381.
kendi iradesiyle yaşamını sonlandırma hali.
devamını gör...
382.
yaşamı sonlandırma amacı ile değil, acıya son verme amacı ile genelde hayatında her şeyi yolunda giden veya hiçbir şeyi yolunda gitmeyen insanların uyguladığı eylem
devamını gör...
383.
insanın cesaret edebildiğinde; bütün sorunlarının sona ereceği, bütün sıkıntılarından kurtulacağını düşündüğü ve kendinden vazgeçtiği eylem.
devamını gör...
384.
her zaman bir seçenektir. bu gerçek insana iyi hissettirir.
hiçbir şeye mecbur olmadığını hatırlatır.
kendi isteğinle kalırsın, kendi isteğinle savaşırsın.
hiçbir şeye mecbur olmadığını hatırlatır.
kendi isteğinle kalırsın, kendi isteğinle savaşırsın.
devamını gör...
385.
gerçekten önemli olan bir tek felsefe sorunu vardır: intihar
yaşamın yaşanmaya değip değmediği konusunda yargıya varmak hepsinden önce gelir. geri kalan bütün problemler aslında bu basamağın arkasından gelir.
yaşamın yaşanmaya değip değmediği konusunda yargıya varmak hepsinden önce gelir. geri kalan bütün problemler aslında bu basamağın arkasından gelir.
devamını gör...
386.
bu konu hakkında düşük zekamın verdiği tepki aşağılayıcı bir gülümseme.
kim için ne için intihar ediyorsan onlara orta parmağını gösterip inadına yaşamalısın. hayat bu kadar ucuz değil, onlar da bu kadar kıymetli değil. salla
kim için ne için intihar ediyorsan onlara orta parmağını gösterip inadına yaşamalısın. hayat bu kadar ucuz değil, onlar da bu kadar kıymetli değil. salla
devamını gör...
387.
şu olaya duyar kasmayın ya intiharı meşrulaştırırsınız sadece. bu kişilerin içinde bulunduğu ruh hali sağlıklı değil yakın takibe alınıp tedavi ettirilmeliler.
devamını gör...
388.
intihar etmek yaşam istencinin en üst düzeyde olumlanması ve aynı zamanda tersine çevrilmesidir. sadece iyimser insanlar intihar eder, daha doğrusu artık iyimser olmayan iyimserler intihar eder. hayatın çok da matah bir yer olmadığının bilincinde olan insanlar intihar etmezler. zaman zaten geçiyor. her şey bir gün bitecek. bütün acılarımız dinecek, tamamen bir dinliğe/hiçliğe karışacağız...
devamını gör...
389.
bence beğenmediğiniz bir dizinin sonraki sezonunu izlemek gibi bir şey bu. entrylere baktığımda, yazarların başarısız girişimlerinden sonra hayata tutulduğunu görüyorum. bana gelmedi henüz o yaşama sevinci. hiç bi zaman bu hayat anlamlı olmayacak. zaten yalnız öleceksem neden daha fazla acı çekelim ki. acısız ve haz veren bir yöntem bilen varsa bana ulaşsın lütfen.
devamını gör...
390.
ortaokul yıllarından beri aklımda olan, zaman zaman alevlenen, zaman zaman unutur gibi olduğum düşünce.yeniden başlama imkanımın kalmadığını hissettiğimde beliriyor aklımda.ama eylemi gerçekleştirirken bir anda vazgeçme ihtimali, ya başaramazsam da felç kalırsam düşüncesi, ailemin sonrasında yaşayacaklarını düşünmek gibi nedenler beni şimdilik engelliyor.
devamını gör...
391.
aklımın iplerini unuttuğumda içimde sadece saf bir ölüm imgesinin varlığını fark ediyorum. sonra aklımsa donuk bir acımayla doluyor sadece. ölümümün hep benimle olduğunu hissetmek ne garip.
devamını gör...
392.
zaman zaman herkese geliyordur bu düşünce muhtemelen ama çok çok ince bir çizgi var .tam hayat ve ölüm arasındaki ince çizgi .allah bilir neler yaşadı da karar verdi bu duruma intihar eden insanlar.
devamını gör...
393.
intihar edenlere sonsuz saygı duyuyorum, artık bunu saygı duyulması gereken bir tercih olarak kabul etmemiz gerek.
öte yandan intihar eder miyim? etmem. ben bu hayatı zaman zaman gtümüze giren kazıklarına rağmen aşırı seviyorum. çok mutlu oluyorum ağaçları kuşları görünce. koşan çocuklar bana umut veriyor. yemek yaparken sevdiğim şarkıları açıp dans etmeye falan bayılıyorum. biz bu hayatın köpeğiyiz, hayatta olmaya aşığız aşık.
öte yandan intihar eder miyim? etmem. ben bu hayatı zaman zaman gtümüze giren kazıklarına rağmen aşırı seviyorum. çok mutlu oluyorum ağaçları kuşları görünce. koşan çocuklar bana umut veriyor. yemek yaparken sevdiğim şarkıları açıp dans etmeye falan bayılıyorum. biz bu hayatın köpeğiyiz, hayatta olmaya aşığız aşık.
devamını gör...
394.
omuzlarımızın ve düşüncelerimizin üzerinde ağır yüklerle bir hapishanede doğmuşuz, kesip atma imkanı bizi bir sonraki gün yeniden başlamaya teşvik etmese, tek bir günün bile sonunu getiremezdik.. bu dünyanın prangaları ve solunmaz havası her şeyi elimizden alır, soluksuz kaldığımız o mekanı sonsuz bir alana çevirir. kendimizi yok etme fikri, buna ulaşma yollarının çokluğu, kolaylığı ve yakınlığı sevindirir ve ürkütür bizi, zira kendimiz hakkında geri dönüşsüz bir şekilde verdiğimiz o hakaretten daha basit ve daha korkunç bir şey yoktur. tek bir anda bütün anları ortadan kaldırırız, bunu tanrı bile yapamazdı. fakat palavracı iblisler olduğumuzdan sonumuzu erteleriz: özgürlük gösterişinden, kibrimizin oyunundan nasıl vazgeçebilirdik ki?..
kendini ortadan kaldırmayı hiç tasarlamamış; ipin, kurşunun, zehrin ya da denizin yardımına başvurabileceğini hiç hissetmemiş bir kişi, aşağılık bir kürek mahkûmudur; ya da evrenin leşi üzerinde sürünen bir solucan.. bu dünya elimizden her şeyi alabilir, bize her şeyi yasaklayabilir ama kendimizi yok etmemizi engellemeye kimsenin gücü yetmez. bütün aletler buna yardımcı olurlar, bütün uçurumlarımız buna davet ederler bizi; ama bütün içgüdülerimiz de karşı çıkar. bu karşıtlık ruhumuzda çıkışsız bir çatışma geliştirir. her birimizin kendi içinde taşıdığı intihardan daha büyük bir zenginlik var mıdır?
hayatı artık kaldıramayan kişiye ne söylenebilir? hiç kimse başkasının yüklerini kendi üzerine alacak halde değildir. diyalektiğin elinde, tartışılmaz ıstırapların ve teselli bulmamış binlerce
apaçık olayın saldırısına karşı hangi güç vardır.
dehasız bir can çekişmeye adanmış bizler, ne aşırılıklarımızın yaratıcısıyız ne de vedalarımızın belirleyicisi. son , artık bizim sonumuz değildir.
ümitsizliğe talim eden ve kendini kabullenen cesetleriz; kendimize rağmen hayatta kalırız ve yalnızca yararsız bir formaliteyi yerine getirmek için ölürüz.
e. m. cioran
kendini ortadan kaldırmayı hiç tasarlamamış; ipin, kurşunun, zehrin ya da denizin yardımına başvurabileceğini hiç hissetmemiş bir kişi, aşağılık bir kürek mahkûmudur; ya da evrenin leşi üzerinde sürünen bir solucan.. bu dünya elimizden her şeyi alabilir, bize her şeyi yasaklayabilir ama kendimizi yok etmemizi engellemeye kimsenin gücü yetmez. bütün aletler buna yardımcı olurlar, bütün uçurumlarımız buna davet ederler bizi; ama bütün içgüdülerimiz de karşı çıkar. bu karşıtlık ruhumuzda çıkışsız bir çatışma geliştirir. her birimizin kendi içinde taşıdığı intihardan daha büyük bir zenginlik var mıdır?
hayatı artık kaldıramayan kişiye ne söylenebilir? hiç kimse başkasının yüklerini kendi üzerine alacak halde değildir. diyalektiğin elinde, tartışılmaz ıstırapların ve teselli bulmamış binlerce
apaçık olayın saldırısına karşı hangi güç vardır.
dehasız bir can çekişmeye adanmış bizler, ne aşırılıklarımızın yaratıcısıyız ne de vedalarımızın belirleyicisi. son , artık bizim sonumuz değildir.
ümitsizliğe talim eden ve kendini kabullenen cesetleriz; kendimize rağmen hayatta kalırız ve yalnızca yararsız bir formaliteyi yerine getirmek için ölürüz.
e. m. cioran
devamını gör...
395.
edeceğim denilebilen ama ettim denilemeyen olay.
devamını gör...
396.
bazen kurtuluştur... bazen tutsaklık...
tanım : bir fikir.
tanım : bir fikir.
devamını gör...
397.
günümüzde gayet anlaşılabilir bir durum. insan bu çağa ayak uydurmakta zorlanabilir. bu durum gitgide büyüyerek kaosa neden olur. böyle bir tercih hakkı kullanabilir.
devamını gör...
398.
her ne kadar bulunduğun zaman ve mekandan kurtuluş yolu olarak görülse de son raddesine kadar cesaret edilemeyen bir cezadır kişinin kendisine verdiği.
devamını gör...
399.
kişinin kendi isteğiyle kendi hayatına son vermesi. bu illet üretim ve şiddet döngüsünden kaçış. travmanın son durağı.
devamını gör...
400.
trigger warning: sizin için hassas bir konuysa bu yazıyı okumamanız yazar tarafından tavsiye edilir.
kabuğunu çıkartıp özüne bakıldığında, çocuk yapma fikrinden çok da farklı değil.
sevdiğim bir zen atasözü şöyle der;
"zen, bize düşüncelerimizi kapımızdan içeri almamayı değil, onlara çay demlememeyi salık verir."
bu açıdan baktığımızda, intihar düşüncesi bastırılmaması gereken bir düşüncedir, ancak üzerine fiksasyon yani takıntı geliştirilmemesi de evladır. bastırılırsa, daha güçlü bir şekilde geri döner; üzerine fikse olunursa, zihindeki ağırlığı artar. bence önemli olan şey, ki bunu yapabilmiş kişinin intihar hususuna dair problemini aşması pek yakındır, en karanlık anda dahi intihar düşüncesi ya da dürtüsünün sadece bir düşünce ya da bir dürtü olduğunu ve her düşünce, dürtü gibi geçici olduğunu fark etmesi, buna göre konum almasıdır. böyle bir konum almak intihar düşüncesi gibi sıkıntılı bir anda çelik gibi bir irade gerektirecek bir şey gibi düşünülse de, kendinizi zorlayarak yapacağınız bir-iki denemeden sonra doğal bir şekilde gerçekleşmeye başlar. alışkanlık meselesi, anlayacağınız.
şahsen ben intiharı düşündüğüm zaman, hayatın bomboş ve karşıma iyi-kötü, her şeyi çıkartabilecek bir levha olduğunu hatırlatıyorum kendime. "yarın"ı hatırlıyorum aklıma intihar ne zaman gelse. belki bir gün yarınım olmaz ve bana tek çözüm yolu gibi görünürse neyi hatırlamam gerekeceğini bilmiyorum; ancak şunu da kafama kazımam gerekiyor, yarınımın olmadığı düşüncesi, benim kısıtlı parametrelerle algıladığım dünya imgesinin, gelecek imgesinin sonucunda doğan bir çıkarım. her şeyi kaybedebilirim, savaşma gücümü dahi kaybedebilirim ancak tüm bunları kaybetmem, adına "yarın" dediğimiz ve sık sık bir gün içinde gelmeyen o gizemli zaman diliminde, bunları yeniden kazanmayacağım anlamına gelmez. bunu hatırlamalıyım. bunu hatırlamalısınız.
yarın ne olacağını asla bilemem. bildiğimi düşünürüm. tasarlarım, planlarım. ancak dünyanın ve fenomenlerin de kendi planları vardır.
yarınımın olmayacağını düşünebilirim bir gün. işte o gün geldiği zaman, yarınımın olmadığı düşüncesinin kusurlu ve eksik bir algının ürünü olduğunu hatırlatmalıyım kendime. bu şekilde görebilirim zihnimden içeri kıvrılmaya çalışan o yanılsamayı. hayat, nihayetinde güzel ve değerli. en azından, öyle olduğunu düşünmek istiyorum. bize verdiği bir çok şey uğruna savaşılmasını ve keyfinin sürülmesini hak ediyormuş gibi geliyor.
ancak bazı günler ve bazı geceler o kadar güzel gelmiyor. bazen çok kolay olacakmış gibi geliyor; yalnız olmadığımı biliyorum. hepiniz düşündünüz, hepiniz olmasa da birçoğunuz, aranızda düşünmeyen olsa da adına "yarın" denilen o gizemli zaman diliminde hayatın güzel olmadığından ziyade, güzel olmayan bir hayatı sonlandırmanın ne denli çekici olduğunu hissedeceksiniz.
hislerinizi kontrol edin.
yarın var. tüm bilinmezliği, dehşeti, ümitvarlığı ve vaatleriyle yarın var.
kabuğunu çıkartıp özüne bakıldığında, çocuk yapma fikrinden çok da farklı değil.
sevdiğim bir zen atasözü şöyle der;
"zen, bize düşüncelerimizi kapımızdan içeri almamayı değil, onlara çay demlememeyi salık verir."
bu açıdan baktığımızda, intihar düşüncesi bastırılmaması gereken bir düşüncedir, ancak üzerine fiksasyon yani takıntı geliştirilmemesi de evladır. bastırılırsa, daha güçlü bir şekilde geri döner; üzerine fikse olunursa, zihindeki ağırlığı artar. bence önemli olan şey, ki bunu yapabilmiş kişinin intihar hususuna dair problemini aşması pek yakındır, en karanlık anda dahi intihar düşüncesi ya da dürtüsünün sadece bir düşünce ya da bir dürtü olduğunu ve her düşünce, dürtü gibi geçici olduğunu fark etmesi, buna göre konum almasıdır. böyle bir konum almak intihar düşüncesi gibi sıkıntılı bir anda çelik gibi bir irade gerektirecek bir şey gibi düşünülse de, kendinizi zorlayarak yapacağınız bir-iki denemeden sonra doğal bir şekilde gerçekleşmeye başlar. alışkanlık meselesi, anlayacağınız.
şahsen ben intiharı düşündüğüm zaman, hayatın bomboş ve karşıma iyi-kötü, her şeyi çıkartabilecek bir levha olduğunu hatırlatıyorum kendime. "yarın"ı hatırlıyorum aklıma intihar ne zaman gelse. belki bir gün yarınım olmaz ve bana tek çözüm yolu gibi görünürse neyi hatırlamam gerekeceğini bilmiyorum; ancak şunu da kafama kazımam gerekiyor, yarınımın olmadığı düşüncesi, benim kısıtlı parametrelerle algıladığım dünya imgesinin, gelecek imgesinin sonucunda doğan bir çıkarım. her şeyi kaybedebilirim, savaşma gücümü dahi kaybedebilirim ancak tüm bunları kaybetmem, adına "yarın" dediğimiz ve sık sık bir gün içinde gelmeyen o gizemli zaman diliminde, bunları yeniden kazanmayacağım anlamına gelmez. bunu hatırlamalıyım. bunu hatırlamalısınız.
yarın ne olacağını asla bilemem. bildiğimi düşünürüm. tasarlarım, planlarım. ancak dünyanın ve fenomenlerin de kendi planları vardır.
yarınımın olmayacağını düşünebilirim bir gün. işte o gün geldiği zaman, yarınımın olmadığı düşüncesinin kusurlu ve eksik bir algının ürünü olduğunu hatırlatmalıyım kendime. bu şekilde görebilirim zihnimden içeri kıvrılmaya çalışan o yanılsamayı. hayat, nihayetinde güzel ve değerli. en azından, öyle olduğunu düşünmek istiyorum. bize verdiği bir çok şey uğruna savaşılmasını ve keyfinin sürülmesini hak ediyormuş gibi geliyor.
ancak bazı günler ve bazı geceler o kadar güzel gelmiyor. bazen çok kolay olacakmış gibi geliyor; yalnız olmadığımı biliyorum. hepiniz düşündünüz, hepiniz olmasa da birçoğunuz, aranızda düşünmeyen olsa da adına "yarın" denilen o gizemli zaman diliminde hayatın güzel olmadığından ziyade, güzel olmayan bir hayatı sonlandırmanın ne denli çekici olduğunu hissedeceksiniz.
hislerinizi kontrol edin.
yarın var. tüm bilinmezliği, dehşeti, ümitvarlığı ve vaatleriyle yarın var.
devamını gör...