61.
"ölüm bir kurtuluş olsaydı eğer, herkes birer ölüydü şimdilerde. fakat yaşasak da; ölümün gölgemizi kovaladığı bu serüvende dinlenecek bir yaşam bulur muyuz bilemiyorum.
haruki murakami: "yaşayarak ölümü besliyoruz." demişti imkansızın şarkısında. o hâlde ölünce de yaşamı mı beslemiş oluyoruz? peki biz insanlar? evrenin içindeki bu dünyada hiçbir şeyden ibaretken bile yine de bir şey değil miydik? herkes intiharı, ölümün istenildiği bir çağrı olarak görüyorken; yaşayarak kendi benliğine savaş açanlar hangi intiharı paylaşıyor? demem o ki sevgili insanlar: belki yarın dediğimiz o günde artık benim için fazladan bir yarın olmayacak. belki yarına kurduğum düşlerim birer birer silinecek fakat öyle olsa bile en azından 'dün bir önceki dünden biraz daha iyiydi' diyebileceğim ve 'kendinizi kendinizin olmadığı bir yerde aramalısınız bulmak için.' derken bu konuda ısrarcıydım. yaşadıkça ruhunuz kemirir bedeninizi ve tükenince insanlar size ölü der. ölüm budur. intihardır. yaşamın zehirlediği intihar..."
0214/ 0120
haruki murakami: "yaşayarak ölümü besliyoruz." demişti imkansızın şarkısında. o hâlde ölünce de yaşamı mı beslemiş oluyoruz? peki biz insanlar? evrenin içindeki bu dünyada hiçbir şeyden ibaretken bile yine de bir şey değil miydik? herkes intiharı, ölümün istenildiği bir çağrı olarak görüyorken; yaşayarak kendi benliğine savaş açanlar hangi intiharı paylaşıyor? demem o ki sevgili insanlar: belki yarın dediğimiz o günde artık benim için fazladan bir yarın olmayacak. belki yarına kurduğum düşlerim birer birer silinecek fakat öyle olsa bile en azından 'dün bir önceki dünden biraz daha iyiydi' diyebileceğim ve 'kendinizi kendinizin olmadığı bir yerde aramalısınız bulmak için.' derken bu konuda ısrarcıydım. yaşadıkça ruhunuz kemirir bedeninizi ve tükenince insanlar size ölü der. ölüm budur. intihardır. yaşamın zehirlediği intihar..."
0214/ 0120
devamını gör...
62.
sevmiş bir insanın artık sevmediğini gösterdiği son gülüşü.
devamını gör...
63.
alın dünyanızı başınıza çalın. sevinmek de sizin olsun, mutlu olmak da, rahat etmek de. hiçbirini bana yaşatmadınız, ben gidiyorum.
bu dünyayı bana cehennem ettiniz, allah da size cehennemi nasip etsin. alın bu fani dünyayı tekrar başınıza çalın.
bu dünyayı bana cehennem ettiniz, allah da size cehennemi nasip etsin. alın bu fani dünyayı tekrar başınıza çalın.
devamını gör...
64.
devamını gör...
65.
ankaralı namık ın şarkılarında hissettirdiği nottur.
devamını gör...
66.
eğer bir gün intihar edersem çok büyük ihtimalle yazmayacağım şeydir.
devamını gör...
67.
yakında uzunca bir şekilde kaleme alacağımdır.
devamını gör...
68.
bırakın bu işleri, yaşarken anladılar sanki.
devamını gör...
69.
beşir fuad bey'in yazdigi edebiyat tarihe gecmistir.
“ameliyatımı icra ettim, hiçbir ağrı duymadım. kan aktıkça biraz sızlıyor. kanım akarken baldızım aşağıya indi. ”yazı yazıyorum, kapıyı kapadım” diyerek geriye savdım. bereket versin içeri girmedi. bundan tatlı bir ölüm tasavvur edemiyorum. kan aksın diye hiddetle kolumu kaldırdım. baygınlık gelmeye başladı…”
“ameliyatımı icra ettim, hiçbir ağrı duymadım. kan aktıkça biraz sızlıyor. kanım akarken baldızım aşağıya indi. ”yazı yazıyorum, kapıyı kapadım” diyerek geriye savdım. bereket versin içeri girmedi. bundan tatlı bir ölüm tasavvur edemiyorum. kan aksın diye hiddetle kolumu kaldırdım. baygınlık gelmeye başladı…”
devamını gör...
70.
andrew,
fark ettim ki hatalı olsam da olmasam da tüm hayatımı senden özür dileyerek geçirmişim. tek istediğim benden neler alıp götürdüğünü hayatın boyunca düşünmen. ayrıca senin için kendimi öldürdüğümü düşünüyorsan yanılıyorsun, çünkü sen hiçbir şeye değmezsin. zaten bana en çok acı veren şey de buydu…
female 21
[[/alıntı]]
fark ettim ki hatalı olsam da olmasam da tüm hayatımı senden özür dileyerek geçirmişim. tek istediğim benden neler alıp götürdüğünü hayatın boyunca düşünmen. ayrıca senin için kendimi öldürdüğümü düşünüyorsan yanılıyorsun, çünkü sen hiçbir şeye değmezsin. zaten bana en çok acı veren şey de buydu…
female 21
[[/alıntı]]
devamını gör...
71.
günseli, son günlerde öyle bir durumdayım ki bir iki dakika bile aklımı toparlayıp düşünemiyorum. sevgilim, şeytan bilir nelere takılıyorum, neler düşünüyorum. günlerdir yatıyorum. hastalıktan mı bilmiyorum şimdi biraz düşünebileceğimi hissediyorum ve uzun süredir aklımda yüzen belirsiz bir cismi aydınlatmaya karar verdim. evet aklım gene karışmadan acele etmeliyim. ölmeye karar verdim günseli. vakit geçirmeden yapmalıyım bunu yoksa ne olacağımı nereye sürükleneceğimi tahmin edemiyorum. bu kısa aydınlıktan yararlanmalıyım. ne yazık, senin için ne yazık bunu karşılıklı konuşamayacağız ve düşündükçe ürperdiğimi itiraf ederim. ölümü değil, senin bu satırları okuduğun zaman ölmüş olacağımı. acıklı şeyler yazmak istemiyorum. acıklı sözler benim üzerimde etkisini kaybetti. fakat seni etkileyecektir. bunu düşünmeliyiz, her şeyi iyi hesap etmek zorunda olduğum için özür dilerim. fakat düzeltmek imkânım kalmayacağı için buna mecburum. yıllardır hayalimde bu mektubu yazacağım insanın beni kurtarmasını yaşadım fakat şimdi bu hayalden çok uzak olduğuma göre hayatımda hiç olmazsa bir kere hatasız hareket etmek zorundayım. mektubu attıktan sonra hemen yapmaya kararlıyım. biliyorsun biz ışık ailesi sözümüzün eriyiz. bizim kaderimiz bu. hiçbir şey yazmasaydım daha mı iyi olurdu diye düşündüm fakat bunu daha büyük bir insafsızlık saydığım için her şeyi yazmak istiyorum. biraz sonra meydana gelecek olayın ayrıntılarını yazmayacağım. onları nasıl olsa öğreneceksin. belki beni de kararsızlığa götürür. ne yapacağımı çok açık bilirsem belki elim titrer.
seni seviyorum fakat neresini düzelteceğimi bilmediğim bu yaşantımı sürdürmenin anlamsızlığını seziyorum.
yok olmaya doğru hızlı bir gidişin farkındayım. henüz koruyabildiğim bazı özelliklerim varken daha insan olduğumu hissederken bu gidişe bir son vermeliyim. yoksa çok geç olacak ve kendimi affetmeyeceğim.
seni seviyorum ve beni unutmamanı istiyorum. ben seni bir an için de olsa unutabileceğimi düşünerek buna girişiyorum.
selim olmayan bir selim görmektense hiç görmemek daha iyidir. bana inan. düşün ki gittim ve bir daha aramadım seni bir daha beni görmeyeceğine göre böyle düşünemez misin? senin varlığına rağmen böyle düşünebiliyorsam sana bir sadakatsizlik var işin içinde. beni görmeyecek olduktan sonra var olup olmamanın ne önemi kalır? sadece yaşadığımı bilmen seni nereye götürür. görüyorsun biraz daha gevezelik etmek istiyorum. yeteri kadar yazdığım halde kalemi elimden bırakamıyorum. bunu biraz da tabancayı henüz masanın üstüne yerleştirmemiş olmama borçluyum. dışarı çıkacağım, mektubu postaneye götüreceğim. engel olamamak ne yazık değil mi? bana kalan süreyi bu kadar kesin belirttikten sonra biraz daha anlatabilirim herhalde. seninle biraz daha konuşmamda kötü bir şey yok. sen de bu satırları okurken benimle biraz daha konuşmuş olacaksın. bunu düşünmek güzel. annemi tanımadın, bundan sonra tanımanın da bir yararı yok. sen ve annem bu resmi güzel bulmuyorum kafamda. annemi üzeceğini biliyorum bu olayın. ama dayanır herhalde. beni bencillikle suçlamaya başlayıncaya kadar dayanırsa mesele yok. bu sürenin kısa olmasını temenni ediyorum. bunun dışında insanlarla ilişkimi kestiğim için kimseyi düşünmüyorum. kimse üzülmek zorunda kalmayacak. senin için de son günlerdeki perişan durumumla bir şeyler yaptığımı, seni biraz hazırladığımı sanıyorum. birlikte geçirdiğimiz güzel bir günden sonra kendimi öldürerek yıldırımla vurmuyorum seni. ya da bana öyle geliyor. şimdi şu anda artık ne kadar yaşayacağımı bilmenin rahatlatıcı bir düşünce olduğunu ve kâbuslardan gelecekten korkmadığımı söyleyebilirim. düşün son günlerde ne duruma gelmiştim. artık bu ıstırap daha ne kadar sürecek gibi bir alaturka şarkıya yer yok yaşantımda. yarın sabah kalkınca kimbilir gene ne olacak endişesi yok. bu duruma ben bile zor inanıyorum. gene tatsız bir şeyler olması ihtimali nasıl ortadan kalkar diyorum. birkaç gün önce sevmediğim kimselere birer mektup göndererek onları hayatlarının sonuna kadar üzecek ya da üzeceğini sandığım sözler yazmayı düşündüm. ne yazık ki insan ölmek üzere olduğu anda bile hayal gücünün eksikliğinden olacak yeteri kadar kötülük edemiyor. bizi tutan bu garip engeli şimdi bile anlayamıyorum. son fırsatı da kaçırdığım için biraz mahzunum. belki müthiş bir ümitsizlik anında yapabilirdim bunu. fakat talihin garip cilvesi. gücüm yok. tam bu sırada kuvvetim tükendi. bu adamlara hadlerini bildirmek gerekiyordu. neyse fazla üzülmemeliyim. ölmenin nedeni bu değil. beni odama kapanmış, kendimi duvardan duvara atarken düşünmeni istemiyorum. böyle bir durum yok. beni unutmanı istediğim halde bunu yapmayacaksın. beni güzel bir durumda düşünmeni isterim. onun için beni hiç görme. ne demek istediğimi anlıyorsun herhalde. senin için daima güzel ve bozulmamış bir bütünlük içinde kalmak istiyorum. gereksiz ayrıntıların aklındaki resmi bozmasına razı değilim. kötü hatıralar insanın aklından kelime olarak çıksalar bile görüntü olarak kalırlar. kimsenin fazla üzüleceğini sanmıyorum. yaşarken ilgilendiğim birkaç kişiyle olur ya görüşmek istersin. benden bahsederken ortak anılarınız olamayacağı için sizi bir arada düşünmek bana kötü görünmüyor. aydın kişileri saymıyorum. ankara’da eski bir iki arkadaş vardı. süleyman kargı vasıtasıyla bulabilirsin onları. kargı’dan sana söz etmiştim sanıyorum. yalnız uygun bir fırsat bulup söyleyememiştim. birkaç şarkıdan ibaret uzunca bir yazım var onda. belki bir gün okursun. yolun o şehre düşerse fazla duygulanma. yazılırken de fazla duygulanılmamıştır. yazmanın çekiciliğine kapılıp biraz ileri gittiğim söylenebilir. bir aldatmadır belki de. uzunca bir şakadır. ne yazık bir kopyasını almamışım. belki okunmaya değer bir duruma getirebilirim. ilk yazıldığı gibi öyle düzeltilemeden kaldı. şimdi sorsan başından sonuna kadar anlatamam. süleyman da ilginç adamdır. garip, içine kapalı, biraz kendini beğenmiş. artık görüyorsun yakınlarımı da yarılıyorum. bu kadar imtiyazı çok görmezsin bana herhalde. süleyman’da “sense of humour” kuvvetlidir. gene de benzerliğimiz yoktur. başka türlüydü onunla yaşamak. nerede susulacağını bilirdi. bana benzemezdi. dedim ya ona hayrandım. anladığını belli etmeden anlardı. ne zaman gitsen onu aynı yerde bulursun. görüşmediğin sürede seni nasıl hissettiğini sanmışsan öyle düşünmüştür. inanılmaz bir özelliktir bence bu yönü. seni anlamazsa yadırgama. beni tanıdığı süre içinde senin gibi bir insanla böyle bir yaşantım olabileceğini ona sezdirmemiş, bu yönümü saklamış olabilirim. insanları öyle farklı açılardan değerlendirdim ki hayatım boyunca arkadaşlarımı sana bile övmeye çekiniyorum. burhan’ı da görebilirsin. akıllıdır. bir kusurunu görmedim diyebilirim. bu da yeter bir sebep sıkıcı olması için. turgut vardır biliyorsun. bahsetmiştim. her şeyini anlatamazsın ama zekidir. durumu hemen kavrar. insan onu kendisiyle bir yarışma içinde görmezse ya da bu izlenimi vermezse anlayışlı ve şefkatlidir. sana çok yakınlık gösterir. benim kişiliğimle ilgili bir mesele kalmayacağına göre turgut’u çok sevimli bulacaksın. bu bakımdan durup dinlenmek bilmez bir sevimli olmak konusunda demek istiyorum. evlidir. belki biraz kalıplaşmıştır. belki de bu kalıbın içine bir noktada kimseyi almak istemez. bu husus çok önemli. en uslanmaz insanlar bile yanlışlıkla da olsa bir kere evlenince çevrelerini kendileri gibi görmek istiyorlar. bu yüzden az mı meyhane arkadaşı kaybettik. turgut böyle değildir. sınırlarını bilir. bana sorsan bilmez. bildiğini sanır. bir sürü okumuş yazmış adamdan çok değerlidir. benim için yargıları bana göredir. ona değer verdiğimi uygun bir fırsat bulup söyleyemedim. sen bir yolunu bulup söyle onun için ne düşünmüş olduğumu. kenan nasıl acaba? merak ediyorum. sorsana turgut’a, doğrusu ben aranızda acı bir görüntü olarak kalmak istemem. tatlı bir resim ya da nasıl söylemeli kelime oyunu gibi bir şey olarak kalmak isterim. bazı tekerlemeler vardı aramızda. ne bileyim ne kadar tekrar etsek bıkmadık. hoşumuza giderdi. işte o anlar gibi yaşamak isterim aranızda. turgut’a söyle, o anlar. aramızda yüzlercesi dolaşırdı. “selim selim dediler onu da gördük” gibi sözler icat etsin benim için. tabii ortak yaşantımızı unutmamışsa. bu öyle bir havaydı ki insan içindeyken akıllıdır, dışarı çıkar aptallaşır. sakın bu isteklerimi ciddiye alma. belki bunları yapmak içinden gelmez. yapma, istediğin gibi yaşa. bana ait bir şey, ne bileyim bir kitap, bir resim ya da buna benzer bir eşyaya sahip olmak istersen turgut’a söyle, bizim evden alır. annem onu çok sever. belki de benim odamı görmek istersin. şimdi biliyorum dayanamayacağını söyleyeceksin. sonrası için bir gün olur bir gün özleme gibi bir duyguya kapılabilirsin ölümün acılığı dağılırken. böyle olabilir. o zaman annem evde yokken bir göz atarsın. fazla ümide kapılma. çok sevimsiz bir ondadır. birtakım hayaller saklar. doğmadan ölen çocuklar gibi gizli hayaller. bir bakıma iyi olacak. içimde gerçekleştirme telaşı kalmayacak. sakinleşeceğim. yapmadığım o kadar çok şey var ki… nasıl olsa hepsini gerçekleştiremeyecektim ve yapamamanın acısı zehirleyecekti içimi. insan sonu geldiği zaman iyileşiyor. odamda benimle ilgili yazı bırakmak istemiyorum.
tutunamayanlar
seni seviyorum fakat neresini düzelteceğimi bilmediğim bu yaşantımı sürdürmenin anlamsızlığını seziyorum.
yok olmaya doğru hızlı bir gidişin farkındayım. henüz koruyabildiğim bazı özelliklerim varken daha insan olduğumu hissederken bu gidişe bir son vermeliyim. yoksa çok geç olacak ve kendimi affetmeyeceğim.
seni seviyorum ve beni unutmamanı istiyorum. ben seni bir an için de olsa unutabileceğimi düşünerek buna girişiyorum.
selim olmayan bir selim görmektense hiç görmemek daha iyidir. bana inan. düşün ki gittim ve bir daha aramadım seni bir daha beni görmeyeceğine göre böyle düşünemez misin? senin varlığına rağmen böyle düşünebiliyorsam sana bir sadakatsizlik var işin içinde. beni görmeyecek olduktan sonra var olup olmamanın ne önemi kalır? sadece yaşadığımı bilmen seni nereye götürür. görüyorsun biraz daha gevezelik etmek istiyorum. yeteri kadar yazdığım halde kalemi elimden bırakamıyorum. bunu biraz da tabancayı henüz masanın üstüne yerleştirmemiş olmama borçluyum. dışarı çıkacağım, mektubu postaneye götüreceğim. engel olamamak ne yazık değil mi? bana kalan süreyi bu kadar kesin belirttikten sonra biraz daha anlatabilirim herhalde. seninle biraz daha konuşmamda kötü bir şey yok. sen de bu satırları okurken benimle biraz daha konuşmuş olacaksın. bunu düşünmek güzel. annemi tanımadın, bundan sonra tanımanın da bir yararı yok. sen ve annem bu resmi güzel bulmuyorum kafamda. annemi üzeceğini biliyorum bu olayın. ama dayanır herhalde. beni bencillikle suçlamaya başlayıncaya kadar dayanırsa mesele yok. bu sürenin kısa olmasını temenni ediyorum. bunun dışında insanlarla ilişkimi kestiğim için kimseyi düşünmüyorum. kimse üzülmek zorunda kalmayacak. senin için de son günlerdeki perişan durumumla bir şeyler yaptığımı, seni biraz hazırladığımı sanıyorum. birlikte geçirdiğimiz güzel bir günden sonra kendimi öldürerek yıldırımla vurmuyorum seni. ya da bana öyle geliyor. şimdi şu anda artık ne kadar yaşayacağımı bilmenin rahatlatıcı bir düşünce olduğunu ve kâbuslardan gelecekten korkmadığımı söyleyebilirim. düşün son günlerde ne duruma gelmiştim. artık bu ıstırap daha ne kadar sürecek gibi bir alaturka şarkıya yer yok yaşantımda. yarın sabah kalkınca kimbilir gene ne olacak endişesi yok. bu duruma ben bile zor inanıyorum. gene tatsız bir şeyler olması ihtimali nasıl ortadan kalkar diyorum. birkaç gün önce sevmediğim kimselere birer mektup göndererek onları hayatlarının sonuna kadar üzecek ya da üzeceğini sandığım sözler yazmayı düşündüm. ne yazık ki insan ölmek üzere olduğu anda bile hayal gücünün eksikliğinden olacak yeteri kadar kötülük edemiyor. bizi tutan bu garip engeli şimdi bile anlayamıyorum. son fırsatı da kaçırdığım için biraz mahzunum. belki müthiş bir ümitsizlik anında yapabilirdim bunu. fakat talihin garip cilvesi. gücüm yok. tam bu sırada kuvvetim tükendi. bu adamlara hadlerini bildirmek gerekiyordu. neyse fazla üzülmemeliyim. ölmenin nedeni bu değil. beni odama kapanmış, kendimi duvardan duvara atarken düşünmeni istemiyorum. böyle bir durum yok. beni unutmanı istediğim halde bunu yapmayacaksın. beni güzel bir durumda düşünmeni isterim. onun için beni hiç görme. ne demek istediğimi anlıyorsun herhalde. senin için daima güzel ve bozulmamış bir bütünlük içinde kalmak istiyorum. gereksiz ayrıntıların aklındaki resmi bozmasına razı değilim. kötü hatıralar insanın aklından kelime olarak çıksalar bile görüntü olarak kalırlar. kimsenin fazla üzüleceğini sanmıyorum. yaşarken ilgilendiğim birkaç kişiyle olur ya görüşmek istersin. benden bahsederken ortak anılarınız olamayacağı için sizi bir arada düşünmek bana kötü görünmüyor. aydın kişileri saymıyorum. ankara’da eski bir iki arkadaş vardı. süleyman kargı vasıtasıyla bulabilirsin onları. kargı’dan sana söz etmiştim sanıyorum. yalnız uygun bir fırsat bulup söyleyememiştim. birkaç şarkıdan ibaret uzunca bir yazım var onda. belki bir gün okursun. yolun o şehre düşerse fazla duygulanma. yazılırken de fazla duygulanılmamıştır. yazmanın çekiciliğine kapılıp biraz ileri gittiğim söylenebilir. bir aldatmadır belki de. uzunca bir şakadır. ne yazık bir kopyasını almamışım. belki okunmaya değer bir duruma getirebilirim. ilk yazıldığı gibi öyle düzeltilemeden kaldı. şimdi sorsan başından sonuna kadar anlatamam. süleyman da ilginç adamdır. garip, içine kapalı, biraz kendini beğenmiş. artık görüyorsun yakınlarımı da yarılıyorum. bu kadar imtiyazı çok görmezsin bana herhalde. süleyman’da “sense of humour” kuvvetlidir. gene de benzerliğimiz yoktur. başka türlüydü onunla yaşamak. nerede susulacağını bilirdi. bana benzemezdi. dedim ya ona hayrandım. anladığını belli etmeden anlardı. ne zaman gitsen onu aynı yerde bulursun. görüşmediğin sürede seni nasıl hissettiğini sanmışsan öyle düşünmüştür. inanılmaz bir özelliktir bence bu yönü. seni anlamazsa yadırgama. beni tanıdığı süre içinde senin gibi bir insanla böyle bir yaşantım olabileceğini ona sezdirmemiş, bu yönümü saklamış olabilirim. insanları öyle farklı açılardan değerlendirdim ki hayatım boyunca arkadaşlarımı sana bile övmeye çekiniyorum. burhan’ı da görebilirsin. akıllıdır. bir kusurunu görmedim diyebilirim. bu da yeter bir sebep sıkıcı olması için. turgut vardır biliyorsun. bahsetmiştim. her şeyini anlatamazsın ama zekidir. durumu hemen kavrar. insan onu kendisiyle bir yarışma içinde görmezse ya da bu izlenimi vermezse anlayışlı ve şefkatlidir. sana çok yakınlık gösterir. benim kişiliğimle ilgili bir mesele kalmayacağına göre turgut’u çok sevimli bulacaksın. bu bakımdan durup dinlenmek bilmez bir sevimli olmak konusunda demek istiyorum. evlidir. belki biraz kalıplaşmıştır. belki de bu kalıbın içine bir noktada kimseyi almak istemez. bu husus çok önemli. en uslanmaz insanlar bile yanlışlıkla da olsa bir kere evlenince çevrelerini kendileri gibi görmek istiyorlar. bu yüzden az mı meyhane arkadaşı kaybettik. turgut böyle değildir. sınırlarını bilir. bana sorsan bilmez. bildiğini sanır. bir sürü okumuş yazmış adamdan çok değerlidir. benim için yargıları bana göredir. ona değer verdiğimi uygun bir fırsat bulup söyleyemedim. sen bir yolunu bulup söyle onun için ne düşünmüş olduğumu. kenan nasıl acaba? merak ediyorum. sorsana turgut’a, doğrusu ben aranızda acı bir görüntü olarak kalmak istemem. tatlı bir resim ya da nasıl söylemeli kelime oyunu gibi bir şey olarak kalmak isterim. bazı tekerlemeler vardı aramızda. ne bileyim ne kadar tekrar etsek bıkmadık. hoşumuza giderdi. işte o anlar gibi yaşamak isterim aranızda. turgut’a söyle, o anlar. aramızda yüzlercesi dolaşırdı. “selim selim dediler onu da gördük” gibi sözler icat etsin benim için. tabii ortak yaşantımızı unutmamışsa. bu öyle bir havaydı ki insan içindeyken akıllıdır, dışarı çıkar aptallaşır. sakın bu isteklerimi ciddiye alma. belki bunları yapmak içinden gelmez. yapma, istediğin gibi yaşa. bana ait bir şey, ne bileyim bir kitap, bir resim ya da buna benzer bir eşyaya sahip olmak istersen turgut’a söyle, bizim evden alır. annem onu çok sever. belki de benim odamı görmek istersin. şimdi biliyorum dayanamayacağını söyleyeceksin. sonrası için bir gün olur bir gün özleme gibi bir duyguya kapılabilirsin ölümün acılığı dağılırken. böyle olabilir. o zaman annem evde yokken bir göz atarsın. fazla ümide kapılma. çok sevimsiz bir ondadır. birtakım hayaller saklar. doğmadan ölen çocuklar gibi gizli hayaller. bir bakıma iyi olacak. içimde gerçekleştirme telaşı kalmayacak. sakinleşeceğim. yapmadığım o kadar çok şey var ki… nasıl olsa hepsini gerçekleştiremeyecektim ve yapamamanın acısı zehirleyecekti içimi. insan sonu geldiği zaman iyileşiyor. odamda benimle ilgili yazı bırakmak istemiyorum.
tutunamayanlar
devamını gör...
72.
başkasına acı vermek için yazılan not yazmadan da intihar edilebilir.
devamını gör...
73.
okudugumda beni en cok dusundurenlerden bir tanesinde: anneme sakin soylemeyin duyarsa cok üzülür. yaziyordu. intiharin tamamen gercekten kopus mu yoksa tam bir gerceklik hali mi oldugu konusunda hep kafam karisir. galiba ikisi de ayni sey.
devamını gör...
74.
bir gün yazacak olursam açık açık tek birini suçlayacağım. her şeyi beyaz bir kağıda anlatıp geri kalan ömründe, göğsünde koca bir yumruk olarak kalacağım.
devamını gör...
75.
bu dünyada kendimi ifade edip çözüm bulamadıysam bu notu da yazmam.
devamını gör...
76.
kendimize çok fazla yüklenmek denen bir şey varsa, intihar edecek seviyeye gelmiş ve intihar notu bırakan bir insan da kendisine çok yüklenmenin de ötesinde, en uç noktasında yer almış demektir.
devamını gör...
77.
onca yanlışlar içerisinde kişinin kendi doğrularını son kez paylaştığı metin. belki de hiçbir beklentisi ve geleceği olmadan paylaştığı yazılar bütünü.
devamını gör...
78.
içeriğiyle bazı kimseleri intihardan sorumlu tutan yazı. beni karıştırma da diyemiyorsun ölen kişiye.
devamını gör...
79.
bir paradokstur. ölümden sonra bir yaşama inanıyorsan, bir tanrı'ya inanıyorsan neden intihar ediyorsun? aksi ise neden not bırakıyorsun, aşırı anlamsız. tabii ki herkes bir paradoks olarak görecek diye bir şey yok, görece çözülebilir, paradoks bile olmayabilir.
devamını gör...
80.
geride bırakabilecek cümle kursam ölmek istemem ki ben
bitirmeden gitmek gibi geliyor bana
ve karşılaşmak da istemem böyle bir notla
sizin de görmemenizi dilerim
bitirmeden gitmek gibi geliyor bana
ve karşılaşmak da istemem böyle bir notla
sizin de görmemenizi dilerim
devamını gör...