bazı sözlük yazarlarını kıskanmak
          sanki 40 yıllık ahbapmış gibi birbirleriyle şakalaşıyorlar, mahlaslarına yazıyorlar. biz de geriden geriden anne bizde neden yok diyerek seyrediyoruz.
kıskanıyoruz vallahi.
  kıskanıyoruz vallahi.
devamını gör...
          (tematik)
          
  küme
          iyi tanımlanmış* birbirinden farklı nesneler topluluklarıdır.
*öznel olmayan, nesnel olarak tanımlanmış olan.
  *öznel olmayan, nesnel olarak tanımlanmış olan.
devamını gör...
zor okunan kitaplar
          dostoyevski - karamazov kardeşler... çok zorlandım ve bıraktım. demekki henüz zamanı gelmemiş. bir kitabı başa sarıp sarıp anlamlandırmaya çalışarak okuyorsam, o kitabın henüz zamanı gelmemiştir, diye düşünüyorum.
biraz zaman tanıyıp çok sonra okuduğumda, o kitaptan verim alabiliyorum.
  biraz zaman tanıyıp çok sonra okuduğumda, o kitaptan verim alabiliyorum.
devamını gör...
acıyı bal eyledik
«pir sultan ölür dirilir»
bak şu bebelerin güzelliğine
kaşı destan
gözü destan
elleri kan içinde
kör olasın demiyorum
kör olma da
gör beni
damda birlikte yatmışız
öküzü hoşça tutmuşuz
koyun değil şu dağlarda
san kendimizi gütmüşüz
hor baktık mı karıncaya
kırdık mı kanadını serçenin
vurduk mu karacanın yavrulusunu
ya nasıl kıyarız insana
sen olmasan öldürmek ne
çürümek ne zindanlarda
özlem ne ayrılık ne
yokluk ne yoksulluk ne
ilenmek ne dilenmek ne
işsiz güçsüz dolanmak ne
gün gün ile barışmalı
kardeş kardeş duruşmalı
koklaşmalı söyleşmeli
korka korka yaşamak ne
kahrolasın demiyorum
kahrolma da
gör beni
kanadık toprak olduk
çekildik bayrak olduk
döküldük yaprak olduk
geldik bugüne
ekmeği bol eyledik
acıyı bal eyledik
sıratı yol eyledik
geldik bugüne
ekilir ekin geliriz
ezilir un geliriz
bir gider bin geliriz
beni vurmak kurtuluş mu
kör olasın demiyorum
kör olma da
gör beni
hasan hüseyin korkmazgil
bestelenmiş hali hasret'in duygu dolu sesinden...*
devamını gör...
spermiogram testi
          testi yapan personel için diğer tanı testlerinden daha ayrı bir yeri olandır.  
 
zamanında spermiyogram yapmış bir stajyer olarak ben de tecrübelerimi paylaşayım ki tam olsun.
 
öncelikle gelen materyali 37 santigradlik etüv dediğimiz bir aletin içine koyuyoruz. etüv, böyle yarım buzdolabı büyüklüğünde birşey. aman niye uğraşıyorum, aha şöyle bişey.
1-2 saat bekletiyoruz ki içinde bulunduğu semen iyice akışkan hale gelsin, sıvılaşsın falan. süre dolduktan sonra şırıngayla çekiyoruz, kontrol ediyoruz iyice sıvılaşmış mı diye. şırınganın iğnesinde garip bir aparat var, onu bulamadım şimdi.
 
şöyle tarif edeyim orasını. hani iğneyi şırıngaya oturttuğunuz yeşil başlık kısmı var ya, o kısmının bir yüzü düz. sanırım analizi yapacak cihazdaki yuva o şekilde ki, ona göre yapılmış. üzerinden 10 sene geçti, tam hatırlamıyorum *. cihaz dediğim de tüplü bilgisayar monitöründen daha küçük, üzerinde ufakça bir ekran olan birşey. mililitredeki sperm sayısı, vizkozitesi (akışkanlığı), canlı/ölü oranını falan veriyor. ekranda da güzel güzel görüyorsunuz oynayan spermleri.
 
tabi bazen hoş sonuçlanmıyor bu test. kamyoncu gibi iri yarı, beyaz atletli pos bıyıklı bir abi geldi bir gün. utana sıkıla verdi numuneyi. ulan 3 kere baktık, spermler gram hareket etmiyor. adam kısır yani. bana "sen söyle kindred" diyecekler diye çok korktum, neyse ki bana vermediler o görevi *. bu da böyle bir anımdır.
  zamanında spermiyogram yapmış bir stajyer olarak ben de tecrübelerimi paylaşayım ki tam olsun.
öncelikle gelen materyali 37 santigradlik etüv dediğimiz bir aletin içine koyuyoruz. etüv, böyle yarım buzdolabı büyüklüğünde birşey. aman niye uğraşıyorum, aha şöyle bişey.

1-2 saat bekletiyoruz ki içinde bulunduğu semen iyice akışkan hale gelsin, sıvılaşsın falan. süre dolduktan sonra şırıngayla çekiyoruz, kontrol ediyoruz iyice sıvılaşmış mı diye. şırınganın iğnesinde garip bir aparat var, onu bulamadım şimdi.
şöyle tarif edeyim orasını. hani iğneyi şırıngaya oturttuğunuz yeşil başlık kısmı var ya, o kısmının bir yüzü düz. sanırım analizi yapacak cihazdaki yuva o şekilde ki, ona göre yapılmış. üzerinden 10 sene geçti, tam hatırlamıyorum *. cihaz dediğim de tüplü bilgisayar monitöründen daha küçük, üzerinde ufakça bir ekran olan birşey. mililitredeki sperm sayısı, vizkozitesi (akışkanlığı), canlı/ölü oranını falan veriyor. ekranda da güzel güzel görüyorsunuz oynayan spermleri.
tabi bazen hoş sonuçlanmıyor bu test. kamyoncu gibi iri yarı, beyaz atletli pos bıyıklı bir abi geldi bir gün. utana sıkıla verdi numuneyi. ulan 3 kere baktık, spermler gram hareket etmiyor. adam kısır yani. bana "sen söyle kindred" diyecekler diye çok korktum, neyse ki bana vermediler o görevi *. bu da böyle bir anımdır.
devamını gör...
hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları
          daha fazla harçlık istemekten utanıp, çekinip okula yürüyerek gitmek, yol parasını harcamak.
hem de kar, çamur demeden her gün.
  hem de kar, çamur demeden her gün.
devamını gör...
cuma saati sözlükte takılan erkekten koca olmaz
          bizim hanım elinde telefon, sözlüğü karıştırıyordu. bu başlığı gördüğü gibi, çantasını alıp fırlayarak, ben birazdan gelirim hayatım dedi. nereye diye sordum. adliyede küçük bir işim var diye cevapladı. sanırım boşanma davası açacak. allah sizi bildiği gibi yapsın! yıktınız gül gibi yuvayı.  hepinize hayırlı cumalar...
      
  devamını gör...
yaşlılıkta zor olan şeyler
          yalnızlık...
çocuklarınız ve torunlarınız her ne kadar yakınınızda olsa da onların sizi anlayamadığı, sizin de onları çok anlayamadığınız karmaşık bir yalnızlık. babaannemden biliyorum bunu. bir cümlesi beni çok etkilemişti..
''annem öldü, babam öldü, kocam öldü, arkadaşlarım komşularım öldü. benim zamanımdan kimse kalmadı. sadece anılarım yaşıyor, bir gün onlar da ölecek..''
  çocuklarınız ve torunlarınız her ne kadar yakınınızda olsa da onların sizi anlayamadığı, sizin de onları çok anlayamadığınız karmaşık bir yalnızlık. babaannemden biliyorum bunu. bir cümlesi beni çok etkilemişti..
''annem öldü, babam öldü, kocam öldü, arkadaşlarım komşularım öldü. benim zamanımdan kimse kalmadı. sadece anılarım yaşıyor, bir gün onlar da ölecek..''
devamını gör...
anın fotoğrafı

memleketin en yüksek yerleşim yerlerinden birinde zorunlu hizmet yapıyorum. dışarda tipi var ve hava -15. ev ev olmadığı için sobayı yaktıktan sonra söndüğü anda ev soğuyor.
galiba covid oldum 2 gündür her yerim ağrıyor, iştahım yok, ateşim var titriyorum, öksürük ve hapşırık da var. bugün mutfağa yürüyerek gidemedim. zor bela sadece ıhlamur içtim biraz. umarım fayda eder.
sabaha kadar bu ısıtıcı çalışacak. elektrik faturası muhtemelen 400 tl civarı gelir. yapacak bir şey yok. durumlar bundan ibaret.
edit: prizdrn ve aletten garip sesler çıkıyor. umarım yangın olmaz.
devamını gör...
yazarların unutamadığı film replikleri
          "bu maskenin altında etten daha fazlası var. bu maskenin altında bir fikir var, bay creedy ve fikirlere kurşun işlemez." v for vendetta.
      
  devamını gör...
5 yıl sonraki kendine not
          jülide ateş'in 2021 yılındaki yaşındasın, cool olduğun için aynı kaldın muhakkak. yolun açık olsun. cool olmaya devam.
      
  devamını gör...
yazarların ilk girişimcilik denemeleri
          10 yaşımda annemin ve babamın desteğiyle su satmıştım evin önünde.hatta tabela bile yapmıştım ''buz gibi soğuk su' diye. kardeşim de ortağım olmuştu. ama inanır mısınız sayın yazarlar, o parayı bir türlü harcayamamıştım. e tabii, insan kendi kazanınca harcaması çok zor oluyor.
      
  devamını gör...
rüyaları ve anıları fotoğraflamak
          günümüz teknolojisiyle mümkün görünen eylem.
japonya'da fmri teknolojisi kullanılarak yapılan bir çalışmanın özeti şöyle: deneklere bir yerde sabit görülen noktasal bir ışık kaynağı gösterildi. fmri taramalarıyla, bu görüntünün bilgi olarak beynin hangi bölgesine kaydedildiği öğrenildi. ışık kaynağı yeni bir noktaya götürülüp yeniden deneğe gösterildi. bu bilginin de beyinde nereye kaydedildiğine bakıldı. bu işlem defalarca tekrarlandı ve bilim insanlarının elinde bu bilgilerin tutulduğu yerlere ait bir harita vardı artık.
tüm bu verilerden elde edilen kayıtlı bölgelerin ortaya çıkardığı desenlerden oluşan resim deneklere gösterildi. beynin bu resmi nasıl kaydettiği de yukarıdaki ışık kaynaklarında yapılana benzer şekilde analiz edildi. taramalardan anlaşıldı ki denekler resme baktıklarında beynin aktif olan bölgelerinin toplamı, resmin meydana getiren noktaların bir toplamıydı. bu çalışma, beyin tarafından depolanan anıların da fotoğraflanabileceğine ilişkin bir umudu beraberinde getirdi.
rüyalar da bir çeşit anı gibi değerlendiriliyor beynimizde. gerçek olmasa da, gördüğümüz rüyaların görüntüleri tıpkı anılarımız gibi beynimizde yer ediyor. yalnız tabii rüya ve anılar, doğrudan o anda baktığımız herhangi bir cisim kadar canlı olarak kalmaz zihnimizde. bu yüzden bunların fotoğrafını çekmek biraz zorlayıcı olabilir.
bir başka sorun da bu olayın etik kanadında karşımızda çıkar. insanların rüya ya da anılarına öylece girebilmek doğru mudur? eğer bu teknoloji daha fazla geliştirilirse, buna sadece belirli durumlarda izin verilmesini mümkün kılan yasalar da ortaya çıkar mı? düşüncelerimizi kimsenin okuyamaması için onları şifreleyici aygıtlar üretmemiz gerekir mi? henüz bu "düşünce görme" işi sadece yakın temas ile gerçekleştirilebiliyor olsa da, gelecekte bununla ilgili ne gibi gelişmeler yaşanabileceğini şu an için bilemiyoruz.
  japonya'da fmri teknolojisi kullanılarak yapılan bir çalışmanın özeti şöyle: deneklere bir yerde sabit görülen noktasal bir ışık kaynağı gösterildi. fmri taramalarıyla, bu görüntünün bilgi olarak beynin hangi bölgesine kaydedildiği öğrenildi. ışık kaynağı yeni bir noktaya götürülüp yeniden deneğe gösterildi. bu bilginin de beyinde nereye kaydedildiğine bakıldı. bu işlem defalarca tekrarlandı ve bilim insanlarının elinde bu bilgilerin tutulduğu yerlere ait bir harita vardı artık.
tüm bu verilerden elde edilen kayıtlı bölgelerin ortaya çıkardığı desenlerden oluşan resim deneklere gösterildi. beynin bu resmi nasıl kaydettiği de yukarıdaki ışık kaynaklarında yapılana benzer şekilde analiz edildi. taramalardan anlaşıldı ki denekler resme baktıklarında beynin aktif olan bölgelerinin toplamı, resmin meydana getiren noktaların bir toplamıydı. bu çalışma, beyin tarafından depolanan anıların da fotoğraflanabileceğine ilişkin bir umudu beraberinde getirdi.
rüyalar da bir çeşit anı gibi değerlendiriliyor beynimizde. gerçek olmasa da, gördüğümüz rüyaların görüntüleri tıpkı anılarımız gibi beynimizde yer ediyor. yalnız tabii rüya ve anılar, doğrudan o anda baktığımız herhangi bir cisim kadar canlı olarak kalmaz zihnimizde. bu yüzden bunların fotoğrafını çekmek biraz zorlayıcı olabilir.
bir başka sorun da bu olayın etik kanadında karşımızda çıkar. insanların rüya ya da anılarına öylece girebilmek doğru mudur? eğer bu teknoloji daha fazla geliştirilirse, buna sadece belirli durumlarda izin verilmesini mümkün kılan yasalar da ortaya çıkar mı? düşüncelerimizi kimsenin okuyamaması için onları şifreleyici aygıtlar üretmemiz gerekir mi? henüz bu "düşünce görme" işi sadece yakın temas ile gerçekleştirilebiliyor olsa da, gelecekte bununla ilgili ne gibi gelişmeler yaşanabileceğini şu an için bilemiyoruz.
devamını gör...
manastır
          dünyanın en uzun destanı manas'tır. şeklinde kötü bir espri aklıma geldi. kusura bakmayın.
      
  devamını gör...
üçüncü hare deneyi

deney, amerika'nın kaliforniya eyaletinde bulunan cubberley lisesi'nde geçiyor.tarih öğretmeni ron jones, 1967 yılında, öğrencileri üzerinde psikolojik bir deney uygulamaya karar veriyor. jones, demokratik ve eğitimli toplumlarda bile her insanın faşizme eğilimi olduğunu ve bu faşizmin uygun koşullar sağlandığı zaman ortaya çıkabileceğini savunuyor.
1.gün
bundan sonra kimse söz almadan konuşmayacak, konuşsa bile çok uzatmayacak ve bana daima bay jones diye hitap edeceksiniz!'
2.gün
onlara bu sınıfın çok özel olduğunu ve okuldaki disiplini onların sağlaması gerektiğini anlatıyor.(öğrencilere sürekli olarak 'siz bambaşkasınız, üstünsünüz' mesajı vermiştir). grup oluştururlar.üçüncü dalga ismi verilir.gruplarına slogan bulurlar.
öğrenciler, gücün, disiplin ve birlikte hareket etmekle kazanıldığına inandırılıyor.
3.gün
bu olay büyük bir kitleye yayılıyor ve sınıftaki öğrencilerin sayısı da artıyor.
öğrenciler, kendi gruplarına dahil olmayan öğrencilere zorbalık yapmaya, okulda bir terör ortamı oluşturmaya başlıyor. kendilerini herkesten üstün görüp, kendinden olmayana karşı büyük bir eziyete başlıyorlar.
grup içinde de kurallara uymayanlara karşı sert davranışlar sergileyip, herkesin tek tip olmasını istiyorlar.
üçüncü hare(dalga) deneyi çocuklardan faşizan yaratmayı amaçladı. en son öğrencilere nazi videoları izletildi.
sonuç: deney belki amacına ulaşıyor fakat öğrenci velileri olayı öğrendikten sonra, ron jones okuldan uzaklaştırılıyor ve üçüncü dalga da yok olup gidiyor.
elindeki gücü iyi amaçlar için kullan.
devamını gör...
hayatı düzene koyma yolları
          bir tutam azim, üç yemek kaşığı çalışma, bir çay bardağı dolusu sabır ve bunları üzerinde yürürken serpiştirebileceğin bir yol gerek. mümkünse biraz engebeli ama alacakaranlıktan daha az aydınlık olmayacak şekilde...
      
  devamını gör...
geceye bir şiir bırak
          iki kalp
iki kalp arasında en kısa yol:
birbirine uzanmış ve zaman zaman
ancak parmak uçlarıyla değebilen
iki kol
merdivenlerin oraya koşuyorum,
beklemek gövde gösterisi zamanın;
çok erken gelmişim seni bulamıyorum,
bir şeyin provası yapılıyor sanki.
kuşlar toplanmışlar göçüyorlar
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
cemal süreya
  iki kalp arasında en kısa yol:
birbirine uzanmış ve zaman zaman
ancak parmak uçlarıyla değebilen
iki kol
merdivenlerin oraya koşuyorum,
beklemek gövde gösterisi zamanın;
çok erken gelmişim seni bulamıyorum,
bir şeyin provası yapılıyor sanki.
kuşlar toplanmışlar göçüyorlar
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
cemal süreya
devamını gör...
35 yaşında koca koca bireylerin saklambaç oynaması sorunsalı
          hani hanii nerde keşkee???küçükken en yetenekli olduğum oyundu. çamlak çömlek patlatmaktan tut ,, hızlı koşarak ebe sobe yapmaya.. şimdi de olsa oynasak keşke. *
      
  devamını gör...

