çok felsefik ama cidden şu an kendim olmak isterdim. nasıl biriyim acaba?
devamını gör...

isteyen 18'inde evlenir, isteyen 30'undan sonra aile kurar, istemeyen hiç kurmaz. bu çok kişisel bir konu ve sırf toplumsal baskı yüzünden evlenip mutsuz bir yuva kurmaktansa, hiç evlenmeyip mutlu bir birey olarak kalmak çok daha güzeldir.
devamını gör...

kısıtlamaktan ziyade iki kişinin sevmediği hoşnut olmadığı şeyleri bir taraf yapmıyorsa diğer tarafta yapmamalı.

aksi halde " aşkım aksam halısaha maçına gitmek yok" veya " mini etek giymek yok" tarzı saçma sapan insanı sık boğaz eden kısıtlamalara dönüşür. ilişki çıkmaza sürüklenir ve hoop ayrılık. saygı, hoşgörü ve anlayış diye boşa demiyoruz.

-hayatimizdaki tek kısıtlama pandemiden dolayı sokağa çıkma yasağı olsun sevgilim..
+tamam askim ama sen yine de o mini eteği giyme.
-sen de akşam 8-9 halisahaya gidemezsin o zaman.
+neaalakasi var ya??
- peki.
+sen zaten her şeyi kafanda kurmuşsun.
- ok.
+ bari engel atmadan bi boydan atsaydın.
- (profil resmi giden kız pp'si)
devamını gör...

gidip gelen yok.. herkes bihaber..
devamını gör...

zor eylem. temmuz'da bir nebze ama ağustos'ta deniz tamamen değişiyor, yukarıda da yazılmış, tehlikeli hale geliyor. karadeniz'in bir günü bir gününü tutmuyor çünkü. fazla açılmayıp kıyıda takılmanızı öneririm.
devamını gör...

tanım: sahip olduğumu bilmediğim effect. ula effect ne ola ki hırbo? böyle like gibim favori gibim bişey agam.

vıyyy.
devamını gör...

ay hadi bakalım. elinize emeğinize sağlık*
devamını gör...

tarihi 1920lere kadar dayanan bir antikoagülan (kan sulandırıcı) ilaç.

1920ler civarı amerikada sığırlar arasında bilinmeyen bir sebeple bir salgın başgösterir. basit cerrahi işlemlerden sonra bile hayvanlar kanaya kanaya ölür, kovboyları geçim sıkıntısına sokar. dönemin veterinerleri ve bilimadamları bunu araştırmaya başlar --hikaye kısmını geçiyorum-- sonunda da etken maddeyi bulur: coumarin.

coumarin tatlış tatlış kokan bir şey, hatta sırf bu yüzden sığırları telef eden bitki sweet clover (taş yoncası ya da kokulu sarı yonca) olarak isimlendirilmiş. buradaki sweet (tatlı) ismi bitkinin tadından değil kokusunun hoşluğundan gelir. doğal olarak coumarin ve metabolitlerini üreten bitkiler de sadece sarı yonca ile sınırlı değil. tonka fasulyesi (tonka bean, dipteryx odorata) ve yoğurt otu (woodruff, galium odoratum) yüksek miktarda üretirken meyan kökü ailesinin bazıları, lavantagiller, kiraz, çilek, siyah frenküzümü gibi bazı çiçeklerde ve bitkilerde de az miktarda bulunmaktaymış. bu maddenin (coumarin'in) bitkiler tarafından üretilmesinin sebebi aslında acı tadı. kokusunun güzel ve cezbedici olmasına karşın acı tadı yüzünden hayvanlar bu meyvelerden uzak durur ve yemezlermiş (ben çok kez çilek yiyen kertenkele ve sümüklüböcek gördüm. bu bilgi bence yalan heheh).

gelelim artık son kısma. bu coumarin izole edilip, tanımlanıp, iyice karakterize edildikten ve etkileri anlaşıldıktan sonra 1941'de bu coumarin'in ilk metaboliti olan dicoumarol, 1948'de ise warfarin'in kendisi piyasaya ilaç olarak sürüldü. ilginizi çekecek bir bilgi olarak şunu paylaşabilirim, warfarin piyasaya beşeri kullanım için değil rodentisit (fare zehri) olarak sürüldü.

1950lerin başında bir asker bu warfarinden kendine enjekte ederek intihar etmeye kalkınca apar topar askeri hastaneye kaldırılıp warfarinin panzehri olan vitamin k verilip tamamen kurtarılınca medikal araştırmalar başlar. günümüzde de coumadin ismiyle ticari olarak satılmaya devam etmektedir.

yani dedenizin kullandığı kan sulandırıcı ilaç 70 yıl önce fare zehri olarak piyasadaydı. bilim çok güzel bişey işte. işbu entry psilosibin ve kuşlarına armağan edilmiştir *
devamını gör...

insanlarda solunum yolu enfeksiyonlarına neden olan virüs. o derece etkili bir virüs ki laboratuvarlarda deney hayvanları üzerinde kanser yapacak güce sahip olduğu da gözlenmiştir.
devamını gör...

bedri rahmi'nin "karadutum, çatal karam, çingenem" diye seslendiği kadın, türkiye'nin ilk kadın heykeltıraşlarından biri olan ermeni asıllı mari gerekmezyan'dır.

--- alıntı ---

1949 yılının bir ilkbahar günü istanbul büyük kulüp'te bir toplantı vardı.
o gece büyük kulüp'tekiler özel konuk olan bedri rahmi eyüboğlu'ndan bir şiir okumasını istediler.
bedri rahmi ayağa kalktı.
şiiri okumaya başladı.
ama gözyaşlarını tutamadı.
bir yandan mısraları söylüyor,bir yandan sular seller gibi ağlıyordu.
gözyaşlarına mendil yetmiyordu.

“karadutum, çatal karam, çingenem
nar tanem, nur tanem, bir tanem
ağaç isem dalımsın salkım saçak
petek isem balımsın a gülüm
günahımsın, vebalimsin. "
...
bedri rahmi'nin hemen yanında eşi eren eyüboğlu oturuyordu.
ama hiç tepki vermiyordu.
o da herkes gibi bu şiirin ona yazılmadığını biliyordu.

--- alıntı ---
devamını gör...

sözlüğe tekrar üye olsam alacağım nick (bkz: sayın bezmenler lütfen açar mısınız efendim kapıyı)
devamını gör...

(bkz: agatha christie)
(bkz: j.k. rowling)

bunlar da olmadıysa

(bkz: gönül yazar)
devamını gör...

(bkz: rulo gofret)
(bkz: rulokat)
devamını gör...

türklerin ilk yazılı eseri değil; bilinen ilk yazılı eseridir. bu bilinen kısmı çok önemli çünkü orhun abidelerindeki türkçe işlenmiş, gelişmiş hatta felsefi alt yapısı da olan bir türkçedir. yani bunun öncesi de var ama yazılı örnekleri şu an henüz keşfedilmemiş. öbür türlü sanki türkler tarih sahnesine çıkar çıkmaz orhun abidelerini dikmiş gibi yanlış bir anlam çıkıyor.

öd tengri aysar, kişi oglı kop ölgeli törimiş: ''zaman tanrısı öyle buyurunca insanoğlu hep ölümlü yaratılmış''* ya da ''zamanı tanrı yaşar, insanoğlu hep ölümlü yaratılmış''* anlamına gelen kültigin'e ait bir söz. böyle bir cümle kurabilmek binlerce yıllık düşünsel bir evrim geçirmiş olmayı gerektirmektedir.
devamını gör...

eski sevgilim.
ektedir:


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

lazım değil, bir şey almasın yeter dedirten başlık.
herkes kendine yetsin.
devamını gör...

edebiyatımızın en nahif yazarı demek doğru olacaktır. ''ilkbahar gibi bir mevsimi olan bu dünya, üzerinde yaşanmaya değer.. ne olursa olsun.'' demiştir fakat bir ilkbahar günü o çok sevdiği mevsimden ve dünyadan ayrılmak zorunda bırakılmıştır. kendisini ziyaret edip dertleşebileceğimiz, belki bir çiçek, gönlümüzden bir söz bırakabileceğimiz bir yer yoktur. gönlümüzde küçük de olsa bir yer ayırmamız yetecektir belki de.

"sana kızgın değilim. sana kızmayacak kadar seni iyi tanıyorum. sonra seni seviyorum. neden sevdiğimi bilmeden seviyorum. bu sevgiyi her gittiğim yere beraber götüreceğim. allahaısmarladık." demiştir içimizdeki şeytan'da, işte bu şekil onu seviyor, saygı ve özlem duyuyorum.
devamını gör...

sözlüğe geldiği ilk zamanlarda dikkatimi çeken yazar. fakat pek konuşmuşluğumuz yoktu, karşılıklı okuduğumuz tanımlar sayesinde belki az da olsa fikir sahibi olmuştuk. yani en azından ben öyleydim.

nickaltına yazılan bunca güzel tanımı ne kadar hak ettiğini kulüpler açıldıktan sonra tam manasıyla anladım çünkü bu sayede kendisiyle iletişim içerisinde olduk. kibar, yardımsever, çalışkan gibi sıfatlar sıradan kalacaktır ve eminim onca tanımın içinde bunları yazan birçok yazar arkadaşımız vardır.

ben kendisine bana güvendiği için teşekkür etmek istiyorum. insan bazen kendisine bile güvenemiyor. bir başkasının güvenini kazanmak, daha doğrusu o kişinin size güven duyması o kadar değerli ki. teşekkür ederim umutlu'm. ayrıca nick'ini seven yazarlardan biri de benim ihihi.
devamını gör...

misafir önce misafir olduğunu bilmeli.
bunu bilen misafir baş tacıdır. hoş gelmiş sefa gelmiştir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim