(bkz: sevgiliyle açık ilişkiye evrilmek) bi denesinler ya deneyenler mutluymuş bak anlatıyolar.
devamını gör...

zengin depresyona girdiğinde single malt viskisini tek dikişte çakıp yarım kilo kristal viski bardağını duvara çalar, fakir depresyona girdiğinde taksitle aldığı telefonunu duvara vurup kırık ekranla hayatına devam eder.
devamını gör...

hafızamda ilk günkü sen
hafızamda tatlı gülümsemen
bugün sensizliğimin ilk günü
içimde yenice ayrılığın ince hüznü
aşk nedir, sevgi nedir bilmem
bana kalırsa hepsi sen
kaç mevsim, kaç sene oldu bilmem
hala aklımdadır ayrılık dün gibi
tıpkı seni gördüğüm ilk gün gibi
devamını gör...

kuş gibi insanlardır ya da köyde kuşların kapı guduklaması ile uyanmaya alışmış insanlardır.
alışmış bir kere.
devamını gör...

kitap okuyorduk. şu anda okumam gerekli aslında. hay aksi.
devamını gör...

liseye kadar ortamların en küçüğü bendim. tıfıl atom karınca gibi dolaşırdım ortalıklarda. arkadaşlarım benden o kadar uzunlardı ki onların yüzünden boyun fıtığı oldum. ehe. sonra ne oldu. bir şey oldu. hem ailenin hem de arkadaşlarımın en uzunu oluverdim. sonuç ne oldu. hiçbir şey. yani ne bileyim. çok da şey yapmamak lazım. yani.. dediğim başlıktır.
devamını gör...

sarımsak ve zeytinyağı ile soslanmış ekmeklerin kızartılıp servis edilen halidir. kekik ve nane ilede farklı tatlar elde etmek mümkündür. genelde fast-food tarzı yerlerde bulunur, atıştırmalık olarak sipariş edilebilir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel kaynak
devamını gör...

tubal gebeliğin patlaması vb. bir sebeple gelişen karın içi kanama ve periton tahrişini göstermek üzere soluk alış esnasında omuzda ağrı duyulmasıdır.
devamını gör...

üzen, ağlatan, hayata küstüren anlar ve fotoğraflar.
devamını gör...

günlerin iyiden iyiye uzadığını fark etmek. birden "bahar geliyor" sevincine kapılmak.
devamını gör...

islam dahil olmak üzere hiçbir din terörizmin kendisi değildir. terörizm insanları kullanır.

hasan sabbah çok sevgili müritlerine (!) yapmaları gerekeni söylerken şöyle dermiş;
"yahudinin yanında yahudi, hrıstiyanın yanında hrıstiyan, müslümanın yanında müslüman olun."
bu da bize gösteriyor ki terörizm dinler değildir, dini "araç olarak kullanan" insanlardır.

hiçbir din kavgayı, sataşmayı, öldürmeyi, çalmayı vs. emretmez. günümüzdeki insana göre şekillenen dinler için, böyle genel bir kanıya varılamaz, bu yargı tamamen özneldir. bir şey daha eğer eleştiri yapılacaksa tüm dinler için yapılmalıdır. dünya üzerinde tek bir din yoktur.
devamını gör...

vincent van gogh’un hayattayken sadece 1 tablosu satılabildi,
yaşamı boyunca sefalet çekti,
2 kez akıl hastanesinde yattı,
37 yaşında intihar etti.
devamını gör...

(bkz: nymphomaniac) filminin turkceye cevrilmis ismi.

2013 yapimi bir (bkz: lars von trier) filmi. -yazar ve yonetmen-
ikinci filmi de varmis ben izlemedim.*
bu ilk filmde konu soyle; genc bir hanimimiz bu hastaliktan muzdarip. oyle muzdarip ki yolda gordugu insanlari bile o an orada eyleme gecirmek istiyor. bu hastaliktan muzdarip oldugunu kendi kesfediyor. yani bor doktordan ogrenmiyor, kendi teshisini kendi koyuyor.
bu duygu durumu ona nuksettiginde gozu orgazm disinda hicbir sey gormuyor.
film tam bir konulu porno filmi gibi full +18 sahnelerle dolu.
ama ote yandan baya entellektuel de bir film. aski sorguluyor, insanlari sorguluyor, aski ariyor bla bla.
filmde joe-ana karakter- yine dayak yemis halde orta yasli bi adam tarafindan bulunup evine aliniyor.
adam kizcagiza bakiyor, yaralarini iyiilestiriyor falan derken kadin bu adamla dertlesmeye, kendi kendine koydugu teshisi anlatmaya basliyor.
bu yasadigi surecleri adama anlatirken anilarini ve olanlari izliyoruz aslinda film olarak.
gercekten aslinda izlenmesi gereken bir film. cunku yani oyle entel bi film ki ayni zamanda bi yerde fibonacci dizisi nden bile soz ediyorlar.
kizin babasi rolunda mr. robot'taki baba var. yine muhtesem oyunculuk.
joe'nin her yas grubu icin gercekten iyi oyunculuklar sergilenmis.

film toplamda 27 odule layik gorulmus ve 11 tanesini kazanmis.
bütçesi; $4.7 milyonmus. izleyince bu parayi nereye harcadiniz aluminyum diyorsunuz. ama belli olan para full oyunculara gitmis. cunku full biri birilerine atliyor. ben sadece kurtaj sahnesinden etkilendim oraya baya para gitmistir. gitmediyse de bilmiyorum.

kisacasi trier bey yine yapmis yapacagini.
ama turkceye neden itiraf diye cevirdiniz onu anlayamadim abiler.
bildigin (bkz: nemfomanyak) olmaliydi.
devamını gör...

kurmalı olanları beni halen çocuk gibi heyecanlandıran nadir zımbırtılardan. bazı ülkelerin turistik eşya reyonlarında o ülkenin karakteristik melodisinin işlendiği versiyonları bulunuyor, bununla birlikte hep kışı ve kutlamaları anımsatır gibi bir hali var her birinin. dönebilen küçük bir silindir (ya da disk) üzerine melodiye göre konmuş minik çıkıntıların tarak dişi gibi ince çelik tellere takılmasıyla çalışıyor. sadece çevrilerek çalışanları olduğu gibi kurmalı olanları da mevcut. şöyle bir çalışma prensibi var:

şu sıralar yılbaşı nedeniyle marketlerde sıkça görmek eğlenceli oluyor bir de. hatırlattığı bir başka güzellik için (bkz: to mousiko kouti)*
devamını gör...

çok özlediğim oğlumun nasılsa çok ciddi gözüktüğü eski bir anı
devamını gör...

daha önce the gift isimli kısa filmini izlediğim ve tanımını yazdığım julio pot’un kısa animasyon filmidir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kısa filmde yaratma sancısı çeken ve bu yüzden de hem yazma kabiliyetinden şüpheye düşen hem de kazandığı ünle birlikte gelen özgüvenini yitiren başarılı bir yazarın bir gün kapısına gelen bir teslimatçı kız ile yaşadığı sohbet sonucu geçirdiği dönüşüm anlatılıyor.

birisi bize kim olduğumuzu sorduğunda aslında ismimizi öğrenmeye çalışmıyordur. kim olduğumuzu anlatmanın yolu kazanıp kaybettiklerimizi, öğrenip unuttuklarımızı, yapıp yıktıklarımızı, bulup kaybettiklerimizi anlatmaktır. bizi biz yapan şey insanların bize seslenmek için kullandığı isim değil hayat hikayemizin engebeli bir seyirde ilerleyen akışıdır.

aynı soruyu biz kendimize sorduğumuzda ise aslında cevap bunca mücadeleden sonra neye dönüştüğümüz, tercih etmediğimiz her şeyin bizi nasıl bir insan yaptığı, kaybettiğimiz her şeyle ne kadar zengin, kazandıklarımızla ne kadar yoksul olduğumuzu anlamakta gizlidir.

ve filmin sonundaki kutu. forrest gump’ta kutunun içinde çikolata vardı, hayat gibi. reservoir dogs’da parlak bir ışık vardı. se7en’da ise şey vardı. ne vardı sahi? o zaman bu soru hem başlığa hem filmin sonuna hem de se7en’a gelsin:

what is in the box?

who are you?
devamını gör...

daha toy olunan zamanlara rastlıyor. koca koca laflarla dağları devirdiğimiz ama ne yaptığımızın farkında olmadığımız yıllar. benimkiler takriben 20-27 arasına rastlıyor ki insan o yaşlarda hiç de küçük değil. ağzından çıkan lafı, yediği ekmeği bilmeli. ama daha hiç büyük acı yaşamamışım, hiç hayatımı, allah'ı sorgulamam gerekmemiş. olgunlaşmamışım yani. işte o arada sayısını tam olarak bildiğim; durup duruken, lüzumsuzca yaptığım, insanları acıtan bazı davranışlarım var. onlar ukde olarak yerleşti içime. halletmeyi çok düşündüm, hatta harekete geçecektim ki o ukdelerin karşı tarafta benim hissettiğim etkiyi bırakmamış olabileceğini fark ettim. yediğim haltı hatırlatıp yeniden gündeme getirmenin yanlış olacağına karar verdim. çünkü fark etmeyen fark edecek, unutan hatırlayacaktı. söyleyip kurtulmak beni rahatlatacakken karşı tarafta kim bilir ne duygular uyandıracaktı. öylece bıraktım. ara ara aklıma gelir, hatırladıkça kendimden utanırım. o düşüncesiz davranışlarımın kefaretini böyle ödüyorum: kendimden utanarak.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
her sene holivud tarafından küçük bir rol verilen oyuncu.
devamını gör...

2008 yılında murat şeker tarafından çekilen ve senaryosu murat dişli tarafından yazılmış olan filmdir. filmin başrollerine sarp apak, gürgen öz ve tuba ünsal oynamaktadır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
senaryo orijinal olmaktan çok ama çok uzaktır. onyıllardan beri türk sinemasında defalarca çekilen some like it hot uyarlamalarından sadece bir tanesidir.

çok da yetenekli olmayan iki vasat aktörün ne hikmetse başı mafya ile belaya girer. çünkü ortalamanın altındaki bütün türk komedi filmlerinde insanların başı mafya ile belaya girmek zorundadır.

bu iki vasat aktör yapılabilecek en iyi şeyi yapar ve elbette ki her mantıklı insanın düşünebileceği kamuflaj yöntemini düşünüp kadın kılığına girerler. böylelikle mafyadan saklanmış olurlar ama başları başka türlü belalara girer.

tabii ki kadın kılığına girmiş olan bu gençlerin bu haldeyken aşık olmaları da kaçınılmazdır. ve bu durumda içinden çıkılmaz başka durumlara neden olacaktır.

filmde beni gerçekten güldüren iki bölüm vardı yine de. bunlardan biri ikilinin kadın olmak için ağda yapmak zorunda kaldıkları sahneydi ki bu sahne aktörler gerçekten ağda yaparken çekildiği için çok gerçekçi ve aktörlerin çektikleri acı ve verdikleri tepkiler gerçek olduğu için de ziyadesiyle komikti.

ikincisi ise daha önce tanım olarak da yazdığım çölde su arasam ütü bulurum sözünün sarp apak tarafından kullanıldığı sahnedir. geri kalan her şey ise sulu komedi.

eğer bolca zamanınız varsa ve izleyecek daha iyi bir şeyiniz yoksa bir göz atabilirsiniz.
devamını gör...

öncelikle şunu anlamak gerekiyor; köpekler yapay seçilim yoluyla insanlar tarafından kurtlardan ayrıştırılarak günümüze gelmiş hayvanlar. yaban köpeği gibi bazı istisnai türler haricinde doğada bulunmayan ve doğal ortama salındığında ekosistemi mahveden bir tür. kurt sürülerine kuduz bulaştırmak gibi örneğin. yani bu hayvanların doğal ortamı diye bir şey gerçek anlamda pek yok. ya barınaklarda ya da sahipli bir vaziyette yaşamaları hem insanlar hem de ekosistem açısından çok daha iyi ve faydalı. tam da bu nedenle, "siz buralarda yokken o hayvanlar vardı." gibi akıl tutulması ürünü argümanlar geçerli olmadığı gibi aynı zamanda akıl dışı da.

şehirlerin sokakları ise insanların yaşam alanlarının bir parçasını oluşturduğundan dolayı yine, köpeklerin buralarda başıboş bir şekilde dolaşması yetişkin ve sağlıklı insanlar için bile tehlike arz etmekte.
ayrıca sokakta yaşayan köpeklerin ve hatta genel olarak her türlü sokak hayvanının hangi şartlarda yaşadığı ve beslendiği ortada iken bu canlıların sokakta kalmasını istemek hayvanseverlik değil, art niyettir.
yapılması gereken ilk ve en önemli şey, barınakların iyileştirilmesi ve mümkün olduğunca çok hayvanın sahiplendirilmesidir.

ve evet, hem köpeklerin hem de insanların iyiliği için:
"köpeksiz sokaklar istiyoruz."

edit: ayrıca bu başlıkta, "hiçbir sokak köpeği size bıçak çekmez." şeklinde akla ziyan açıklamalar mevcut ki bu bir yönden doğru; köpekler size bıçak çekmez çünkü direkt parçalarlar. bu hayvanlara ne kadar sevgi ve ilgi gösterirseniz gösterin onlar yine de, doğal olarak içgüdüleri ile hareket eder. hayvanları insanlardan ayıran en önemli özellik de budur zaten. anlayın şunu artık.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim