101. (tematik)
"... acımı bir daha göstermemeye karar verdim. hiç kimseye. sonsuza dek."

gözlerini sımsıkı kapat / john verdon
devamını gör...
102.
"genç şeytan: cehenneme nasıl gönderdin?
yaşlı şeytan: korkutarak!
-neden korktular? savaş mı? kıtlık mı?
-hayır... hastalık korkusu
-hastalanmadılar mı? ölmediler mi? tedavi yok muydu?
-hastalandılar, öldüler
-anlamıyorum...
-yanlışlıkla ne pahasına olursa olsun tutunacakları tek şeyin hayat olduğunu düşündüler! sarılmadılar birbirlerine, selam vermediler, uzaklaştılar birbirlerinden, insanlara dokunmaktan vazgeçtiler.. insana dair her şeyden vazgeçtiler! ve paraları bitti, işlerini kaybettiler, duydukları her şeye, medyada gördükleri her şeye körü körüne inandılar, özgürlüklerinden vazgeçtiler, evden hiç çıkmadılar, akraba ya da arkadaş ziyareti yapmadılar. dünya gönüllü mahkumlarla büyük bir toplama kampına döndü. her şeyi kabul ettiler! sadece bir sefil gün daha yaşamak için. yaşamadılar, her gün öldüler!"
c.s lewis
devamını gör...
103.
meclis oturum halindeydi, meclis üyeleri her zamanki gibi
kendi
çıkarlarını koruyan bir kanun maddesini tartışıyorlardı.
generali
salonda görünce kakofoni durmuştu, ağır adımlarla meclis
başkanının
kürsüsüne yaklaşan general tane tane seçilmiş kelimelerle
konuşmaya
başlamıştı:

'oturumunuzu sonlandırmaya geldim, meclisi yaptığınız her
icraat ile
kirletmenize ve şerefsizleştirmenize artık kalıcı bir son
vermeye
geldim, siz ki fitneci, fesatçı, meclis üyeleri, siz ki iyi
bir
hükümet olmak dışında ki her şey! kiralık sefil yaratıklar,
zavallılar, ülkenizi en küçük şahsi çıkar adına satılığa
çıkaranlar,
judas gibi birkaç kuruş için tanrı'ya ihanet edenler, içinizde
bir
parça da olsun erdem kalmadı mı? bir parça vicdan da mı yok?
atım
kadar bile dindar değilsiniz! altın sizin yeni tanrı'nız
olmuş!
satılığa çıkarmadığınız bir değerde mi kalmadı? ulusunuzun
adına iyi
bir şey düşünemez misiniz? sizi çıkarcı sürüsü, bulunduğunuz
bu kutsal
meclisi varlığınızla kirletiyorsunuz! tanrı'nın kutsadığı bu
meclisi
ahlak yoksunu davranışlarınızla hırsızların ini haline
çevirdiniz!
halkın size verdiği yetkiyi kötüye kullandınız, siz ki halkın
umutsuz
dertlerine çare olmalıydınız, kendiniz halkın en büyük dert
kaynağı
oldunuz! ama ülkeniz beni bu asırlardan beri temizlenmemiş
ahırı
temizlemeye çağırdı! ve bu gücü de bana tanrı verdi, bu şeytan
ocağını
yönetmeye geldim, ki vay halinize! şimdi derhal defolun! acele
edin
rüşvetin köleleri! acele edin gidin! süslü saltanat
eşyalarınızı alın
ve gidin!'

bazı parlamento üyeleri 'meclisin üstünlüğü' ya da 'halkın
iradesi'
falan gibi laflar edecek olmuştu. generalin insanı donduran
bakışları
karşısında hepsi susmuş, usulca ve ellerinden geldiği kadar
çabuk tüm
korkakların yaptığı ve yapacağı gibi meclisi terk etmişlerdi.

din adına ülkeyi yobazca yönetmenin bedeli bir süngünün veya
kılıcın
ucunda bertaraf edilmekti. bu dün nasıl böyle ise bu gün de
öyledir
yarın da öyle olacaktır. ha unutmadan yukarda ki hikaye
demokrasinin
beşiği diye bildiğimiz ingiltere de geçmişti, 1653 senesinin
20 nisan
günü oliver cromwell adındaki bir general idi yukarda ki
sözleri sarf
eden.
devamını gör...
104.
"şunları her okuyuşumda titriyorum: "kuşlar nasıl sevişir? kediler nasıl sevişir? biliyorum. lakin, bu köy halkının nasıl seviştiklerini tahmin edemiyorum. bizim gibi, göz göze bakışırlar mı? el ele tutuşurlar mı? dudak dudağa gelirler mi? okşayışları nasıldır? kalbin bir süt çanağı gibi kabarıp taştığı dakikada, ağızlarından çıkan sesin anlam ve ahengi nedir? burada, bu son okuyuşumda beni titreten nedir, en çok..."

yalçın küçük, gizli tarih kitabından bir kesit.
devamını gör...
105.
en değerli aydınlık, karanlıktan sonraki ve önceki aydınlıktır.

-oruç aruoba-
devamını gör...
106.
hayat işte . evde hayal kuruyor , sonra sokağa çıkıyor ve hepsini tek tek gömüyorsun bir yerlere . hayatın aklındakiyle alakası yok .

melisa kesmez / atları bağlayın geceyi burda geçireceğiz
devamını gör...
107.
“her şey ölü, her yer cesetlerle dolu. insanlar yapayalnız, çevrelerini sessizlik sarmış, alın size dünya!”
uysal kız, fyodor dostoyevski
devamını gör...
108.
"öyle gelir ki bana, uyumak yeğdir böyle yoldaşsız olmaktan, böyle beklemekten; ve ne yapmak ne söylemek gerek bu arada. bilmem; hem, neye yarar ozanlar yoksunluk zamanında? ama onlar, diyorsun şarap tanrısının kutsal rahipleri gibidir, kutsal gecede ülke ülke dolaşan."
avare tanrı, fabrizio dori
devamını gör...
109.
edep sahibi yediği tokadın sahibini aramaz, sebebini arar..

hz.mevlana
devamını gör...
110.
felç olmuş halde oturuyordum, dünyada konuşacak kimsem olmadığını hissederek, insanlıktan tamamen uzakta, kendi eserim olan bir vakumun içinde: kendimi giderek daha kötü hissediyordum.

nilgün marmara
devamını gör...
111.
önce sen mutlu et kendini.

şermin yaşar
devamını gör...
112.
bir de güzel bakan kadınlar vardı hani..
hani yüreklerini kondurup gözbebeklerine ve umutlarını da yükleyip sevdiğine..
seninle birlikte bütün zorluklara hazırım ben" diyen kadınlar..
bilmiyorum nesilleri mi tükendi,
yoksa tükettik mi onları ki, yoklar uzun zamandır..
yaralarını mı sarıyorlar bir yerlerde, yoksa artık uzaktan mı izliyorlar bütün olanları ve ortalıkta dönen dolapları..
kendi içlerinde yeni bir dünya mı kurdular, yoksa artık sevmeyi mi unuttular..
bilmiyorum ama, özledim ben o sevgi dolu bakan kadınları..
içi dışıyla bir olanları...
o kadınlara selam olsun..
devamını gör...
113.
insanlar sadece kendi hayatları için kaygılandıkları, kendilerini kolladıkları için yaşar sanırdım, oysa onları yaşatan tek şey sevgiymiş.
syf. 21.

insan ne ile yaşar, tolstoy.
devamını gör...
114.
''daha şimdiden her türlü sevgiden yoksun bırakılmıştım, hiçbir şeyi sevemezdim; oysa doğa ,seven bir yürek vermişti bana."
-vadideki zambak

az önce vadideki zambak başlığını görünce yine 'mıh gibi' saplandı kalbime...
devamını gör...
115.
''kirli bir pencereden bakıp herkesi ve her şeyi kirli sanıyorsunuz''
franz kafka
devamını gör...
116.
akıl hazır değilse, göz göremez.

emilie sergei
devamını gör...
117.
sadece bedenleri, şekilleri, görüntüleri sevenlere ne yazık! ölüm her şeyi yok edecek. ruhları sevmeyi deneyin.
-victor hugo
devamını gör...
118.
"çıkar dağlara giderdim, olmasa settarlığın(*)".
____
(*) settar yani allah'ın kusurları diğer insanlardan gizlemesi.
devamını gör...
119.
sevgi hiçbirşey istemez, tamamlanmaktan başka.
halil cibran
devamını gör...
120.
insan mağdur olmanın suçsuz olmak anlamına geldiğini sanıyordu. oysa mağdur olmak, suçsuz olmak değildi.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"güne bir alıntı bırak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim