bir insana yapılabilecek en büyük kötülük
karşı tarafın vaktini çalmaktır. en büyük hırsızlıklardan birisidir bence. değmeyecek biri için vaktinizi harcamış olduğunuzu farketmek de çok acıtır.
edit: imla
edit: imla
devamını gör...
ak trollerin sesli sohbeti
akp'nin geçtiğimiz gün yayımlayıp sildiği çizgi film videosu, akp'nin paralı trollerini rahatsız etti. parti içindeki çözülme, sosyal medyada bir sohbet odasında ifşa oldu. sohbette çizgi film videosunu erdoğan'ın sildirdiği söylendi.
ses kaydı için
devamını gör...
biten ilişkinin ardından yapılanlar
önce ağır üzülüyorum, baya bi dramatize ediyorum, ama öyle böyle değil, komik bi melankoli benimkisi, bir noktaya kitlenip, karanlıkta uyanık yatmalar filan :)))
sanırım çocukluğumuzda çok fazla televizyona maruz kaldığımızdan, öğrenilmiş tepkilerimiz var,
daha ileriki yaşlarda, (bende 40+)
aslında "kendi" halinizi "bulduğunuzda" yani sürekli izlemek, duymak, görmek durumunda bırakıldığınız ve otomatik olarak öğrendiğiniz şeyleri, aslında "kendi" nizin yapmayı tercih etmediğini görüyorsunuz...
işte bu yaşadığım melankoli gittikçe daha da kısa sürüyor, hele bir de hava güzelse :) değilse de :)
son 10 yıldır genelde tanışma ve başlangıç aşamasından öteye gidemediği için hiçbir deneme, ertesi gün filan, ufak bir "oh be" durumu yaşadığımı farkettim, resmen seviniyorum :) kendime kavuştuğum için..
hemen kahvemi alıp, atıyorum kendimi, kadıköy, moda, eskici antikacı, retro vitntage, bir de vapura binersem, karaköy, cihangir, tasarımcı dükkanları, hem yürüyorum, hem de bir yandan çay/kahve, tatlı tuzlu bir şeyler yiyorum, işler iyiyse bir doz da ayakkabı (antidepresan) alabilirsem, hiç bir şeyim kalmıyor :)
eve çok mutlu dönüyorum.
zaten benim bu güzergahımdaki dükkanlar ve sahipleri hatta müşterileri bile ahbabım olduğu için, en az bir aydır da beni görmedikleri için, akşama kadar, nerelerdesin, niye gelmiyorsun ne yaptın işlerin ne oldu, zayıflamışsın, şu saçının rengini değiştir noolur :) muhabbetleriyle, (saçım mavi filan değil, bakır rengi ama, benimkiler tekrar esmer olmamı istiyor :) bütün gazımı alıyorlar sağolsunlar,
şimdi yazınca farkettim, gerçekten yalnızken ne kadar mutluyum ya :)
tek başıma sağladığım huzuru aratmayacak birisi ile karşılaşmam çok zor galiba...
sanırım çocukluğumuzda çok fazla televizyona maruz kaldığımızdan, öğrenilmiş tepkilerimiz var,
daha ileriki yaşlarda, (bende 40+)
aslında "kendi" halinizi "bulduğunuzda" yani sürekli izlemek, duymak, görmek durumunda bırakıldığınız ve otomatik olarak öğrendiğiniz şeyleri, aslında "kendi" nizin yapmayı tercih etmediğini görüyorsunuz...
işte bu yaşadığım melankoli gittikçe daha da kısa sürüyor, hele bir de hava güzelse :) değilse de :)
son 10 yıldır genelde tanışma ve başlangıç aşamasından öteye gidemediği için hiçbir deneme, ertesi gün filan, ufak bir "oh be" durumu yaşadığımı farkettim, resmen seviniyorum :) kendime kavuştuğum için..
hemen kahvemi alıp, atıyorum kendimi, kadıköy, moda, eskici antikacı, retro vitntage, bir de vapura binersem, karaköy, cihangir, tasarımcı dükkanları, hem yürüyorum, hem de bir yandan çay/kahve, tatlı tuzlu bir şeyler yiyorum, işler iyiyse bir doz da ayakkabı (antidepresan) alabilirsem, hiç bir şeyim kalmıyor :)
eve çok mutlu dönüyorum.
zaten benim bu güzergahımdaki dükkanlar ve sahipleri hatta müşterileri bile ahbabım olduğu için, en az bir aydır da beni görmedikleri için, akşama kadar, nerelerdesin, niye gelmiyorsun ne yaptın işlerin ne oldu, zayıflamışsın, şu saçının rengini değiştir noolur :) muhabbetleriyle, (saçım mavi filan değil, bakır rengi ama, benimkiler tekrar esmer olmamı istiyor :) bütün gazımı alıyorlar sağolsunlar,
şimdi yazınca farkettim, gerçekten yalnızken ne kadar mutluyum ya :)
tek başıma sağladığım huzuru aratmayacak birisi ile karşılaşmam çok zor galiba...
devamını gör...
eyluling hate yoldaş benjamin franklin lucifer iko
şampiyonlar ligi 1. torbadir.
devamını gör...
yazarların başına gelen doğaüstü olaylar
yazın iki kez, kulağıma okunan arapça fısıldama sesiyle uyandım.rüya desem nefesi ve ağzı kulağımın içinde hissettim.bir iki hocaya sordum yorum yapamadılar.neydi bilemiyorum.
devamını gör...
dış görünüşün her şey olduğu gerçeği
"bir başkasının içindeki güzelliği görmek, özel insanların yapabileceği bir iştir. dış görünüş ise sadece basit insanları etkiler."
- balzac
- balzac
devamını gör...
ekşi sözlük
çaylaklığım sırasında yazdıkları -sözlüğün adını da alan- bir bot vasıtasıyla 90 günde bir hesabı askıya aldıklarını ve anket kanalındaki başlıklara entry adındaki tanımlar girildiğinde sıralamaya etkisi olduğunu 2,5 yıl sonra yazar olduktan sonra öğrendiğim bir sözlüktür. çaylakken maksimum 10 entry girip yazarlık sıralamasına sokmaktadır. ilk 10 yılında açılan başlıklarda entryler vasıtasıyla önceki entryler okunarak ya da üstüne bir şeyler katılarak başlıklarının güçlendirildiği, ilk 10 yılından sonra trollük, vasatlık, kim kime bindi kime kime çıktı ve magazin tadında, kaynak gösterilmeden intihal yapılan ve bariz bir şekilde haber sitelerinin hit kasmak amacıyla haberleriyle reklamlarını yaptıkları, bilimden ve bilgiden uzak reddit’teki bir konu hakkında toplanan toplulukları bir sözlük başlığıyla kıyaslandığında başlıklara belâ okutmaktadır. içerisinde her çeşit insan barındırmakla beraber takıldığım teknoloji kanalı ölücü tabirindeki yazarların referans link ve kodlarıyla doludur. görsel özelliği gelmeden önce eksiup.com adında sitelerinin olduğu imajı göstermiş bir resim-video yükleme sitesine karşı şikâyet kanallarını açık tuttuklarını dile getirmişler ve daha sonra eksisozluk/img ve cdn.eksisozluk.com domainlerinde link verecek şekilde entry paneli içinde görsel yükleme sitelerini aktif hâle getirmişlerdir. gerek gündelik olaylar gerek sosyal sorumluluk projelerinde efektiflikleri ise tartışmaya açık olmadıkları kanaatindeyim. sebepsiz yere bir mahkeme kararıyla ya da yarası olan moderatörler tarafından başlıklar ve dolayısıyla entrylerin uçurulduğu ya da gündemde görünmemesi için elle sol frame'den gizlendiği görülmekle birlikte bazı anahtar kelimeler otomatik olarak sol frame'den gizlenmektedir. tek bir başlığa giden birden fazla açılan başlıklara tembel moderatörlerin atadığı karagöz rozetli kişiler gerek taşıyarak gerek farklı adla müdahale etmektedir. tasnifçiler ise her ne kadar pek yazarlarca kullanılmayan kanallara başlık ataması yapmaktadır. moderatörlerin hoşlaştığı bazı entryler ekşi şeyler adında sitede onedio formatında bir başlık altında kopyala yapıştır yayınlanmakta, pena adlı youtube kanalına belli başlı alanlarda temeli sağlam ya da öyle olmayan kimine göre dolu kimine boş ünlü olduğunu iddia ettikleri kişileri çıkartmakta, bu video bölümlerinde sözlük yazarlarından entry vasıtasıyla gelen seçmece soruları cevaplamakta ve daha sonra da bir başlık hakkında düşünceleri alınmaktadır. bu ünlülerden bazıları videolarından birinde sözlük yazarlarına küfrettikleri için sözlük yazarları tarafından da eleştirilmiştir. debe adlı bir kanal ise her ne kadar algoritma seçiyor denilse de moderatörlerin hoşlaştığı bazı entryleri 24 saat boyunca bünyesinde tutmaktadır. bu kanal bir nevi snapchat-instagram'ın hikâye'sine ve twitter'ın fleets özelliğine benzemektedir.
devamını gör...
nuh tepesi
bugün netflix’e gelmiş, yönetmenliğini cenk ertürk’ün yaptığı, köylüleri niçin öldürmeliyiz temalı film. ali atay’ın ilk kez oyunculuğunu beğendim diyebilirim. türkişi dondurma’da hatta ayla’da bile o zevzek karakterinden çıkamamış gibi gelmişti bana. mecnun karakterinin zivir zivir konuşma şeklini, manasız şebekliğini üstünden atamamış bir oyuncu olarak görüyordum ama bu filmde olmuş. dolu dolu küfür gerekiyormuş herhalde drama oynaması için.
ömer karakterinin babasıyla gizli selfie’si sahnesinde çok yaralandım. elif karakterini ise çok gereksiz buldum. özellikle gece yarısı dağ başı köy evine gelip hiçbir şeye değinmeden gitmesi saçmalığı? sırf ömer o ‘özür dileyeceksin’li müthiş tiradı atsın diye temelsiz bir ziyaret. araya bi 3 saniye ‘velayet’ lafı sıkıştırdın. bu muydu? this meeting could be an e-mail elif, niye gecenin yarısı hiçbir şey söylememek için kalktın dağ arası karanlık köy yerine geldin ya doğurmaya 5 kala halinle? bi şey de demedin, ne kadar gereksiz bir olay. gece gece hırp diye belirdin, yok oturmiim yok gidiim, lan ne geldin ne? niye?
peki muhtarın “ağacın hesabındaki paranın yarısını vereyim git istanbul’dan kendine ev al” demesi? ağaca bak, trilyonermiş, yedirirler mi size? gelmişsiniz bir köroğlu bir ayvaz, para basan ağaca benim diyeceksiniz din tüccarlarının yuvasında, iyi cam çerçeve dökülmesiyle yırttınız, şansınız varmış.
ömer karakterinin babasıyla gizli selfie’si sahnesinde çok yaralandım. elif karakterini ise çok gereksiz buldum. özellikle gece yarısı dağ başı köy evine gelip hiçbir şeye değinmeden gitmesi saçmalığı? sırf ömer o ‘özür dileyeceksin’li müthiş tiradı atsın diye temelsiz bir ziyaret. araya bi 3 saniye ‘velayet’ lafı sıkıştırdın. bu muydu? this meeting could be an e-mail elif, niye gecenin yarısı hiçbir şey söylememek için kalktın dağ arası karanlık köy yerine geldin ya doğurmaya 5 kala halinle? bi şey de demedin, ne kadar gereksiz bir olay. gece gece hırp diye belirdin, yok oturmiim yok gidiim, lan ne geldin ne? niye?
peki muhtarın “ağacın hesabındaki paranın yarısını vereyim git istanbul’dan kendine ev al” demesi? ağaca bak, trilyonermiş, yedirirler mi size? gelmişsiniz bir köroğlu bir ayvaz, para basan ağaca benim diyeceksiniz din tüccarlarının yuvasında, iyi cam çerçeve dökülmesiyle yırttınız, şansınız varmış.
devamını gör...
deliderviş
nickaltının neden bu kadar boş olduğunu merak ettiğim yazar ağabey. sesin tam da tahmin ettiğim gibi hocam. derinden, pes ama etkileyici.
devamını gör...
intiharın eşiğinde olmak
uzunca bir süre içinde bulunduğum durum.
sonra nasıl oldu bilmiyorum, bir anda kendimi mutluyken buldum. o ufacık mutluluğa tutunup dünyayı daha güzel görmeye başladım. belki olduğundan daha güzel. sonra o ufacık mutluluğun yanına yeni daha büyük mutluluklar eklendi, mutluluklarım gittikçe büyüdü. arada kaybettiklerim oldu tabiki, ama beni her mutlu eden şeye o ilk mutluluğum gibi sarıldım. şimdi çok daha iyi ve sağlıklıyım.
aynı zamanda intihar eden birinin ardında kalan kişilerden biriyim. inanın bana arkasından üzüleceğimi ve onu seneler sonra bile hatırlayacağımı hayal bile edemezdi. kimin hayatına nasıl dokunduğunuzu bilemezsiniz. siz arkamdan üzülecek kimse yok diye düşünürken seneler sonra bile sizi hatırlayıp üzülen insanlar olacak.
sonra nasıl oldu bilmiyorum, bir anda kendimi mutluyken buldum. o ufacık mutluluğa tutunup dünyayı daha güzel görmeye başladım. belki olduğundan daha güzel. sonra o ufacık mutluluğun yanına yeni daha büyük mutluluklar eklendi, mutluluklarım gittikçe büyüdü. arada kaybettiklerim oldu tabiki, ama beni her mutlu eden şeye o ilk mutluluğum gibi sarıldım. şimdi çok daha iyi ve sağlıklıyım.
aynı zamanda intihar eden birinin ardında kalan kişilerden biriyim. inanın bana arkasından üzüleceğimi ve onu seneler sonra bile hatırlayacağımı hayal bile edemezdi. kimin hayatına nasıl dokunduğunuzu bilemezsiniz. siz arkamdan üzülecek kimse yok diye düşünürken seneler sonra bile sizi hatırlayıp üzülen insanlar olacak.
devamını gör...
şeker ahmet paşa
türkiye'de gerçek anlamda ilk resim sergisi düzenleyen osmanlı ressamıdır.aynı zamanda asker ve bürokrattır ama ben ressamlık kısmına değineyim.
tatlı dili ve hoş sohbeti nedeni ile 'şeker' adıyla anıldı. fransa'daki hocası jean-léon gérôme'dan satın aldığı tablolar türkiye'nin ilk tablo koleksiyonunun örneklerini oluşturdu.
tablolarında
kavun dilimleri, üzüm salkımları, özenle kesilmiş karpuzlar ve meyve kümeleri oldukça meşhurdur.

tatlı dili ve hoş sohbeti nedeni ile 'şeker' adıyla anıldı. fransa'daki hocası jean-léon gérôme'dan satın aldığı tablolar türkiye'nin ilk tablo koleksiyonunun örneklerini oluşturdu.
tablolarında
kavun dilimleri, üzüm salkımları, özenle kesilmiş karpuzlar ve meyve kümeleri oldukça meşhurdur.


devamını gör...
normal sözlük'te herkesin fakir olması
neden benim oğlumun flütü yok. kaç para ulan bir flüt? diye isyan ettiğim durum. gerçi benim oğlum da yok ama olsun.
edit: 'da' ayrı uyarısı yapan (bkz: ugursuzbirsey)e teşekkürler.
edit: 'da' ayrı uyarısı yapan (bkz: ugursuzbirsey)e teşekkürler.
devamını gör...
yere tükürenleri uyaran insan
ha yere tükürmüşsün, ha adam öldürmüşsün farkı yok benim gözümde. neden yaparsın ki öyle şeyler*
devamını gör...
fas çayı
fas çayı olarak ta anılan nane çayı, çay ve naneden oluşan fas kökenli sıcak içilen bir içecektir. mağrip bölgesinde, orta ve batı afrika’da oldukça popülerdir. bu bölgelerde bulunan ülkelerin önemli bir kısmı eski fransız sömürgesi olmasından dolayı günümüzde fransa’da da çokça tüketilen bir lezzettir.

tarihçesine gelecek olursak, 9.yy’da bir tüccar olan süleyman isimli bir mağriplinin çin’e yaptığı seyahatlerini not aldığı yazılarında, çayın çinliler için neredeyse kutsal görüldüğünü ve sosyal hayatın çok önemli bir parçası olduğunu aktarmaktadır. çay hakkında, çin’de bulunanlar dışında günümüze ulaşan en eski bilgidir. çayın pakistan, iran, arap yarımadası ve türkiye’den sonra mısır’a 16.yy’da ulaştığı tahmin ediliyor ancak libya çölünün ötesine geçmiyor.
çin’in yeşil çayı ancak 17.yy. sonlarında mağrip ülkelerine ulaşmaya başlıyor. 18.yy.’da ingilizlerin hindistan’da ürettikleri çayları fas’ta bulunan limanlara ulaştırmaya başlamasıyla bölgede çay yavaş yavaş sosyal hayatta yerini bulmaya başlıyor. hindistan’da ingilizlerin, hindiçin’de fransızların, endonezya’da ise hollandalıların çay yetiştiriciliğini büyük ölçüde geliştirmesiyle çay artık nadir bulunan bir bitki olmaktan çıkıyor ve dünyanın birçok bölgesinde tüketimi artıyor.
o döneme kadar mağrip ülkelerinde nanenin demlenmesiyle elde edilen bir içecek günlük hayatta çokça tüketiliyordu, çayın bölgeye ulaşması ve her eve girmeye başlamasıyla nane ve yeşil çayın demlenmesiyle elde edilen yeni bir içecek ortaya çıktı ve kısa sürede bölge halkının çokça tükettiği bir tat halini aldı. bu yeni lezzet zaman içinde yavaş yavaş ta olsa kültürel bir gelenek ve ulusal bir içecek halini almaya başladı. bölgenin göçebe halkları sayesinde nane çayı tüm mağrib’e, sonrasında orta ve batı afrika’ya kadar yayıldı.
kaynak
aynı zamanda benim bir faslı'nın elinden içme şansını bulduğum çaydır. nanesi sert değildir, çok hoş bir aroma katar. eğer fırsatını bulursanız muhakkak denemeniz gereken bir lezzettir.

tarihçesine gelecek olursak, 9.yy’da bir tüccar olan süleyman isimli bir mağriplinin çin’e yaptığı seyahatlerini not aldığı yazılarında, çayın çinliler için neredeyse kutsal görüldüğünü ve sosyal hayatın çok önemli bir parçası olduğunu aktarmaktadır. çay hakkında, çin’de bulunanlar dışında günümüze ulaşan en eski bilgidir. çayın pakistan, iran, arap yarımadası ve türkiye’den sonra mısır’a 16.yy’da ulaştığı tahmin ediliyor ancak libya çölünün ötesine geçmiyor.
çin’in yeşil çayı ancak 17.yy. sonlarında mağrip ülkelerine ulaşmaya başlıyor. 18.yy.’da ingilizlerin hindistan’da ürettikleri çayları fas’ta bulunan limanlara ulaştırmaya başlamasıyla bölgede çay yavaş yavaş sosyal hayatta yerini bulmaya başlıyor. hindistan’da ingilizlerin, hindiçin’de fransızların, endonezya’da ise hollandalıların çay yetiştiriciliğini büyük ölçüde geliştirmesiyle çay artık nadir bulunan bir bitki olmaktan çıkıyor ve dünyanın birçok bölgesinde tüketimi artıyor.
o döneme kadar mağrip ülkelerinde nanenin demlenmesiyle elde edilen bir içecek günlük hayatta çokça tüketiliyordu, çayın bölgeye ulaşması ve her eve girmeye başlamasıyla nane ve yeşil çayın demlenmesiyle elde edilen yeni bir içecek ortaya çıktı ve kısa sürede bölge halkının çokça tükettiği bir tat halini aldı. bu yeni lezzet zaman içinde yavaş yavaş ta olsa kültürel bir gelenek ve ulusal bir içecek halini almaya başladı. bölgenin göçebe halkları sayesinde nane çayı tüm mağrib’e, sonrasında orta ve batı afrika’ya kadar yayıldı.
kaynak
aynı zamanda benim bir faslı'nın elinden içme şansını bulduğum çaydır. nanesi sert değildir, çok hoş bir aroma katar. eğer fırsatını bulursanız muhakkak denemeniz gereken bir lezzettir.
devamını gör...
başak burcu
basak burcu değişkendir, sabit fikirli değildir, okumaya, öğrenmeye, anlamlandırmaya hep açtır, kafası farklı çalışır kendi gibi çevresini de anlamlı kılmak ister. sevdiklerine çok ama çok değer verir, fazlaca fedakardır; onlarin kendince dogru ve güzel olanı yaşamasını ister. farklı fikirlere saygılıdır. öyle sanıldığı gibi takıntılı falan da degildir. takıntılılıktan bahsedeceksek de doğru olana takıntılıdır, beyhude olduğunu bilse de insanlardan umduğu, beklediği budur. gereksiz ve çok konuştuğunu, kendini öne attigini görmeniz zor ama ortamlarda farklı, mantikli fikirleriyle öne çıkar.
tüm bunları geçtim, duyarlılığı had safhadadır, etik değerleri çok önemser. bir başak burcunun size bilerek yanlış yaptığını, kazık attığını görmeniz zor. başak burcunun kıymeti kaybedince anlaşılır. geriye dönüşü ise yoktur.
tüm bunları geçtim, duyarlılığı had safhadadır, etik değerleri çok önemser. bir başak burcunun size bilerek yanlış yaptığını, kazık attığını görmeniz zor. başak burcunun kıymeti kaybedince anlaşılır. geriye dönüşü ise yoktur.
devamını gör...
nezdinde
huzurunda, yanında, nezaretinde.
“polis nezdinde gözaltına alındı.” sık duyduğumuz cümlelerdendir kullanım olarak.
“polis nezdinde gözaltına alındı.” sık duyduğumuz cümlelerdendir kullanım olarak.
devamını gör...
en iyi 36 yazarın kolajı
tartarus emeğin için teşekkürler. kendi profil resmimi görünce bir duygulanmadım değil. turuncu renk portakallı kafa çadırı (sözlüğü)temsil ediyor benim için. kuzey ışıklarına bakmak için kamp kurdum buraya. ışıklarınız daim olsun...
devamını gör...
normal sözlük'ün siyasi çizgisini bilmeyen yazar
pek teessüf ettiğim yazardır.
o kadar da yazdık:
" "kafa sözlük, türkiye’de avrasyacı gençlerin yetişmesine hizmet etmek amacı ile kurulmuş olup kgb’den düzenli olarak fon almaktadır."
gizli gizli de değil aleni yapıyoruz.
o kadar da yazdık:
" "kafa sözlük, türkiye’de avrasyacı gençlerin yetişmesine hizmet etmek amacı ile kurulmuş olup kgb’den düzenli olarak fon almaktadır."
gizli gizli de değil aleni yapıyoruz.
devamını gör...
otobiyografinize yazacağınız son cümle
geldim gördüm ve yaşamadan gidiyorum.
devamını gör...
altın boynuz
haliç'e verilen isim.
bu benzetmenin yapılması aslında haliç' in boynuza benzemesi değil. kağıthane ve alibeyköy derelerinin haliç'in boynuzlarına benzemesi ve gün doğumu ve batımında durgun suyunun altın tabaka gibi görünüm vermesidir. bizans' taki adı da altın boynuz ( hriso keras).
bu benzetmenin yapılması aslında haliç' in boynuza benzemesi değil. kağıthane ve alibeyköy derelerinin haliç'in boynuzlarına benzemesi ve gün doğumu ve batımında durgun suyunun altın tabaka gibi görünüm vermesidir. bizans' taki adı da altın boynuz ( hriso keras).
devamını gör...