421.
"ne güzel olurdu araya hayat girmese," dedi kadın.
bulut fabrikası - gökhan kutluer
s. 17
bulut fabrikası - gökhan kutluer
s. 17
devamını gör...
422.
hayatında hiçbir şey gerçekte endişe ettiğin kadar kötü gitmiyor. seni en çok etkileyen şeyler zihninde başlar, zihninde biter. iyiyi görmeyi seçtikçe iyileşebilirsin.
devamını gör...
423.
"herkesin bir mesleği olmalı bir de meşgalesi. o meşgale bütün kültürümüzdür."
dr. süheyl ünver
dr. süheyl ünver
devamını gör...
424.
425.
“hayat her ne kadar zor görünse de, yapabileceğiniz ve başarabileceğiniz bir şey her zaman vardır.” -stephen hawking
devamını gör...
426.
yatağımda öyle dingin,
yatıyorum ki şu an
ölü gördüğünü sanar
beni gören bir insan
ve başlayabilir titremeye
gerçekten ölüyüm diye.
- edgar allan poe
benim için herhangi bir zamanı anlatıyor üstad.
yatıyorum ki şu an
ölü gördüğünü sanar
beni gören bir insan
ve başlayabilir titremeye
gerçekten ölüyüm diye.
- edgar allan poe
benim için herhangi bir zamanı anlatıyor üstad.
devamını gör...
427.
428.
429.
çektiğim hiçbir acı nedensiz değil. ben onlar sayesinde "ben" oldum.
var mısın?/ doğan cüceloğlu
var mısın?/ doğan cüceloğlu
devamını gör...
430.
~ girlboss moments ~
"you are a fortress, stubborn and strong. do not give away the keys to the kingdom to anyone less than a king."
çeviri: "sen bir hisarsın, inatçı ve güçlü. krallığı açan anahtarları kraldan aşağısına verme."
sea of strangers / lang leav
"you are a fortress, stubborn and strong. do not give away the keys to the kingdom to anyone less than a king."
çeviri: "sen bir hisarsın, inatçı ve güçlü. krallığı açan anahtarları kraldan aşağısına verme."
sea of strangers / lang leav
devamını gör...
431.
gözlemlediğimiz şeyin doğanın kendisi olmadığını, bizim sorgulama yöntemimize maruz kalan doğa olduğunu unutmamalıyız.
(bkz: werner heisenberg)
(bkz: werner heisenberg)
devamını gör...
432.
valla aynen şöyle an itibari ile bir kazandım bir kaybettim durum berabere.
devamını gör...
433.
devamını gör...
434.
435.
''sabırlı insanlara dikkat edin. onlar sabırları tükendiğinde gemileri değil, limanları yakarlar.''
peyami safa
peyami safa
devamını gör...
436.
“daha yağmurlu bir pazar öğleden sonrasında kendilerini nasıl oyalayacaklarını bile bilmeyen milyonlarca insan ölümsüzlüğü arzuluyor” susan ertz
devamını gör...
437.
bacak aramda bir güvercin ölüsü var anne
şimdi bütün gökyüzü benim olsa nolur
sıtmalı akşamlardan biriydi
yürüyordum sabıkalı kaldırımlarda
ilkin arkamda gürültülü adımlar duydum
korkacaktım vaktim olsaydı
evimi kim bu kadar uzağa koymuştu
ya da ben neden bu kadar uzaklardaydım
yağmur çiseliyordu
aylardan marttı
günü sorma bana anne
gölgeleri onlardan önce çöktü üstüme
üç kişilerdi
yok hayır
otuz kişilerdi
belki de
üç yüz…
bacak aramda bir güvercin ölüsü var anne
şimdi bütün gökyüzü benim olsa nolur
biri ağzımı kapattı
diğerleri beni sürüklediler çıkmaz bir sokağa
çantam düştü kolumdan
sonra hani ben çırpınıyordum ya
yaşamak gibi
zaman gibi
özgürlük gibi
isyan gibi
kolyemdeki sahte inciler döküldü yola
bir kedi bakıyordu gözlerime
gözlerim konuşmayı
bağırmayı
haykırmayı
çok istiyordu anne
elbisemi yırtarken onlar
minarede ezan sesi
‘bari ezan bitene kadar bekleyelim’ dedi
sapsarı dişleri olan
‘vakit yok’ dediler
vakit yoktu anne
ne yaşamaya
ne de ölmeye
karanlık hiç bu kadar siyah olmamıştı
ve
hiç bu kadar çaresiz kalmamıştım
çırpınıyordum
çırpındıkça
saksıdaki zambaklarım ölüyordu
vitrinlerde beğendiğim elbiseler
duvarda asılı diplomam
çeyiz sandığımda oyalı havlularım
sevdiğim oğlanın dudakları ölüyordu
bacak aramda bir güvercin ölüsü var anne
şimdi bütün gökyüzü benim olsa nolur
tecavüz edilirken
ağlamaz insan anne
tecavüz edilirken
kanamaz insan
yalvarmaz
acımaz
umut etmez insan anne
tecavüz edilirken
çocukken dinlediğin bir masal aklına gelir
bedende kocaman kıllı eller
bilekler sürgünde
dudağın kenarında bir kan çiçeği
soldu solacak
salyalar boyunda
salyalar göğüslerinde
salyalar saçlarında
salyalar anne salyalar…
tecavüz edilirken
çocukken dinlediğin bir masal aklına gelir
neydi o masalın sonu
onu düşünürsün
bir varmış bir yokmuşla başlıyordu
ama nasıl bitiyordu
hatırlayamazsın
her şeyi hatırlarsın
bir onu hatırlamazsın
tecavüz edilirken
insan en çok kendine sarılır anne
ben kendime sarıldım
‘ağlama’ dedim
ama
‘acımayacak’ diyemedim
‘geçecek’ diyemedim
acıdı
ve
geçmiyor anne
bacak aramda bir güvercin ölüsü var anne
şimdi bütün gökyüzü benim olsa nolur?
şimdi bütün gökyüzü benim olsa nolur
sıtmalı akşamlardan biriydi
yürüyordum sabıkalı kaldırımlarda
ilkin arkamda gürültülü adımlar duydum
korkacaktım vaktim olsaydı
evimi kim bu kadar uzağa koymuştu
ya da ben neden bu kadar uzaklardaydım
yağmur çiseliyordu
aylardan marttı
günü sorma bana anne
gölgeleri onlardan önce çöktü üstüme
üç kişilerdi
yok hayır
otuz kişilerdi
belki de
üç yüz…
bacak aramda bir güvercin ölüsü var anne
şimdi bütün gökyüzü benim olsa nolur
biri ağzımı kapattı
diğerleri beni sürüklediler çıkmaz bir sokağa
çantam düştü kolumdan
sonra hani ben çırpınıyordum ya
yaşamak gibi
zaman gibi
özgürlük gibi
isyan gibi
kolyemdeki sahte inciler döküldü yola
bir kedi bakıyordu gözlerime
gözlerim konuşmayı
bağırmayı
haykırmayı
çok istiyordu anne
elbisemi yırtarken onlar
minarede ezan sesi
‘bari ezan bitene kadar bekleyelim’ dedi
sapsarı dişleri olan
‘vakit yok’ dediler
vakit yoktu anne
ne yaşamaya
ne de ölmeye
karanlık hiç bu kadar siyah olmamıştı
ve
hiç bu kadar çaresiz kalmamıştım
çırpınıyordum
çırpındıkça
saksıdaki zambaklarım ölüyordu
vitrinlerde beğendiğim elbiseler
duvarda asılı diplomam
çeyiz sandığımda oyalı havlularım
sevdiğim oğlanın dudakları ölüyordu
bacak aramda bir güvercin ölüsü var anne
şimdi bütün gökyüzü benim olsa nolur
tecavüz edilirken
ağlamaz insan anne
tecavüz edilirken
kanamaz insan
yalvarmaz
acımaz
umut etmez insan anne
tecavüz edilirken
çocukken dinlediğin bir masal aklına gelir
bedende kocaman kıllı eller
bilekler sürgünde
dudağın kenarında bir kan çiçeği
soldu solacak
salyalar boyunda
salyalar göğüslerinde
salyalar saçlarında
salyalar anne salyalar…
tecavüz edilirken
çocukken dinlediğin bir masal aklına gelir
neydi o masalın sonu
onu düşünürsün
bir varmış bir yokmuşla başlıyordu
ama nasıl bitiyordu
hatırlayamazsın
her şeyi hatırlarsın
bir onu hatırlamazsın
tecavüz edilirken
insan en çok kendine sarılır anne
ben kendime sarıldım
‘ağlama’ dedim
ama
‘acımayacak’ diyemedim
‘geçecek’ diyemedim
acıdı
ve
geçmiyor anne
bacak aramda bir güvercin ölüsü var anne
şimdi bütün gökyüzü benim olsa nolur?
devamını gör...
438.
binlerce yıl önce, birisi ateş yakmasını keşfetti. herhalde insan kardeşlerine ateş yakmayı öğretti diye, o ateşte yakmışlardır onu.
ayn rand/ hayatın kaynağı/ sayfa 600
ayn rand/ hayatın kaynağı/ sayfa 600
devamını gör...
439.
her parçası keyif vaat eden bir plan asla başarılı olamaz; büyük bir hayal kırıklığını önlemenin tek yolu ufak bir sıkıntıyı savunmaktır.
gurur ve önyargı
gurur ve önyargı
devamını gör...
440.
ne çok şey öğretir hayat.
en çok da direnmeyi.
sonra kimseye çok da güvenmemeyi.
öyle her sıfatı herkese hemen vermemen gerektiğini.
kalabalığın güzelliğini...
yalnızlığın gücünü...
kendi gücünü keşfetmenin en büyük mutluluk olduğunu.
ama en çok da herkese “hiç kimse” olarak bakabilmeyi.
bazı mevsimlerde güneş var diye aldanmayıp, yanına bir şey almanın gerekliliğini.
yani ihtimalleri.
hayatta her şeyin mümkünlüğünü.
hikayede derviş'in dediği gibi:
“bu da geçer yahu!” diyebilmeyi...!
nabi resuloğlu
devamını gör...