafa karışıklığı olmuş. muhtemelen yazar şu makaleyi okumuş ve inanmış.
oysa makalenin yayınlandığı dergi indeksli bile değil. muhtemelen makalenin yazarı referans gösterdiği "the origin and growth of religion" adlı kitabı hiç okumadı. çünkü kitabın adını eksik yazmış ve ilk basım tarihi 1931 ancak kaynakçada 1935 tarihli muhtemelen 2. baskısından atıf yapıyor olmalı. eğer kitap elinde olsaydı ve okumuş olsaydı kaçıncı baskı olduğunu da belirtirdi.

üstelik wilhelm schmidt bir cizvit papazdır. galiba why so darius nickli yazar alman filozof 'wilhelm schmid' ile cizvit bir papazı birbiriyle karıştırdı.

bu başlık altında 'hak dini' öveceğinize açın biraz interneti tarayın, rica edeceğim.

halkların afyonudur.