kur'an-ı kerim
          içinde bir çok mucize barındıran kutsal kitaptır.
      
  devamını gör...
my dad is a liar
          bir sigorta şirketi için çekilmiş kısa film tadında harika bir reklam filmidir. 

bir çocuğun geleceği her türlü fedakarlığa değer. bu cümle filmin ana fikrini açıklayan final cümlesidir filmin.
filmde küçük bir kız çocuğunun babasının ona sürekli yalan söylemekte olduğunu fark etmesi ve bunu bir kağıda dökmesi anlatılıyor.
babalar bazen bunu yapar, anneler de öyle. bir çocuğun mutluluğu bu dünyadaki her şeyden değerlidir. bunu sağlamak için anne babalar -gerçek anne babalar- her şeyi yaparlar. “ gerçek” diye nitelememin nedeni bir çocuğun doğmasına vesile olmanın kişiye anne ya da baba yaptığına inanmayışımdır.
filmdeki baba, kızı için her şeyi yapmakta ama onu üzmemek için de elinden geldiğince bunu gizlemektedir. herkes bilir mi bunu bilemem ama bazen anne babalar sofrada yeterli yemek olmadığında karınlarının tok olduğunu söylerler, bazen çocuklarına istedikleri bir şeyi almak için onlara belli etmeden bir yerlerden para bulmak için çabalayıp dururlar.
ben bunun bir düşünün derim. anne baba olmak gibi bir düşünceniz varsa bunun nasıl bir sorumluluk getireceğini hesap edin önceden.
filmin benim hayatımdaki önemi ise çok daha farklı aslında. bir gün ingilizce dersi için dinleme sınavında bu filmi kullanmaya karar verdim ve ikinci kez filmi çocuklara izleteceğim zaman öğrencilerin çoğunun gözlerinin dolmuş olduğunu, bazılarınınsa açık açık ağladığını gördüm. elbette bu bölümden çocuklara puan verirken bunu ciddiye aldım. çünkü o çocuklar merhamet ve fedakarlığı anladıysa boşluk doldurmasalar da olur.
eğer bu tanımı buraya kadar okumuş ingilizce öğretmeni ya da öğretmen adayı bir yazar arkadaşım varsa bu filmi bir köşeye not etsin. ölçme değerlendirme için uygun olmayabilir ama çocuklara çok şey öğretecektir.
my dad is a liar
  
bir çocuğun geleceği her türlü fedakarlığa değer. bu cümle filmin ana fikrini açıklayan final cümlesidir filmin.
filmde küçük bir kız çocuğunun babasının ona sürekli yalan söylemekte olduğunu fark etmesi ve bunu bir kağıda dökmesi anlatılıyor.
babalar bazen bunu yapar, anneler de öyle. bir çocuğun mutluluğu bu dünyadaki her şeyden değerlidir. bunu sağlamak için anne babalar -gerçek anne babalar- her şeyi yaparlar. “ gerçek” diye nitelememin nedeni bir çocuğun doğmasına vesile olmanın kişiye anne ya da baba yaptığına inanmayışımdır.
filmdeki baba, kızı için her şeyi yapmakta ama onu üzmemek için de elinden geldiğince bunu gizlemektedir. herkes bilir mi bunu bilemem ama bazen anne babalar sofrada yeterli yemek olmadığında karınlarının tok olduğunu söylerler, bazen çocuklarına istedikleri bir şeyi almak için onlara belli etmeden bir yerlerden para bulmak için çabalayıp dururlar.
ben bunun bir düşünün derim. anne baba olmak gibi bir düşünceniz varsa bunun nasıl bir sorumluluk getireceğini hesap edin önceden.
filmin benim hayatımdaki önemi ise çok daha farklı aslında. bir gün ingilizce dersi için dinleme sınavında bu filmi kullanmaya karar verdim ve ikinci kez filmi çocuklara izleteceğim zaman öğrencilerin çoğunun gözlerinin dolmuş olduğunu, bazılarınınsa açık açık ağladığını gördüm. elbette bu bölümden çocuklara puan verirken bunu ciddiye aldım. çünkü o çocuklar merhamet ve fedakarlığı anladıysa boşluk doldurmasalar da olur.
eğer bu tanımı buraya kadar okumuş ingilizce öğretmeni ya da öğretmen adayı bir yazar arkadaşım varsa bu filmi bir köşeye not etsin. ölçme değerlendirme için uygun olmayabilir ama çocuklara çok şey öğretecektir.
my dad is a liar
devamını gör...
troller yokken sözlüğün çok sıkıcı olması
          doğrudur. sabahtan beri 1 tane bile lucifer tanımı görmedim. canım çok sıkkın.
      
  devamını gör...
tarih konulu youtube kanalları
          hemen efendim:
dft history
dft tarih
extra credits
fire of learning
general knowledge(bu biraz daha coğrafya/bayraklar ile ilgili video yapıyor)
geo history
hikayesi ne?
history colored
history matters
oversimplified
simple history
the great war
the ınfographics
british pathé
ehem* rica ederim :)
t: yazarlara faydalı olabilecek tarih hakkında faydalanabilecekleri youtube kanalları.
  dft history
dft tarih
extra credits
fire of learning
general knowledge(bu biraz daha coğrafya/bayraklar ile ilgili video yapıyor)
geo history
hikayesi ne?
history colored
history matters
oversimplified
simple history
the great war
the ınfographics
british pathé
ehem* rica ederim :)
t: yazarlara faydalı olabilecek tarih hakkında faydalanabilecekleri youtube kanalları.
devamını gör...
nibiru
          babil astronomları tarafından "marduk" adı verilen bir gezegen. sümerler "nibiru" demiş, günümüzde ise "planet x/gezegen x" olarak anılır. bu gezegen benim için de çok özeldir. çünkü, bilmeyenleriniz vardır belki, 2012'de kıyamet kopacak deniyordu bunun sebebi, maya takvimine göre nibiru dünyamıza çarpacakmış. hatta hatırlarsınız 2009 yılında "2012" diye kıyamet senaryolu bir film yapıldı ya, hah işte o film de 2012 nibiru çarpışması iddiaları yüzünden yapıldı. iddia, tüm dünyada yayılmıştı. benim için bu gezegenin özel oluşu sebebi bununla alakalı. annem, hatta anneannemin annesi bile(evet gerçekten anneannemin annesi bile) 2012'de nibiru çarpışması olacağına taa 2000'li yıllarından başlarından beri inanıyorlardı. sonra çarpmadı, fakat bu 21'ci asrın en önemli 2 olayından biridir bana göre. ilki koronavirüstür, ikincisi bu olay.
bu arada 2 saattir nibiru'ya gezegen diyorum da, şimdi şey sorabilirsiniz, "peki sümerler 6.000 yıl önceden nibiru diye "gezegen"in varlığını nasıl gözlemlediler? üstelik bu gezegen güneş sisteminde bile değil." nibiru'nun bir gezegen olduğu iddiasını ortaya ünlü sümerolog zecheria sitchin attı. nasa bu iddiayı yalanlayarak nibiru'nun bir gezegen olmadığını söyledi. zaten 6.000 yıl önce yaşamış, mezopotomya imparatorluğunun kültüründen etkilenmiş sümerlerin, taa o zamanlardan beri nibiru isimli bir gezegenin varlığından haberdar olmaları çok uçuk bir iddiaydı. peki "nibiru" neydi?
bu soruya cevap vermek için tabletleri inceleyelim. nibiru neymiş açıkça orda yazıyor. babilliler, zamanında "mul.apin" denen bir tablet derlediler. bu tablet, m.ö. 1000'li yıllarda derlenmiş. tablette babil astronomisi ve astrolojisi falan ele alınır. tablet 1'de "....ve bu, marduk'un yıldızı, nibiru, jüpiter....." deniyor. tablette, nibiru için "marduk'un yıldızı" yani açıkça "yıldız" ifadesi kullanılır. işin daha da garip noktası şu: nibiru'dan sonra "jüpiter" deniyor!
nibiru, eğer jüpiter'in yanındaki bir yıldızsa, demek ki, nibiru sanıldığı gibi güneş sisteminin dışında değil. belki de nibiru, jüpiter'in ta kendisidir. bununla birlikte başka bir tablette nibiru-merkür ilişkisinin kurulması kafa karıştırıcıdır. nibiru'nun bunca zamandır dünya için bir tehdit oluşturmaması, onun basit bir yıldızdan öte bir şey olmadığını gösterir.
son olarak, sümerler tüm gezegenleri biliyorlar mıydı? cevap hayır. babil astronomlarının derlediği mul.apin tabletlerine baktığımızda, 7 tane gezegenin anıldığını görüyoruz. bunlardan iki tanesi, güneş ve aydır. demek ki, o dönemde, güneş ve ay'ın da birer gezegen olduğu sanılıyormuş. bildikleri gezegenler, merkür, venüs, jüpiter, mars ve satürn'dür. diğer iki tanesi de dediğim gibi güneş ve ay'dır. peki bu adamlar, 5 tane gezegenin varlığını nasıl biliyordular? "antik astronomi"de gezegenlerin hareketleri gözlemlenir ve gelecekteki hareketleri de tahmin edilmeye çalışılırdı. öyle yani.
  bu arada 2 saattir nibiru'ya gezegen diyorum da, şimdi şey sorabilirsiniz, "peki sümerler 6.000 yıl önceden nibiru diye "gezegen"in varlığını nasıl gözlemlediler? üstelik bu gezegen güneş sisteminde bile değil." nibiru'nun bir gezegen olduğu iddiasını ortaya ünlü sümerolog zecheria sitchin attı. nasa bu iddiayı yalanlayarak nibiru'nun bir gezegen olmadığını söyledi. zaten 6.000 yıl önce yaşamış, mezopotomya imparatorluğunun kültüründen etkilenmiş sümerlerin, taa o zamanlardan beri nibiru isimli bir gezegenin varlığından haberdar olmaları çok uçuk bir iddiaydı. peki "nibiru" neydi?
bu soruya cevap vermek için tabletleri inceleyelim. nibiru neymiş açıkça orda yazıyor. babilliler, zamanında "mul.apin" denen bir tablet derlediler. bu tablet, m.ö. 1000'li yıllarda derlenmiş. tablette babil astronomisi ve astrolojisi falan ele alınır. tablet 1'de "....ve bu, marduk'un yıldızı, nibiru, jüpiter....." deniyor. tablette, nibiru için "marduk'un yıldızı" yani açıkça "yıldız" ifadesi kullanılır. işin daha da garip noktası şu: nibiru'dan sonra "jüpiter" deniyor!
nibiru, eğer jüpiter'in yanındaki bir yıldızsa, demek ki, nibiru sanıldığı gibi güneş sisteminin dışında değil. belki de nibiru, jüpiter'in ta kendisidir. bununla birlikte başka bir tablette nibiru-merkür ilişkisinin kurulması kafa karıştırıcıdır. nibiru'nun bunca zamandır dünya için bir tehdit oluşturmaması, onun basit bir yıldızdan öte bir şey olmadığını gösterir.
son olarak, sümerler tüm gezegenleri biliyorlar mıydı? cevap hayır. babil astronomlarının derlediği mul.apin tabletlerine baktığımızda, 7 tane gezegenin anıldığını görüyoruz. bunlardan iki tanesi, güneş ve aydır. demek ki, o dönemde, güneş ve ay'ın da birer gezegen olduğu sanılıyormuş. bildikleri gezegenler, merkür, venüs, jüpiter, mars ve satürn'dür. diğer iki tanesi de dediğim gibi güneş ve ay'dır. peki bu adamlar, 5 tane gezegenin varlığını nasıl biliyordular? "antik astronomi"de gezegenlerin hareketleri gözlemlenir ve gelecekteki hareketleri de tahmin edilmeye çalışılırdı. öyle yani.
devamını gör...
geceye bir şarkı bırak
devamını gör...
atatürk'ün en sevilen sözü
          " mutlaka şu veya bu sebepler için milleti savaşa sürüklemek taraftarı değilim. savaş zorunlu ve hayati olmalıdır. hakiki düşüncem şudur: ulusu savaşa götürünce vicdan azabı duymamalıyım. öldüreceğiz diyenlere karşı, “ölmeyeceğiz” diye savaşa girebiliriz. ancak, ulusun hayatı tehlikeye girmedikçe, savaş bir cinayettir. "
(1923, adana) (atatürk’ün söylev ve demeçleri, atatürk araştırma merkezi, c. ıı, ankara, 1997, s. 128)
şartlar gerektiğinde ve harp zarurî olduğunda vatan toprağını müdafaa etmek, kudretli bir vazifeyi ifa etmektir lakin istila etmek için atılan her kurşun bir cinayettir. sanıyorum ki, bugün savaş çığırtkanlığı yapanlar, savaşın ne olduğunu ve neye mâl olduğunu idrak edememiş şuursuz kimselerdir.
  (1923, adana) (atatürk’ün söylev ve demeçleri, atatürk araştırma merkezi, c. ıı, ankara, 1997, s. 128)
şartlar gerektiğinde ve harp zarurî olduğunda vatan toprağını müdafaa etmek, kudretli bir vazifeyi ifa etmektir lakin istila etmek için atılan her kurşun bir cinayettir. sanıyorum ki, bugün savaş çığırtkanlığı yapanlar, savaşın ne olduğunu ve neye mâl olduğunu idrak edememiş şuursuz kimselerdir.
devamını gör...
edward said
          1935 yılında filistinli hıristiyan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. lübnan ve mısır'da edebiyat, müzik ve felsefe okumuş, abd'de princeton ve harvard'da eğitimini tamamlayarak edebiyat profesörü olmuştur. kendi tabiriyle 'postmodernist entelektüeldir.'
1967 arap-israil savaşı'na kadar herhangi bir politik hareketin içinde olmayan said, bu savaşla birlikte yahudi karşıtı bir görüş sergileyerek abd'de büyük bir tepkiyle karşılaşmıştır. daha sonra enver sedat ve yaser arafat tarafından barış görüşmelerinde filistin temsilcisi olarak atansa da sonrasında arafat'la görüş ayrılığına düşerek geri çekilmiştir.
pek çok dilde eserleri bulunan bu ortadoğunun en ünlü barış elçisi 2003 yılında lösemiden vefat etmiştir.
edward said fikrimce, en değerli iki eseriyle o zamanlar batılıların içini boşalttıkları ve daha ziyade küçümsemek için kullandıkları 'oryantalizm' ve 'entelektüel' sözcüklerinin gerçek anlamlarını bize ve literatüre yeniden kazandırmıştır. said'e göre oryantalizm, batılıların ortadoğuyu sömürmek için onların bilim, düşünce ve sanat alanlarından ve dolayısıyla modern toplumlar oluşturmaktan uzak oldukları bahanesiyle uydurdukları bir kolonileşme hareketidir. ve gerçek bir entelektüel bütün siyasi erkten ve yetkeden bağımsız, ahlaksal ortamda doğruları söylemek ve değişim yaratmak zorundadır. aşağıdaki alıntı entelektüel kitabındandır.
"bir entelektüel olmanın en çetin yanı, yazdıkların ve yaptığın müdahaleler aracılığıyla vazettiğin şeyi, bir kuruma, bir sistemin ya da yöntemin emriyle harekete geçen bir robota dönüşüp katılaşmadan temsil etmektir. hem bunu hem de tetikte durup iradeni gevşetmemeyi başarabilmiş olmanın coşkusunu hissetmiş olan varsa, bu çakışmanın ne kadar nadir gerçekleştiğini takdir edecektir.
fakat bunu başarabilmenin tek yolu, bir entelektüel olarak, elinizden geldiğince iyi ve aktif bir biçimde hakikati temsil etmek ile bir haminin ya da otoritenin sizi yönlendirmesine pasif bir biçimde izin vermek arasında seçim yapmanın sizin elinizde olduğunu kendinize hatırlatmanızdır.
laik entelektüel için o tanrılar hep iflas eder."
  1967 arap-israil savaşı'na kadar herhangi bir politik hareketin içinde olmayan said, bu savaşla birlikte yahudi karşıtı bir görüş sergileyerek abd'de büyük bir tepkiyle karşılaşmıştır. daha sonra enver sedat ve yaser arafat tarafından barış görüşmelerinde filistin temsilcisi olarak atansa da sonrasında arafat'la görüş ayrılığına düşerek geri çekilmiştir.
pek çok dilde eserleri bulunan bu ortadoğunun en ünlü barış elçisi 2003 yılında lösemiden vefat etmiştir.
edward said fikrimce, en değerli iki eseriyle o zamanlar batılıların içini boşalttıkları ve daha ziyade küçümsemek için kullandıkları 'oryantalizm' ve 'entelektüel' sözcüklerinin gerçek anlamlarını bize ve literatüre yeniden kazandırmıştır. said'e göre oryantalizm, batılıların ortadoğuyu sömürmek için onların bilim, düşünce ve sanat alanlarından ve dolayısıyla modern toplumlar oluşturmaktan uzak oldukları bahanesiyle uydurdukları bir kolonileşme hareketidir. ve gerçek bir entelektüel bütün siyasi erkten ve yetkeden bağımsız, ahlaksal ortamda doğruları söylemek ve değişim yaratmak zorundadır. aşağıdaki alıntı entelektüel kitabındandır.
"bir entelektüel olmanın en çetin yanı, yazdıkların ve yaptığın müdahaleler aracılığıyla vazettiğin şeyi, bir kuruma, bir sistemin ya da yöntemin emriyle harekete geçen bir robota dönüşüp katılaşmadan temsil etmektir. hem bunu hem de tetikte durup iradeni gevşetmemeyi başarabilmiş olmanın coşkusunu hissetmiş olan varsa, bu çakışmanın ne kadar nadir gerçekleştiğini takdir edecektir.
fakat bunu başarabilmenin tek yolu, bir entelektüel olarak, elinizden geldiğince iyi ve aktif bir biçimde hakikati temsil etmek ile bir haminin ya da otoritenin sizi yönlendirmesine pasif bir biçimde izin vermek arasında seçim yapmanın sizin elinizde olduğunu kendinize hatırlatmanızdır.
laik entelektüel için o tanrılar hep iflas eder."
devamını gör...
hemofili
          aslında hemofili a, b ve c olmak üzere 3 türü bulunan hastalık.
sanırım c türü pek bilinmiyor.
zaten hastalığın %85'i a türünde görülüyormuş.
bir yerimiz çizildiğinde, kesildiğinde pıhtılaşmadan önce vücut ilk olarak bölgeye yama yapmaya çalışır. bir çeşit kan hücresi olan kan pulcukları bölgeye toplanır. platelet veya trombosit olarak da adlandırılan bu hücreler akyuvar ve alyuvarlar göre çok daha küçüktür. olgun alyuvarlar gibi çekirdeksizdir. yan yana dizilen bu hücrelerin yaması yetersiz kalırsa bu sefer pıhtılaşma devreye girer.
pıhtılaşma kompleks bir süreçtir. bu süreçte kalsiyum iyonları, k vitamini, kan pulcukları, karaciğer proteinleri ve çeşitli pıhtılaşma faktörleri görev alır. en sonunda fibrinojen, fibrine ve de pıhtıya dönüşür. kanama durur. kesik çok büyükse zaten pıhtılaşma da işe yaramayacaktır.
işte bu pıhtılaşma sürecinde gerekli olan bazı faktörler genlerimizin kontrolünde üretilir. mutasyonlar sonucu genlerin şifresi değişirse bu faktörleri üretemeyiz.
hemofili a faktör vııı,
hemofili b faktör ıx eksikliğinden kaynaklanır. bu iki faktörün de üretiminden sorumlu genler x kromozomu üzerinde çekinik olarak aktarıldığı için bu hastalıklar erkeklerde daha sık ortaya çıkar. klasik kırmızı-yeşil renk körlüğü kalıtımında olduğu gibi. (bkz: renk körlüğü) ve #509097
ancak,
hemofili c de durum oldukça farklıdır. hemofili c'nin sebebi faktör xı eksikliğidir. bu duruma da 4. kromozom üzerinde bulunan bir genin mutasyonu sebep olur. 1-22 arası kromozomlar otozomaldır. cinsiyete bağlı değildir. bu yüzden hemofili c'nin dişi ve erkeklerde ortaya çıkma ihtimali eşittir. ancak çok nadir görülen bir durumdur.
  sanırım c türü pek bilinmiyor.
zaten hastalığın %85'i a türünde görülüyormuş.
bir yerimiz çizildiğinde, kesildiğinde pıhtılaşmadan önce vücut ilk olarak bölgeye yama yapmaya çalışır. bir çeşit kan hücresi olan kan pulcukları bölgeye toplanır. platelet veya trombosit olarak da adlandırılan bu hücreler akyuvar ve alyuvarlar göre çok daha küçüktür. olgun alyuvarlar gibi çekirdeksizdir. yan yana dizilen bu hücrelerin yaması yetersiz kalırsa bu sefer pıhtılaşma devreye girer.
pıhtılaşma kompleks bir süreçtir. bu süreçte kalsiyum iyonları, k vitamini, kan pulcukları, karaciğer proteinleri ve çeşitli pıhtılaşma faktörleri görev alır. en sonunda fibrinojen, fibrine ve de pıhtıya dönüşür. kanama durur. kesik çok büyükse zaten pıhtılaşma da işe yaramayacaktır.
işte bu pıhtılaşma sürecinde gerekli olan bazı faktörler genlerimizin kontrolünde üretilir. mutasyonlar sonucu genlerin şifresi değişirse bu faktörleri üretemeyiz.
hemofili a faktör vııı,
hemofili b faktör ıx eksikliğinden kaynaklanır. bu iki faktörün de üretiminden sorumlu genler x kromozomu üzerinde çekinik olarak aktarıldığı için bu hastalıklar erkeklerde daha sık ortaya çıkar. klasik kırmızı-yeşil renk körlüğü kalıtımında olduğu gibi. (bkz: renk körlüğü) ve #509097
ancak,
hemofili c de durum oldukça farklıdır. hemofili c'nin sebebi faktör xı eksikliğidir. bu duruma da 4. kromozom üzerinde bulunan bir genin mutasyonu sebep olur. 1-22 arası kromozomlar otozomaldır. cinsiyete bağlı değildir. bu yüzden hemofili c'nin dişi ve erkeklerde ortaya çıkma ihtimali eşittir. ancak çok nadir görülen bir durumdur.
devamını gör...
yazarların başından geçen tebessüm ettiren olaylar
          bir gün korona vakası türkiye'de iki kişide olduğunda kısıtlamalar gelmeden çamaşır suyu ve sirke almak için markete gitmiştim. gitmişken komşuya uğradım, kızına evde ders veriyordum bana müthiş bir çiçek seçmiş, teşekkür niyetine almış ve eve dönüşüm 5dk bir yol olsa da, bir elimde çiçek buketi, diğerinde de çamaşır suyu ve sirkeyle eve gidiyordum. karanlıktı. karşıma takım elbisesi yaşlı bir bay geldi ve ikimiz yokuş aşağı giden bir sokağın kenarından geçmeliydik. dede demeye kıyamadığım istanbul beyefendisi kibarca "buyrun geçiniz.", dedi sonra ona kibarca "hayır efendim, siz geçiniz", dedim. o da "olur mu hanımefendi siz geçiniz lütfen", diye istirham etti. ben de bir an istanbul'un sokağında aceba kimse yokken istemeden bir nostalji film çekimine denk gelip gelmediğimi düşündüm. sonra geçtim ve "çok teşekkür ederim efendim, size iyi akşamlar dilerim." dedim, o ise ben "size teşekkür ederim, sağlıcakla kalın.", dedi. ne elimde olan çiçek kaldı, ne de eski mahalleme geri döndüm. taşındım oradan dedeyi böyle arada anıp dua ederim. allah uzun ömürler versin sevdikleriyle. ne kibar bir beyefendi idi.
      
  devamını gör...
ömür hanımla güz konuşmaları
          beni anlatan dizeleri;
oysa ben bir akşamüstü oturup turuncu bir yangının
eteklerine, yüreği avuçlarımda atan bir can yoldaşıyla
dünyayı ve kendimi tüketmek isterdim. öyle bir tüketmek
ki, sonucu yepyeni bir "ben"e ulaştırırdı beni, kederli dal-
gınlığımdan her döndüğümde...bir ben ki tüm ilişkilerin
perde arkasını görür de gülerdim sessizce yapay ya-
kınlıklarına insanların. kim kimi ne kadar anlayabilir
ömür hanım?
  oysa ben bir akşamüstü oturup turuncu bir yangının
eteklerine, yüreği avuçlarımda atan bir can yoldaşıyla
dünyayı ve kendimi tüketmek isterdim. öyle bir tüketmek
ki, sonucu yepyeni bir "ben"e ulaştırırdı beni, kederli dal-
gınlığımdan her döndüğümde...bir ben ki tüm ilişkilerin
perde arkasını görür de gülerdim sessizce yapay ya-
kınlıklarına insanların. kim kimi ne kadar anlayabilir
ömür hanım?
devamını gör...
erkek adam ev işi yapar mı sorunsalı
          ev işi yapıyorum. malum hayat müşterek.
bebek bezi de degiştiyorum. çok eğlenceli bir etkinlik tavsiye ederim.
sakal bıyık hala yerinde. hele bizim ufaklığın bir babacım deyişi var yeme de yanında yat.
çocuk anneciğim demediğine göre yırttık sanırım.
erkek adamım diye göğsümü gere gere dolaşayım bari.
  bebek bezi de degiştiyorum. çok eğlenceli bir etkinlik tavsiye ederim.
sakal bıyık hala yerinde. hele bizim ufaklığın bir babacım deyişi var yeme de yanında yat.
çocuk anneciğim demediğine göre yırttık sanırım.
erkek adamım diye göğsümü gere gere dolaşayım bari.
devamını gör...
sevdiğiniz şarkıdan en sevdiğiniz söz
          aşkın gözü kör olabilir ama
inan bana karnı açtır
iyi sindirilmemiş bir aşk
üçüncü tekillere muhtaçtır.
      
  inan bana karnı açtır
iyi sindirilmemiş bir aşk
üçüncü tekillere muhtaçtır.
devamını gör...
urduca
          gazneli devleti ve babür imparatorluğu zamanında müslüman olan hintlilerin dilidir. bu yüzden türk, arab, iran dillerinden birçok kelime almıştır. buna rağmen hindistan'lılar ile pakistan'lıların günlük konuşmalarda çok rahat anlaştıklarını görmüştüm.
      
  devamını gör...
güne bir söz bırak
          "kurt kışı geçirir ama yediği ayazı da unutmaz."
      
  devamını gör...
ilginç etimolojik bağlantılar
          bugünkü bazı sözlükler adem’in toprak manasındaki ibranice “adamah” kelimesinden geldiğini kaydederek latince homo “insan” ve humus “toprak” kelimelerine atıfta bulunmaktadırlar.
      
  devamını gör...
1 mart 2021 türkiye’de koronavirüs risk haritası
          iki hafta önce çok riskli il sayısı beş iken dün itibariyle üç katına çıkmıştır.veriler doğruysa tabi.
      
  devamını gör...
arandığı zaman bulunmayan şeyler
          aşk bunlardan biri sayılabilir. bir kişinin aşık olmaya çok hevesli bir tavır içerisinde olması onun bizatihi başkaları tarafından itici bulunarak talep görmesinin önünde bir engel oluşturabiliyor yani bir şekilde kişinin aradığı aşka ulaşmasına zorlaştıran bir durum olabilir.
      
  devamını gör...
insan
          50 bin yıl önce neandertal akrabalarımızı ortadan kaldırdık, 12 bin yıl önce yerleşik hayat ve tarıma başladık. daha 2 bin yıl önce tanrıların aramızda yaşadığına inanıyorduk. köleliği 70 yıl önce dünyadan kaldırabildik - o da doğruysa eğer-. bugün yüksek bilinç seviyemiz ile bu dünyanın bizim için yaratıldığını söyleyen dinsel doktrinleri reddeden rasyonel kafalar dahi türümüzün bulunduğu nokta ile gurur duyuror. kendi varlığımızı tanımlamayı başardık, artık maddeyi ve ötesini araştırıyoruz.
tüm bu bilişsel faaliyetlerimizden öğrendiğimiz birkaç gerçeğe bakalım: dinazorlar dünyayı 160 milyon yıl yönettti ve yok oldular. bu insan türünün neredeyse var olma süresinden bile uzun. bizim kendi zihinsel kabiliyetlerimize olan hayranlığımız muhtemelen türümüzün sonu olacak. ve inanıyorum ki bizden sonra gelecek olan akıllı tür kendine hominid tarzı bir isim verip tarihi araştırırken bulduğu arkeolojik bulgular ile bize gülecek ancak aynı sondan kendini kurtaramayacak.
  tüm bu bilişsel faaliyetlerimizden öğrendiğimiz birkaç gerçeğe bakalım: dinazorlar dünyayı 160 milyon yıl yönettti ve yok oldular. bu insan türünün neredeyse var olma süresinden bile uzun. bizim kendi zihinsel kabiliyetlerimize olan hayranlığımız muhtemelen türümüzün sonu olacak. ve inanıyorum ki bizden sonra gelecek olan akıllı tür kendine hominid tarzı bir isim verip tarihi araştırırken bulduğu arkeolojik bulgular ile bize gülecek ancak aynı sondan kendini kurtaramayacak.
devamını gör...
