lay lay lom
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
perdenin ardındaki kuş
sesi nasıl da güzel
bir nefes kadar
uçmak için bekliyor
ta ki akşam olsun
karanlık maviyi boğsun
perdenin ardındaki kuş
uçsana göklere
süzülsene aheste
ta ki zaman bükülsün
madalyonun öteki yüzünde
sonra kon gitarın teline
gitme hiçbir yere...
sesi nasıl da güzel
bir nefes kadar
uçmak için bekliyor
ta ki akşam olsun
karanlık maviyi boğsun
perdenin ardındaki kuş
uçsana göklere
süzülsene aheste
ta ki zaman bükülsün
madalyonun öteki yüzünde
sonra kon gitarın teline
gitme hiçbir yere...
devamını gör...
bir bilen (yazar)
kendisi sözlüğümüzün modlarındandır. bunda bir beis yok.
aynı zamanda sözlüğümüzün sevildiği kadar da bir o kadar yerilen bir trollün yan hesabı olduğunu biliyor muydunuz?
gerçekler acıdır birbilenciğim.
aynı zamanda sözlüğümüzün sevildiği kadar da bir o kadar yerilen bir trollün yan hesabı olduğunu biliyor muydunuz?
gerçekler acıdır birbilenciğim.
devamını gör...
15 temmuz'u fetö yapmadı
muhtemelen dış güçleri işaret etmek istemiştir. program videosuna biraz baktım ama net bir cevap verdiğini anlayamadım. ama dış güçlerin işaret edildiği kanısındayım.
ilgili videonun 53. dakikasının 50. saniyesi civar ediyor. önünden sonundan dinleyebilirsiniz.
ilgili videonun 53. dakikasının 50. saniyesi civar ediyor. önünden sonundan dinleyebilirsiniz.
devamını gör...
memleket partisinin logosunun çalıntı olduğu iddiası
madem bi' halt edip çaldınız bari güzel bir şey çalaydınız ya.
devamını gör...
nuh tepesi
haluk bilginer ve ali atayın başrollerini paylaştığı türkiyede 6 mart 2020 de gösterime giren filmdir. film bir baba oğul ilişkisini ele alıyor . film dünya prömiyerini yaptığı tribeca film festivali’nin uluslararası yarışma bölümünde en iyi senaryo ve en iyi erkek oyuncu (ali atay) ödülü almış ama çoğumuzun bu filmden haberi yok veya yoktu . sebebi içi boş filmlerin salonlarda bir sürü yer bulurken böyle filmlerin her salonda gösterime girmemesiydi . neyse filme gelecek olursak film bir babanın küçükken diktiği ağacın altına gömülmek istemesini geçmişle yüzleşmesini anlatıyor. diyaloglar nefis yazılmış çok hoşuma gitti. haluk bilginer söyleyecek söz bulamıyorum göz bebekleriyle bile oyunculuk yapıyor büyük usta . sinematografisi çok güzeldi sanırım yabancı bir isimle çalışmışlar . bir baba ile evladının ilişkisi son derece gerçekçi bir şekilde aktarılıyor.
hepimiz babamızla böyleyiz konuşamıyoruz sevgimizi belli edemiyoruz. sevgi son zamanlarda zor zamanlarda ortaya çıkan bir eylem oluyor.
kim ne derse desin ali atay ve haluk bilginer baba oğul ilişkisini çok başarılı buldum. çok gerçek buldum.
--! spoiler !--
ali atayın babasıyla köye geldikten sonra köye uyum sağlayamaması çok güzel işlenmiş köyün dinamiklerine olan şaşkınlığı seyirciyi tebessüm ettiriyor. ayrıca küfülerin diyalogların kavga sahnesindeki hakaretlerin doğallığı son derece yerindeydi
--! spoiler !--
hepimiz babamızla böyleyiz konuşamıyoruz sevgimizi belli edemiyoruz. sevgi son zamanlarda zor zamanlarda ortaya çıkan bir eylem oluyor.
kim ne derse desin ali atay ve haluk bilginer baba oğul ilişkisini çok başarılı buldum. çok gerçek buldum.
--! spoiler !--
ali atayın babasıyla köye geldikten sonra köye uyum sağlayamaması çok güzel işlenmiş köyün dinamiklerine olan şaşkınlığı seyirciyi tebessüm ettiriyor. ayrıca küfülerin diyalogların kavga sahnesindeki hakaretlerin doğallığı son derece yerindeydi
--! spoiler !--
devamını gör...
patates
pizzaro isimli ispanyol kaşif tarafından ayak bastığı peru'da keşfedilmiş. o andan itibaren hızlı gelişen, kolay saklanabilen, doyurucu ve besleyici bir gıda olan patates, keşfe çıkacak olan gemilerin ambarlarını doldurmaya başlamış.
1840 senesinde rus hükümeti halkı patates ekmeye ikna etmeye çalışınca her allah'ın günü çavdar ekmeği yemeye alışık olan halk patates bize yabancı diye isyan etmeye kalkmış. şimdi artık geleneksel pek çok rus yemeğinde de bulunan bir gıda olmuş ve orada da seviliyor.
patatesin avrupa'ya yayılması ise otuz yıl savaşları (1618 - 1648) sırasında gerçekleşmiş. almanya'ya giden ispanyol askerler yanlarında patatesleri at yemi niyetiyle götürmüşler. o yıllarda yoksullukla cebelleşen alman köylüler, ispanyollardan bazen araklayarak bazen de dilenme yoluyla patatesi tatma fırsatı edinmişler. ama nasıl yiyeceklerini bilmedikleri için kabuğunu soymadan çiğ şekilde yemeye çalışmaları sonucu rahatsızlanmışlar. bundan şüphelenen almanlar, patatesi kolera, veba, humma gibi hastalık taşıyıcısı kabul etmişler ve patatesi fişlemişler. kendileri yemeyip hayvanlarına yedirmişler. bunun dışında da savaş esirlerine de yiyecek olarak vermişler.
işte bu almanlar'ın gayrı insanı tutumları olmasaymış, patates belki de tadının ne olduğunu bilmediğimiz bir hayvan yemi olarak kalacaktı.
1840 senesinde rus hükümeti halkı patates ekmeye ikna etmeye çalışınca her allah'ın günü çavdar ekmeği yemeye alışık olan halk patates bize yabancı diye isyan etmeye kalkmış. şimdi artık geleneksel pek çok rus yemeğinde de bulunan bir gıda olmuş ve orada da seviliyor.
patatesin avrupa'ya yayılması ise otuz yıl savaşları (1618 - 1648) sırasında gerçekleşmiş. almanya'ya giden ispanyol askerler yanlarında patatesleri at yemi niyetiyle götürmüşler. o yıllarda yoksullukla cebelleşen alman köylüler, ispanyollardan bazen araklayarak bazen de dilenme yoluyla patatesi tatma fırsatı edinmişler. ama nasıl yiyeceklerini bilmedikleri için kabuğunu soymadan çiğ şekilde yemeye çalışmaları sonucu rahatsızlanmışlar. bundan şüphelenen almanlar, patatesi kolera, veba, humma gibi hastalık taşıyıcısı kabul etmişler ve patatesi fişlemişler. kendileri yemeyip hayvanlarına yedirmişler. bunun dışında da savaş esirlerine de yiyecek olarak vermişler.
işte bu almanlar'ın gayrı insanı tutumları olmasaymış, patates belki de tadının ne olduğunu bilmediğimiz bir hayvan yemi olarak kalacaktı.
devamını gör...
sıfır takipçisi olan bir yazarı ciddiye almak
kendini ifade etmek, güzel vakit geçirmek yerine sosyal medya kullanır gibi takipçi kovalayan insanın dert edeceği şeydir.
devamını gör...
yazarların hayal ettiği yaşam
yalnız yaşadığım, kendi kendime yetebildiğim ve tüm kontrolün bende olduğu bir yaşamdır.
edit: mümkünse kuzeydeki bir ülkede.
edit: mümkünse kuzeydeki bir ülkede.
devamını gör...
septum piercing
burnun orta kismindaki etin delinmesi ile kullanilan piercing.
deldirirken beni ziril ziril aglatmisti, deldiris ani aklima gelince bile ince bi’ sizladi bak.
mutlaka belirli araliklarla verilen bakim urunleri kullanilmasi ve yerinin oturmasi icin hareket ettirilmesi gerekiyor, bu yuzden iyilesene kadar da anamdan emdigim sutu burnumdan getirmisti.
calistigim yerde taki kullanimi yasak oldugundan surekli saklamam gerekiyordu, iceri sokulabildigi icin lokasyonu acisindan gizlemesi en kolay piercing ayni zamanda.
ama iyilestikten sonra -ve halen- cicek yahu, iyi ki yaptirdim diyorum, yakisiyor da bana be.*
deldirirken beni ziril ziril aglatmisti, deldiris ani aklima gelince bile ince bi’ sizladi bak.
mutlaka belirli araliklarla verilen bakim urunleri kullanilmasi ve yerinin oturmasi icin hareket ettirilmesi gerekiyor, bu yuzden iyilesene kadar da anamdan emdigim sutu burnumdan getirmisti.
calistigim yerde taki kullanimi yasak oldugundan surekli saklamam gerekiyordu, iceri sokulabildigi icin lokasyonu acisindan gizlemesi en kolay piercing ayni zamanda.
ama iyilestikten sonra -ve halen- cicek yahu, iyi ki yaptirdim diyorum, yakisiyor da bana be.*
devamını gör...
biraz hızlı gitmiyor muyuz sorusu
taraflardan biri diğerine bunu söylüyorsa birlikteyiz ama aynı duygu durumunda değiliz demek istiyordur. altı da üstü de aynı bu tanımın.
devamını gör...
kendi çocukluğunu evlat edinmek
çocukluk travması olan tüm yetişkin bireylerin yapmasını tavsiye ettiğim birşeydir.
nasıl yapacağız bunu derseniz onu karşınıza alıp dinleyin, sevin, şefkat gösterin, onu anlayın
sonrada onu annesi/babası gibi sahiplenin üzülmesine izin vermeyin üzülürse de herşeyin gelip geçici olacağına onu inandırın, elini hiç bırakmayın
nasıl yapacağız bunu derseniz onu karşınıza alıp dinleyin, sevin, şefkat gösterin, onu anlayın
sonrada onu annesi/babası gibi sahiplenin üzülmesine izin vermeyin üzülürse de herşeyin gelip geçici olacağına onu inandırın, elini hiç bırakmayın
devamını gör...
birçok yazarın siyasi başlıklara değinmemesi
kimsenin yoğurdum ekşi demediği bir ortam var. fanatik parti yandaşları her yerde kol geziyor. siyaset başlıkları dediğiniz başlıklar ne yazık ki sözlüklerde kin ve nefret kusma mekanizması hâline gelmiş durumda.
hal böyleyken siz bir şeyi anlatmak için 50 parende 32 takla atıyorsunuz amma velakin bu durum bile yeterli olmuyor. muhatabınız sizden üçlü salto bekliyor.
bu kadar katı politik tutum gösteren parti fanatiklerine, bir şey anlatmaya çalışmak, bir yerden sonra insana zül geliyor. kaldı ki, ben tosbağayım bana daha da zül geliyor.
dışarıda ayşe teyzeye, mehmet amcaya laf anlatmaya çalışırım ki öyle yapıyorum. inanın daha az yorucu.
deveye hendek atlatmaya çalışmak, bu mecralardaki katı politik taķıntıları olanlara laf anlatmaktan emin olunuz ki daha kolay.
hal böyleyken siz bir şeyi anlatmak için 50 parende 32 takla atıyorsunuz amma velakin bu durum bile yeterli olmuyor. muhatabınız sizden üçlü salto bekliyor.
bu kadar katı politik tutum gösteren parti fanatiklerine, bir şey anlatmaya çalışmak, bir yerden sonra insana zül geliyor. kaldı ki, ben tosbağayım bana daha da zül geliyor.
dışarıda ayşe teyzeye, mehmet amcaya laf anlatmaya çalışırım ki öyle yapıyorum. inanın daha az yorucu.
deveye hendek atlatmaya çalışmak, bu mecralardaki katı politik taķıntıları olanlara laf anlatmaktan emin olunuz ki daha kolay.
devamını gör...
unutulmaz kurtlar vadisi replikleri
dostum olmaz hasmım yaşamaz.
devamını gör...
soyka
iç anadolu bölgesinde işe yaramaz anlamında kullanır anneler, teyzeler ve de nineler.
devamını gör...
aşk gül bahçesi hikayesi
kasabanın birinde, güzelliği dillere destan bir kız yaşarmış. kendisiyle evlenmek isteyen uzak ülkelerden gelen nice prensi, asili, zengini, yakışıklı delikanlıyı reddetmiş. kimseleri kendine layık görmüyormuş. kıza aşk besleyen, aynı kasabada yaşayan genç bir delikanlı da bu kızı istemiş. ama kız onu da beğenmemiş. bizim delikanlı günün birinde kasabadan ayrılmış. başka birine aşık olup evlenmiş, çocukları olmuş, yeni bir hayat kurmuş.
uzun zaman sonra yolu yaşadığı güzel, şirin kasabaya düşmüş. aklına bir zamanlar aşık olduğu kız gelmiş, ona ne olduğunu merak etmiş. tanıdık bir yaşlı adam, güzel, büyük bir gül bahçesi olan evi göstererek kızın evlendiğini söylemiş. kimseleri beğenmeyen güzel kızın kiminle evlendiğini görmek istemiş. kocasını evden çıkarken görmüş. kızın kocası şişman, kel, çok çirkin ve kaba bir adammış. üstelik zengin de değilmiş. nasıl oldu da böyle biriyle evlendiğini merak eden adam, kızın kocası gittikten sonra evin kapısını çalmış. kız kapıyı açınca adamı tanımış. adam sormuş:
– sen ki hiç birimizi beğenmedin, nice kısmetlerini geri çevirdin, nasıl oldu da böyle biriyle evlendin demiş?
kız da ona:
sana cevabı vereceğim fakat önce gül bahçemdeki en güzel gülü koparıp getireceksin, yalnız tek şartım, bahçede ilerlerken geriye dönmeyeceksin.
adam peki demiş ve çok güzel güllerin olduğu bahçede ilerlemeye başlamış. önce çok güzel sarı bir gül görmüş. en güzel gül bu derken biraz ilerde daha güzel kocaman pembe bir gül daha görmüş. tamam budur işte diye düşünürken daha ilerde muhteşem güzellikte kırmızı bir gül goncası gözüne ilişmiş. bir türlü karar verememiş, en güzel çiçeği bulacağım derken bir de bakmış ki bahçenin sonuna gelmiş, geriye dönemeyeceği için bahçenin sonunda yaprakları solmuş cılız bir gülü mecburen koparıp kıza götürmüş.
kız gülü almış ve adama demiş ki:
– bak gördün mü? her zaman daha iyisini bulacağını düşünürken ömür geçer de sonunda en kötüsüne razı olmak zorunda kalırsın. bu yüzden gençlik bitmeden elindekinin değerini bilip, yetinebilmeyi öğrenmek gerekir.
buradan anlıyoruz ki bazen tamah etmek, yetinebilmek, fazla hırstan kendimizi arındırmak daha mutlu olmamıza katkıda bulunabilir, bizlere daha huzurlu bir yaşam sunabilir.
uzun zaman sonra yolu yaşadığı güzel, şirin kasabaya düşmüş. aklına bir zamanlar aşık olduğu kız gelmiş, ona ne olduğunu merak etmiş. tanıdık bir yaşlı adam, güzel, büyük bir gül bahçesi olan evi göstererek kızın evlendiğini söylemiş. kimseleri beğenmeyen güzel kızın kiminle evlendiğini görmek istemiş. kocasını evden çıkarken görmüş. kızın kocası şişman, kel, çok çirkin ve kaba bir adammış. üstelik zengin de değilmiş. nasıl oldu da böyle biriyle evlendiğini merak eden adam, kızın kocası gittikten sonra evin kapısını çalmış. kız kapıyı açınca adamı tanımış. adam sormuş:
– sen ki hiç birimizi beğenmedin, nice kısmetlerini geri çevirdin, nasıl oldu da böyle biriyle evlendin demiş?
kız da ona:
sana cevabı vereceğim fakat önce gül bahçemdeki en güzel gülü koparıp getireceksin, yalnız tek şartım, bahçede ilerlerken geriye dönmeyeceksin.
adam peki demiş ve çok güzel güllerin olduğu bahçede ilerlemeye başlamış. önce çok güzel sarı bir gül görmüş. en güzel gül bu derken biraz ilerde daha güzel kocaman pembe bir gül daha görmüş. tamam budur işte diye düşünürken daha ilerde muhteşem güzellikte kırmızı bir gül goncası gözüne ilişmiş. bir türlü karar verememiş, en güzel çiçeği bulacağım derken bir de bakmış ki bahçenin sonuna gelmiş, geriye dönemeyeceği için bahçenin sonunda yaprakları solmuş cılız bir gülü mecburen koparıp kıza götürmüş.
kız gülü almış ve adama demiş ki:
– bak gördün mü? her zaman daha iyisini bulacağını düşünürken ömür geçer de sonunda en kötüsüne razı olmak zorunda kalırsın. bu yüzden gençlik bitmeden elindekinin değerini bilip, yetinebilmeyi öğrenmek gerekir.
buradan anlıyoruz ki bazen tamah etmek, yetinebilmek, fazla hırstan kendimizi arındırmak daha mutlu olmamıza katkıda bulunabilir, bizlere daha huzurlu bir yaşam sunabilir.
devamını gör...
kitap kazanmak için kendini kasmayan yazar
buyrun benim.
maksat diğer sözlüklerden farklı olarak küfürsüz olduğundan mütevelli sözlük büyüsün, bir iki kaliteli entri girelim, meraklısı açsın okusun diye amme hizmeti görüyoruz da denebilir, sözlüğün canı sağolsun yeter.
maksat diğer sözlüklerden farklı olarak küfürsüz olduğundan mütevelli sözlük büyüsün, bir iki kaliteli entri girelim, meraklısı açsın okusun diye amme hizmeti görüyoruz da denebilir, sözlüğün canı sağolsun yeter.
devamını gör...
badem bıyık
uzaktan bakınca hem varmış hem yokmuş gibi duran bıyık.
devamını gör...


