41.
yalnızlık dendiğinde aklıma havaalanları geliyor.
‘bir an önce burdan gitmeliyim’ diye erkenden gittiğim bir havaalanında uçuşu saatlerce bekleyişim yalnız hissettiğim ilk andı.
uzun zaman geçmiş olmasına rağmen o saatleri düşünürken kendimi dışardan izliyorum. başka biriyim, orda duran kadın bana yabancı, onu anlamıyorum, nasıl tüm hayatını bir gidişe yüklediğini... ben dahi yokum yanında artık, şimdi daha yalnız.
öncesinde hayatımda doğru parametreler sorunsuz işlediğinde bir yakınlığa ihtiyaç duymayacağımı düşünürdüm. sonra doğru yerleştirilmiş bir makinenin çarkları gibi aklımdaki her düşüncenin, her cümlenin, her hissimin, fikrimin, inandığım her şeyin, elimi nereye koyuşumun dahi anlam kazandığı, bir yer bulduğu bir dünyaya düştüm tesadüfen. kim olduğuma dair edindiğim anlam bütün hissettirmişti. eşyalarımı, evimi, sevdiğim sokakları, arkadaşlarımı bırakmakla değil de; yalnızlık beni anladığını/tanıdığını düşündüğüm en yakınımın(!) cümleleriyle gelmişti. yitirilen, kaybolan anlamlar arasında, kimsenin kimseyi gerçekten tanıyamayacağını, anlamlandıramayacağını ve elimi koyduğum yerin önemsiz olduğunu anlamak ve kabullenmekle başlamıştı.
şimdilerde ne zaman anlamlar aklımı kurcalamaya başlasa, o yabancıya bakıp ne gerek var diye düşünüyorum.
‘bir an önce burdan gitmeliyim’ diye erkenden gittiğim bir havaalanında uçuşu saatlerce bekleyişim yalnız hissettiğim ilk andı.
uzun zaman geçmiş olmasına rağmen o saatleri düşünürken kendimi dışardan izliyorum. başka biriyim, orda duran kadın bana yabancı, onu anlamıyorum, nasıl tüm hayatını bir gidişe yüklediğini... ben dahi yokum yanında artık, şimdi daha yalnız.
öncesinde hayatımda doğru parametreler sorunsuz işlediğinde bir yakınlığa ihtiyaç duymayacağımı düşünürdüm. sonra doğru yerleştirilmiş bir makinenin çarkları gibi aklımdaki her düşüncenin, her cümlenin, her hissimin, fikrimin, inandığım her şeyin, elimi nereye koyuşumun dahi anlam kazandığı, bir yer bulduğu bir dünyaya düştüm tesadüfen. kim olduğuma dair edindiğim anlam bütün hissettirmişti. eşyalarımı, evimi, sevdiğim sokakları, arkadaşlarımı bırakmakla değil de; yalnızlık beni anladığını/tanıdığını düşündüğüm en yakınımın(!) cümleleriyle gelmişti. yitirilen, kaybolan anlamlar arasında, kimsenin kimseyi gerçekten tanıyamayacağını, anlamlandıramayacağını ve elimi koyduğum yerin önemsiz olduğunu anlamak ve kabullenmekle başlamıştı.
şimdilerde ne zaman anlamlar aklımı kurcalamaya başlasa, o yabancıya bakıp ne gerek var diye düşünüyorum.
devamını gör...
42.
alışınca asla bırakmak istemiyorsun girdap gibi seni içine çekiyor
devamını gör...
43.
can yücel tarafından; çoğul türküler, süpürge saç ve sidikli kontes olarak tasvir edilen olgudur.
devamını gör...
44.
küçükken herkes ölmekten korkarken ben yalnız olmaktan çok korkardım fakat büyüdükçe ne ölümden ne de yalnızlık beni korkutabildi ben sadece insanlardan korkmaya başladım. kim bilebilirdi küçükken korkacağım şeyin büyüdükçe tercihimin olacağını.
devamını gör...
45.
46.
yalnızlık, kendini keşfetmektir.
devamını gör...
47.
yalnızlık eşittir çoğu zaman huzurdur.
devamını gör...
48.
yalnızlık bir çok insanın kalabalıktan sıyrılma ve kafa dinleme sebebiyle bilinçli olarak yaptıkları ve bazende çok hoş olan birşey iken bunun sebepsizce ve bir anda olanı velhasıl kelam sevdiğim dostum dediklerinin olmaması gibi de acı bir yönü vardır..
devamını gör...
49.
bir buz şarkısı.
devamını gör...
50.
bir sırt çantasına hayatını sığdırmaktır
tren garında ardından el sallayanın olmamasıdır,biletlerini tek kişilik almaktır.
huzurdur,sükunettir,kendin olabilmektir.
tren garında ardından el sallayanın olmamasıdır,biletlerini tek kişilik almaktır.
huzurdur,sükunettir,kendin olabilmektir.
devamını gör...
51.
sol gözünüzü kapatıp sağ gözünüzü açın. beyniniz sağ gözünüzden gelen sinyallere yoğunlaşacağı için sol gözünüzle ilgili hiçbir işlem yapmayacak. işte yalnızlık o sol gözdür.
devamını gör...
52.
h u z u r
devamını gör...
53.
başka bir yalnız ile köprü kurana dek yaşanılan durumdur. yalnızlık mecburiyet değil, tercih olmalıdır yoksa acı verebilme özelliği ile tanışmak an meselesi olabilir.
devamını gör...
54.
insanin kendisiyle başbaşa kalmasıdır. bazen mutluluk bazen hüzün getirir, bazen kalabalıklar içinde bazen kuytu bir köşede. gerçek yalnızlık hesapsızca gelir, hesaplı olanı seni yalnız bırakmalarını istemediklerine sessiz sitemindir.
devamını gör...
55.
yalnız olma durumu.
"en uzak mesafe
ne afrika'dır,
ne çin,
ne hindistan,
ne seyyareler,
ne de yıldızlar geceleri ışıldayan...
en uzak mesafe
iki kafa arasındaki mesafedir
birbirini anlamayan..."
fiziksel olarak en yakınınızda bulunan kişi sizi anlamıyorsa, yalnızsınız demektir.
"en uzak mesafe
ne afrika'dır,
ne çin,
ne hindistan,
ne seyyareler,
ne de yıldızlar geceleri ışıldayan...
en uzak mesafe
iki kafa arasındaki mesafedir
birbirini anlamayan..."
fiziksel olarak en yakınınızda bulunan kişi sizi anlamıyorsa, yalnızsınız demektir.
devamını gör...
56.
sebepsiz bir yalnızlık çekiyorum.ailem ve arkadaşlarım yanımdalar.arkadaşlarımla sık görüşmesemde varlıklarını hissediyorum ve aralıklı olarak görüşüyoruz.ailem üstüme titriyor benim için ellerinden gelenin en iyisini yapıyorlar.sevgilerinden gram şüphem yok ancak içimde bir yalnızlık var.
birileriyle konuşmak dertleşmek istiyorum ama derdim yok.bazı sıkıntılar var ama dert denecek cinsten değil.bilemiyorum bu hissi dindiremiyorum.ne yapılır hiç bilmiyorum.
birileriyle konuşmak dertleşmek istiyorum ama derdim yok.bazı sıkıntılar var ama dert denecek cinsten değil.bilemiyorum bu hissi dindiremiyorum.ne yapılır hiç bilmiyorum.
devamını gör...
57.
yalnızlık güzeldir, tabii bir tercihse.
aksi ise tam tersidir.
aksi ise tam tersidir.
devamını gör...
58.
yalnızlık çaresizliktir. ne çok insanlar vardır yalnız olduğunun farkına varmazlar. çünkü etraflarında yalancı bi kalabalık vardır. o kalabalığın içinde yalnız yaşarlar ve günü gelince yine yalnız ölürler. ömür boyu taşırsınız. bazen artar, bazen azalır ama hiç bir zaman tam olarak geçmez.
devamını gör...
59.
en kötü zamanlarda en iyi arkadaştır
devamını gör...
60.
oldukça çarpıcı bir guy de maupassant öyküsünün adı.
"bana gelince, artık ruhumu kapattım. artık kimseye, neye inandığımı, ne düşündüğümü ve neyi sevdiğimi söylemiyorum. bu korkunç yalnızlığa mahkûm olduğumun bilincinde, herhangi bir fikir ileri süremeden bakıyorum olaylara. fikirler, kavgalar, zevkler, inançlar, hiçbiri umurumda değil! kimseyle bir şey paylaşmadığımdan, her şeye de ilgimi kaybettim. fikirlerimi göstermeden, keşfedilmeden yaşıyorum. günlük konuşmalar için sıradan cümlelerim ve konuşma ıstırabına bile katlanmak istemediğimde "evet" diyen gülüşüm hazır.
beni anlıyorsun ya?"
"bana gelince, artık ruhumu kapattım. artık kimseye, neye inandığımı, ne düşündüğümü ve neyi sevdiğimi söylemiyorum. bu korkunç yalnızlığa mahkûm olduğumun bilincinde, herhangi bir fikir ileri süremeden bakıyorum olaylara. fikirler, kavgalar, zevkler, inançlar, hiçbiri umurumda değil! kimseyle bir şey paylaşmadığımdan, her şeye de ilgimi kaybettim. fikirlerimi göstermeden, keşfedilmeden yaşıyorum. günlük konuşmalar için sıradan cümlelerim ve konuşma ıstırabına bile katlanmak istemediğimde "evet" diyen gülüşüm hazır.
beni anlıyorsun ya?"
devamını gör...