721.
ne bir taraftar , ne bir vatandaş. ne bir komşu, ne bir arkadaş. ne bir kul ne de bir oğul. ne bir eş, ne de kardeş. gömleksiz, sıfatsız, meskeni sokak, hayata protest, yorumlara dumur olmaktır.
devamını gör...
722.
salt bedensel bir yalnızlığa indirgenmemesi gereken kavramdır.
kavramdır çünkü yalnız olmak kanıtlanamaz. bir insan 50 yıldır evli olsa da kendini hayat boyu yalnız hissedebilir. (bkz: raif efendi)
fotoğraflar çekilirken kalabalık olabilirsin ama zihninde teksindir.
yalnız olmak bir tercih mıdır, yoksa kader midir, orası tartışılır.
yalnız olmak hiç arkadaşının olmaması değil, hiçbir arkadaşının seni anlamamasıdır.
sanat olmasa yalnızlık kanıtlanabilirdi.
küçük iskender
kavramdır çünkü yalnız olmak kanıtlanamaz. bir insan 50 yıldır evli olsa da kendini hayat boyu yalnız hissedebilir. (bkz: raif efendi)
fotoğraflar çekilirken kalabalık olabilirsin ama zihninde teksindir.
yalnız olmak bir tercih mıdır, yoksa kader midir, orası tartışılır.
yalnız olmak hiç arkadaşının olmaması değil, hiçbir arkadaşının seni anlamamasıdır.
sanat olmasa yalnızlık kanıtlanabilirdi.
küçük iskender
devamını gör...
723.
tercihtir.kalabalıktan,sahte insanlardan kaçmak için tercih edilir.
devamını gör...
724.
725.
uyuduğunda üzerini örtecek hiç kimsen olmamış.
hasta olduğun, iyileştikten sonra duyulmuş.
göz damlasını hep tek başına damlatmaya çalışmışsın.
kendime konuşmaktan sıkılmışsın. hep acı vermiş özgürlüğün...
otobüs ayrılırken terminalde,
başkalarının yakınlarına el sallamışsın hep,
sessizlikten kendi sesini unutmuşsun.
beklediğin duraklaraysa kimseler gelmemiş.
lokantalarda yemek yerken karşındaki sandalyeler hep boş kalmış.
sinemanın film arasında "ne istersin?" diye
soracağın kimsen olmamış.
yeni bir giysi aldığında "çok yakıştı" diyen bir mağaza elemanıymış.
ne zaman dolmuşa binmişsen "bir
kişi" diyerek parayı uzatmışsın. demek ki, çok
yalnizmişsin be reis.
hep yalnız yaşamışsın...
yalnızlık, kısa bir heves olmalıdır babalar. kafayı dinlemek için. bir an önce başlayıp ama hemen bitirmek lazım. yalnızlıkla fazla yüz göz olmak, derin bağlar kurmak, aşırı içli dışlı olmak bağımlılık yaratabilir. ona gelip geçici akım, bir trend, moda gibi davranmak gerekir.
intihar olaylarının çoğunda, yalnızlık, yalıtılmışlık, sosyal ilişkilerde azalma, duygusal soyutlanma görülmüştür. yalnızlık duygusu, çevrenizde kimse kalmadığında değil, içinizde kimse kalmadığında ortaya çıkar.
hasta olduğun, iyileştikten sonra duyulmuş.
göz damlasını hep tek başına damlatmaya çalışmışsın.
kendime konuşmaktan sıkılmışsın. hep acı vermiş özgürlüğün...
otobüs ayrılırken terminalde,
başkalarının yakınlarına el sallamışsın hep,
sessizlikten kendi sesini unutmuşsun.
beklediğin duraklaraysa kimseler gelmemiş.
lokantalarda yemek yerken karşındaki sandalyeler hep boş kalmış.
sinemanın film arasında "ne istersin?" diye
soracağın kimsen olmamış.
yeni bir giysi aldığında "çok yakıştı" diyen bir mağaza elemanıymış.
ne zaman dolmuşa binmişsen "bir
kişi" diyerek parayı uzatmışsın. demek ki, çok
yalnizmişsin be reis.
hep yalnız yaşamışsın...
yalnızlık, kısa bir heves olmalıdır babalar. kafayı dinlemek için. bir an önce başlayıp ama hemen bitirmek lazım. yalnızlıkla fazla yüz göz olmak, derin bağlar kurmak, aşırı içli dışlı olmak bağımlılık yaratabilir. ona gelip geçici akım, bir trend, moda gibi davranmak gerekir.
intihar olaylarının çoğunda, yalnızlık, yalıtılmışlık, sosyal ilişkilerde azalma, duygusal soyutlanma görülmüştür. yalnızlık duygusu, çevrenizde kimse kalmadığında değil, içinizde kimse kalmadığında ortaya çıkar.
devamını gör...
726.
sevdiğin kişinin yokluğudur.
devamını gör...
727.
farklı olmanın getirisi olan duygulardan veya kavramlarından diye düşünülebilir. *
farklıysan yalnızlığa mahkum oluyorsun der aldous huxley
yalnızlık çoğu zaman bedensel eksiklik, maddenin yoksunluğu olarak görülür.
aslında öyle değildir, yalnızlık anlaşılmamaktır, dinlenilmemektir, dahil edilmemektir.
bir histir, sadece yalnız olanlar hisseder.
farklıysan yalnızlığa mahkum oluyorsun der aldous huxley
yalnızlık çoğu zaman bedensel eksiklik, maddenin yoksunluğu olarak görülür.
aslında öyle değildir, yalnızlık anlaşılmamaktır, dinlenilmemektir, dahil edilmemektir.
bir histir, sadece yalnız olanlar hisseder.
devamını gör...
728.
simetrik olmayanın yazgısıdır.
devamını gör...
729.
bence bir durum değil, belki de sadece bir histir yalnızlık.
bedenin eksikliğine indirgenmemesi gerekir. yüzlerce kişinin olduğu bir barda da yalnızlık çekilebilir, onca insan içinde seni etkileyecek bir söz söyleyen kimse yoktur, bu kez de onlar sadece bedendir. içlerinde ruh göremezsin. işte yalnızlık hissi o zaman oluşur.
insan evlense de, çocukları olsa da, dünyaca ünlü bir star da olsa yalnızdır
çünkü daima zihniyle, kendiyle konuşur. siyam ikizi dahi olsak yalnızlık hissinden kurtulamayız.
zihnimizdeki olguyu ve gerçekliği hiçbir kelimeyle anlatamayacağımız için, insan yalnız kalmamak için ne yapsa da yalnızdır.
yalnız olduğunu hissetmesin diye de aynalar ve evlilik kurumu icat edilmiştir.
bedenin eksikliğine indirgenmemesi gerekir. yüzlerce kişinin olduğu bir barda da yalnızlık çekilebilir, onca insan içinde seni etkileyecek bir söz söyleyen kimse yoktur, bu kez de onlar sadece bedendir. içlerinde ruh göremezsin. işte yalnızlık hissi o zaman oluşur.
insan evlense de, çocukları olsa da, dünyaca ünlü bir star da olsa yalnızdır
çünkü daima zihniyle, kendiyle konuşur. siyam ikizi dahi olsak yalnızlık hissinden kurtulamayız.
zihnimizdeki olguyu ve gerçekliği hiçbir kelimeyle anlatamayacağımız için, insan yalnız kalmamak için ne yapsa da yalnızdır.
yalnız olduğunu hissetmesin diye de aynalar ve evlilik kurumu icat edilmiştir.
devamını gör...
730.
tercihlerini bile kendisi belirleyemeyen insan, kaybolmuştur. yalnızlık tercih edilecek bir şey değil. insanız ve kaybolduk; nerede?
istediğimiz şeyin ne olduğunu kendimize açıklayamadığımız noktada, ayaklarımız zemine basmadığı bir süre boyunca, tercihlerimizi başka şeyler, başkaları; duygularımızı başka şeyler, başkaları yönlendirdi. bir ona, bir buna inandık. "şunu yapma, şununla olma! şunu yapanı affetme, bunu yapandan uzak dur; koşarak uzaklaş!" diyenlerin kuyruğuna takıldık.
yaşamı sanki bir bokmuş gibi onu koruması gerektiğini düşünen, birinin onu huzursuz edeceğini düşünen insanın düştüğü bataklık, yalnızlıktır. bir de kendini kandırır, şiirlerle, sözümona epik cümlelerle kutsar; "şöyleydi, böyleydi" diyerek. neden sonra, saplandığı şeyin hiç de güzel bir şey olmadığını fark edene kadar, insan anlamaz yalnızlığın insandan götürdüklerini. yalnız başına gülmek ya da ağlamak, yalnız başına heyecanlanmak ya da korkmak; birileriyle paylaşıldığında çoğalacak ya da hafifleyecek tüm duygularla kendi başına yüzleşecek insan, yavaş yavaş, adım adım her şeyin ruhunun kaybolduğunu fark eder. çünkü bu işler böyledir, iki kere iki, dört eder.
birilerinin hala genç yaşında, ilk gençlik yıllarında yalnızlığı kutsadığını görüyorum bir yerlerde. 30'una merdiven dayamış ancak sanırım yaşamdan bir beş yıl alacağı olduğunu düşünen biri olarak, bu duruma üzülüyorum. bir kadının ya da adamın zorbalığına maruz kalan birinin dilinden dökülenlerle; en yakın dostundan gördüğü vefasızlıkların üzerine konuşan insanların söyledikleriyle; ailesinden, akrabasından gördüğü kötülükleri temel alanların söyledikleriyle kendisine yol çizenlerin büyük bir hatada olduğunu biliyorum. bazılarına üzülüyorum şahsen. herkese söylemek isterdim: "her koyun kendi bacağından asılır, öyle değil mi?" "her yaşamın kendine özgü bir rengi vardır."
bizim önyargılarla ve ördüğümüz duvarlarla mahvettiğimiz zihnimizin, bir süre sonra toparlanamayacak kadar karanlığa battığını bilmeniz gerek. bu işler kolay değildir, hafife alınacak şeyler değildir. kimseye caka satmak zorunda değil, kimsenin sözleri ya da bakışlarına ya da yargılarına göre yaşamak zorunda değilsiniz. kimse sizi alkışlamayacak. günün sonunda, biraz duygulanabilmek için içkiye ya da başka bir şeye sığındığınız anlarda anlarsınız neler kaybettiğinizi. o yolda yürürken kimleri harcadığınızı, ne kadar değerli insanları kuru gürültüye kurban ettiğinizi.
yalnızlık, bir tercih olmaktan uzak bir şeydir ancak insana tercih gibi görünür. tercihlerinizi kendinizin yaptığını düşündüğünüz bir duruma geldiyseniz, buna saygı duymak gerekir. ancak biraz oturup düşünmek gerekir: yaşamıma yön vermemde etkili olan şeyler, nelerdir ya da kimlerdir?
istediğimiz şeyin ne olduğunu kendimize açıklayamadığımız noktada, ayaklarımız zemine basmadığı bir süre boyunca, tercihlerimizi başka şeyler, başkaları; duygularımızı başka şeyler, başkaları yönlendirdi. bir ona, bir buna inandık. "şunu yapma, şununla olma! şunu yapanı affetme, bunu yapandan uzak dur; koşarak uzaklaş!" diyenlerin kuyruğuna takıldık.
yaşamı sanki bir bokmuş gibi onu koruması gerektiğini düşünen, birinin onu huzursuz edeceğini düşünen insanın düştüğü bataklık, yalnızlıktır. bir de kendini kandırır, şiirlerle, sözümona epik cümlelerle kutsar; "şöyleydi, böyleydi" diyerek. neden sonra, saplandığı şeyin hiç de güzel bir şey olmadığını fark edene kadar, insan anlamaz yalnızlığın insandan götürdüklerini. yalnız başına gülmek ya da ağlamak, yalnız başına heyecanlanmak ya da korkmak; birileriyle paylaşıldığında çoğalacak ya da hafifleyecek tüm duygularla kendi başına yüzleşecek insan, yavaş yavaş, adım adım her şeyin ruhunun kaybolduğunu fark eder. çünkü bu işler böyledir, iki kere iki, dört eder.
birilerinin hala genç yaşında, ilk gençlik yıllarında yalnızlığı kutsadığını görüyorum bir yerlerde. 30'una merdiven dayamış ancak sanırım yaşamdan bir beş yıl alacağı olduğunu düşünen biri olarak, bu duruma üzülüyorum. bir kadının ya da adamın zorbalığına maruz kalan birinin dilinden dökülenlerle; en yakın dostundan gördüğü vefasızlıkların üzerine konuşan insanların söyledikleriyle; ailesinden, akrabasından gördüğü kötülükleri temel alanların söyledikleriyle kendisine yol çizenlerin büyük bir hatada olduğunu biliyorum. bazılarına üzülüyorum şahsen. herkese söylemek isterdim: "her koyun kendi bacağından asılır, öyle değil mi?" "her yaşamın kendine özgü bir rengi vardır."
bizim önyargılarla ve ördüğümüz duvarlarla mahvettiğimiz zihnimizin, bir süre sonra toparlanamayacak kadar karanlığa battığını bilmeniz gerek. bu işler kolay değildir, hafife alınacak şeyler değildir. kimseye caka satmak zorunda değil, kimsenin sözleri ya da bakışlarına ya da yargılarına göre yaşamak zorunda değilsiniz. kimse sizi alkışlamayacak. günün sonunda, biraz duygulanabilmek için içkiye ya da başka bir şeye sığındığınız anlarda anlarsınız neler kaybettiğinizi. o yolda yürürken kimleri harcadığınızı, ne kadar değerli insanları kuru gürültüye kurban ettiğinizi.
yalnızlık, bir tercih olmaktan uzak bir şeydir ancak insana tercih gibi görünür. tercihlerinizi kendinizin yaptığını düşündüğünüz bir duruma geldiyseniz, buna saygı duymak gerekir. ancak biraz oturup düşünmek gerekir: yaşamıma yön vermemde etkili olan şeyler, nelerdir ya da kimlerdir?
devamını gör...
731.
yaşar kemal’in on yedi yaşında yazdığı şiiridir. kendi sesinden dinleyince kelimeler somutlaşır kurşun gibi oluverir.
“kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin.
su olsan kimse içmez,
yol olsan kimse geçmez,
elin adamı ne anlar senden?
çıkarsın bir dağ başına,
bir ağaç bulursun tellersin
pullarsın gelin eylersin.
bir de bulutları görürsün,
bir de bulutları görürsün,
bir de bulutları görürsün.
köpürmüş gelen bulutları.
başka ne gelir elden?
çın çın ötüyor yüreğimin kökünde şu dünyanın ıssızlığı.
tanrı kimsenin başına vermesin böyle bir yalnızlığı.... “
“kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin.
su olsan kimse içmez,
yol olsan kimse geçmez,
elin adamı ne anlar senden?
çıkarsın bir dağ başına,
bir ağaç bulursun tellersin
pullarsın gelin eylersin.
bir de bulutları görürsün,
bir de bulutları görürsün,
bir de bulutları görürsün.
köpürmüş gelen bulutları.
başka ne gelir elden?
çın çın ötüyor yüreğimin kökünde şu dünyanın ıssızlığı.
tanrı kimsenin başına vermesin böyle bir yalnızlığı.... “
devamını gör...
732.
başka bir gezegende, başka türlü bir yaratık olamaz mıydım? ey tanrım, havasından mıdır suyundan mıdır, bu tiksinç maviliğe bir türlü ayak uyduramadım.
devamını gör...
733.
bu zamana kadar şu an olduğu gibi hiç kendimde bu özelliği tanımlamamıştım. şimdi ise kendime dışarıdan baktığımda öne çıkan tek özelliğim yalnız oluşum.
tek çocuk olarak büyüdüm 12 yaşında babamın vefatı ve annemin çalışmasıyla hep yalnızdım.
üniversiteye kadar sıkı arkadaşlık kurmadım hep kendimle vakit geçirdim.
üniversite de 2 sene ondan sonra da 1 sene boyunca yalnız yaşadım yaşıyorum.
bu arada kız arkadaşımla bir sene aynı evi paylaştık ama hep kendimle kalmaya çalıştım.
insanlarla vakit geçirmek beni çok yoruyor ve en mutlu zamanlarım tek yaptığım aktiviteler.
tek çocuk olarak büyüdüm 12 yaşında babamın vefatı ve annemin çalışmasıyla hep yalnızdım.
üniversiteye kadar sıkı arkadaşlık kurmadım hep kendimle vakit geçirdim.
üniversite de 2 sene ondan sonra da 1 sene boyunca yalnız yaşadım yaşıyorum.
bu arada kız arkadaşımla bir sene aynı evi paylaştık ama hep kendimle kalmaya çalıştım.
insanlarla vakit geçirmek beni çok yoruyor ve en mutlu zamanlarım tek yaptığım aktiviteler.
devamını gör...
734.
yalnızlığı “ihtiyaç duyduğumuz o çok özel yakınlığın kaybı” olarak tarif etmek, onu tüm tezahürleriyle ihata edebilecek bir tanım kanaatimce. tek başınalık bizim seçimimizle, insanlardan zaman zaman kendimizi tecrit etme isteğimizle ortaya çıkan iradi bir yalnızlaşma, yalnızlık ise şifasını aradığımız, bir bağ arayışı içerisinde olduğumuz, bizi anlayacak, yankılayacak bir insanın hasreti içinde olduğumuz, kurtulmak istediğimiz bir sıkıntı, bir illet gibi. her iki türü de kalabalıklar içinde sürüklenirken en derin ve onulmaz kederi yaşatıyor insana. “yalnızlık bir yağmur gibidir./ denizden akşamlara yükselir; / uzak ve ıssız ovalardan esip gelir,/ çıkar göğe, her zamanki yerine./ ve düşer gökten kentin üstüne.” diyor rilke. ovalar ve denizleri aşan pusun şehre yağmur olup yağması gibi kentli insanın yalnızlığı da, her defasında bir soğuk temasın bıraktığı buz yanıkları yüzünden derinleşiyor, ruhunu bir türlü iyileşemeyen yaralar sarıyor. her temas, vaat ettiği derman yüzünden daha büyük bir hüsran yaratıyor.
devamını gör...
735.
bireysel yalnızlık da kötüdür. insan zaman zaman bir başkasına ihtiyaç duyabilir. arkadaşları arasında bu yalnızlığını kısmen giderebilir. ancak en kötü yalnızlık insanın içindeki yalnızlıktır. bu yalnızlığı ne yaparsanız yapın gideremezsiniz. en kalabalık ortamlarda bile size kendisini hissettirebilir. en azından bu benim zaman zaman hissettiğimdir. hayatı kısmen anlamsızlaştıran ve bir yük haline getiren yalnızlık.
devamını gör...
736.
birkaç parça insanın etrafta gezinmesinin şart olduğunu düşünen bir insan haline büründüğüm zamanlardayım.
iki gün yalnızlığın sonunda üçüncü gün zorunlu sosyalleşmenin gerekliliğini günlerce yalnız kalmanın manasızlığında mantıklı bulmaya başladım. geleceğe yatırım nasıl fedakarlık istiyorsa, kendi yalnızlığını gidermek de biraz fedakarlık istiyor. buna mesayi harcamak şart.
o yüzden planlı olarak mantıklı insanlara vakit ayırıp, onlarla yakınlaşmak kendine yapacağan en büyük iyiliklerden.
en sevdiğim olsa bile onu yatakta uykuda bırakıp saat kaç olursa kendi evine s.ktır olup giden bir insan olarak söylüyorum bunu.
insan şart.
bir tabutu taşımak için bile kendin hariç en az üç kişiye ihtiyacın var.
bu eylem için de yoldan geçen birilerinden yardım istemek koyar.
iki gün yalnızlığın sonunda üçüncü gün zorunlu sosyalleşmenin gerekliliğini günlerce yalnız kalmanın manasızlığında mantıklı bulmaya başladım. geleceğe yatırım nasıl fedakarlık istiyorsa, kendi yalnızlığını gidermek de biraz fedakarlık istiyor. buna mesayi harcamak şart.
o yüzden planlı olarak mantıklı insanlara vakit ayırıp, onlarla yakınlaşmak kendine yapacağan en büyük iyiliklerden.
en sevdiğim olsa bile onu yatakta uykuda bırakıp saat kaç olursa kendi evine s.ktır olup giden bir insan olarak söylüyorum bunu.
insan şart.
bir tabutu taşımak için bile kendin hariç en az üç kişiye ihtiyacın var.
bu eylem için de yoldan geçen birilerinden yardım istemek koyar.
devamını gör...
737.
bekâr olmak değildir, seni en iyi anlayan insanı yitirmektir.
devamını gör...
738.
bilinçli ve istemli olanına inziva denir ve bazen ihtiyaçtır.
istemsiz olanına ise ben lanet diyorum.
yalnız kaldığında düşünceleriyle boğuşmak zorunda olanlar için yalnızlık, cehennemdir.
çevrenizde insan olmaması durumu değil, sizi anlayacak insanın olmamasıdır yalnızlık.
ben şehirlerde sağa sola yürüyen yüzlerce yalnız insan görüyorum her gün. yüzlerinde beliren mutsuzlukları. aç gözlülükten kaynaklı mutsuzluk değil kastım, çaresizlik kaynaklı, mahzun bir yüz ifadesi.
yine de tümüyle yalnız kalabilen insan olduğunu da düşünmüyorum. yalınlığını bozmak için yanlış yerlere bakmıyorsa yalnız kalmak bu çağda oldukça zor çünkü.
istemsiz olanına ise ben lanet diyorum.
yalnız kaldığında düşünceleriyle boğuşmak zorunda olanlar için yalnızlık, cehennemdir.
çevrenizde insan olmaması durumu değil, sizi anlayacak insanın olmamasıdır yalnızlık.
ben şehirlerde sağa sola yürüyen yüzlerce yalnız insan görüyorum her gün. yüzlerinde beliren mutsuzlukları. aç gözlülükten kaynaklı mutsuzluk değil kastım, çaresizlik kaynaklı, mahzun bir yüz ifadesi.
yine de tümüyle yalnız kalabilen insan olduğunu da düşünmüyorum. yalınlığını bozmak için yanlış yerlere bakmıyorsa yalnız kalmak bu çağda oldukça zor çünkü.
devamını gör...
739.
kafanın hafifleyeceği yerde düşüncelerin dipsizliği ile ağırlaşma durumudur.
devamını gör...
740.
kişinin kendi tercihiyse müthiş huzur veren, aksi durumda evlat olsa sevilmeyecek his.
devamını gör...