zaman zaman toplumda da oluşabilen psikolojik durum.mesela estetik konusu.herkes birbirine benzemeye başladı farkında mısınız?
devamını gör...

benleri ile tanıdığımız ve güzelliklerine güzelliği şu minicik şeyin kattığı kadınlardır.

marilyn monroe
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ağır içerledim.
edit: bu sondaki ''sözü'' gibi ayrıştırıcı kelimeyi ben eklemedim moderasyon ekledi. bilinmesini isterim dostlar.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

günaydın sözlük, günaydın diğerleri.

çok acıkmış bir türkan aşırı yaygaracı olabiliyor, bugün cuma, sıcaklık 35 celcius, çay var, ortam sakin, basmane yakışıklı! oha! hayat güzel!

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kürtçe kuş yuvası, ingilizce ışık, yunanca parlayan ışık, latince dünya'nın en güzel kadını demektir.
ayrıca agire jiyân'ın aynı isimde şarkısı vardır. dinlemek için :

edit:türkçesi:
ey esmer ve güzel kız
kara gözlü alaca
kara gözlü alaca

ey esmer ve güzel kız
kara gözlü alaca
kara gözlü alaca

ey keklik, nedir bu telaş bu acele ?
neden gidiyorsun kimseyi beklemeden
gündüzler sahtedir
sensiz gecelerse çok karanlık

dağı taşı gökyüzüne vursam
yaşam toprağını darmadağın etsem
yersiz yurtsuz kalıp yok olsam

geçmişin rüzgarlarında
yüzümü kavurucu sıcaklara döndüm

gel artık gitme deli divane
yazın sıcağında gel
senin gibi gitti niceleri de
gidişin bir başlangıçtır

dağı taşı gökyüzüne vursam
yaşam toprağını darmadağın etsem
yersiz yurtsuz kalıp yok olsa
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

madonna delle arpie tablosu, andrea del sarto tarafından 1517 yılında tamamlanmıştır. tabloda bakire meryem ile çocuğunun etrafındaki melekler ve azizler tasvir edilmiştir. eser şu an floransa'daki uffizi müzesinde sergilenmektedir.

ayrıca; sabahattin ali, kürk mantolu madonna romanında bu tablodan esinlenmiş ve bu tabloya sık sık değinmiştir.


"... büyük salonun kapıya yakın bir duvarının önünde birden bire durdum. o andaki hislerimi, bilhassa aradan bu kadar zaman geçtikten sonra anlatmama imkan yok. yalnız orada, kürk mantolu bir kadın portresinin önünde, mıhlanmış gibi durduğumu hatırlıyorum. resimleri seyredip geçenler vücutlarıyla beni sağa sola itiyorlar fakat ben olduğum yerden ayrılamıyordum. bu portrede ne vardı?.. bunu izah edemeyeceğimi biliyorum; yalnız o zamana kadar hiçbir kadında görmediğim garip, biraz vahşi biraz mağrur ve çok kuvvetli bir ifade vardı. bu çehreyi veya benzerini hiçbir yerde, hiçbir zaman görmediğimi ilk andan itibaren bilmeme rağmen onunla aramızda bir tanışıklık varmış gibi bir hisse kapıldım. bu soluk yüz, bu siyah kaşlar ve onların altındaki siyah gözler ; bu koyu kumral saçlar ve asıl, masumluk ile iradeyi, sonsuz bir melal ile kuvvetli bir şahsiyeti birleştiren bu ifade bana asla yabancı olamazdı. ben bu kadını yedi yaşımdan beri okuduğum kitaplardan, beş yaşımdan beri kurduğum hayal dünyalarından tanıyordum. onda halit ziya'nın nihal'inden, vecihi bey'in mehcure'sinden, şövalye buridan'ın sevgilisinden ve tarih kitaplarında okuduğum kleopatra'dan, hatta mevlit dinlerken tasavvur ettiğim, muhammed'in annesi amine hatun'dan birer parça vardı. o benim hayalimdeki bütün kadınların bir terkibi, bir imtizacıydı..."
devamını gör...

atamın yaktığı özgürlük ateşini taşıyan bir türk genci ve cumhuriyet çocuğu olarak bu güzel bayramınızı kutlarım.
atamızı ve 18 kıymetli silah arkadaşını samsun'a ulaştıran bandırma vapuru;
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

mustafa kemal'in samsunda görevlendirildiği fotoğraf (17 nisan 19)
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

20 mayıs'ta istanbul'a sadaret (başbakanlık) makamına bildirdiği telgraf;
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
tüm mücadeleniz için minnettarız atam!
devamını gör...

beni eskiye götüren hafif tatlımsı hamur işi.

eskiye götürme derinliğine bakacak olursak taaa çocukluğuma inebiliriz. çocukluğumda her bayram babaanne evinde toplanılırdı. babaannem de her bayram bu çörekten yapardı. eski köy evine girince mis gibi kokan ekmek, yerini mis gibi kokan anasona bırakırdı. burun deliklerinizden giren koku başınızı döndürürdü. elbette çöreklerin yeri belli. üzerine bez örtülmüş tepsiler, kapının girişinde bulunan masanın üzerinde olurdu. çöreklerin yerinin belli olduğu ölçüde o çörekleri kimlerin yiyeceği de belliydi. bunların başında; büyük amcamın eşi ve çocukları, küçük halam ve diğerleri. yani bir bakıma çörekler onlar için özel yapılırdı. küçük halam istanbul'dan geldiği için, büyük amcam da genç yaşında vefat ettiği için bu iki hususa hep bi özen gösterilirdi. biz de babaanne evine gittiğimizde çörek yerdik; ama kimin için yapıldığının bilincinde olarak yerdik. bunu düşününce insan biraz hüzünleniyor.

gün geçti, devran döndü. babaannem vefat etti. eskisi gibi bayram günü toplaşmaları kalmadı. ama çörek özlemi her daim devam etti. özlem olunca çörek yapma işini annem üstlendi. babaannemin yaptığından da güzel oldu. tabii ben de gözlemci olarak her daim annemin yanında oldum, oluyorum, olacağım. * şimdi de bu güzelliği sizinle paylaşıyorum.

malzemeler

* yoğurmak isterseniz un, su, tuz ile bir hamur oluşturacağız. böyle biraz sert oluyor. sert olmasını engellemek için bu üçlünün içine ;
* 1 su bardağı sıvı yağ
* 1 su bardağı ılık süt ekleyebiliriz. ( eğer yoğurmaya üşenirsek fırından hazır yoğurulmuş ekmek hamuru da alabiliriz, tercih bizim, keyif bizim swh.)
* 1 küp yaş maya
* 1 - 2 çorba kaşığı anason
* şeker
* 2 su bardağı iri kıyılmış ceviz
* sıvı yağ

yapılışı:

öncelikle hamurumuzu güzelce yoğuralım. biraz ele yapışan bir hamur olacak. bu kısım biraz sinir bozucu olsa da hamuru açmak için kullanacağımız sıvı yağ ile o yapışkanlığı hissetmeyeceğiz. hamur yoğrulunca mayalanması için bir kenarda bekletelim. bu sırada cevizleri iri iri kıyalım, anasonu bir havanda dövelim. dövelim ki yağı çıksın. kokusu evin içine yayılsın. döverken sizi yıpratan olayları düşünüp daha da kuvvetli olabilirsiniz. *

tüm bunları yaptıktan sonra hamurumuz mayalanmış olacaktır. hamurumuzdan irice bir parça koparalım ve sıvı yağ ile hamuru tezgahın üzerinde açalım. mayalı bir hamur olduğu için, hamuru açmaya çalıştıkça hamur küçülecek, adeta bizimle inatlaşacak.bu inatlaşmanın sonunda biz kazanacağız tabii ki. * yağla iyice incelmiş hamura dövülmüş anasonu ve iri kıyılmış cevizi güzelce serpiştirelim. anasonun acılığını kırmak için hamurun üzerine 1-2 yemek kaşığı şeker serpiştirelim ve bu üçlüyü -hamura iyice yapışması için- elimizle iyice bastıralım. bir ucundan rulo şeklinde sarmaya başlayalım. hamuru sarmayı bitirince kalın bir rulo olacak ve bu kalın hamuru tezgaha vura vura inceltelim. üç parmak genişliğinde keselim ve hamur kısımları yukarı bakacak şekilde tepsiye dizelim. içli kısım yukarı bakarsa cevizler yanabilir ve tadı hoş olmaz. hamur kısımları yukarı bakınca ser olabiliyor bazen. tepsiyi bu şekilde doldurduktan sonra önceden ısıtılmış 180-200 derece fırında çöreklerin üzeri kızarana kadar pişirelim. çörek pişerken evin içini anason kokutup kendimizden geçebiliriz.

bu da çöreğimizin pişmiş hâlidir.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

günaydın sözlük.
yürüyüş grubu gibi bir şey kurduk şimdi sahile ineceğim. ama o kadar uykum var ki gece çok geç yattım şu uyku düzeni midir ne boksa onu da bir türlü halledemiyorum. bir kere her gün yürüyeceğiz dedik artık yapacak bir şey yok paşa paşa gideceğim. zaten bana da çok iyi geliyor nefesim açılıyor, daha enerjik oluyorum gün içinde.
edit: hiç kimse gelmedi ve tek başıma yürüdüm :')
devamını gör...

yaşamak çok nadir rastlanılan bir olaydır çoğu insan yalnızca var olur.
(bkz: oscar wilde).
devamını gör...

benim bu. hala müzik zevkimi oturtamadım. aşure gibi müzik zevkim. her şeyi dinlerim.
devamını gör...

artık yeni hiçbir şey yok. icat edilebilecek her şey icat edildi.
charles duell (amerika patent dairesi başkanı, 1899)
devamını gör...

beyaz-gemilerde talim var.
devamını gör...

birçok deprem yaşadıktan sonra, hele de bu depremlerin bazılarına yalnız yakalandıktan sonra bünyeme yerleşen his. gitmiyor, geçmiyor maalesef. sürekli bir panik hali. mesela bir dönem evde kalamayıp şantiyeye gittiğim günleri biliyorum, sırf prefabrik diye.
devamını gör...

güzel insanlar, hayatlarındaki , sevgilileri dahil olmak üzere her tür oyun arkadaşlarını , bir prodüksiyon için kast yapar gibi seçme hakkına sahiptiler. sıradan , iddiasız, silik ya da çirkin olanlarsa kendilerini hayatın akışına daha kolay bırakıyor, kendiliğindenliği , zamanın aldırışsızlığını, hayatın akışındaki debiyi daha kolay yakalıyorlardı. güzeller , hayattan haklarını istercesine yaşarken , çirkinler yalnızca fırsat ve rastlantılarla yetinmesini biliyorlardı. mucizeler , güzellerin başına gelirdi.
o , güzel olduĝu halde bir çirkin gubi yaşamıştı!

murathan mungan- beşpeşe.
devamını gör...

(bkz: burayı yıkarlar)*

tanim: yıllar yıllar önce internetin ücra bir köşesinde ilk abaza keşişin haykırmasıyla hayat bulmuş yapış yapış bir akımı anımsatan "veri tabanı". seneler geçti şu yanlıştan dönülmedi ya ben de ona yanarım.*
devamını gör...

bir işi ya da kişiyi değersizleştirmek için yapılan tüm eylemleri anlatan deyim.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim