61.
devamını gör...
62.
63.
64.
sivas'ın islam kadınları tarihi sivas kongresi'nden hemen sonra kadınlar kongresi oluşturup, mütarekenin imzalanması üzerine türk yurdunun başlayan işgalini protesto ettikleri ve itilaf devletlerine bunu anlatan bir telgraf çekmişlerdi.
devamını gör...
65.
iç anadolu’nun soğuk ama karakterli şehri. kışın karıyla meşhur, yazın ise yakıcı güneşiyle testi kıracak cinsten. tarih ve kültür bakımından zengin. medeniyetlerin izlerini taşıyor, türbeler, camiler, köprüler ve hamamlar şehre ayrı bir hava katıyor.
devamını gör...
66.
bir süre yaşadığım, ikinci memleketim olarak gördüğüm şehir.
devamını gör...
67.
sivas arada sıkışmış şehir falan değildir. türkiye haritasında griyle beyazın nikahını kıyan yerdir. insan bir kere gider, donsa bile gönlü ısınır. çünkü sivas seni soğuğuyla döver ama sonra tandırıyla sarar.
bir kere sivas’ın kışı öyle sıradan değildir; orada kar sadece yağmaz, karakter verir. sivaslı çocuk, daha ilkokulda montunun fermuarı donduğu için hayatın zorluklarına hazırlanır. başka şehirlerde soğuk demek dudak büzmekse, sivas’ta soğuk demek kimliğini almış gibi sivaslıyım demektir.
sonra bir geç divriği ulu camii’nin taş işçiliğine bak; sanat değil, sabır heykelidir. adamlar taş oymamış, taşla dua etmiş.
kangal’ı var bu şehrin. yani köpek değil, milli güvenlik unsuru ciddi şekilde. o köpek öyle bir bakar ki, ülke sana emanet dersin.
gelelim yemeklere… sivas köftesi diye geçme öyle. o köfte, etin psikolojik olarak nirvanaya ulaştığı haldir. üzerine bir de madımak yedin mi, tamamdır. her lokmada neden başka şehirler var ki diye sorgularsın.
sivas insanı da başka. kafasında entrika değil, şapka taşır. birine gel dediyse eğer , sofrayı da gönlünü de açar. deli gibi sivas’ı seviyorum diyorsa, bu delilik türü ülke genelinde bulaşsa türkiye kalkınır.
ve evet, sivas belki metropol değildir. ama dürüstlüğün, soğuğun, köftenin ve kangalların başkentidir. bir insan orada yaşayıp hala içi ısınmıyorsa, o artık insan değildir...
kısacası; ben deli gibi sivas’ı seviyorum. çünkü sivas deliliği, delirmeye değen tek deliliktir.
bir kere sivas’ın kışı öyle sıradan değildir; orada kar sadece yağmaz, karakter verir. sivaslı çocuk, daha ilkokulda montunun fermuarı donduğu için hayatın zorluklarına hazırlanır. başka şehirlerde soğuk demek dudak büzmekse, sivas’ta soğuk demek kimliğini almış gibi sivaslıyım demektir.
sonra bir geç divriği ulu camii’nin taş işçiliğine bak; sanat değil, sabır heykelidir. adamlar taş oymamış, taşla dua etmiş.
kangal’ı var bu şehrin. yani köpek değil, milli güvenlik unsuru ciddi şekilde. o köpek öyle bir bakar ki, ülke sana emanet dersin.
gelelim yemeklere… sivas köftesi diye geçme öyle. o köfte, etin psikolojik olarak nirvanaya ulaştığı haldir. üzerine bir de madımak yedin mi, tamamdır. her lokmada neden başka şehirler var ki diye sorgularsın.
sivas insanı da başka. kafasında entrika değil, şapka taşır. birine gel dediyse eğer , sofrayı da gönlünü de açar. deli gibi sivas’ı seviyorum diyorsa, bu delilik türü ülke genelinde bulaşsa türkiye kalkınır.
ve evet, sivas belki metropol değildir. ama dürüstlüğün, soğuğun, köftenin ve kangalların başkentidir. bir insan orada yaşayıp hala içi ısınmıyorsa, o artık insan değildir...
kısacası; ben deli gibi sivas’ı seviyorum. çünkü sivas deliliği, delirmeye değen tek deliliktir.
devamını gör...
"sivas" ile benzer başlıklar
sivas katliamı
186


