61.
kötü yönleri iyi yönlerini yavaş yavaş geçen nesil. ben 98 doğumluyum. z nesli sayılır mıyım bilmiyorum. z kuşağı ile ilgili yorumum can acıtıcı olabilir ama benim gördüklerim pek iç açıcı şeylerde değil zaten.
z neslinin en büyük sorunu ellerindeki internet denilen, dijitalleşmenin temel taşını bir türlü doğru şekilde kullanamaları. yukarda biri okuyup araştırıyorlar yazmış. yahu nerede bu okuyup araştıran nesil? instagram'da saater harcayarak bilinçli ve kültürlü nesil olunmuyor.
en büyük eksisi bu neslin hazır bilgi dostu olması ve araştırarak bilgiye ulaşmanın düşmanı olmasıdır. en son hanginiz oturup ciddi ciddi bir konu hakkında makale yazacak kadar bilgi sahibi oldunuz? en son hangi konuda birilerine soru sormadan cevaplarınızı kendiniz buldunuz ey z nesli?
z neslinin en büyük sorunu ellerindeki internet denilen, dijitalleşmenin temel taşını bir türlü doğru şekilde kullanamaları. yukarda biri okuyup araştırıyorlar yazmış. yahu nerede bu okuyup araştıran nesil? instagram'da saater harcayarak bilinçli ve kültürlü nesil olunmuyor.
en büyük eksisi bu neslin hazır bilgi dostu olması ve araştırarak bilgiye ulaşmanın düşmanı olmasıdır. en son hanginiz oturup ciddi ciddi bir konu hakkında makale yazacak kadar bilgi sahibi oldunuz? en son hangi konuda birilerine soru sormadan cevaplarınızı kendiniz buldunuz ey z nesli?
devamını gör...
62.
bizim çocuklar işte.
devamını gör...
63.
kesin olan şu, y kuşağına göre bilgiye ulaşmak adına daha çok imkana sahipler ve kalıplarla ilgilenmiyorlar sanki. bizim nesil (y) emo diye bişey çıkarmıştı içinden bakın dikkatinizi çekerim.
devamını gör...
64.
yakalım! keselim! boğalım! ateşlere atalım! idam edelim! hadım edelim ki üremesin bu kendini bilmez densizler!
t:nesil.
t:nesil.
devamını gör...
65.
on on beş yıl sonra başka bir kuşak geldiğinde eskir
devamını gör...
66.
kendi biraderiminde içinde olduğu kuşaktır. çok hızlı ve hareketliler ayriyeten her konuda yorumları var..aralarından çok parlak geleceği olanlarda çıkacak ah buda niye olmuş dediklerimizde..ama her açıdan gümbür gümbür geliyorlar popüler kültürün etkisiyle..
devamını gör...
67.
genellikle milenyum sonrası doğan kişiler için kullanılır. içerinsinde bulunduğum kuşak olduğu için biraz size anlatmak isterim bu kuşağı. bizler bebekliğimizden yetişkinliğimize kadar olan süreci internetle geçirdik dünya sanki küçük bir köydü bizim için. her konuda az da olsa bir fikrimiz bir yorumumuz var. bizler oldukça iyimseriz biraz da hırslıyız galiba çünkü kişisel hırsların ön planda olduğu bir zamanda büyüdük. analitik ve hızlı düşünme becerimiz gelişmiştir.o kadar iyimserizdir ki bizim için mümkün olmayan herhangi bir şey yoktur. aklıma gelenler bunlar.
devamını gör...
68.
egoist , megaloman , tembel , empati yoksunu , isyankar , saygısız. bir çoğu maalesef böyle.
ha bunlar kötü özellikleri. iyi özelliklerini ilerde hepimiz göreceğiz.
ha bunlar kötü özellikleri. iyi özelliklerini ilerde hepimiz göreceğiz.
devamını gör...
69.
tiktok kullanmayan asilleri de var mı diye merak ettiğim nesil. sosyal medyada görüyorum da vallahi acıyorum o garip gureba hallerinize ya. bize büyüklerimiz sakın sigara kullanmayın derdi biz de şimdikilere sakın tiktok kullanmayın diyoruz. nereden nereye yahu.
devamını gör...
70.
plastik çiçekler.
devamını gör...
71.
vurduğunuzda ses çıkar.
aklını kolayca alabilirsiniz çünki çok azdır ve genelde akıllarını satabileceklerini sanarlar.
aç kalacakları kesin. ya da köle olacaklar diyebilirim.
aklını kolayca alabilirsiniz çünki çok azdır ve genelde akıllarını satabileceklerini sanarlar.
aç kalacakları kesin. ya da köle olacaklar diyebilirim.
devamını gör...
72.
bir kısmının dünyadan tüm anladığı, özellikle son yirmi yılda sosyal medyada rüzgarı estirilen şeylerdir; hayvanseverlik, kadın savunuculuğu, lgbt-i taraftarlığı, ırk duyarı gibi. bunları körü körüne savunmak için insanın tarihindeki her şeyi feda edebilirler. bu sırada kendilerinin, insanın tarihini bilen başka birilerince kuzu gibi güdüldüklerini bile fark etmeyebilirler.
devamını gör...
73.
medyanın yarattığı atipik ve yüzeysel sınıflandırmalarından ötürü kuşakların burçlar gibi kişiler üzerinde karakteristik ve kitlesel bir etki bıraktığını varsaymak çok subjektif olacağı gibi gülünçtür de.
unutmamak gerekir ki z kuşağının elindeki en belirgin imkanlar doğal ve süregelen bir şekilde (pozitif yahut negatif) x kuşağı ve y kuşağının bir kısmı tarafından yaratıldı.subjektif yaklaşmak benimki seninkinden büyük demekten çok da farklı değil.
..
küresel ve beşeri bir kültüre aittir veya asimile olmuştur.ya da olmak üzeredir.politik doğrucudur ama özünde çoğu neyi niçin savunduğunu bilmez.bu politik doğruculuk başlarına birçok bela açtığı gibi aynı zamanda hedef gösterme ve gösterilmeyi de normalize eder.
bilgi inşa etmede zorluk çeker,genelde bilgiyi bir süreç değil,tamamlanması gereken bir görev veya basamak olarak görebilir.bu da çoğunu sonuç odaklı ve dürtüsel yapar.amaç genelde öğrenmek veya süreç değil,yaptıklarını göstermek üzerinedir.dürtüsel olmalarının birçok nedeni var aslında ama çok dallanıp budaklanacak,en iyisi geçeyim.
dışarıya yansıtılan personalarını parça parça ve bilinçsiz olarak ait oldukları sosyal çevre ve ilgi duydukları,hoşlarına giden kişi,durum,imge ve ikonlar üzerinden tamamlıyorlar.ayrıca sorun ve çözümleri de aynı çemberden aldıkları ve kabul görme arzuları çok baskın olduğu için bu kısır döngü devam edecek gibi görünüyor.
küçüklüklerinden itibaren bünyelerine aldıklarından ötürü keşfedilmemiş benlikleri tüketmeye ve yüceltmeye devam edecek.küreselciler de servetlerine servet katarlar.üzgünüm ama ileride sanatta/müzikte takdir alan eserin çok kaliteli olmasını beklemenin bir manası yok :)
yukarıda gördüğüm kitlesel aidiyet arzusuna bir z kuşağı formalı olarak cevap vermek istedim :)
bunlar herkes için geçerli olmayacaktır,(başta belirttim)sadece bir kuşağa atfedilmesi doğru olmaz.
ha sahi siz hangi kuşaktınız?
unutmamak gerekir ki z kuşağının elindeki en belirgin imkanlar doğal ve süregelen bir şekilde (pozitif yahut negatif) x kuşağı ve y kuşağının bir kısmı tarafından yaratıldı.subjektif yaklaşmak benimki seninkinden büyük demekten çok da farklı değil.
..
küresel ve beşeri bir kültüre aittir veya asimile olmuştur.ya da olmak üzeredir.politik doğrucudur ama özünde çoğu neyi niçin savunduğunu bilmez.bu politik doğruculuk başlarına birçok bela açtığı gibi aynı zamanda hedef gösterme ve gösterilmeyi de normalize eder.
bilgi inşa etmede zorluk çeker,genelde bilgiyi bir süreç değil,tamamlanması gereken bir görev veya basamak olarak görebilir.bu da çoğunu sonuç odaklı ve dürtüsel yapar.amaç genelde öğrenmek veya süreç değil,yaptıklarını göstermek üzerinedir.dürtüsel olmalarının birçok nedeni var aslında ama çok dallanıp budaklanacak,en iyisi geçeyim.
dışarıya yansıtılan personalarını parça parça ve bilinçsiz olarak ait oldukları sosyal çevre ve ilgi duydukları,hoşlarına giden kişi,durum,imge ve ikonlar üzerinden tamamlıyorlar.ayrıca sorun ve çözümleri de aynı çemberden aldıkları ve kabul görme arzuları çok baskın olduğu için bu kısır döngü devam edecek gibi görünüyor.
küçüklüklerinden itibaren bünyelerine aldıklarından ötürü keşfedilmemiş benlikleri tüketmeye ve yüceltmeye devam edecek.küreselciler de servetlerine servet katarlar.üzgünüm ama ileride sanatta/müzikte takdir alan eserin çok kaliteli olmasını beklemenin bir manası yok :)
yukarıda gördüğüm kitlesel aidiyet arzusuna bir z kuşağı formalı olarak cevap vermek istedim :)
bunlar herkes için geçerli olmayacaktır,(başta belirttim)sadece bir kuşağa atfedilmesi doğru olmaz.
ha sahi siz hangi kuşaktınız?
devamını gör...
74.
haksız bir eleştiriye maruz kalmış nesildir. geçenlerde bir yazıda, yakın zamanda bulunan bir çin tabletinde, gelecek nesilden umutsuzuz şeklinde bir yazının bulunduğunu okumuştum. her kuşak kendinden bir öncekini beğenmemekte, bir sonrakini de anlamamakta kanaatimce. eğer benzer özelliklerimiz olsaydı zaten farklı kuşaklar olarak nitelendirilmeyecektik.
eksikleri olduğu su götürmez bir gerçek ama unutmayın beyin gelişimi 20 yaşına dek devam eder ve bu sancılı bir süreçtir. hala arayış içinde olan bireyleri yaftalamadan önce bir beklemek ve olmalarına izin vermek gerek diye düşünüyorum. beğenmediğimiz noktalarda da yol göstermeli, örnek olmalı ve de sabretmeliyiz. beyinle ilgili yazılmış bir paragrafı da merak edeni için aşağıya alıntılıyorum.
yaş aldıkça beyin gelişimi nasıl olur?
10 yaşından sonra beyin gelişimi daha çok kimlik, benlik ve özbilinç kavramları üzerine olur. beyinde yeni oluşan bağlantılar aynı zamanda dürtü kontrolü üzerine de gelişir ve bu 20 li yaşlara kadar devam eder. bu dönemde beyin risk almayı sever. yapılan davranışlara nasıl tepkiler alabileceğini öğrenir. bir aracı hızlı sürme, yalan söyleme ya da cinsel içerikli mesajlar yazma bu dönemde fazlaca görülür. sigorta şirketlerinin genç yaştaki sürücülerden daha fazla para talep etmesi ya da hukuki süreçlerdeki 18 yaş kuralının temelleri aslında beyin gelişiminde yatmaktadır. bu noktada anne ve babalar için de önemli bir mesaj geliyor aslında. ergenlik çağında nasıl birisi olduğumuz, basitçe bir seçim ya da tavrın değil, yoğun ve kaçınılmaz bir beyin değişim döneminin sonucudur.
eksikleri olduğu su götürmez bir gerçek ama unutmayın beyin gelişimi 20 yaşına dek devam eder ve bu sancılı bir süreçtir. hala arayış içinde olan bireyleri yaftalamadan önce bir beklemek ve olmalarına izin vermek gerek diye düşünüyorum. beğenmediğimiz noktalarda da yol göstermeli, örnek olmalı ve de sabretmeliyiz. beyinle ilgili yazılmış bir paragrafı da merak edeni için aşağıya alıntılıyorum.
yaş aldıkça beyin gelişimi nasıl olur?
10 yaşından sonra beyin gelişimi daha çok kimlik, benlik ve özbilinç kavramları üzerine olur. beyinde yeni oluşan bağlantılar aynı zamanda dürtü kontrolü üzerine de gelişir ve bu 20 li yaşlara kadar devam eder. bu dönemde beyin risk almayı sever. yapılan davranışlara nasıl tepkiler alabileceğini öğrenir. bir aracı hızlı sürme, yalan söyleme ya da cinsel içerikli mesajlar yazma bu dönemde fazlaca görülür. sigorta şirketlerinin genç yaştaki sürücülerden daha fazla para talep etmesi ya da hukuki süreçlerdeki 18 yaş kuralının temelleri aslında beyin gelişiminde yatmaktadır. bu noktada anne ve babalar için de önemli bir mesaj geliyor aslında. ergenlik çağında nasıl birisi olduğumuz, basitçe bir seçim ya da tavrın değil, yoğun ve kaçınılmaz bir beyin değişim döneminin sonucudur.
devamını gör...
75.
genellemelere en çok maruz kalan ve en çok kullanan nesil.
bu neslin şöyle bi problemi var, sadece subjektif konuları tartışıyor.
bunun sebebi büyüdüğü çevre midir, sosyal medya mıdır bilemem ama rahatsız edici.
daha 15 16 yaşlarında çocuklar sabahlara kadar küfürleşiyor hem de sadece izledikleri film hakkında, evet.
manipüle etmeye çok elverişli bu nesil, bir şeyi satarcasına anlatırsanız anında ikna oluyorlar.
y kuşağının apolitik korkaklığı yok mesela bu nesilde, o an neye inanırsa haykırabiliyor bu nesil.
bunlar sadece tespitlerimdi, yorumlaması çok zor böylesi çıkarımları.
bu neslin şöyle bi problemi var, sadece subjektif konuları tartışıyor.
bunun sebebi büyüdüğü çevre midir, sosyal medya mıdır bilemem ama rahatsız edici.
daha 15 16 yaşlarında çocuklar sabahlara kadar küfürleşiyor hem de sadece izledikleri film hakkında, evet.
manipüle etmeye çok elverişli bu nesil, bir şeyi satarcasına anlatırsanız anında ikna oluyorlar.
y kuşağının apolitik korkaklığı yok mesela bu nesilde, o an neye inanırsa haykırabiliyor bu nesil.
bunlar sadece tespitlerimdi, yorumlaması çok zor böylesi çıkarımları.
devamını gör...
76.
kendilerine fazla güvendikleri, saygı eksikliğinden muzdarip oldukları ara sıra tartışma konusu olan bir kuşak.
ben 27 yaşındayım, öyle "ya hu yaşlandık, artık okuduklarımı kafam almıyor, neyse o" diyecek kadar yaşlı değilim ama benim daha bir sene önce okuyup, tanıyıp zevkten dört köşe olduğum bir yazarı, bugün 18 yaşında bir genç okumuş, üzerine çat pat da olsa analiz yazabiliyor oluyor. bunların zamanı daha gelmedi, çok daha bilgiye sahip olacaklar, bilgiye bu denli ulaşım kolaylığı sayesinde olacak bu. ancak bu konuşulmaya değer kesimin büyük bir kısmı fazlasıyla bireyseller, benciller, müthiş bir megalomani gelişiyor bu arkadaşlarda. o yüzden başlığı açan arkadaşa hak veriyorum, bunların da sebepleri var.
bu arkadaşlar, bizim x kuşağından hiçbir şekilde görmediğimiz bir tür aşağılanmaya maruz kaldılar. iletişim çağında, sözgelimi kendisinden bilmem kaç bin kilometre ötedeki bir vasıfsız orta yaşlı öğretmenin, bozuk türkçeyle "z kuşağı,
lanet olsun böyle kuşak mı olur, tüm kötülükler bunlarda birikmiş" minvalinde cümlelerine maruz kalıyorlar. bizde böyle şeyler yoktu, biz on altı yaşındayken bu tip saldırılara maruz kalmıyorduk ve bu yüzden de büyüklerimize saygılıydık, bir eksikliğimiz olduğunda dinlemesini bilirdik, çünkü saygı gösterilecek insanlarla muhataptık. saygı gösterilmeyecek insanlarla muhatap olanlar da zıvanadan çıkmışlardı, bunun seçimi bize aitti; oysa şimdi kendisini yetiştirmeye gayret eden bir genç, ikinci gruptaki yetersiz zorbalarla muhatap olmak zorunda kalıyor.
bu muhataplığın, arkadaşlarımızda oluşturacağı karşılık öncelikle reddetme ve bu pozisyonu savunmaktır. yıl olmuş iki bin yirmi, dört tane partinin liderleri bile birbirlerini dinlemeden konuşuyor, kimse kimseyi takmıyor, herkes kendi gerçekliğini oluşturmuş, whatboutism, ad hominem her yeri esir almış, herhangi bir konuda derinlemesine tartışmak imkansız hale gelmiş, toksik insanlar her tarafa yayılmış, arkasına yüz tane beğeni takanın kendini peygamber sandığı bir dönemde bu arkadaşların da kendilerini sabırla savunacaklarını düşünmek biraz haksızlık olurdu.
öyle de olmadı neticede. kime ne anlatsınlar, baktılar z kuşağına sallamak bir popülerite, bir beğeni aracına, bir kendi cehaletini ve zorbalığını aklama aracına dönüştü; onlar da "bizimle sorunu olan varsa ağlayarak günlüğüne yazabilir" moduna girdiler, evet tam olarak böyle oldu. bunun tarifsiz rahatlığıyla da artık bir eleştiri mekanizması, bir denetleme, kıyas mekanizması devre dışı kalmaya başladı. çünkü bu gençleri hedef alıp adamakıllı yaklaşan x ve y kuşağı kişi sayısı çok az. y kuşağı, oldu olası zengin olma hayaliyle yanıp tutuştu, entelektüeli dahi bilgiyi paraya çevirme kaygısıyla yatıp kalktı. bu da doğaldır ve başka bir zaman üzerine konuşulabilir. bu gençlerin bugün bu yaklaşımının sebebi biziz, 40 yaşına gelmiş boktan bir çakma aydının niteliğini sorguladıkları için ve bu cenah çok kalabalık olduğu için (en basitinden twitter'da görebilirsiniz) aklın yaşta değil başta olduğunu anladılar. bu cümlenin arkasına, asalak z kuşağı mensupları da takıldılar doğal olarak. bu, biçimsiz bir vücuda giyilmiş ipek bir elbise gibi, onlarda eğreti durdu ve bu onlarda bizim hiç rastlamadığımız bir tür cahil cesaretine ve hadsizliğe sebep oldu. gerçekten rahatsız ediyor ve bir gün başka bir konuda adamakıllı kendilerini gömmek gerekiyor.
baby boomer, boomer, x, y, z fark etmez; hangi kuşaktan olursa olsun, nitelikli insanların peşinde dolaşmamız lazım. bir aptala bakıp da ne kadar mantıklı olduğumuzu kendimize anlattığımız dönemleri geçmiş olmamız lazım. artık önemli olan, kimden ne alabileceğimizi bilme olgunluğuna erişmiş olmaktır. söz gelimi, eşinden ayrılmış, iyi kötü özellikleriyle tanıdığımız bir ilkokul mezunu abimizden boşanma sürecini dinlerken, orada bir estetik aramamamız lazım. neyi seçeceğimizi ve kendimize katacağımızı bilmeliyiz. sonra, duyguları, düşünceleri mantıklı bir şekilde ele alan birini gördüğümüz zaman, okumalıyız, ona zaman ayırmalıyız. aptal, aptal olduğu kadar popüler olan ve bu yüzden düşünceleri bir şekilde önümüze gelen insanları görmezden gelmeliyiz. post truth dönemi artık iyice anlayıp, kimseye bir gerçeği dikte etmeye çalışmamalıyız ki enerjimiz boşa gitmesin.
akıl, yaştan da kuşaklardan da bağımsızdır. hangi kuşağa, hangi yaşa mensup olursak olalım kendi ayaklarımızın yere bastığı bir yerdeysek, üstad luis ferdinand celine'in dediği gibi "henüz şiirimizi tüketmediysek" yani hala söylendiğinde dinlenmeye değer bir şeylerimiz varsa, hiçbir kuşağın asalağıyla, aptalıyla, megalomaniye teslim olmuşuyla muhatap olmayız.
subjektif konularda tartışmalarını da ben yine her zamanki gibi tartışma kültürüne, post truth dönemin adeta bizi esir almasına bağlıyorum. herkes kendi gerçekliğinde ve insanların her konuya yorumu, onlar için gerçek olandan daha gerçek. z kuşağı bunları görerek büyüdüler. özellikle y kuşağının aptal kesiminin ya da bir özelliğinden dolayı popüler olmuş, yarı cahil kesimin yanlış bakış açıları, her konuyla dalga geçen güruhun fazlasıyla beğeni toplamasıyla yönlendiler. sonuçta daha fazlasını beklemek anlamsız olur.
bir kuşaktan bahsediyoruz neticede, gerçekten kapsamlı bir çalışma ister ama z kuşağının benim açımdan en güzel yönü, bize sosyolojiyle ilgili müthiş malzemeler veriyor olması.
ben 27 yaşındayım, öyle "ya hu yaşlandık, artık okuduklarımı kafam almıyor, neyse o" diyecek kadar yaşlı değilim ama benim daha bir sene önce okuyup, tanıyıp zevkten dört köşe olduğum bir yazarı, bugün 18 yaşında bir genç okumuş, üzerine çat pat da olsa analiz yazabiliyor oluyor. bunların zamanı daha gelmedi, çok daha bilgiye sahip olacaklar, bilgiye bu denli ulaşım kolaylığı sayesinde olacak bu. ancak bu konuşulmaya değer kesimin büyük bir kısmı fazlasıyla bireyseller, benciller, müthiş bir megalomani gelişiyor bu arkadaşlarda. o yüzden başlığı açan arkadaşa hak veriyorum, bunların da sebepleri var.
bu arkadaşlar, bizim x kuşağından hiçbir şekilde görmediğimiz bir tür aşağılanmaya maruz kaldılar. iletişim çağında, sözgelimi kendisinden bilmem kaç bin kilometre ötedeki bir vasıfsız orta yaşlı öğretmenin, bozuk türkçeyle "z kuşağı,
lanet olsun böyle kuşak mı olur, tüm kötülükler bunlarda birikmiş" minvalinde cümlelerine maruz kalıyorlar. bizde böyle şeyler yoktu, biz on altı yaşındayken bu tip saldırılara maruz kalmıyorduk ve bu yüzden de büyüklerimize saygılıydık, bir eksikliğimiz olduğunda dinlemesini bilirdik, çünkü saygı gösterilecek insanlarla muhataptık. saygı gösterilmeyecek insanlarla muhatap olanlar da zıvanadan çıkmışlardı, bunun seçimi bize aitti; oysa şimdi kendisini yetiştirmeye gayret eden bir genç, ikinci gruptaki yetersiz zorbalarla muhatap olmak zorunda kalıyor.
bu muhataplığın, arkadaşlarımızda oluşturacağı karşılık öncelikle reddetme ve bu pozisyonu savunmaktır. yıl olmuş iki bin yirmi, dört tane partinin liderleri bile birbirlerini dinlemeden konuşuyor, kimse kimseyi takmıyor, herkes kendi gerçekliğini oluşturmuş, whatboutism, ad hominem her yeri esir almış, herhangi bir konuda derinlemesine tartışmak imkansız hale gelmiş, toksik insanlar her tarafa yayılmış, arkasına yüz tane beğeni takanın kendini peygamber sandığı bir dönemde bu arkadaşların da kendilerini sabırla savunacaklarını düşünmek biraz haksızlık olurdu.
öyle de olmadı neticede. kime ne anlatsınlar, baktılar z kuşağına sallamak bir popülerite, bir beğeni aracına, bir kendi cehaletini ve zorbalığını aklama aracına dönüştü; onlar da "bizimle sorunu olan varsa ağlayarak günlüğüne yazabilir" moduna girdiler, evet tam olarak böyle oldu. bunun tarifsiz rahatlığıyla da artık bir eleştiri mekanizması, bir denetleme, kıyas mekanizması devre dışı kalmaya başladı. çünkü bu gençleri hedef alıp adamakıllı yaklaşan x ve y kuşağı kişi sayısı çok az. y kuşağı, oldu olası zengin olma hayaliyle yanıp tutuştu, entelektüeli dahi bilgiyi paraya çevirme kaygısıyla yatıp kalktı. bu da doğaldır ve başka bir zaman üzerine konuşulabilir. bu gençlerin bugün bu yaklaşımının sebebi biziz, 40 yaşına gelmiş boktan bir çakma aydının niteliğini sorguladıkları için ve bu cenah çok kalabalık olduğu için (en basitinden twitter'da görebilirsiniz) aklın yaşta değil başta olduğunu anladılar. bu cümlenin arkasına, asalak z kuşağı mensupları da takıldılar doğal olarak. bu, biçimsiz bir vücuda giyilmiş ipek bir elbise gibi, onlarda eğreti durdu ve bu onlarda bizim hiç rastlamadığımız bir tür cahil cesaretine ve hadsizliğe sebep oldu. gerçekten rahatsız ediyor ve bir gün başka bir konuda adamakıllı kendilerini gömmek gerekiyor.
baby boomer, boomer, x, y, z fark etmez; hangi kuşaktan olursa olsun, nitelikli insanların peşinde dolaşmamız lazım. bir aptala bakıp da ne kadar mantıklı olduğumuzu kendimize anlattığımız dönemleri geçmiş olmamız lazım. artık önemli olan, kimden ne alabileceğimizi bilme olgunluğuna erişmiş olmaktır. söz gelimi, eşinden ayrılmış, iyi kötü özellikleriyle tanıdığımız bir ilkokul mezunu abimizden boşanma sürecini dinlerken, orada bir estetik aramamamız lazım. neyi seçeceğimizi ve kendimize katacağımızı bilmeliyiz. sonra, duyguları, düşünceleri mantıklı bir şekilde ele alan birini gördüğümüz zaman, okumalıyız, ona zaman ayırmalıyız. aptal, aptal olduğu kadar popüler olan ve bu yüzden düşünceleri bir şekilde önümüze gelen insanları görmezden gelmeliyiz. post truth dönemi artık iyice anlayıp, kimseye bir gerçeği dikte etmeye çalışmamalıyız ki enerjimiz boşa gitmesin.
akıl, yaştan da kuşaklardan da bağımsızdır. hangi kuşağa, hangi yaşa mensup olursak olalım kendi ayaklarımızın yere bastığı bir yerdeysek, üstad luis ferdinand celine'in dediği gibi "henüz şiirimizi tüketmediysek" yani hala söylendiğinde dinlenmeye değer bir şeylerimiz varsa, hiçbir kuşağın asalağıyla, aptalıyla, megalomaniye teslim olmuşuyla muhatap olmayız.
subjektif konularda tartışmalarını da ben yine her zamanki gibi tartışma kültürüne, post truth dönemin adeta bizi esir almasına bağlıyorum. herkes kendi gerçekliğinde ve insanların her konuya yorumu, onlar için gerçek olandan daha gerçek. z kuşağı bunları görerek büyüdüler. özellikle y kuşağının aptal kesiminin ya da bir özelliğinden dolayı popüler olmuş, yarı cahil kesimin yanlış bakış açıları, her konuyla dalga geçen güruhun fazlasıyla beğeni toplamasıyla yönlendiler. sonuçta daha fazlasını beklemek anlamsız olur.
bir kuşaktan bahsediyoruz neticede, gerçekten kapsamlı bir çalışma ister ama z kuşağının benim açımdan en güzel yönü, bize sosyolojiyle ilgili müthiş malzemeler veriyor olması.
devamını gör...
77.
nesil nesil gördük de böylesini görmedik. bir çoğu yönlendirilmeye müsait ve kafası kendinden başka her şey işe doldurulmuş insanlar. ama olsun koyun çok olsa da çobanları tek olur , dinozorları silecek nesil budur. beklentiyi yüksek tutmuyorum potansiyeli görüyorum.
devamını gör...
78.
z kuşağını artık salın.sanki türkiye'de ki tüm kötülüklerin kaynağı z kuşağı.
devamını gör...
79.
yeni jenerasyonu, z kuşağı şöyle böyle diye genellemek saçma olsada gerizekalısıda az değil. geçen, pazar ritüelimizi icra etmek için kutsal bir belediye parkına ailecek intikal ettik, sessiz sakin klorofili bol bir yere postu serdik, termodinamik çayımızı içip çerezimizi, çiğdemimizi çıtlatıp bisküvimizi kakıtıyorken. bir anda etrafımızı 30 40 tane deri eldivenli, kabataş kaçkını, z dövmeli malum kuşaktan organizmalar sardı. çantalardan yarı prof canonları, nikonları sniper edasıyla objektif tripod monteleyip tiktok çekmeye başladılar. ailemin büyükleri şaşkınlıkla olan biteni izliyor z jeneraratörü gençler uyduruk mizansenlerini kah ağaçlara abanarak kah banklardan birbirilerinin üzerine zıplayarak icra etmeye devam ederken içine edilen pazar rit'imizi iptal edip parkın lokasyonunu karalisteye alıp girişi ücretli ve kontrollü olan başka bir bitkisel alana ışınlandık. eskidende gençler, serseriler vardı ama en rahatsız edici eylemleri yüksek sesle müzik dinlemekti. tiktok çekmek için set ekibi gibi dolanan ve her yeri film platosuna çeviren tiplere bünyem alışkın değil. eskiden insanlar kendi aralarında takılırdı şimdi ise sosyal medyada takipçi ve like kasmak için gerçek hayatı bir araç olarak kullanıyorlar. eleştirilmelerinin sebeblerinden biride bu olmalı.
devamını gör...
80.
yarın bir gün ülkemize atom bombası saldırıları yapılması halinde mutlaka içeriden bilgi sızıntılarıyla kuzey kore'ye istihbarat oluşturmuş olacak olan kuşak.
allah da belamızı versin.*
allah da belamızı versin.*
devamını gör...
"z kuşağı" ile benzer başlıklar
y kuşağı
110