341.
geçmiş bir derstir... müebbet hapis değil. kendini affet ve geleceğe odaklan.
mel robbins
mel robbins
devamını gör...
342.
"onun karşıma çıkmasının ilahi bir güç tarafından özenle tasarlandığına, ondan öğreneceğim milyonlarca şey olduğuna, bir gün yollarımız ayrılsa bile bana kattıklarının bir yerlerde sıçramalar yapmama yarayacağına, tam olarak ne şekilde olacağını henüz bilmediğime fakat onun olduğu bir kaderin ve büyük resmin beni güzel bir yerlere taşıyacağına inanıyordum."
devamını gör...
343.
vesikalı yarim filminden alıntılayalım.
"çok güzel bir şey bulursun, sonra bulduğuna pişman olursun. koyacak yer bulamazsın çünkü."
koyacak yer bulamayınca aldığınız yere bırakmayin, saklayın belki sizi sarıp sarmalayacak pamuktur ve bir cam kenarında filizlenmenize sebep olacaktır.
*
"çok güzel bir şey bulursun, sonra bulduğuna pişman olursun. koyacak yer bulamazsın çünkü."
koyacak yer bulamayınca aldığınız yere bırakmayin, saklayın belki sizi sarıp sarmalayacak pamuktur ve bir cam kenarında filizlenmenize sebep olacaktır.
*
devamını gör...
344.
"her şeyi maddede arayanların akılları gözlerindedir. göz ise mâneviyatta kördür."
bediüzzaman
bediüzzaman
devamını gör...
345.
kalbim etten bir organ sadece.
kalbim yüreğim olur
sen gelince.
yılmaz erdoğan
kalbim yüreğim olur
sen gelince.
yılmaz erdoğan
devamını gör...
346.
"iç dünyası zengin insan tamamen yalnızken, kendi düşünceleriyle ve hayalleriyle eşsiz bir eğlence bulur; öte yandan, ruhsuz biri sürekli yemekten yermeğe, oyundan oyuna, yolculuktan yolculuğa ve şenlikten şenliğe koşsa bile, can sıkıntısından kurtulamaz. iyi, ılımlı, yumuşak bir karakter kısıtlı koşullarda hoşnut olabilir; öte yandan, hırslı, kıskanç biri tüm zenginliğe karşın hoşnut değildir. ama ancak, sürekli sıradışı, zihinsel açıdan olağanüstü bir bireyselliğin tadına varan bir kimse için, genel olarak ulaşılmaya çalışılan hazlar bütünüyle gereksizdirler, hatta sadece rahatsızlık verici ve usandırıcıdırlar."
schopenhauer - aforizmalar
schopenhauer - aforizmalar
devamını gör...
347.
“mutluluğa giden tek bir yol var ki, o da gücümüzün ötesinde olan şeylerle ilgili endişelenmeyi bırakmak.”
epictetus
epictetus
devamını gör...
348.
"uğruna bir şeyler yaptığınız için pişman etmeyecek insanlar için çabalayın, sizin verdiğiniz bütün emekleri görmezden gelen insanlar için değil. çünkü bir şeye boşa emek verdiğinin farkına varmak kadar kırıcı bir şey yok hayatta. "
sabahattin ali-kürk mantolu madonna
sabahattin ali-kürk mantolu madonna
devamını gör...
349.
şüphesiz ki insan israf içindedir...
devamını gör...
350.
susmanın kalesine sığınıyorum
önümde karanlıktan duvarlar
sırtımda insan yüklü bir gök var.
*
önümde karanlıktan duvarlar
sırtımda insan yüklü bir gök var.
*
devamını gör...
351.
ne kibar şarkılarımız vardı, sizli bizli.
"bir bahar akşamı rastladım size."
sonra "allah belanı versin" konulu şarkıları dayattılar bizlere. şimdi biliyoruz ki. "olmaz ilaç sine-i sad pareme."
elinden tutardık dostluğun, istanbul''un bütün meyhanelerinde dolaştırırdık.
"kadehinde zehir olsa" vız gelir. agora meyhane''miz vardı. dertlerin en şahanesi.
şimdi bakıyorum da, ne "eski dostlar" var artık, ne eski fasıllar.
zaman; dilimizden sadece şarkıları koparmadı, bizi de birbirimize düşürdü.
iki kaşın arasına bile silah çatar oldu insanlar.
"niçin baktın bana öyle" şarkısında, aşka bakardık.
yeşil gözlerinden muhabbet kaparken başka bakardık.
doğuştan karanfilliydi yakalarımız.
"enginde yavaş yavaş günün minesi solarken", galiba biz de solduk.
çocuklarımızı aldı zalim düzen.
20 yaşındaki aslan gibi delikanlıları.
"ham meyveyi kopardılar dalından"
kim başlattı bu savaşı, kim sürdürüyor? ve niye bitmiyor?
sahibi ölünce, kapının önüne konan terliklere döndük.
göze mi geldik, biz mi unuttuk?
aynaların eski olması, yeni gerçekleri gizlemeye yetmiyor.
yanarak geçtik yılları, harcanarak.
amele eller yağmacı oldu.
hayatın girdabı içine çekti bizleri.
bizim de suçumuz var elbet. "kimseye etmem şikayet..."
şimdi, "ben küskünüm feleğe", siz, biz, hepimiz küskünüz.
"derdimi ummana döksem", kimse dinlemez.
peki durdurabilir miyiz bu gidişi?
eski bütünlüğümüze kavuşabilir miyiz?
hiç sanmıyorum. çünkü,
dönülmez akşamın ufkundayız artık, vakit çok geç...
"bir bahar akşamı rastladım size."
sonra "allah belanı versin" konulu şarkıları dayattılar bizlere. şimdi biliyoruz ki. "olmaz ilaç sine-i sad pareme."
elinden tutardık dostluğun, istanbul''un bütün meyhanelerinde dolaştırırdık.
"kadehinde zehir olsa" vız gelir. agora meyhane''miz vardı. dertlerin en şahanesi.
şimdi bakıyorum da, ne "eski dostlar" var artık, ne eski fasıllar.
zaman; dilimizden sadece şarkıları koparmadı, bizi de birbirimize düşürdü.
iki kaşın arasına bile silah çatar oldu insanlar.
"niçin baktın bana öyle" şarkısında, aşka bakardık.
yeşil gözlerinden muhabbet kaparken başka bakardık.
doğuştan karanfilliydi yakalarımız.
"enginde yavaş yavaş günün minesi solarken", galiba biz de solduk.
çocuklarımızı aldı zalim düzen.
20 yaşındaki aslan gibi delikanlıları.
"ham meyveyi kopardılar dalından"
kim başlattı bu savaşı, kim sürdürüyor? ve niye bitmiyor?
sahibi ölünce, kapının önüne konan terliklere döndük.
göze mi geldik, biz mi unuttuk?
aynaların eski olması, yeni gerçekleri gizlemeye yetmiyor.
yanarak geçtik yılları, harcanarak.
amele eller yağmacı oldu.
hayatın girdabı içine çekti bizleri.
bizim de suçumuz var elbet. "kimseye etmem şikayet..."
şimdi, "ben küskünüm feleğe", siz, biz, hepimiz küskünüz.
"derdimi ummana döksem", kimse dinlemez.
peki durdurabilir miyiz bu gidişi?
eski bütünlüğümüze kavuşabilir miyiz?
hiç sanmıyorum. çünkü,
dönülmez akşamın ufkundayız artık, vakit çok geç...
devamını gör...
352.
"artık hiç bir şey eskisi gibi değil.
ben de öyle.
çok dikkat etmiyorum uzun süredir kendime.
kılığıma kıyafetime…
çorapsız da basıyorum artık yere.
eskisi gibi de korkutmuyor beni ne grip ne nezle.
nane limonun iyi gelmediği daha büyük sıkıntılarım var herkes gibi benim de.
takılmıyorum artık şu her kış ve bahar şişen bademciklerime.
çok sıcak yada soğuk şeyler yiyip içmem, hepsi hepsi bir kaç gün gene.
olur biter
geçer gider.
ama canımı yaka yaka yutkunduğum şeyler var.
olup bitmeyen,
geçip gitmeyen.
zaman zaman yine uykusuzluk çekiyorum ama…
çokta takılmıyorum artık bu uyku konusuna,
uyuyunca geçmeyen şeylerin olduğunu anladığımdan bu yana…"
(bkz: cahit sıtkı tarancı)
ben de öyle.
çok dikkat etmiyorum uzun süredir kendime.
kılığıma kıyafetime…
çorapsız da basıyorum artık yere.
eskisi gibi de korkutmuyor beni ne grip ne nezle.
nane limonun iyi gelmediği daha büyük sıkıntılarım var herkes gibi benim de.
takılmıyorum artık şu her kış ve bahar şişen bademciklerime.
çok sıcak yada soğuk şeyler yiyip içmem, hepsi hepsi bir kaç gün gene.
olur biter
geçer gider.
ama canımı yaka yaka yutkunduğum şeyler var.
olup bitmeyen,
geçip gitmeyen.
zaman zaman yine uykusuzluk çekiyorum ama…
çokta takılmıyorum artık bu uyku konusuna,
uyuyunca geçmeyen şeylerin olduğunu anladığımdan bu yana…"
(bkz: cahit sıtkı tarancı)
devamını gör...
353.
.... "sana söyleyeceklerimi yapmadıkça beni asla öldüremezsin" dedi. kral: "nedir onlar?" dedi. çocuk: "halkı açık bir arazide topla, beni de bir kütüğe as. arkasından sadağımdan bir ok al, oku yaya koy ve: "bu çocuğun rabb'i olan allah adına" de ve oku at. eğer böyle yaparsan beni öldürebilirsin dedi.
kral hemen insanları açık bir arazide topladı. çocuğu bir kütüğe astı, arkasından çocuğun sadağından bir ok aldı, oku yaya koydu ve: "bu çocuğun rabb'i olan allah adına" dedi ve oku attı. ok, çocuğun şakağına saplandı. çocuk elini okun saplandığı yere, şakağına koydu ve arkasından ruhunu teslim etti. bunu gören halk: "bu çocuğun rabb'ine iman ettik." dedi.
hemen kralın yanına varıldı ve: "gördün mü? vallahi sakındığın şey başına geldi! halk (çocuğun rabb'ine) iman etti." denildi.
....
*
kral hemen insanları açık bir arazide topladı. çocuğu bir kütüğe astı, arkasından çocuğun sadağından bir ok aldı, oku yaya koydu ve: "bu çocuğun rabb'i olan allah adına" dedi ve oku attı. ok, çocuğun şakağına saplandı. çocuk elini okun saplandığı yere, şakağına koydu ve arkasından ruhunu teslim etti. bunu gören halk: "bu çocuğun rabb'ine iman ettik." dedi.
hemen kralın yanına varıldı ve: "gördün mü? vallahi sakındığın şey başına geldi! halk (çocuğun rabb'ine) iman etti." denildi.
....
*
devamını gör...
354.
355.
zamanların en iyisiydi,zamanların en kötüsüydü
devamını gör...
356.
''bu toplumu haklı çıkarmadan ölmenin bir yolunu bulmalıyım diye düşünüyorum. akciğer kanserinden ölsem çok sigara içiyordu diyecekler.
sirozdan ölsem çok içki içiyordu diyecekler. araba çarpsa, herhalde hafif içkiliydi, şoför haklıdır diyecekler.
türkiye’de intihar da edilmez.
ilaç ve içki şişelerinin kapakları açılmaz, su gelmeyebilir, hava gazı gelmeyebilir, tren vaktinde gelmez, atamazsın kendini altına.''
tomris uyar
sirozdan ölsem çok içki içiyordu diyecekler. araba çarpsa, herhalde hafif içkiliydi, şoför haklıdır diyecekler.
türkiye’de intihar da edilmez.
ilaç ve içki şişelerinin kapakları açılmaz, su gelmeyebilir, hava gazı gelmeyebilir, tren vaktinde gelmez, atamazsın kendini altına.''
tomris uyar
devamını gör...
357.
bu dünya böyledir işte, kimi adam öldürdüğü için katil diye anılır, kimi adı katile çıktı diye adam öldürür.
devamını gör...
358.
adam namussuzdur.
elindeki her olanağı kullanarak devleti soyar, kendisini ve yakınlarını zengin eder. sonra da gözünüzün içine baka baka konuşur:
- manevi değerlere bağlıyız ...
adam ahlaksızdır.
her gün ayak üstünde bin yalan söyler. dün övdüklerine bugün söver, dün ana avrat sövgüler yağdırdığı insanlara, salya sümük övgüler dizer...
sonra başlar aynı sözü gevelemeye:
- manevi değerlere bağlıyız ...
"neyine bağlısın ki?..." diye soramazsınız.
çünkü bu işlerin ölçüsü tartısı kalmamıştır. "ar damarı" denen namus ve ahlak sigortası var ya, o çatlamıştır. ne söylesen boş!
farkında mısınız bu gidiş, toplumun bütün değer yargılarını çürütmüştür. hırsız olduğunu, namussuz olduğunu, su katılmamış rezil olduğunu bildiğimiz nice cambaz, ip üzerinde yeni hünerlerini gösteriyor, bizler de hep birlikte, ara sıra da "yaşa. varol" diye bağırarak çağırarak izliyoruz olup bitenleri.
toplum bütün kurumlarıyla çökmüş, çökertilmiştir. günlük yaşamımızdan politika sahnelerine kadar elimizin değdiği, gözümüzün iliştiği her yerde yeni çürümüşlükler, yeni yozlaşmalar art arda birbirini izlemektedir.
enflasyonlu-devalüasyonlu bu düzen, bankalarla bankerlerin boğuştuğu, bir kilo soğanın yüz liraya çıktığı. ekmeğin pasta fiyatına satıldığı bu düzen, insanı insan yapan bütün erdemleri, bütün değerleri, iyi, güzel, doğru gibi bütün kavramları da beraberinde çekip götürüyor.
burnunuzun ucuna gelen bu koku, bu yıkıntının.
bu çürümüşlüğün kokusudur.
uğurmumcu
elindeki her olanağı kullanarak devleti soyar, kendisini ve yakınlarını zengin eder. sonra da gözünüzün içine baka baka konuşur:
- manevi değerlere bağlıyız ...
adam ahlaksızdır.
her gün ayak üstünde bin yalan söyler. dün övdüklerine bugün söver, dün ana avrat sövgüler yağdırdığı insanlara, salya sümük övgüler dizer...
sonra başlar aynı sözü gevelemeye:
- manevi değerlere bağlıyız ...
"neyine bağlısın ki?..." diye soramazsınız.
çünkü bu işlerin ölçüsü tartısı kalmamıştır. "ar damarı" denen namus ve ahlak sigortası var ya, o çatlamıştır. ne söylesen boş!
farkında mısınız bu gidiş, toplumun bütün değer yargılarını çürütmüştür. hırsız olduğunu, namussuz olduğunu, su katılmamış rezil olduğunu bildiğimiz nice cambaz, ip üzerinde yeni hünerlerini gösteriyor, bizler de hep birlikte, ara sıra da "yaşa. varol" diye bağırarak çağırarak izliyoruz olup bitenleri.
toplum bütün kurumlarıyla çökmüş, çökertilmiştir. günlük yaşamımızdan politika sahnelerine kadar elimizin değdiği, gözümüzün iliştiği her yerde yeni çürümüşlükler, yeni yozlaşmalar art arda birbirini izlemektedir.
enflasyonlu-devalüasyonlu bu düzen, bankalarla bankerlerin boğuştuğu, bir kilo soğanın yüz liraya çıktığı. ekmeğin pasta fiyatına satıldığı bu düzen, insanı insan yapan bütün erdemleri, bütün değerleri, iyi, güzel, doğru gibi bütün kavramları da beraberinde çekip götürüyor.
burnunuzun ucuna gelen bu koku, bu yıkıntının.
bu çürümüşlüğün kokusudur.
uğurmumcu
devamını gör...
359.
"dogustan gelen bir kusurumuz var; hepimiz dunyaya mutlu olmak icin geldigimizi saniyoruz. mutlu bir hayat olanaksizdir. ınsanin basarabilecegi en iyi sey kahramanca bir hayattir."
arthur schopenhauer
arthur schopenhauer
devamını gör...
360.
bazı insanları her zaman, bütün insanları da bazen kandırabilirsiniz; ama bütün insanları her zaman kandıramazsınız.
a.lincoln
a.lincoln
devamını gör...