1861.
en büyük gaflet nedir bilir misin..?
bir şeylerin yanlış olduğunu, işlerin ters gittiğini bilmene, görmene rağmen sanki her şey yolundaymış gibi davranmak; görmezden, duymazdan, bilmezden gelmek ve korkup sindikçe yanlışlıkların kendiliğinden düzeleceğini ummak...
işte gafletlerin en büyüğü odur...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
1862.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
anla artık anla beni.
devamını gör...
1863.
bana uzun uzun eleştiri yazan bir arkadaş vardı.
yahu ben o kadar uzun yazıyı okusaydım doktor olurdum ehe

neyse sonra anlamış "bu salak anlamaz" deyip silmiş zaar.
devamını gör...
1864.
al bunu da oku.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
1865.
"canım gelirken 1 ekmek bi küçük yoğurt bi de enerji içeceği alır mısın" şeklinde bir isteğe dönüşür.

ne o lan, eski sevgiliye mi yazacağım sandınız oğlum?

geçti o zamanlar.
devamını gör...
1866.
bunu okuyacağını biliyorum. seni ne kadar sevdiğimi ve benim için ne kadar değerli olduğunu ne burada yazacağım şeylerle,ne yanındaki davranışlarımla ,ne de başka bir şekilde anlatabilirim. ama benim için ne kadar önemli olduğunu bil. belki iyi gelir. ya da iyi gelmesine falan da gerek yok. bil ,yeter .
her şeyi çözebileceğimizi düşünüyorum hâlâ. sadece seni çok sevmek beni korkutuyor bazen. çünkü doğru düzgün düşünemiyorum, ne yaptığımın farkında olmuyorum, dalgın oluyorum ve daldığım şey ise yine seninle alakalı şeyler oluyor, hiçbir şeyin farkında olmuyorum o an. kafamı çalıştırmayı unutuyorum sanki. çok sevmenin verdiği zarar.
kendimi kaybediyorum seninleyken. ya da seninle olmadığım zaman da aynısı oluyor,seninle olmamam sebebinden ötürü.

seni yakın bir zamanda kolunu ısırarak seveceğim için bu zararın acısını kolundan çıkaracağım.
devamını gör...
1867.
sana anneme yalan söyleyerek ördüğüm atkıyı, üzücü bir (en azından benim açımdan)şekilde yollarımızı ayırdığımız için çöpe atmamışsındır umarım (bari ihtiyaç sahibi birini bul).
devamını gör...
1868.
seni unutmadım, en mutlu, en rahat olduğun zaman tepene cokecegim.
devamını gör...
1869.
sen benim tüm zihin kirliliğimin, hayat karmaşamın, ruhî yorgunluğumun biriktiği karanlıklar ülkesi olarak adlandırdığım odaya; kapatmayı unuttuğum bir pencereden hafif rüzgar dolayısıyla uçuşan perdenin arasından süzen ışık hüzmesisin. o odayı aydınlatan yegâne şey. o odadaki şeyleri bile görebilmemi sağlayan ışık. ışığım. seni seviyorum.
devamını gör...
1870.
ikimiz de dm'nin işe yaramayacağını biliyorduk yoldaş..
devamını gör...
1871.
brkrvrsn. arabasının yan camına yazıyordum, bir o anlıyordu, süper anlaşıyorduk.
devamını gör...
1872.
(bkz: alçak puşt) elbet bir gün okursun *
devamını gör...
1873.
niye kendini bu kutucukta arıyorsun?
sana hiç dokunamamışım püü bana..
üzüldüm.
devamını gör...
1874.
beni aldattığını biliyorum senden bu yüzden ayrıldım. ama sor bir ne kadar üzgünüm? sıfır. hadi yallah.
devamını gör...
1875.
seçtiğin seni üzecek ama sen şunu unutma asla vazgeçtiğin sana kıyamıyordu !
devamını gör...
1876.
sanki durgun ve duru suyu ile bekleyen bir gölün kenarında, tam göle sırtımı dönmüşken, iki göğsümün tam ortasından bir el beni itiyor ve ben, kollarım gibi gözlerimi de istemsizce açarak, bir şaşırma ünlemi ile birlikte suya düşüyorum. slow motion mu diyorlardi neydi ? ağır çekim sahnesi gibi oluyor tüm bunlar. ekranın tam ortasında profilden önce omuzlarımı ve sırtımı sonra kafamı suya düşerken görüyorum. etrafımda milyonlarca kabarcık. serin ve temiz, üstelik yer çekimine meydan okumaya çalışan suyun içinde dibe batarken ve tekrar yüzeye çıkarken oluşan şey heyecan ve tuhaf bir rahatlama. bunu her gün bazen sayısız defa bazen bir iki defa yaşıyorum.

bana her sarıldığında ve sana her sarıldığımda...

kimi zaman sen kimi zaman ben, çoğu zaman ikimiz aynı anda birbirimize sarılmaya, göz göze gelmeye, sesimizi duymaya ihtiyaç duyuyoruz. işte o vuslat anlarında, birisi beni hep o soğuk suya atıyor.

önce serin ve temiz suyun içine düşüyor, çevredeki tüm seslerden, kötü görüntülerden, zihnindeki onlarca gereksiz düşünceden kurtuluyor, suyun ve kalbimin sesini dinliyor sonra yüzeye çıkıyorum. yüzeye çıktığımda, duygularımla hayatı kaldığı yerden algılamaya devam etmeye başladığımda kollarının arasında yaşadığım duygunun adı neşe ve saadet.
son zamanlarda yaşadığım duygu tam olarak bu.

binlerce kez "biz birbirimiz için yaratılmışız. "ben senin, sen de benim kismetimsin. " dediğin günlerin kıymetini anlamak, sonunda kafamın içinde yer eden tüm sinsi seslerden, başkalarının huzursuzluklarından uzaklaşmak, "hadi, biz bu yoldan gidiyoruz! " dediğinde sorgusuzca ve sonunu bir kez bile düşünmeden o yola yönelmek.

biten bir savaşın ardından düşman ülkenin padişahının esiri olan prenses gibi hissetmek. allah'tan padişah merhametli ve bana aşık.

ne komik!!! *
devamını gör...
1877.
lan kıraç..!
toprak hiç para eder mi..?
lafını bilmeyen it bu rap'i yer mi..?
kıraç, bir dünya hiç demek;
öküz gibi anırıp, ayı gibi geğirmek..!
-sansür- kıraç!
devamını gör...
1878.
buz gibi bir kış ardından gelen bahardır hissettirdiğin. kaybolmuş ne varsa hayat bulur gözlerinde. uzun bir yolculuk ardından denizi görmek heyecanıdır sana kavuşmak. tüm kötülükler son bulmuşta çocukça bir sevinç yeşermiş dersin, varlığınla.
devamını gör...
1879.
benim gibi değilsen benden uzak durmalısın.
devamını gör...
1880.
seni de ardında qiriq bir qalp bıraktığın için cimer'e babamı şikayet ettiğim sebepten ötrü şikayet edeceğim
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"diyelim ki o bunu okuyor" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim