1561.
anca oku zaten..
devamını gör...
1562.
merak ediyorum bazen senin de aklına geliyor mu tüm ihtimaller, minicik olsun özlüyor musun, içinde en ufak bir kırıntı kalmadı mı ? ben bir milim yol katedemedim sensizlikte. ihtimalleri kimseye demeden yasatiyorum içimde. dinlediğim her şarkıda seni düşünüyorum, uyandığım her yeni günde sensiz günlerimi sayıyorum, hala maalesef gectigim her yerde anılarımızı hatırlıyorum. google haritalar sağolsun her ay 'gecen yıl bu günlerde ankaradaydiniz' diye hatırlatıyor. bazı insanlar bazı yaşananlar bazı izler ömür boyu bizimle kalıcak sanırım. neden nasıl böyle bu kadar çok anlamıyorum, bitmiyor içimde, geçmiyor. eski bir tanimimda birgün bir sabah biticek eminim demişim ya... artık biliyorum hiç geçmiycek. ama hala yaşanan her şey için hayatıma varlığının değdiği her gün için iyi ki.
devamını gör...
1563.
o kadar üzdün ki beni. belki bir gün dönersen sessiz kalmayayım diye paragraf yazdım. paragrafın başlığa ihtiyacı yok. ıslanıp şekli bozulmuş harflerden belli ediyor kendini. belli ediyor yoğun hazinimi. defalarca kez yazdığım şiirlere devam ediyorum. sana değmez ama tutamıyorum kendimi. öyle zoruma gitti ki gidişin hayatım boyunca bu çağresizlikle yaşayacak gibiyim. hala anı kutumda sakladığım değerli emanetlerin kalbimi öylesine yakıyor ki erimeden buhar olacak gibi.
devamını gör...
1564.
ulan yemin ediyorum bi şans verseydin o kadar emindim ki birbirimizi tamamlayacağımıza.
devamını gör...
1565.
saçlarımı yıkadım bugün. kuruttum taradım. bakıp bakıp duruyorum yine. saçlarım uzuyor yıkandığı günler de ne güzel görünüyor.
mis gibi kokuyor saçlarım. olsaydın koklar severdin belki.
birkaç kitap almıştım. onları önüne koyardım bak belki seversin okuyacağın şeyler var kitaplığımda..
sana bir kahve yapayım, sevdiğinden hazır kahveler kucak kucak otururken içersin belki.

yine yumuşadı içim bir duygusallaştım bakma kusuruma.
yenilmedim sana.
devamını gör...
1566.
bence bu başlık günlük gibi bir vazife görüyor. yazalım gönderelim, içimizden çıksın misali. ben mesela tarçına deli gibi küfür etmek istiyorum. beni bu geçmeyecek acıya sevk ettiği için. üzülüyorum kızıyorum hafızamda böyle kalmasın istiyorum ama olmuyor. içtiğim 100. bira bile beni teselli etmiyor. 10 koca yıl benimleydin bok mu vardı da düştün, atladın ve sonsuzluğa kayboldun.
devamını gör...
1567.
kim bilir.. belki uzak bir günde, büsbütün başka insanlar olarak tekrar karşılaşırız ve belki gülüşerek birbirimize ellerimizi uzatırız..
perişan bir haldeyim.. fakat içimde kendimden bile sakladığım bir ümit var..
yıldızlara bak..
devamını gör...
1568.
gerçeksen bir sinyal yolla, lütfen..
devamını gör...
1569.
hiç düşünmemiştim bu kadar sevineceğinizi. aksi olsaydı bile, bu korkunç bir şey değildi ki... biliyorum benden beklemediğiniz bir şeydi. tıpkı iyi bir üniversite kazanmam gibi... ama buna toplu bir şekilde bu kadar coşkulu sevinmeniz tuhaf hissettiriyor. kabul, içe kapanık bir yapıdayım; çok konuşsam da hayatımı açık bir şekilde yaşamıyor, çok fazla şeyi kendime saklıyorum ama niçin buna bir mucize gibi bakıyorsunuz ki? dünya üzerindeki neredeyse herkes en az bir kere geçiyor bu yoldan. bu, o kadar enteresan bir şey değil. farklıyım ama ayrışmış değilim. n'olur daha az coşkulu sevinin. o coşku ürkütüyor beni. kaçıp bir yere saklanmak istiyorum.
devamını gör...
1570.
o kim bilmiyorum ama: oku, oku da adam ol. *
devamını gör...
1571.
bir anda konuşmaya başlayıp sohbeti yine bir anda bıçak gibi kesmen beni çok kırdı.
devamını gör...
1572.
sana söylemek istediğim çok şey var, belki de içim biraz olsun soğusun diye anlatıyorum sana... biliyorum çok bunalttım, çok yordum ama söz, bu son. sana açıklama yapmadan, senin açıklama yapmana izin vermeden çekip gitmek ne kadar adil bilmiyorum. hiçbir şey olmamış gibi, kalbim hiç kırılmamış gibi davranmaya çalışsam da daha fazla inkar edemiyorum olan şeyleri. nereden aklıma esti bilmiyorum, sana ne zaman yürüdüğümü, senin nasıl tepkiler verdiğini hatırlamak adına eski mesajlara bakmaya başladım, okumaya başladıkça yüzümdeki gülümseme gitgide arttı ve kapatamadım. ne kadar mükemmel biri olduğunu tekrar hatırladım, beni ne kadar mutlu ettiğini, benimle konuşmaktan ne kadar keyif aldığını. seninle olmak seneler sonra başıma gelen en güzel şeymiş diye düşünmüşüm.

seni en başında dizginleyen hep benmişim, şu an senden etkileniyor olabilirim ama ilerde neler olacak bilmiyorum diye. bana sevgilim dediğinde de, önce buluşalım, bu kadar acele etmeyelim belki fikrin değişir demişim, sen de değişmeyeceğini söylemişsin. senin şu an realist olman gibi ben de buluşmadan önce öyle olmuşum. ilk sen söylemişsin benden hoşlandığını, beni sevdiğini. çoğu gece beni ne kadar sevdiğini söyleyerek uyumuşsun, hayatının merkezi olduğumu söylemişsin, abartma o kadar olamam demişim her seferinde. ben her geçen gün seni biraz daha severek uyandım ve hep korktum aramızdaki bu iletişime zarar verirsem, eskisi gibi olamazsak diye... belki de ben çağırdım sürekli bundan korkarak.

sık sık sevgilim demişsin bana, minik sevgilim demene zaten bayılıyordum, hatta buluştuğumuz gün yanıma gelirken bile sevgilim demişsin. çok garip ben sana ne kadar korkarak geldiysem sen o kadar emin gelmişsin bana, bana karşı tutku dolu olduğunu, kalbinin bana ait olduğunu söyleyerek... buluştuğumuz günden sonra asla öyle olamadık.

en korktuğum da buydu zaten....

hep kafamda büyütüyorum sandım, seni yanlış anladığımı, her şeyin eskisi gibi olduğunu düşündüm, bugün konuşmaları görünce emin oldum ama. bana zoraki cevaplar vermişsin, seni sevdiğimi söylediğimde karşılık vermemişsin, hatta geçen gün karşılık vermeyip üstüne "ne kadar çok" diye sormuştun, ben demiyorum diye sevgilim demediğini söylemiştin, dedim ama yine karşılık alamadım senden, ki daha buluştuğumuz gün söylemiştin, ben yanında da söyledim, o zaman da söylemedin. seni özlediğimi söyledim, çoğu kez yok saydın, bazen yine "ne kadar" diye sordun, "neyimi özledin" diye sordun, nadiren de olsa karşılık verdiğin de oldu tabii ama kesin olan bir şey var ki sen bana eskisi gibi davranmaktan vazgeçtin, belki de içinden gelmiyordur, bilemiyorum ama bu durumu uydurmadığımdan eminim artık. meğer korktuğum her şeyi bizzat yaşıyormuşum.

sana kızamıyorum ama, en çok kendime kızıyorum. o buluşmayı erteleyebilirdim, ya da seni dinleyip sadece bir yerde oturup takılabilirdik, belki daha uzun sürerdi bana olan meraklı hallerin, isteğin, sevgin; ama ben acele ettim. ya en bilinen kuraldır halbuki ilk buluşmada yalnız kalınmaz ki bu bana ters bir şeydi zaten. yapmamam gerekirdi, belki beni sevmeye devam ederdin o zaman. aslında daha o gün "ben bu sorumluluğu alamam" dediğinde anlamalıydım her şeyi, anladım da zaten ve sen hep inkar ettin ben de sana inanmak istedim. keşke kendime değil de biraz olsun sana kızabilsem.

sana en başında dediğim gibi, mental sorunları olan bir kızla konuşuyorsun, dengesizimdir ben, çok düşünürüm, senin aklına gelmeyecek şeyleri kendime dert edinirim, başına bela alıyorsun... "keşke her bela senin kadar güzel olsa" dedin, beni kabul ettin ya da edebileceğini sandın.

özür dilerim başına bela olduğum için.

hoşçakal...
devamını gör...
1573.
bazı şeyler çok konuşulur ama hiç yaşanmaz. bazı şeyler yaşanır ama hiç konuşulmaz...
devamını gör...
1574.
bu sana ne ilk yazışım ne de son. kaybolmuşluğumu satırlara ortak edip sayfalara hapsettiğim haykırışlarımın sadece bir tanesi.
devamını gör...
1575.
iyi ki seni hayatımdan s*ktir ettim ve yüzüne karşı s*ktir git diyebildim. iyi ki senin gibi ne istediğini bilmeyen, sürekli beni terk edip beni sevdiğini söyleyen bir ruh hastasını hayatımdan tamamen sildim. değil bir gün, bir saniye bile ağlamadım veya üzülmedim. hatta o kadar mutluyum ki sana bunu izah edemem. yokluğun varlığından daha güzel benim için. umarım hayatına kendin gibi birileri çıkar. beni hak etmiyorsun.
devamını gör...
1576.
“senden bir kadın yaratmak istedim ama lanet bir fahişeden başka bir şey değilsin.”
devamını gör...
1577.
o kim olm o kim niye zamir kullaniyorsunuz.
devamını gör...
1578.
odanın köşesinde siyah takım elbiseli fötr şapkalı adam bir eli cebinde diğer eli de ağzındaki sigaraya giderken oraya yazacağın her şeyi okuyacak yerinde olsam dikkatli olurdum dedi.

o sırada ayakkabılarını giymekle meşgul olan genç adam: nereden çıkardın bunu?
-görmüyor musun ne yazdığını başlıkta? diyelim ki o bunu okuyor yazıyor.
-bunun bir varsayım olduğunu düşünmüştüm.
-elbette bir varsayım. fakat sen de bir çok şeyi var saymıyor musun?
-aynı şey mi?
-değil. ne yazacağına karar verdin mi?
-düşünüyorum. bizim yazar senin sigarayı unuttu bu arada.

tam o sırada cebinden çakar çakmaz çakan tokai marka çakmağını çıkardı. yaktı sigarasını eliyle siper edip.
genç adam bu duruma şaşırmış olacak ki
-odada rüzgar mı var ki neden elinle siper ettin?
-bu bizim yazarın ilk öykü denemesi, sonunu getireceğinden bile emin değil. bir de hep etrafından gördükleri yoksa sigara içtiği falan yok. dikkatinden kaçmıştır.
sana da yakayım mı bi tane? bu sefer elimle siper etmem, kendi sigaramdan yakarım.
- tamamdır geliyorum yanına.

sigaralardan birinin ateşi diğerini yakmaya başladı. kısa bir an birbirlerinin ateşiyle yandılar. bu ateş onları tüketecek hatta yok edecekti. sigaraların aşkı her zaman şahit olunacak bir şey değildi. ve yalan bir aşktı onlarınki.
sigarasından bir fırt çeken takım elbiseli adam sordu, ee ne yazacaksın başlığa?
-kararsızım, yazmasam mı?
-bence yazmalısın. hem daktilon hazır. güneşli bir gün.

genç adamın çalışma masası pencerenin kenarında dışarıdaki parkı, ağaçları, yoldan geçenleri ve açık mavi gökyüzünde yağmur çağrıştırmayan bulutları görüyordu. yazmak için güzel bir gündü gerçekten.
sigaraları bitmişti.
genç adam: abi yazarken de başımda durmayacaksın değil mi?
-kapının önünde beklerim sen merak etme.
-altı üstü bir yazarım ne gerek var ki korumaya?
-yoldaş sevdiği yazarların başına bir şey gelsin istemiyor. diğer sözlüklerden sızan yazarlardan şüpheleniyor.bir tek seni korumuyoruz yani.
- hmmm şimdi anladım. ateist kaplumbağa o yüzden mi yazmıyor acaba, dikkat çekmemek için. tabii yaa sessizce olanları seyrediyor kabuğunda. gerçi yoldaş ona koruma vermemiş de olabilir. kabuğunda ne olacak sanki? ama kabuk yüzde yüz bir koruma sağlamayabilir.
- merak etme ateist kaplumbağa da diğer kıymetli yazarlar da çok iyi korunuyor.
-keşke güneş'i yeşilevham'ı ve giden diğer güzel yazarları da getirebilseniz.
-onlar için yapabileceğimiz bir şey yok evlat. kabullensen iyi edersin.
-peki peki, buradan bakınca her şeyin üstesinden geleceğinizi düşünüyor insan.
-bizim de bir sınırımız var. bizim bile. sen yazına odaklan. ben kapıdayım.
-tamamdır, yazıma döneyim ben.

yavaşça masasına yöneldi. ne yazacağına hâlâ karar vermemişti. galiba doğaçlama olacaktı, her zamanki gibi...
devamını gör...
1579.
sana yazmak için binlerce nedenim varken yazmıyorum, içimden gelmiyor yazmak çünkü ben karşımda kendine güvenen birini görmeyi çok özledim! senin elinden tutabilir, seni bu buhranından kurtarabilirim, bunu sen de biliyorsun ben de, hatta ben adım kadar eminim ama karşımda etrafından etkilenen, buna göre kararlar alıp birkaç ay sonra pişman olan birini bulmaktan çok sıkıldım ben. düşün ki 2 aydır ne bir kahvaltı yaptık birlikte ne de bir tiyatroya gittik ama gel diye teklif bile etmedim sana, oysa bir hafta görüşmesek ikinci haftasında kesin görüşürdük, çok da hoşuma giderdi seninle tüm günü geçirmek. sıkılmadığımız da gün gibi ortadaydı, tıpkı arkadaş olmadığımız gibi… belki de iyice dibi görmelisin artık, birilerine bağlamadan umutlarını kendi yolunu bulmalısın. mutluluğunu bile birilerine ya da bir koşula bağlamışken ben ne senin elini tutabilirim ne de sana destek olabilirim. önce senin yetişkin olmayı öğrenmen gerekecek, her düştüğünde ağlamayı bırakmalısın artık ya da istediğin olmadığında çocuk gibi dudaklarını büküp bir köşede inat etmemelisin. kapanan bir kapı varsa, başka kapıları çalmayı akıl edebilmelisin. sen güçlü insan değilsin, sen istediğin gibi giderse hayat ayakta durabilen birisisin ama sana defalarca söylemiştim hayat her zaman istediğin gibi olmayacak. hem karnım doysun hem pastam dursun olmuyor. sen önce kendi hayatının farkına varıp, sorumluluklarından kaçmamayı bilmelisin ki ben hep senin yanında uyuyup uyanayım.
yoksa ben yokum artık!
devamını gör...
1580.
toplantı için hazırlıkları yaparsan memnun olurum.
bu defa çok sert geçecek şimdiden söyleyeyim.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"diyelim ki o bunu okuyor" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim