mansur yavaş'ın yks ücretlerini karşılayacağını açıklaması
bu sabah aldığım en güzel haberdir. (umarım köstek olmak için bir şey yapmazlar.)
ve gençler! kimin yanınızda, kimin karşınızda olduğunu unutmayın!
ve gençler! kimin yanınızda, kimin karşınızda olduğunu unutmayın!
devamını gör...
köpektapar
insanların yanlış ve hatalı eylemleri sebebiyle köpeklerin kurban edilmesinin önüne geçmeye çalıştıkları için bu sıfat layık görülen "öteki" insanlardır.
sokak köpeklerinin sokakta yaşamasının sorumlusu insanlar mıdır?
evet.
sokak köpeklerinin sokakta saldırganlaşmasına neden olanlar, yatan köpeğe tekme atan, vuran, şiddet uygulayan, taşlayan, tecavüz etmeye çalışan insan mıdır?
evet.
sokağa saldığı köpeğini kısırlaştırmayan insanlar mıdır?
evet.
doğada köpek diye bir hayvan var mıdır?
hayır.
bu durumda köpekler insanların sorumluluğunda mıdır?
evet.
insanlar köpeklerin yaşam hakkını yok sayıp, masum bir isim takarak "uyutulmasını" isteme hakkına sahip midir?
hayır.
neden?
köpeklerin bulunduğu durumdan ve "sokak köpeği" tabirinden insanlar sorumludur. sokak köpeği cinsi yoktur. kendi sorumsuzluğunu örtmek isteyen insanın bir canlının yaşam hakkını sonlandırma hakkı yoktur. insanlar bir canlıyı öldürmek yerine bir canlının sorumluluğunu almayı, ihtiyaçlarını karşılayamayacakları canlıları oyuncak gibi almamayı öğrenmelidir.
sokak köpeklerinin sokakta yaşamasının sorumlusu insanlar mıdır?
evet.
sokak köpeklerinin sokakta saldırganlaşmasına neden olanlar, yatan köpeğe tekme atan, vuran, şiddet uygulayan, taşlayan, tecavüz etmeye çalışan insan mıdır?
evet.
sokağa saldığı köpeğini kısırlaştırmayan insanlar mıdır?
evet.
doğada köpek diye bir hayvan var mıdır?
hayır.
bu durumda köpekler insanların sorumluluğunda mıdır?
evet.
insanlar köpeklerin yaşam hakkını yok sayıp, masum bir isim takarak "uyutulmasını" isteme hakkına sahip midir?
hayır.
neden?
köpeklerin bulunduğu durumdan ve "sokak köpeği" tabirinden insanlar sorumludur. sokak köpeği cinsi yoktur. kendi sorumsuzluğunu örtmek isteyen insanın bir canlının yaşam hakkını sonlandırma hakkı yoktur. insanlar bir canlıyı öldürmek yerine bir canlının sorumluluğunu almayı, ihtiyaçlarını karşılayamayacakları canlıları oyuncak gibi almamayı öğrenmelidir.
devamını gör...
yüzen şehir
jules verne'nin olağanüstü yolculuklar serisine ait kitabı.
aslında bu kitap için, bir seyahat kitabı da desek yanılmış olmayız. çünkü, bu kitap yazarın kuzey amerika'ya great eastern adlı gemiyle yaptığı yolculuktan sonra, kendi yolculuk notlarından da yararlanarak kaleme aldığı bir kitap. içine mini bir verne hikayesi sıkıştırılmış bir verne seyahatnamesi de diyebiliriz.
kitap, 18 mart 1867'de liverpool'a varıyordum, cümlesiyle başlıyor.
26 mart sabahı gün doğduğu vakit, mizana direğinde amerikan, büyük direkte fransız ve randa yelken gizinde ingiliz bayraklarının dalgalandığını gördüm. great eastern yola çıkmaya hazırlanıyordu... ertesi gün, 27 mart'ta, great eastern sancak tarafındaki irlanda'nın girintili çıkıntılı kıyısı boyunca ilerliyordu.
kitap
olağanüstü yolculuklar serisinin sıradaki kitabı için yoğun çalışan verne, coğrafyacı theophile lavallee'nin vefatı üzerine yayıncısı hetzel'den bu kitabı tamamlaması için bir teklif alır. her ne kadar bu işi üstlenmekte tereddüt etse de babasına; ''bu ek iş, benim de son zamanlarda başını ağrıtıp durduğum great eastern seyahatine paul ile birlikte çıkabilmemi sağlayacak.'' diye yazar.
27 mart 1867 tarihinde the times gazetesinde aşağıdaki haber göründü:
''great eastern öğleüzeri mersey nehrinin ağzından new york'a doğru hareket etti. cyrus field ve worren barber da gemideki fazla sayıda yolcu arasında bulunuyorlar.''
ama ciddi ingiliz gazetesi, sadece resmi makamlarda bulunan şahısların adını sayıyordu. gemideki 1300 yolcu arasında jules verne'nin bulunduğunu bildirmiyordu.
kaynak
9 nisan'da yolculuğunu tamamlayan gemi, beraberinde jules verne'i de ilk kez kuzey amerika topraklarına getiriyordu. yüzen şehir kitabında da verne, kahramanının ağzından; ''birlik topraklarına 9 nisan akşamüstü saat üçte ayak basmıştım.'' diye yazmıştı.
amerika topraklarına ayak bastıktan sonra verne'nin niagara şelalesini ziyaret ettiği biliniyor. kitabında yine kahramanının ağzından şunları okuyoruz: ''12 nisan sabahı şafak sökerken doktorla beraber niagara falls'un geniş caddelerinden iniyorduk.''
ayrıca şu sayfada yine 12 nisan tarihine ait, sanırım ziyaretçi defterinde yer alan, bir imza var jules ve paul kardeşlerin. buyurunuz
aslında bu kitap için, bir seyahat kitabı da desek yanılmış olmayız. çünkü, bu kitap yazarın kuzey amerika'ya great eastern adlı gemiyle yaptığı yolculuktan sonra, kendi yolculuk notlarından da yararlanarak kaleme aldığı bir kitap. içine mini bir verne hikayesi sıkıştırılmış bir verne seyahatnamesi de diyebiliriz.
kitap, 18 mart 1867'de liverpool'a varıyordum, cümlesiyle başlıyor.
26 mart sabahı gün doğduğu vakit, mizana direğinde amerikan, büyük direkte fransız ve randa yelken gizinde ingiliz bayraklarının dalgalandığını gördüm. great eastern yola çıkmaya hazırlanıyordu... ertesi gün, 27 mart'ta, great eastern sancak tarafındaki irlanda'nın girintili çıkıntılı kıyısı boyunca ilerliyordu.
kitap
olağanüstü yolculuklar serisinin sıradaki kitabı için yoğun çalışan verne, coğrafyacı theophile lavallee'nin vefatı üzerine yayıncısı hetzel'den bu kitabı tamamlaması için bir teklif alır. her ne kadar bu işi üstlenmekte tereddüt etse de babasına; ''bu ek iş, benim de son zamanlarda başını ağrıtıp durduğum great eastern seyahatine paul ile birlikte çıkabilmemi sağlayacak.'' diye yazar.
27 mart 1867 tarihinde the times gazetesinde aşağıdaki haber göründü:
''great eastern öğleüzeri mersey nehrinin ağzından new york'a doğru hareket etti. cyrus field ve worren barber da gemideki fazla sayıda yolcu arasında bulunuyorlar.''
ama ciddi ingiliz gazetesi, sadece resmi makamlarda bulunan şahısların adını sayıyordu. gemideki 1300 yolcu arasında jules verne'nin bulunduğunu bildirmiyordu.
kaynak
9 nisan'da yolculuğunu tamamlayan gemi, beraberinde jules verne'i de ilk kez kuzey amerika topraklarına getiriyordu. yüzen şehir kitabında da verne, kahramanının ağzından; ''birlik topraklarına 9 nisan akşamüstü saat üçte ayak basmıştım.'' diye yazmıştı.
amerika topraklarına ayak bastıktan sonra verne'nin niagara şelalesini ziyaret ettiği biliniyor. kitabında yine kahramanının ağzından şunları okuyoruz: ''12 nisan sabahı şafak sökerken doktorla beraber niagara falls'un geniş caddelerinden iniyorduk.''
ayrıca şu sayfada yine 12 nisan tarihine ait, sanırım ziyaretçi defterinde yer alan, bir imza var jules ve paul kardeşlerin. buyurunuz
devamını gör...
sen kimsin radyo yayını
yine bir salı yine bir sen kimsin yayını ile karşınızda ben.
effeennndim bu hafta yayına gelen konuğum normal sözlük 1. istanbul zirvesi'nde şahsen tanışma fırsatı da bulduğum pek sevgili zippodan çıkan çınn sesi. kendisiyle henüz yollarınız kesişmediyse ve bir maniniz de bulunmuyorsa bu akşam için, zihin açıcı bir yolculuğa çıkacağınız önbilgisini gönül rahatlığı ile verebilirim sizlere. tanıyanlarınız zaten buralarda bir yerlerde olacaksınız biliyorum; aaa zippo mu geliyormuş nidalarıyla.*
akşam sözlük radyosu'nda buluşalım mı?
effeennndim bu hafta yayına gelen konuğum normal sözlük 1. istanbul zirvesi'nde şahsen tanışma fırsatı da bulduğum pek sevgili zippodan çıkan çınn sesi. kendisiyle henüz yollarınız kesişmediyse ve bir maniniz de bulunmuyorsa bu akşam için, zihin açıcı bir yolculuğa çıkacağınız önbilgisini gönül rahatlığı ile verebilirim sizlere. tanıyanlarınız zaten buralarda bir yerlerde olacaksınız biliyorum; aaa zippo mu geliyormuş nidalarıyla.*
akşam sözlük radyosu'nda buluşalım mı?
devamını gör...
mutluluğu geçmişte aramak
gelecek denen zaman dilimi mutsuzluk veriyorsa geçmişte her şeyi aramak hakkımızdır.
devamını gör...
kemal kılıçdaroğlu'nun iki kelimeyi bir araya getirip konuşamaması
en azından prompterden okuyup cihaz bozulunca g** gibi kalmamıştır. ayrıca efsane bir konuşmadir. bazı itleri cildirtmistir. çok fena havliyorlar. kafamiz şişti. yallah ormana.
devamını gör...
yapımböyle film
sunucusu deren demirel olan, kamera arkasında "yasin"in bulunduğu samimi, tatlı, sıcacık bir kanal.
devamını gör...
aylak adam
(bkz: yusuf atılgan) tarafından yazılmış, benim için türk edebiyatının belki de en değerli romanı. başucu kitabım. kitap kalabalıklar içindeki yalnız adam olan c'yi, c'nin varoluş sancısını, arayışını, bulamayışını, hayatı ti ye alışını, yaşamı saçma buluşunu anlatıyor. belki de yusuf atılgan üstad biraz kendini anlatıyor bu romanında. yusuf atılgan'ı genç denilebilecek bir yaşta kaybettik. o ki sadece 3 romanı vardır edebiyatımızda. (bkz: anayurt oteli) ki sinemaya ve tiyatroya da uyarlanmıştır, bir diğeri ise (bkz: canistan) dır. aylak adam kendine ve topluma yabancılaşmış bir karakter. o kadar yabancılaşmış ki ismi bile yok. yazar kendisinden c diye bahsediyor. bu yabancılaşma bize yine alber camus ve onun felsefesini hatırlatıyor. yine jean-paul sartre'nin varoluşçu felsefesine de bir çok gönderme mevcut. varoluşçu psikoterapi eğitimi sırasında dönem sonu ödevi olarak aylak adam kitabını varoluşçuluğa göre analiz edin diye bir ödev olduğunu bile duymuşluğum var.
kitaba dönecek olursak; kitap dört bölümden oluşuyor. bunlar: kış, ilkyaz, yaz ve güz. yazarın üslubu tam anlamıyla nev-i şahsına münhasır. uzunca betimlemeler, git geller ( bir kahramanın iç sesi ile konuşurken birden 3. kişi ağzından konuşmaya başlıyor) ilk bölümde özellikle c'nin arayışı, yalnızlığı, var olma sancısı ile biraz okuyucuyu boğuyor. eğer belli yaşantılarınız varsa, siz de o varoluş sancılarından geçtiyseniz c ile özdeşlik kurabiliyor ve kitabın içinde kayboluyorsunuz. c ile birlikte o köhne meyhanede su bardağında kırmızı şarap içiyor, ağzınızda şarap ve sigara kokusunu hissediyorsunuz. c'nin gayet entelektüel bir de çevresi var aslında. ressam arkadaşlar, entelektüel sohbetler her şey gayet iyi gibi görünüyor. ama bir şey eksik. o... kitabın başından sonuna kadar o'nu arıyor c. şöyle başlar kitap:
birden kaldırımlardan taşan kalabalıkta onun da olabileceği aklıma geldi. içimdeki sıkıntı eridi
ve de şöyle biter
sustu. konuşmak gereksizdi. bundan sonra kimseye ondan söz etmeyecekti. biliyordu; anlamazlardı.
yani tüm kitap aslında bir arayış. ancak asıl mesele şu. c'nin aradığı şey sanki bir kadınmış gibi bahsedilse de kitapta asıl aranan şey anlam. yaşamın anlamı var mı? neden yaşıyoruz? yaşamak ne kadar saçma bir şey. neden var olduk? yaşamın amacı ne? gibi anlam odaklı ve varoluşsal sorulara cevap arıyor c. kitabı okurken bu gözle okumakta fayda v ar. yine yeniden her büyük yazar ve eserde olduğu gibi bu kitapta da varoluşçuluğu buram buram hissediyoruz.
teşekkürler aylak adam, teşekkürler yusuf atılgan. böyle bir eseri bizlere bıraktığınız için..
kitaba dönecek olursak; kitap dört bölümden oluşuyor. bunlar: kış, ilkyaz, yaz ve güz. yazarın üslubu tam anlamıyla nev-i şahsına münhasır. uzunca betimlemeler, git geller ( bir kahramanın iç sesi ile konuşurken birden 3. kişi ağzından konuşmaya başlıyor) ilk bölümde özellikle c'nin arayışı, yalnızlığı, var olma sancısı ile biraz okuyucuyu boğuyor. eğer belli yaşantılarınız varsa, siz de o varoluş sancılarından geçtiyseniz c ile özdeşlik kurabiliyor ve kitabın içinde kayboluyorsunuz. c ile birlikte o köhne meyhanede su bardağında kırmızı şarap içiyor, ağzınızda şarap ve sigara kokusunu hissediyorsunuz. c'nin gayet entelektüel bir de çevresi var aslında. ressam arkadaşlar, entelektüel sohbetler her şey gayet iyi gibi görünüyor. ama bir şey eksik. o... kitabın başından sonuna kadar o'nu arıyor c. şöyle başlar kitap:
birden kaldırımlardan taşan kalabalıkta onun da olabileceği aklıma geldi. içimdeki sıkıntı eridi
ve de şöyle biter
sustu. konuşmak gereksizdi. bundan sonra kimseye ondan söz etmeyecekti. biliyordu; anlamazlardı.
yani tüm kitap aslında bir arayış. ancak asıl mesele şu. c'nin aradığı şey sanki bir kadınmış gibi bahsedilse de kitapta asıl aranan şey anlam. yaşamın anlamı var mı? neden yaşıyoruz? yaşamak ne kadar saçma bir şey. neden var olduk? yaşamın amacı ne? gibi anlam odaklı ve varoluşsal sorulara cevap arıyor c. kitabı okurken bu gözle okumakta fayda v ar. yine yeniden her büyük yazar ve eserde olduğu gibi bu kitapta da varoluşçuluğu buram buram hissediyoruz.
teşekkürler aylak adam, teşekkürler yusuf atılgan. böyle bir eseri bizlere bıraktığınız için..
devamını gör...
ağırbaşlı ciddi efendi bir erkek olmanın getirisi
sözlükte gönlünce, dibine vura vura saçmalayabilmektir.
şurada dillendirdiğim konuları dışarıda arkadaşlarımla konuşsam çamaşır suyu falan mı içtin diye sorar bizim tayfa.
ama burada öyle mi? yaz çiz saçmala kafana göre format içinde kaldığın sürece ne içtin diye soran yok hatta al bir bardak çamaşır suyu da benden iç diyorlar*.
şurada dillendirdiğim konuları dışarıda arkadaşlarımla konuşsam çamaşır suyu falan mı içtin diye sorar bizim tayfa.
ama burada öyle mi? yaz çiz saçmala kafana göre format içinde kaldığın sürece ne içtin diye soran yok hatta al bir bardak çamaşır suyu da benden iç diyorlar*.
devamını gör...
yazarların hayatını değiştiren kitap
müthiş imreniyorum okuduğu kitapla hayat değiştirenlere, çekinmesem biraz zorlasam kıskanıyorum diyeceğim.nasıl oluyor yahu nedir bu işin esbab-ı mucibesi? bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti... ne cümle ama! ben de okudum o kitapları neyi esirgiyorlar benden de ele avuca sığmayan o hakikatleri serimlemiyorlar önüme. yoksa doğal ışıktan veya gönül gözünden mi yoksunum ben? ulan yoksa anormal miyim ben?
devamını gör...
zeytin ağacı
güzele dair söylenebilecek ne varsa çekirdeğinde barındıran ağaçtır. meyvesi sayıca bereketli, etli ve besleyicidir.
yaprağının yeşili sıcak memleketlere giriş yollarında bahçelerce selamlar, bakmak ferahlatır.
dalı barışı temsil eder.
öyle güzel bir meyvedir ki üzerine yemin eden bizzat kainatın sahibidir.
benim içinse biraz çocukluk, biraz ananemin evine çıkan yokuş, biraz gençlik ve mezarlık.
yaprağının yeşili sıcak memleketlere giriş yollarında bahçelerce selamlar, bakmak ferahlatır.
dalı barışı temsil eder.
öyle güzel bir meyvedir ki üzerine yemin eden bizzat kainatın sahibidir.
benim içinse biraz çocukluk, biraz ananemin evine çıkan yokuş, biraz gençlik ve mezarlık.
devamını gör...
tuvalet kağıdını zorunlu bir ihtiyaç gibi göstermek
#1562795 sen yine iyisin ben ekonomik saldırıdan sonra okumadım. puahahaha ekonomik saldırı ne kız? o ne ola ki.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının 2021'e nasıl gireceği sorunsalı
sağ ayakla gireceğim. sanırım geçen sefer sol ayakla girdim, bir aksiliktir aldı başını gitti.
devamını gör...
nocturne op 55 no 1
blonde redhead'in for the damaged cola'sını andıran frédéric chopin eseridir. dinlendirici bir nocturne olmasının yanı sıra sonlara doğru hiddetlenir ve noktayı koyar. bu yönüyle canlı bir eser gibidir. kaldı ki chopin'in cansız eser ürettiği de söylenemez... lakin pek bilindik bir nocturne de değildir bu.
hiddetiyle ve öfkesiyle dengesiz bir münzeviyi andırır, yaşamının son çığlıklarını usul usul atar önce, sakindir. sonraları öfkelenir ara ara. yine dinginleşir. sonra yeniden öfkelenir... ve yeniden dinginleşir. bu yönüyle yapacak hiçbir şeyi olmayan bir bedbahtı andırır. yaşam katlanılamazdır, kendisinin de delirmekten, yükselip alçalmaktan başka çaresi yoktur.
hiddetiyle ve öfkesiyle dengesiz bir münzeviyi andırır, yaşamının son çığlıklarını usul usul atar önce, sakindir. sonraları öfkelenir ara ara. yine dinginleşir. sonra yeniden öfkelenir... ve yeniden dinginleşir. bu yönüyle yapacak hiçbir şeyi olmayan bir bedbahtı andırır. yaşam katlanılamazdır, kendisinin de delirmekten, yükselip alçalmaktan başka çaresi yoktur.
devamını gör...
özlemek
adı üstünde "öz" lemek... taa içine işlemek, ciğerlerine kadar çekmek, gözlerine hapsetmek, burnunda tütmek, hücrelerinde gezinmek... sende olan her şeydir özlemek.
sonrası ise; sadece yolunu gözlemek...
sonrası ise; sadece yolunu gözlemek...
devamını gör...
kansas
ilkbahar aylarında çıkan fırtınaları ile ünlü olan abd eyaletidir.
ayrıca abd'nin tam ortasında yer alan eyalettir.
ayrıca abd'nin tam ortasında yer alan eyalettir.
devamını gör...
filtre kahvenin en yakın dostu
%60 kakao oranı olan bitter çikolata.
devamını gör...
selanızı okumasını istediğiniz ünlüler
benimkini ajdar okusun. ölüm bile dayanamaz buna. kalkıp kaçar.
devamını gör...
sağlık çalışanlarının mezhebi geniş olması
şiddet denilince, aklımıza sadece fiziksel saldırı, darp vs. gelse de, bakın bu yazılan da belli bir zümrenin itibarını zedelemeye yönelik manevi şiddettir.
devamını gör...


