konuşurken araya ingilizce kelimeler sıkıştıran insan
başlık "kafası kendinden güzel" tarafından 14.11.2020 20:30 tarihinde açılmıştır.
261.
yutdışında yaşayıp çocukluğunu geçirdiği için iki dil iki kültür arasında kalmış olan insana sözüm yok . ama pasaport kuyruğuna bile girmemiş , gelmiş burda tepeden tepeden bakıp bir de sen anlamazsın havalarında iki dili birleştirip kusmuk yapan şahsiyetlere ayar olurum . konuşmaya tahammül edemem kaçarım
devamını gör...
262.
çok değişik ama yeni neslin kültürü bu biçimde. avrupa'da da aynı. hatta daha fazla. kardeşim geldi geçen ay buraya. gelsin, gezsin kafasını dağıtsın dedim. dolaştırdım biraz. içtik sıçtık. bir şeyi anlatırken sürekli ''you know what i'm sayin' '' diyip duruyor. sanki bana west coastun kaymakamı. genç çocuk şimdi ters bir şey diyip özgüvenini de kırmak istemiyorum, arkadaş gibi yaklaşıyorum ama biraz sakil duruyor türk yapınca sanırım. burdaki arkadaşlarım yapınca fark etmiyorum bile.
dünyanın ülkeler üstü kültürünü ingilizce üzerinden oluşturması ile ilgili bir durum bu. yapacak bir şey yok, bunu böyle kabul edeceğiz. yoksa ''ay ingilizce sıkıştırıyorlar özentiler'' bakış açısıyla zamanın kültürünün gerisinde kalınır sadece. yine de siz bilirsiniz tabi. ben bu tür şeyleri yargılamayı faydasız buluyorum. ne olacak yani trt türkçesi ile konuştuğu zaman? hiç. global kültüre ayak uydurulduğu zaman üretilen içerik de dünya standartlarını yakalıyor. en basiti bugünün ana akım müziği. açıp 90-2015 arası yerel kültür ile üretilmiş bir müziği bir yabancıya dinlettiğinizde o müziği oryantal, otantik bulmadığı sürece pek hoşlanmayacaktır. son 5 yılda yapılan başlarda''ay bu ne be'' diyerek dinlediğiniz pop-house, trap, drill parçalarını dinlettiğiniz zaman standartların yakalandığını fark ediyorsunuz. kültür böyle akışkan bir şey. direnmenin manası yok.
dünyanın ülkeler üstü kültürünü ingilizce üzerinden oluşturması ile ilgili bir durum bu. yapacak bir şey yok, bunu böyle kabul edeceğiz. yoksa ''ay ingilizce sıkıştırıyorlar özentiler'' bakış açısıyla zamanın kültürünün gerisinde kalınır sadece. yine de siz bilirsiniz tabi. ben bu tür şeyleri yargılamayı faydasız buluyorum. ne olacak yani trt türkçesi ile konuştuğu zaman? hiç. global kültüre ayak uydurulduğu zaman üretilen içerik de dünya standartlarını yakalıyor. en basiti bugünün ana akım müziği. açıp 90-2015 arası yerel kültür ile üretilmiş bir müziği bir yabancıya dinlettiğinizde o müziği oryantal, otantik bulmadığı sürece pek hoşlanmayacaktır. son 5 yılda yapılan başlarda''ay bu ne be'' diyerek dinlediğiniz pop-house, trap, drill parçalarını dinlettiğiniz zaman standartların yakalandığını fark ediyorsunuz. kültür böyle akışkan bir şey. direnmenin manası yok.
devamını gör...
263.
arapça sıkıştırandan en ufak bir farkı yok. eskiden ticaret, bilim, yaygın edebiyat dili arappça ve fasrçaydı, bunları araya soka soka hibrit* bir dil türedi.
şimdiki ingilizceli plaza diliyle aynı mantıktır. türkçe dil yapısına uygun olmayan eylemleri alır sonuna sürekli "yapmak- etmek- olmak" takarsın.
miting set etmek, leyof olmak, heppıning yapmak... vs. zelil etmek, berhudar olmak, efgan yapmak gibi.
şimdiki ingilizceli plaza diliyle aynı mantıktır. türkçe dil yapısına uygun olmayan eylemleri alır sonuna sürekli "yapmak- etmek- olmak" takarsın.
miting set etmek, leyof olmak, heppıning yapmak... vs. zelil etmek, berhudar olmak, efgan yapmak gibi.
devamını gör...
264.
bilerek yapanlar itici duruyor ama gerçekten ingilizce bilen ve bu işle uğraşan insanlar istese de istemese de ağızlarından çıkıyor. ingilizceyle uğraştıkları için bazı kelimelerin türkçesinden önce ingilizcesi geliyor akıllarına. olağan olduğunu düşünüyorum. globalleşen günümüz dünyasında eskisi kadar sırıtmasa gerek ayrıca.
devamını gör...
265.
türkçemiz den yoksun havalı veya modern görünmeye çalışan tip
devamını gör...
266.
benimdir. keyif almıyorum bu durumdan, bilerek de yapmıyorum. son altı senedir ingilizce eğitim alıyorum. bazı kelimelerin aklıma önce ingilizcesi geliyor. konuşurken de duraksayarak konuşmak istemediğim için söylüyorum. plazada çalışmıyorum, entelektüel hissetmiyorum hayır.
devamını gör...
267.
bazı insanlarda abes ve itici durmuyo ama bazıları gerçekten cinnet gecirtcek derecede rahatsız edici
devamını gör...
268.
ay y evet çok gıcık oluyor o pöpıllar :)
ben bir de ay em ef diyen insanlardan hiç hoşlanmazdım. üniversitedeyiz, anarşikiz o zamanlar. ödevimiz parasal işler. öğretim üyesi ödev konumuzu ayrıntılandırırken ikide bir ay em ef diyor ben inadına imefe diyerek konuşuyorum...
başta da dediğim gibi, bence gıcık oluyor öyle konuşan pöpıllar
ben bir de ay em ef diyen insanlardan hiç hoşlanmazdım. üniversitedeyiz, anarşikiz o zamanlar. ödevimiz parasal işler. öğretim üyesi ödev konumuzu ayrıntılandırırken ikide bir ay em ef diyor ben inadına imefe diyerek konuşuyorum...
başta da dediğim gibi, bence gıcık oluyor öyle konuşan pöpıllar
devamını gör...
269.
bence bu kategoride 2 tür insan vardır. ilki normal yaşantısında veya iş hayatında bu tarz kelimelere çok fazla maruz kalan ve farkında olmadan bunu kendisi de kullanan insanlar. ki ben bu kategoridekileri haklı buluyorum sonuçta tüm gün böyle konuşuyorsun bu işin temel sözcükleri vs hepsi yabancıysa normal konuşma sırasında adaptasyon zor oluyor. ikinci kategori ise bu başlığın altında yazılan herkesin ortak fikri olan insanlar.
devamını gör...
270.
bundan seneler önce (2014-2015 arasında),
bir öğrenci evinde batak oynarken açık olan ntvspor kanalında konuşan güntekin onay isimli sunucu, uzun boylu oyuncular için "size'lı oyuncular" demişti. bende nasıl bir travma yaratmışsa artık, aklımdan çıkmıyor bir türlü. başlığı görünce zınk diye geldi yine...
bir öğrenci evinde batak oynarken açık olan ntvspor kanalında konuşan güntekin onay isimli sunucu, uzun boylu oyuncular için "size'lı oyuncular" demişti. bende nasıl bir travma yaratmışsa artık, aklımdan çıkmıyor bir türlü. başlığı görünce zınk diye geldi yine...
devamını gör...
271.
bunu ben de yapıyorum. özellikle derste. çocuklar da şey diyor. hocam türkçe öğretmenisiniz neden ingilizce kelimeler kullanıyorsunuz? diye soruyorlar. ben de kullandıkları cümlede bile farsça arapça kelimeler kullandıklarını söylüyorum. kısacası türkçe maalesef karma bir dil. öyle yüz iki yüz değil çok fazla yabancı kelime var. o yüzden hayır yerine no demişiz, evet yerine yes, selam yerine hello. ne fark eder?
devamını gör...
272.
nasıl diyim you know , genel kültür taşar bazan,
devamını gör...
273.
çünkü
you understood.
you understood.
devamını gör...
274.
kendilerine eat my ass diyesim geliyor
devamını gör...
275.
because of you.
devamını gör...
276.
şimdilerde herkesin dilinde -arada bir- ingilizce kelimeler olsa da bunu abartıp sözde entellektüel(?) ya da havalı görünmek için her iki kelimesinden birini ingilizce söyleyen insan.
devamını gör...
277.
(bkz: odtü'lu tayfa bunu beğendi)
devamını gör...
278.
aşırı tilt oluyorum yani tamam o kelime aklına gelmiyor olabilir okey ama biraz özen gösterelim lütfen.
devamını gör...
279.
derdini anlatamayan eşegin onde gidenidir.
senin o kelimeleri bilmen, karşindakinin bildigi manasina gelmiyor ve bu durumda sen bagirarak "100 metreeee sonra sola, sol, sag degil tamam mı? sol." diye adres tarif eden birine donuyorsun
senin o kelimeleri bilmen, karşindakinin bildigi manasina gelmiyor ve bu durumda sen bagirarak "100 metreeee sonra sola, sol, sag degil tamam mı? sol." diye adres tarif eden birine donuyorsun
devamını gör...
280.
benim.
türkçem de burada "türkçe bilmez, artisttir, derdini anlatamaz" diyen arkadaşların çoğunun türkçesini cebinden çıkartıp kağıt gibi yedi kat katlar.
alanım gereği yıllardır ne okuyup ne yazıyorsam bunu ekseriya ingiliz diliyle yapıyorum. hal böyleyken istemsizce olsa da ingilizce düşündüğüm ya da bir kelimenin ingilizcesini türkçesinden daha çabuk anımsadığım anlar oluyor. eh, sevdiğim o atasözünde dendiği gibi de 'dilin kemiği yok', laf ağızdan çıkıveriyor.
arz ederim. *
türkçem de burada "türkçe bilmez, artisttir, derdini anlatamaz" diyen arkadaşların çoğunun türkçesini cebinden çıkartıp kağıt gibi yedi kat katlar.
alanım gereği yıllardır ne okuyup ne yazıyorsam bunu ekseriya ingiliz diliyle yapıyorum. hal böyleyken istemsizce olsa da ingilizce düşündüğüm ya da bir kelimenin ingilizcesini türkçesinden daha çabuk anımsadığım anlar oluyor. eh, sevdiğim o atasözünde dendiği gibi de 'dilin kemiği yok', laf ağızdan çıkıveriyor.
arz ederim. *
devamını gör...