normal sözlük web view
üzerinde ciddi kafa yorulandır.
ancak her şey de bir anda olmuyor sevgili sözlük.
ancak her şey de bir anda olmuyor sevgili sözlük.
devamını gör...
dadaş
her ne kadar erkek kardeş olarak kullanılsa da erzurum insanında yiğit ve delikanlı anlamını karşılıyor. haysiyet, samimiyet, cesaret, vefa, sadakat, saygı ifadesidir. sivas'ta yiğido , batı anadolu'da efe , ankara'da kardaş hitaplarının yöresel karşılığıdır.
devamını gör...
babanın dalga geçmesi
normalde eğlencelidir fakat son görüşmemizde ''yahu 12 senedir okuyorsun eee bundan sonrası için bir planın var mı'' diye sordu, trajikomik bir dalga geçme durumuna örnek olabilir.
devamını gör...
gustav klimt
avusturya'lı ressam. öpücük en sevilen resmidir. hemen tüm tablolarında kadın, hafif erotizmle birlikte vardır. model olarak aşık olup açılamadığı kadını çokça kullanmıştır. iyi ki de açılamamış, içine attığı acılardan büyük sanat eserleri kaldı bize. (gustav'ın anası mıyım babası mıyım, ben görsel zevkime bakarım)
devamını gör...
sitar
geleneksel bir hint müziği çalgısı. tarihi milattan sonra 1300'lü yıllara kadar uzanıyor. mistik etkisi, yankılı büyüleyici sesi bu çalgıyı, yeryüzündeki bütün telli çalgılardan ayıran bir özelliktir.
devamını gör...
normal sözlük beğeni şeması
yanlışlıkla beğendi beğenisi: çift tıklayarak beğenme özelliğinden dolayı sıkça başıma gelen durum.
devamını gör...
benlik duygusu için ayna tekniği
bebeğin kendini tanımasını kolaylaştırmak için kullanılır, çünkü bebek bir buçuk yaşına kadar kendini tanımaz. yalnızca dışarıdan haz alan, alamadığında haykıran, evrenin kendisi için olduğunu sanan, ne olduğu belirsiz, daha doğru, 'ben' kavramı olmayan şeydir bebek.
şu mükemmel yazıya bakınız.
şu mükemmel yazıya bakınız.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının çektiği çileler
mental olanlara değinmek istemiyorum zira geçmişe dönüp bakmayı hiç sevmem.
fiziksel olarak mide gribi üç senedir yılda bir kez belli bir süre yaşadığım en büyük çile.
fiziksel olarak mide gribi üç senedir yılda bir kez belli bir süre yaşadığım en büyük çile.
devamını gör...
regl oldum demenin alternatif yolları
"her tarafım şiş şiş"
devamını gör...
likit radyo yayını
merakla bekliyoruz. kaşı gerçekten yarılmış mı, anlatmasını umut ediyorum.*
devamını gör...
cağ kebabı
en güzel cağ kebabını erzurum da yersiniz. hiçbir şeyini sevmem ama kebabını severim erzurum'un.
devamını gör...
çalıntı tanım girmek
çalıntı ya da hırsız ağır ithamlar. kaynak belirtmeden/alıntı yapmadan tanım girmek diyebiliriz.
bahsi geçen yazarın sözlükten gitmesine üzüldüm ama evernevergreen'in haksız olduğunu söyleyemeyiz. tamamen haklı da değil.
bir yazarın tanımlarının neredeyse çoğu copy/paste idi. adını hatırlamıyorum. kullanılan siteyi ve örnek tanımları moderatöre gönderdim. tanımlarına kaynak eklemesi yaptı.
basit bir şekilde çözülecek şeylerin linç kültürüyle dallanıp budaklanması hoş değil.
bahsi geçen yazarın sözlükten gitmesine üzüldüm ama evernevergreen'in haksız olduğunu söyleyemeyiz. tamamen haklı da değil.
bir yazarın tanımlarının neredeyse çoğu copy/paste idi. adını hatırlamıyorum. kullanılan siteyi ve örnek tanımları moderatöre gönderdim. tanımlarına kaynak eklemesi yaptı.
basit bir şekilde çözülecek şeylerin linç kültürüyle dallanıp budaklanması hoş değil.
devamını gör...
arı
çalışkanlığı ile isim yapmış eklembacaklı.
koloniler halinde yaşar.
bal arılarının kolonisinde bir kraliçe arı, 100 civarı erkek arı ve binlerce işçi arı bulunur.
ingilizcede;
kraliçe queen
işçi worker
erkek arı ise male, ya da drone olarak adlandırılır.
koloniler halinde yaşar.
bal arılarının kolonisinde bir kraliçe arı, 100 civarı erkek arı ve binlerce işçi arı bulunur.
ingilizcede;
kraliçe queen
işçi worker
erkek arı ise male, ya da drone olarak adlandırılır.
devamını gör...
kalıplaşmış anne cümleleri
ne kiliseye faydan var
ne de manastıra!
aslında süryanice olan bu deyim-serzeniş, arapça bir kalıpmış gibi düşünülür.
annem, tembelliğimden şikayet etmek istediği her an, bu kalıba sarılır. inanır mısınız, neredeyse her gün*.
ne de manastıra!
aslında süryanice olan bu deyim-serzeniş, arapça bir kalıpmış gibi düşünülür.
annem, tembelliğimden şikayet etmek istediği her an, bu kalıba sarılır. inanır mısınız, neredeyse her gün*.
devamını gör...
kitap alıntıları
"oto galerisini dolandırdığım günü hatırlıyorum: sessizliği uğuldayarak dağıtan ayazın yüzümde patlayıp ensemi yaladığı bir gündü. pardösümün yakasını kaldırmıştım. yaktığım sigaradan birkaç fırt çekip fırlattım. sol cebimden çıkardığım telefonun tuşlarına bastım. karşımdaki kadının sesini ezecek tonda konuşmaya başladım:
"işyeri sahibiyle görüşmek istiyorum."
"kim arıyor diyeyim?"
"keçiören belediye başkanı yardımcısı murat ürkmez ben."
"bir saniye efendim," diyen kadının heyecanı sesinde dalgalandı. doğru yoldaydım. bekleme müziğini dinlerken derince soluyup yutkundum.
karşıdaki ses, "merhaba başkanım, beklettim sizi kusura bakmayın," dedi. "orhan çerçi efenim, galerinin sahibiyim. nasıl yardımcı olabilirim?"
"orhan bey biliyorsun mübarek ramazana neredeyse bir hafta kaldı."
"evet başkanım."
"şimdi biz belediye olarak, her yıl olduğu gibi büyük bir çadırda iftar yemeği verecez, her günün masrafını keçiören'deki itibarlı müesseselerden biri karşılasın istiyoruz, bir günü de sen alacaksın, uygunsan tabii."
"hay hay başkanım, ne demek!"
"büyük sevap işlersin valla orhan bey, çok büyük."
"inşallah başkanım."
belediyeyle "iyi ilişki" kurmanın hazzını duyan orhan,"bu vesileyle belediyemize bir dahlimiz olacaksa, yani sizi temin ederim, benim için büyük şeref bu," dedi. "miktarı, bir de nereye yatırmam gerektiğini söylerseniz, gerisini hallolmuş sayın beyfendi."
"her gün ortalama 15 bin tutar diyoruz, kağıt kalem hazırla banka bilgilerini vericem... çok teşekkür ederiz tabii iyilik yapan iyilik bulur. belediyeyle ilgili bir problem olursa bu numaradan arıyosun orhan kardeşim, tamam mı?"
"sağ olun başkanım, allah başımızdan eksik etmesin sizi."
işte, her şey bu kadar kolay gerçekleşmişti. bundan böyle benzeri bir iş çıkarmam neredeyse imkansızdı. şimdi ise bırakın dolandırıcılık yapmayı, süte düt diyecek kadar zavallı bir durumdaydım. belki de hayatta olduğum için şanslıydım."
alocu tilki'nin serencamı, emrah polat 2. baskı 2015, sf 44-45 iletişim yayınları
bir dolandırıcının başından geçenler anlatılıyor romanda. olaylar ankara'da geçiyor. bu ayrıca hoşuma gitmişti.
sade ve samimi bir anlatımı var. karakterlerin konuşma tarzları ait oldukları sosyal çevreyi yansıtıyor diyebiliriz.
kitapta alıntıladığım kısma benzer tespitler de var. insanların menfaatperest olması bir dolandırıcının gözünden anlatılmış.
zaten dolandırılmanın içinde bir parça menfaat olduğunu söyleyebiliriz.
şu yukarıda anlatılan kısım size biraz, "kaldı mı böyle dolandırılmak?" dedirtebilir. yazarımız 1974 doğumlu. anlattığı hikaye 90'lı yılların sonlarında geçiyor tahminim. bu da dönem için gerçekçi bir dolandırıcılık hikayesi demektir.
yazar, ankara'da doğumlu. odtü sosyoloji bölümünü bitirmiş. 2000 yılında kendisine manik depresif bozukluk tanısı konulmuş.
hastalığı intihara teşebbüs etmesine sebep olmuş. olaydan sonra belkemiği kırıldığı için artık yürüyemiyormuş.
köpek adamlar adlı romanı arnavutluk, bulgaristan ve romanya’da da basılmış.
yazar aynı zamanda hâlen edebiyat haber www.edebiyathaber.net/ adlı online edebiyat dergisinin yayın yönetmenliğini yürütüyor.
şu kitabın kaliteli olduğuna adım gibi eminim. kim peki emrah polat? belki edebiyat camiası onu çok iyi tanıyordur.
ama ben onu kitap fuarında yakaladım. üstünde pembe bir 5 tl özel fiyat etiketiyle.
bir gün tüm yazarlar hak ettiği değeri bulur umarım.

buradan kitabın ilk üç bölümüne ulaşabilirsiniz. kitap da zaten altı liraymış. desenize bir lira kârdayım.
"işyeri sahibiyle görüşmek istiyorum."
"kim arıyor diyeyim?"
"keçiören belediye başkanı yardımcısı murat ürkmez ben."
"bir saniye efendim," diyen kadının heyecanı sesinde dalgalandı. doğru yoldaydım. bekleme müziğini dinlerken derince soluyup yutkundum.
karşıdaki ses, "merhaba başkanım, beklettim sizi kusura bakmayın," dedi. "orhan çerçi efenim, galerinin sahibiyim. nasıl yardımcı olabilirim?"
"orhan bey biliyorsun mübarek ramazana neredeyse bir hafta kaldı."
"evet başkanım."
"şimdi biz belediye olarak, her yıl olduğu gibi büyük bir çadırda iftar yemeği verecez, her günün masrafını keçiören'deki itibarlı müesseselerden biri karşılasın istiyoruz, bir günü de sen alacaksın, uygunsan tabii."
"hay hay başkanım, ne demek!"
"büyük sevap işlersin valla orhan bey, çok büyük."
"inşallah başkanım."
belediyeyle "iyi ilişki" kurmanın hazzını duyan orhan,"bu vesileyle belediyemize bir dahlimiz olacaksa, yani sizi temin ederim, benim için büyük şeref bu," dedi. "miktarı, bir de nereye yatırmam gerektiğini söylerseniz, gerisini hallolmuş sayın beyfendi."
"her gün ortalama 15 bin tutar diyoruz, kağıt kalem hazırla banka bilgilerini vericem... çok teşekkür ederiz tabii iyilik yapan iyilik bulur. belediyeyle ilgili bir problem olursa bu numaradan arıyosun orhan kardeşim, tamam mı?"
"sağ olun başkanım, allah başımızdan eksik etmesin sizi."
işte, her şey bu kadar kolay gerçekleşmişti. bundan böyle benzeri bir iş çıkarmam neredeyse imkansızdı. şimdi ise bırakın dolandırıcılık yapmayı, süte düt diyecek kadar zavallı bir durumdaydım. belki de hayatta olduğum için şanslıydım."
alocu tilki'nin serencamı, emrah polat 2. baskı 2015, sf 44-45 iletişim yayınları
bir dolandırıcının başından geçenler anlatılıyor romanda. olaylar ankara'da geçiyor. bu ayrıca hoşuma gitmişti.
sade ve samimi bir anlatımı var. karakterlerin konuşma tarzları ait oldukları sosyal çevreyi yansıtıyor diyebiliriz.
kitapta alıntıladığım kısma benzer tespitler de var. insanların menfaatperest olması bir dolandırıcının gözünden anlatılmış.
zaten dolandırılmanın içinde bir parça menfaat olduğunu söyleyebiliriz.
şu yukarıda anlatılan kısım size biraz, "kaldı mı böyle dolandırılmak?" dedirtebilir. yazarımız 1974 doğumlu. anlattığı hikaye 90'lı yılların sonlarında geçiyor tahminim. bu da dönem için gerçekçi bir dolandırıcılık hikayesi demektir.
yazar, ankara'da doğumlu. odtü sosyoloji bölümünü bitirmiş. 2000 yılında kendisine manik depresif bozukluk tanısı konulmuş.
hastalığı intihara teşebbüs etmesine sebep olmuş. olaydan sonra belkemiği kırıldığı için artık yürüyemiyormuş.
köpek adamlar adlı romanı arnavutluk, bulgaristan ve romanya’da da basılmış.
yazar aynı zamanda hâlen edebiyat haber www.edebiyathaber.net/ adlı online edebiyat dergisinin yayın yönetmenliğini yürütüyor.
şu kitabın kaliteli olduğuna adım gibi eminim. kim peki emrah polat? belki edebiyat camiası onu çok iyi tanıyordur.
ama ben onu kitap fuarında yakaladım. üstünde pembe bir 5 tl özel fiyat etiketiyle.
bir gün tüm yazarlar hak ettiği değeri bulur umarım.

buradan kitabın ilk üç bölümüne ulaşabilirsiniz. kitap da zaten altı liraymış. desenize bir lira kârdayım.
devamını gör...
35 yaşına kadar evlenmezsem seninle evlenirim
arkadaş çevresinde bir şekilde birbirine yanlayan ama arkadaşlığa sığmaz düşüncesiyle ortaya konan sözdür.
ne hikmetse biri o zaman değin beklerken diğeri evlenmiş olur.
ne hikmetse biri o zaman değin beklerken diğeri evlenmiş olur.
devamını gör...
seni yazdım
müslüm gürses'in 1986 yılında çıkardığı küskünüm albümünde yer alan parça. nakaratı keşke iki kez söyleysemişsin müslüm baba. şevke gelip şöyle yarım kalmasaydım.
"arasalar bulamazlar rüyada
göremezler seni yazdım kalbime"
"arasalar bulamazlar rüyada
göremezler seni yazdım kalbime"
devamını gör...
henceforth dance radyo yayını
o kadar farklı formatta radyo yayını içerisinde 90'lar türkçe pop müzik içerikli radyonun olmaması büyük eksiklik olurdu. düşüneni tebrik eder ve başarılar dilerim.
devamını gör...
çekiliş kazanmış insan
bir adet sakızla bisiklet,haftalık basketbol gazetesinden de nba şapkası kazanmışlığım var.
devamını gör...
2002 doğumlu birini ciddiye almak
neye göre kime göre diye sorgulatan durum.
eren bülbül 1 ocak 2002 doğumlu.
ölüm yılı 11 ağustos 2017. yer trabzon/maçka.
şu videoyu da izlemenizi tavsiye ederim. z kuşağı gümbür gümbür geliyor.
eren bülbül 1 ocak 2002 doğumlu.
ölüm yılı 11 ağustos 2017. yer trabzon/maçka.
şu videoyu da izlemenizi tavsiye ederim. z kuşağı gümbür gümbür geliyor.
devamını gör...