381.
istediğiniz herşey olsa para makam güç ne olursa olsun fakat yalnız olunca hiçbir tadi olmuyor.
devamını gör...
382.
zordur. insanı sıkar, daraltır.
bir de boşluk hissi varsa, iyice zordur efendim. efendimiz. kıymetlimis.
bir de boşluk hissi varsa, iyice zordur efendim. efendimiz. kıymetlimis.
devamını gör...
383.
yalnızlık.. yalnızlık gece ayazında sabaha kadar beklemek gibidir. ısınmak için güneşin doğmasını beklersin ama o güneş hiç bir zaman doğmaz.
yalnızlık bulmadığın sevgiyi başka yerlerde aramak gibidir. ne yaparsan yap onu bulamayacağını bilirsin ama yine de denemekten vazgeçmezsin onun boşluğunu hep başka şeylerle doldurmaya çalışırsın.
yalnızlık aynı havayı soluyup da bir türlü yan yana olamamak gibidir.. aldığın her nefeste onun kokusunu duymak istersin ama yapamazsın. aldığın her nefes ciğerini acıtmaya başlar.
yalnızlık dediğin eski bir sandalyenin gıcırdamasıdır.
yalnızlık mezar taşı gibidir. kimsesiz bir mezar taşı ve bayramlarda bir gemi vardır. ve bir güvercin konar üstüne sadece bekler yalnız o gemi. geceye çisil çisil günün yağmasını bekler.
beklemek bazen o kadar zor gelir ki kaçmak istersin bu şehirden tüm kalabalığın arasından sıvışmak istersin gizlice.
bu gece hep beraber sıvışıyoruz yalnızlığımızdan.
(bkz: leyla ile mecnun)
(bkz: iskender abi)
yalnızlık bulmadığın sevgiyi başka yerlerde aramak gibidir. ne yaparsan yap onu bulamayacağını bilirsin ama yine de denemekten vazgeçmezsin onun boşluğunu hep başka şeylerle doldurmaya çalışırsın.
yalnızlık aynı havayı soluyup da bir türlü yan yana olamamak gibidir.. aldığın her nefeste onun kokusunu duymak istersin ama yapamazsın. aldığın her nefes ciğerini acıtmaya başlar.
yalnızlık dediğin eski bir sandalyenin gıcırdamasıdır.
yalnızlık mezar taşı gibidir. kimsesiz bir mezar taşı ve bayramlarda bir gemi vardır. ve bir güvercin konar üstüne sadece bekler yalnız o gemi. geceye çisil çisil günün yağmasını bekler.
beklemek bazen o kadar zor gelir ki kaçmak istersin bu şehirden tüm kalabalığın arasından sıvışmak istersin gizlice.
bu gece hep beraber sıvışıyoruz yalnızlığımızdan.
(bkz: leyla ile mecnun)
(bkz: iskender abi)
devamını gör...
384.
yalnızlık deyip hor görmeyin bu kelimeyi ben yalnızlığı yalnız bırakmam ben onunla kalabalığım.
devamını gör...
385.
yalnızlık yani 'yalın' olma hâli, aslına bakarsanız oldukça kıymetli bir hâl çünkü bir şey ancak 'yalın' durumdayken değerini gösterir, çamura bulanmış bir altına değer biçmek için altını öncelikle çamurdan arındırmak ve onu yalın bırakmak gerektiği gibi insanlara değer biçmek için de onları gündelik hayatta kimi zaman bilinçli kimi zaman bilinçsiz bir şekilde bulanmış oldukları çamurdan arındırmak gerekir. şimdi lütfen bunu okuyan siz kendinize sorun: 'yalnızken neler yaparsınız, nasıl davranırsınız?' vereceğiniz cevap gündelik yaşamın size getirmiş olduğu geçici olumlu ve olumsuz hemen her şeyden, olası tüm yanılsamalardan uzak olarak doğrudan "yalın-ızca" sizsiniz! başkası veya başkaları için gündelik hayatta taktığınız maskenizi çıkardığınızda 'aynadaki siz' eğer 'hayalinizdeki siz' ile örtüşüyorsa mutluluğun yol arkadaşınız olması işten bile değildir ancak aksi durumlar hem 'aynaya bakan siz' hem de aynaya bakmasını arzuladığınız 'hayalinizdeki siz' için yıkıcı olabilir. belki de tam da bu nedenle yalnızlık hâli kimilerince övülür kimilerince yerilir ancak benim bildiğim yalnızlığın, yalın olma hâlinin, hayatımızın çeşitli dönemlerinde bir nevi geçiciliklerden arınarak kalıcıyla yüzleşme yöntemi olması nedeniyle bir ihtiyaç olduğudur.
tanım: anlatılmaz yaşanır cinsten bir fiziksel ve ruhsal durum.
tanım: anlatılmaz yaşanır cinsten bir fiziksel ve ruhsal durum.
devamını gör...
386.
- çok yalnızım keşke biri yazsa...
+selam
- ıyyy sen değil mq defol.
+selam
- ıyyy sen değil mq defol.
devamını gör...
387.
insanın içinde hissettiğinde etrafı ne kadar kalabalık olursa olsun eksik olma hâli.
aklındakilerle yaşayıp etrafında kimse olmaması hâlinde kalabalık ama ıssız hissetmeye sebep veren duygu.
aklındakilerle yaşayıp etrafında kimse olmaması hâlinde kalabalık ama ıssız hissetmeye sebep veren duygu.
devamını gör...
388.
kimisine göre yaşamın agresifliğinden kaçıştır, kalabalığı sevmemektir.
fakat yalnızlığı sevmek, yalnızlığın güzelliğini hissetmek farklıdır; yalnız hissetmek farklıdır.
yalnız hissetmek her çağda en kötüsüdür...
fakat yalnızlığı sevmek, yalnızlığın güzelliğini hissetmek farklıdır; yalnız hissetmek farklıdır.
yalnız hissetmek her çağda en kötüsüdür...
devamını gör...
389.
sigara gibi bağımlılık yaptığından dolayı, yeşilay'ın bu hususta da uyanık olması gerekir. yalnızlıkla mücadele edilmezse iyi ve hassas insanların sayısı azalabilir.
devamını gör...
390.
canım sıkıldıkça bu başlığa gelip tanımları okuyarak kahkaha atıyorum. bunu yapan tek kişi benim. alın size yalnızlık.
devamını gör...
391.
çok güzel şiirler yaz, çok kitap oku, çok gül çok eğlen gözlerini kapattığında yalnızlık yine acıtır. yalnızlık kapanmayan iyleşmeyen yaradır. güzelle yalnızlığı, pohpohla kişisel gelişimin tepesine koy yine acıtır. yalnızlık acıtır. her ne yaparsan yap acıtır.
devamını gör...
392.
allah'a mahsus değil bence başak kablana bakıp bu kızda kimseyle anlaşamiyor yalnız diye kendimi yakın bulurdum ama onun elini hiç birakmayan sevgilisi var ben iki türlü de yanlız bir ruhum sanırım.
devamını gör...
393.
bir alışırsan daha da kimseyi istemiyorsun çok iyi bir durum
devamını gör...
394.
dozunda iyidir, düşüncelerinle uzun süre baş başa kalmak tehlikelidir.
devamını gör...
395.
bazılarının inandığı gibi bir enerjisizlik ya da eylemsizlik hali değildir, tersine ruhun vahşi erzaklardan alarak bize ilettiği bir nimettir. hekim şifacıların, dindarların ve mistiklerin gösterdiği gibi, eski zamanlarda bir amaç taşıyan yalnızlık hali, hem rahatlatıcı hem de koruyucuydu. yorgunluğu gidermek ve bıkkınlığı önlemek için kullanılırdı. kehanet amacıyla da kullanılırdı, günlük hayatın koşuşturmaca içinde aksi halde duyulması olanaksız olan ve öğüt ya da rehberlik istenilen iç benliği dinlemenin bir yoluydu.
kurtlarla koşan kadınlar
kurtlarla koşan kadınlar
devamını gör...
396.
yollarıma pusu kurmuş beklemektedir.
devamını gör...
397.
doğdum görmeye geldiler, öldüm gömdüler ve gittiler. artık kimse yoktu uzun süre birisinin gelmesini bekledim. birinin geleceğine inanıyordum. uzaktan ağlama sesleri, ayak sesleri duyuyorum gece olunca hepsi kesiliyor. geceleri korkuyor ve üşüyorum. toprağın altı soğukmuş bilmezdim. hareketsizlik canımı da sıkıyor. bunları kimseye de anlatamıyorum sesim de çıkmıyor. ne zaman alışacağım? alışamadım. evet hâlâ birinin gelmesini bekliyorum. umudumu yitirsem kolay olacak. umudumun kesilmemesinin tek nedeni galiba sesler. ölmeden önce bu kadar umutlu değildim. ölünce değiştim galiba. hayattayken 1 ay kimsenin gelmediği olurdu. kimseyi beklemezdim umudum da yoktu. biri elbet gelirdi. ölünce umudum var ama gelen yok. 1 ay çoktan oldu bile gerçi hafızama da çok güvenemiyorum. ölü bir beden sayı saymayı günleri nereden bilirdi ki. 1 saat mi oldu yoksa. aman çok da önemli değil. önemli kelimesi güldürdü. ölüsün işte ne önemi.
devamını gör...
398.
yalnız olduğunuzu hissedersiniz, yalnız olduğunuzu bilirsiniz, yalnız olduğunuzu kimseye ispat edemezsiniz zaten ispat da etmek istemezsiniz. yürürsünüz insanlar çarpar yüzler kaybolur isimler unutulur evin anahtarı hep sizde durur. o kapıdan bir kişi girer bir kişi çıkar. bütün eşyalar bile sizden sıkılmıştır. ayna bile sizi göstermemeye başlamıştır. size bir yine geldi …. diye bakar. kafanızı bir oyana bir bu yana çevirirsiniz etrafınızda sadece sadece kağıtlar vardır. durmadan yazarsınız biri okusun diye. ben bunları kendim için yazıyorum diye geçiştirirsiniz kendinizi. yoktur ölseniz duyacak yoktur. eşyalarla arkadaşlık yaparsınız. bütün sırlarınızı o küçük eğri sehpa bilir. sizi dinledikçe yamulur, yamulur yaşanmışlıkların altında. sevinçlerinizde o siz gibi kokan siyah yastığa sarılırsınız. yorganınız ağlama duvarı olur. o duvardan geçse de kimse duymayacak sizi. uçsuz bucaksız çöl dünya. tek ışığı yanan ev sizinki. sizin ışığınız bile alacalı gözükmüyor bir yanıp bir sönüyor. çıkıp bağırıyorsunuz koşmaya uzaklaşmaya başlıyorsunuz sonsuzluğa aydınlığa doğru. siz koştukça aydınlık yavaş yavaş çekiliyor dünyadan. geriye ağır anlamsız karanlık. küflenmiş yalnızlığınız ve size kocaman gülen çalar saatiniz. her sabah vefalı size günaydın diyen çalar saatiniz. doğumgününde ona yeni bir pil alıyorsunuz. pastanın üstüne bir mum dikiyorsunuz ve üflüyorsunuz. eğri sehpa alkışlıyor. aynanın gözlerinden yaşlar süzülüyor, yastık size kucak açıyor. bir yalnızlık senesine daha merhaba diyorsunuz. üstü siyah bantlarla kapanmış televizyonunuzun karşısına gidiyorsunuz. o televizyon koltuğu yayları kalbinize batıyor. uçları paslı sizi yavaş yavaş öldürüyor. ölüme gülüyorsunuz neden gülmeyelim ki yalnızız. şurada yalnızlıktan ölsek yalnızlık bile yüzümüze bakmayacak. yorgan ağlama duvarınız hastalanıyor. içinde bembeyaz bulutlar gizleyen lacivert yorganınız. siz ağladıkça tuzunuzu içine çeken çektikçe ağırlaşan yorganınız. sıcak bir çorba yapıyorsunuz. ufak bir soğan kesik bir limon. kokusu geceden uykusuz yastığı bile uyandırıyor. sehpa uzaktan ürkek bakışlarla olan biteni anlamaya çalışıyor. bilge evin yaşlısı ayna olayı çözmüş yine uzaktan ağlamaya başlıyor. o kara televizyon sehpasından çıkmış yorganın ayaklarını ısıtıyor. vicdansız televizyon koltuğu olduğun yerden kıpırdamıyor. kibirli tablolar acıyı resmediyor. uzaktan esinti sonbahar esintisi pencereleri gıdıklıyor. yorgan’ın ateşi biraz daha artıyor. ellerimiz birbirine dolanıyor. yorganın elini sıkıca tutuyoruz. yorgan titreyen dudaklarıyla bize şu sözü fısıldıyor ‘’yalnızlar biz kaybettik galiba’’.
yazıyı sevdiğim bir dostumun sözüyle bitireyim: bir yalnızı ancak bir yalnızlık öldürebilir.
yazıyı sevdiğim bir dostumun sözüyle bitireyim: bir yalnızı ancak bir yalnızlık öldürebilir.
devamını gör...
399.
raskolnikov'u delirtmiştir.
devamını gör...
400.
yanlizligimi paylastigim bir cam önü çiçeğimdin oysaki...
devamını gör...