içinde bulunduğum kuşak. neden bu kadar ümitsiz davranıldığını anlamıyorum. sosyal medyada, sokakta 2-3 ergen görüp " yeni nesile bak yazık" demek ne kadar akıl işi sorarım. bu kuşağın en büyükleri daha yeni yeni üniversitelere girmeye başladılar. daha net bir şey görmeden gencecik insanlara ümitsiz vaka damgası yapıştırmamak lazım. aramızda gerçekten kendini geliştirmeyi seven, hem kendisine hem çevresine faydalı bireyler olmaya çalışan insanlar var. eğer yeni nesil niteliksizse bunun sebebi de bizi yetiştirmesi gereken nesildir. suçu çocuklarda değil ebeveynlerinde arayın.
devamını gör...
tiktokçu hiç bir halta yaramayan kuşaktır.
devamını gör...
ilk ve orta eğitimdeyken sınıflar arası statü farkı olurdu. birinden bir sınıf büyük olmak o yaşlarda size alt sınıftan üstünlük sağlardı. tabii ki her farklı dönemde doğan çocuklar farklı olsa da z kuşağı için 1 senelik doğum yılı farkının önemli olduğunu düşünüyorum. bu kuşağa ucundan katılmış biri olarak, 90 ve 80 yıllarında çocukluk yaşayamadığım için üzgünüm fakat z kuşağının ilk çocukları olarak en şanslı bizdik. çünkü biz hem interneti yeni keşfedip hem de aynı zamanda sokakta oynayabilen çocuklardık. elimizde tablet ile büyümedik fakat internetten veya bilgisayardan da geri kalmadık ve sokakta büyümeyi de ihmal etmedik. durum böyle olunca yaşımız biraz daha ilerledikçe internette online oyun dünyasını keşfettikçe, sanal dünyayı; sokaktan çok fazla ayırmadık. en azından ben ve arkadaşlarım oyunda birine kötü bir şey yazmaktan çekinirdik. korkudan daha çok saygı vardı, bunu da sokakta top oynarken öğrendik hep. büyük yaştakiler oyunumuzu bozardı sesimizi çıkarmazdık, en fazla düzgün bir dille rica ederdik yapmamalarını. şu anki liseli, ortaokullu çocuklarda bu yok. herhangi bir online oyuna girin veya bulabiliyorsanız top oynayan çocukları izleyin dışarıda. bu çocukların sadece şaka yoluyla arkadaşları arasında birbirlerine ettiği küfürleri ben kavgada söyleyemezdim. genellemenin dışında parlak çocuklar, gerçekten iyi aile eğitimi almış ve bunu bozmamış çocuklar da var. ancak bunların dışında genel olarak gördüğüm erkek çocukları, twitch'te yayıncı izleyip saatlerini geçiren, kişisel hobi olarak hiçbir şey edinmeyen boş çocuklar. ben 21 yaşındaki halimle bu çocukları gördüğümde iç geçiriyorum, üzülüyorum. keşke böyle olmasaydı hiçbir şey, keşke 1970 yıllarındaki okul röportajlarını izleyince iç geçirmeseydim nasıl böyle bozulmuşuz diye. keşke..
devamını gör...
içinde bulunduğum kuşak . gerçekten içimizde bir çok vasıfsız insan varken gerçekten umut vadeden insanlar da var . öteki kuşaklara nazaran konuları daha çok dalgaya alırız buna rağmen bir çoğumuzun insan haklarına saygısı var ve haklarımızı biliyoruz. ama kendi kuşağıma bakınca pek bir ümidim yok( siyaset dışında) , tabii yıllar sonra yine bazı vasıfsız insanların peşinden gidecek çok insan var olucak bunu görebiliyorum . daha şimdiden sosyal medyada bir çok vasıfsız kişiyi ölümüne takip ediyorlar. açıkçası gelecekte çok kolay manipüle edilebilecek çok insan tanıyorum kendi kuşağımdan. ve bazı kişilerin çocuk yetiştireceğini düşününce gelecek nesillere şans diliyorum. ama geçmişe bakınca geçmişten daha kötü olamaz diyorum :)
devamını gör...
haksız yere eleştirildiğini düşündüğüm kuşak.

etrafınıza bakarsanız "65 yaş üstü oy veremesin. ülkeyi bu hale onlar getirdi" diyenler baby boomers denen kuşağı suçluyor. bazıları politik nedenlerle x kuşağını suçluyor, bir kısmı y kuşağı şöyle böyle diyor... yani özünde her kuşaktan her tip insan çıktı şimdiye dek. z kuşağının da farklı olması için bir neden yok. onlardan da her türlü insan çıktı/çıkıyor/çıkacak.

z kuşağı bazı konularda avantajlı bile diyebiliriz çünkü artık çoğunun elinin altında bilgisayar ve internet var. gerçek haberlere, bilgiye daha kolay ulaştıkları için, ülkede olup bitenlerin iç yüzünü eskilerden daha iyi analiz edebilecek duruma gelecekler. benim o yaşta internetim olsaydı uçmuştum bilimsel anlamda. şu anda çoğu çok genç. siz o yaşlardayken büyük ihtimalle çoğunuz aklı bir karış havada gezen tiplerdiniz. ben de öyleydim. şu anda çok gençler ve istisnaları kenara koyarak diyorum ki, eleştirilmeleri için çok erken.

ha derseniz ki eski gençler en azından büyüklerine karşı daha saygılıydı, şimdi o "büyük"lere bakıyorum da, onların da saygısızlıkta z kuşağı gençlerinden geri kalır yanı yok. hakaretsiz, küfürsüz cümle bitirebilen kaç kişi var ki içlerinde?

bir de bu konuyu twitter yahut instagram gibi ortamlara bakıp da gördüğünüz kötü örnekler üzerinden değerlendirmeniz son derece yanlış. öncelikle, 40+ olan herkes ahlaklıdır diyemeyeceğimizi hepiniz kabul edersiniz sanırım. "komik caps" olarak paylaşıp güldüğümüz bir sürü sapık tip var yaşı bilmem kaça geldiği halde sosyal medyada kadın peşinde koşan. aynı şekilde 20- yaştakiler için hepsi ahlaksızdır denemeyeceğini de kabul edersiniz. su-i misal emsal olmaz denir. yani kötü örneğe bakarak aynı şartlardaki herkesin kötü olduğunu iddia edemeyiz. bu nedenle bana göre (her genelleme gibi) "z kuşağı şöyledir" şeklinde yapılacak tüm olumlu ya da olumsuz genellemeler yanlıştır.
devamını gör...
teknolojiler ve insanlık geliştikçe (burası göreceli) kuşaklar arası farklar daha artıyor.
her kuşak ile bir diğeri arasında fark var.
aslolan uçurum olarak mı gerçekleşiyor yoksa belli adımlar dahilinde mi bu fark oluşuyor sorusuna cevap aramak.
ama bu cevabı da bulmak zor.
zaman ve mekandan bağımsız olarak insanın nereye gittiği konusu öncelikle ele alınmalı. yani biz şu kainat/dünya* içerisinde hakikaten kendi sınırlı aklımızla* her şeyin üstesinden geliyoruz, "biziz abi, insanoğlu çok akıllı"
diyebiliyor muyuz?
yoksa bu kadar teknoloji ve imkanların* bulunduğu dünyada insan aslında kendi sonuna doğru yolculuk yapıp bu sonu hızlandıran "akıllı olduğunu zannedip", aslında aptal bir varlık mı?
etrafınıza bakın ve kendiniz bu soruya cevap verin. etrafınızdan kastım tabi türkiye ama dünyaya da bakmak lazım, orada göreceli olarak bizden çok çok daha refah toplumlar var, daha kötü durumda olanlar da var.
nereden nereye bakacaksın ve değerlendireceksin, insanlık kendi içinde bir tezatlar örgüsü aslında.
bunu da başından beri sağlayan, hadi diyelim teknoloji devrimleriyle birlikte 19. y.yıldan beri insanın bitmek bilmeyen açgözlü egosu, ruhu ya da her neyse.
o sebeple ben kuşakların varlığına ve farklılıklarına eyvallah diyorum fakat bence asıl mesele her bir kuşak içinde farkında olan birey sayısının kaç olduğu. hayatın her alanında bir çok konuda farkında olan. bu artarsa insanlık nasibini alır artmaz ise yok oluşa doğru gittiğimizi düşünüyorum.
yoksa kuşak dediğin aklı başında 50 sene geçiriyor bu hayatta.
not: z'den sonra tekrar "a" ile mi devam edilecek?
t: yeni nesil kuşak adı.
devamını gör...
her kuşak gibi gününün şartlarından dolayı yargılanan kuşaktır. ama umarım bu kuşak bu yargılamanın yapıldığı son kuşak olur ve artık insanları bireysel olarak değerlendirmemiz gerektiğinin farkına varabiliriz.
devamını gör...
1997-2012 arası doğan ve sanki dünyanın şu anki haline onlar sebep olmuşçasına yersizce eleştirilen kuşak. halbuki her kuşakta olduğu gibi z kuşağında da iyi ve kötü örnekler var. teknolojinin gelişmesiyle dünyayı takip etmeleri, bilgiye erişimleri çok kolay ve bu nedenle ırk,din gibi sınırlara kendilerinden önceki kuşaklardan daha az takılacaklarını düşünüyorum.
devamını gör...
bilim kurgu filmlerindeki uçuk kaçık tiplerin artık gerçek hayatta da var olduğunu gösteren nesil.
devamını gör...
hepsini çok sevdiğim, genel itibarıyla biz 30'lu yaşlı dayılarından kat be kat zeki gencecik çocuklardır.
çok umutluyum hepsinden. sözlüklerden pek çoğuyla sağlıklı, nitelikli ilişkikerim var.
bizim kuşağımızdan ve bir çok kuşaktan saygılı gençler.

lakin onları bu kadar çok seviyor olmam eleştirmeyecek olmam anlamına gelmiyor.
neden şu sanal alemi bırakıp gerçek hayata karışmaktan bu kadar korkuyorsunuz?
ve neden bu zekanız ve ilericiliğinizin yanında bu denli tembelsiniz?
devamını gör...
bir z kuşağıdır gidiyor. 2023'de göreceğiz gol makinesi mi çamaşır makinesi mi
devamını gör...
aslında gençliğinde herkesin aynı haltları yediği ama biraz yaşlandığı için yeni nesili pislediği nesil.
devamını gör...
y kuşağı ile alfa kuşağı arasında kalmış zeki bir kuşaktır. tek şansızlıkları teknolojinin hayatımıza aktif bir şekilde girdiği dönemlerde ergenliklerini yaşadıklarından google’nin içerisinde kaybolmalarıdır.
devamını gör...
sayın cumhurbaskanımızın cahil gördüğü kuşak .çünkü başkanın dini duyguları kullanarak oy alma politikası z kuşağına sökmüyor.okumuş,teknolojinin heranlamda etinden sütünden yararlanan, geniş çerçeve ile bakabilen bir kuşaktqn bahsediyoruz çünkü
devamını gör...
y neslinden bi tık daha akıllı olan, baby boomer gibi para için yaşayan bir nesil olmayan, y kuşağının güler yüzü ile yetişmiş tatlı bir nesil.

y kuşağına daha yakın olan bu nesil, y kuşağı gibi bireyselliği sever, özgürlükçü ve "düşüncem duyulsun" kafasındadır.
devamını gör...
haklarında yapılan tanımlamalara zerrece uymayan kuşaktır.
devamını gör...
gömüldüğü kadar kötü bir kuşak değildir. içlerinde pırlanta gibi çocuklar var. övüldüğü kadar iyi bir kuşakta değildir, efsane falan olmayacaklar.

eksikleri geçmişten günümüze öğrenci hareketlerinden genelde bihaber olmaları. her şeyi ilk kendilerinin yaptığı zannı ile hareket ediyorlar. buda onları büyük bir yanılgıya sürüklüyor.

onlar kendilerinden önce bedel ödemiş insanlara saygı duymayı öğrenirlerse, bir takım dinazorlar da onların yetiştiği ortam ve dönemi analiz ederek, verdikleri mücadeleyi objektif şekilde değerlendirirse, ortalık süt liman olur. gül gibi geçinip gideriz.
devamını gör...
öncelikle bütün genellemelerin aptalca olduğunu kabullenerek başlayalım. "z kuşağı akıllıdır", "y kuşağı gerizekalıdır", "x kuşağı gün görmemiş dinazorlardır" vs. gibi genellemelerin doğru olamayacağı çok açık. her kuşaktan, her yaştan; akıllı, sağduyulu, özgüvenli, ileri görüşlü ve akla gelebilecek diğer bütün iyi niteliklere sahip insanlar çıkabilir, çıkmıştır ve çıkacaktır da. burada önemli olan, her yeni nesille birlikte daha çok kaliteli insanı çıkarabilmektir.

şimdi bu kabullenmenin ardından, müsaadenizle, son zamanlarda çok gördüğüm "bizi kurtarırsa z kuşağı kurtaracak" söylemlerine bir çift kelamım var: o kadar da emin olmayın.

geçenlerde (bayağı da geçti aslında) twitter'da gezinirken, ara sıra gündeme gelen "okullar yüz yüze eğitime açılsın" hashtag'lerinden birine rast geldim. dedim bakayım. ne gördüm? artvin çoruh üniversitesi'nde* edebiyat öğretmenliği okuyan bir genç kızın "okulları açmazsanız intihar edeceğiz yeter artık" minvalinde bir şeyler yazdığını.

bundan sonra bu genç kızımıza misalen ayşe diyelim ve şimdi basit bir çok yönlü düşünme icra edelim:

ayşe, akademik anlamda hiçbir niteliği olmayan, bir paçavra taşra üniversitesinde* okuyor. bölümünün, sonradan yapacağı staj harici*, hiçbir uygulamalı dersi yok. bir laboratuvar gereksinimi yok. herhangi bir anlık hocaya danışma ihtiyacı yok. derslerinin tamamı sözel dersler. ve bunları alırken ihtiyacı olan her şey ona uzaktan eğitim aracılığıyla da gayet sunulabilir. lütfen kimse "uzaktan eğitim yüz yüze eğitimin yerini tutmuyor ama ühühü" demesin, edebiyat öğretmenliğinden ve zaten vasat bir okuldan bahsediyoruz, kalbinizi kırarım.

artık bu gerçekleri kabullendiğimizde, meselenin eğitimle uzaktan yakından alakası olmadığını herhalde çok iyi anlıyoruz. asıl sorunu direkt cinsel ihtiyaçlara, libidoya yoran çok fazla insan gördüm ama yine genellemelerden uzak tutalım kendimizi madem. ve olası gerekçeler sunalım:

1. ayşe gerçekten de sevgilisini özlemiş olabilir.
2. ayşe arkadaşlarını özlemiş olabilir.
3. ayşe okuduğu şehri* özlemiş olabilir.
4. ayşe aile evinde kalmaktan sıkılmış olabilir.
5. ayşe olası muhafazakar ailesinin söylemlerinden sıkılmış olabilir.

ya da bütün bunların hepsi de olabilir. herhalde bu kadar yeterli. gerekçeler çoğaltılabilir de ama önem seviyesinin çok da yükseleceğini zannetmiyorum. şimdi, bütün bu gerekçeler aklımızdayken, şöyle bir düşünelim:

artvin çoruh üniversitesi'nde; çevre illerden, oradan buradan, tahminen 20 farklı şehirden öğrenci okuyor. bakın daha farklı farklı ilçeleri, yerleşim birimlerini falan dahil etmedik bile. bu kadar geniş bir skaladan muhakkak hasta ya da taşıyıcı olan da çıkacaktır, burası kesin. taşra üniversitelerinin hocalarının devam zorunluluğu saçmalığı da malum, o öğrenciler seve seve artvin'e gidecekler. artvin'de yalnızca okuldaki diğer öğrencilerle değil; esnafı, memuru bilmemnesi derken şehrin yerlisiyle de haşır neşir olacaklar. peki bu ne demek? şehirde sil baştan bir salgın demek. ihtimali yok.

hadi diyelim ki bütün öğrenciler şehirden ve yerlisinden kendilerini uzak tuttular ve sadece okula gidip geldiler. o halde, kaba bir hesapla devam edelim:

artvin çoruh üniversitesi'nde, kendi rakamlarına göre, 900 küsür personel görev yapıyor. ve 11 bin de öğrencileri var. yuvarlayalım, 12 bin insan diyelim. bu cepte. covid-19 pandemisi nedeniyle şimdiye kadar 105 milyon küsür insan hastalanmış ve 2 milyon küsür insan da ölmüş. yaklaşık olarak, tekrar ediyorum ki oldukça kaba bir hesapla elbette, %2 gibi bir ölüm oranına ulaşıyoruz. şimdi bu rakamları açü'ye uyarlayalım.

dedik ya, o okulda kesinlikle bir salgın görülecek. diyelim ki yine erken davranıldı, okul erkenden kapatıldı ve öğrencilerin yalnızca yarısı hasta olmakla kaldı. bu ihtimalde 120 kişi ölecek. ama okullar bir daha açıldı mı kapatılması gibi bir lüksü yok kimsenin, kelimenin tam anlamıyla rezalet olur çünkü. bu ne demek? yalnızca okuldan 240 kişinin ölmesi demek.

peki, yukarıdaki aşırı iyimser tahmine uygun olarak, o öğrenciler kendilerini yerli halktan sakınacak mı? hepimiz biliyoruz ki, hayır. ne kadar iyimser olursak olalım o şehirde salgın, 2020 mart'ına benzer şekilde, hatta öğrenciler gidip gelmiş olacakları için daha da fazla sayılarla yeniden görülecek.

şimdi, bir "neydik ne olduk?" ve sonuçlamaya girişelim. ayşe yalnızca ve yalnızca özlediği, sıkıldığı ya da bunaldığı için en iyi ihtimalle 120 kişi ölecek. peki, bir z kuşağı temsilcisi olarak akıllı olduğu iddia edilen ayşe, insanları intiharla tehdit ettiği iğrenç tweet'ini atmadan önce bunları düşünebildi mi? hayır. bir insanın intihar edebilmesi bu kadar kolay mı? hayır. peki bu söylem, neresinden tutsanız elinizde kalacak çirkin, iğrenç ve aptal bir söylem mi? evet.

bakın hepimiz kabulleniyoruz, insanlar sosyal canlılardır. bu salgının ve eve kapanma döneminin insanların psikolojisinde derin yaralar bıraktığı ve bırakacağı da çok açık. fakat herkesin kendi kişisel özgürlüklerinden feragat ettiği bu dönemde, "kişisel özgürlük" adı altında insanların hayatlarına kastedebilmek akıllı bir insanın yapacağı iş değildir. bir de, rica ediyorum "ama miting yapıyorlar ühühü" falan da demeyin. bir yanlışın, başka bir yanlışın da yapılabileceği anlamına gelmediğini çoktan öğrenmiş, kavramış ve benimsemiş olmalısınız.

her neyse. uzun lafın kısası, kuşaklar değil bazı insanlar akıllıdır. aptal yine aptaldır ve aptal kalacaktır. en güzel tatlı da tulumba tatlısıdır. aksini iddia eden de damaksızdır.**
devamını gör...
kuşaklari da yarıştırır olmuşsunuz. ne saçma şeyler bunlar.
devamını gör...
100.
x kuşağı darbe sonrası kayıp kuşaktır, anlamı şudur, darbeden sonra büyümüş ama babaları gibi politikadan uzaklaşmış ve politik olmayan bir kuşak. aslında apolitik değil sadece politikadan uzaklar. bu bir. y kuşağı gezi kuşağıdır ama bunu da söylemezler, peki y kuşağı nedir, x kuşağının politik olanıdır. ama şu anlaşılmasın x kuşağı gibi politikadan uzaktır, hayır bu sefer de gezi apolitiktir. bu durumda elimizde z kuşağı kalıyor, peki bu kuşak politik midir? bunu zaman gösterecek ama burada tartışılması gereken eksen şudur beyler, bütün kuşaklar zaten bir politizasyon sonucu ortaya çıkarlar zaten. örneğin x kuşağı computer kuşağıdır. bildiğimiz atari kuşağı ama commodorları bilen video oyunları ile kartal oyunu oynayan biraz öksüz bir kuşak. çünkü bir çoğu mahalle atarileri ile büyümüşlerdir. şimdilik bu kadar.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"z kuşağı" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim