601.
bazen sana kırgın olduğumu unutup özlüyorum
devamını gör...
602.

şeytan atını mahmuzlamış giderken don kişot bağırdı;
- bir dakika bekle ! sana son bir soru daha soracağım. ondan sonra ne cehenneme gidersen git !
şeytan atının dizginlerini çekti;
- '' sor bakalım '' dedi alaycı bir sesle.
- ormanda savaş naraları atanlar senin adamların mıydı ?
- ''elbette... benim adamlarım çoktur !''
- iyi ama mağripliler gibi allah allah diye bağırıyorlardı ?
- '' ne sandın ya! şeytan şeytan diye mi bağıracaklardı ?
bizim işimiz bu: aldatmak, daima aldatmak. ''
devamını gör...
603.
devamını gör...
604.

görünürde her zaman gülümsüyor olsam da içeride çaresiz bir mücadeleyle debeleniyordum...
devamını gör...
605.
"emerson, der ki – insanda nadir görünen şey özgün eylemdir – bu, çok doğru.çoğu kişi aslında başkasıdır. düşünceleri, başkasının fikirleridir.yaşamları taklit arzularıysa birer alıntıdır."
devamını gör...
606.
karanlık karanlığı kovamaz, bunu ancak ışık yapabilir.

nefret nefreti kovamaz, bunu ancak sevgi yapabilir.

-martin luther king jr.
devamını gör...
607.
iyi düşünce, iyi söz, iyi davranış

dış görünüşün vız geliyordu bana, sözlerine önem veriyordum yalnız.


(bkz: milena'ya mektuplar)
devamını gör...
608.
"evren acımasız, umursamaz bir boşluktur. mutluluğun anahtarı anlam aramak değildir. kendini önemsiz saçmalıklarla meşgul etmektir. sonunda ölürsün."

bojack horseman.
devamını gör...
609.
«- bu karar senin için verildi.
biliyorsun değil mi, deniz?.»
«- evet, biliyorum..»
«- o halde, son sözün, son arzun nedir...»
«- ben son sözümü sehpada söyleyeceğim. yalnız, müsaade ederseniz, yusuf'la hüseyin'i son defa görmek isterim.»
bu, galiba onun son arzusu idi ve hemen yerine getirilmek üzere emir verildikten üç dört dakika sonra, üç arkadaş karşı karşıya idiler. başgardiyan odasındaki bu karşılaşmadan yararlanan üç mahkûm, tek kelime konuşmadan ve fakat zaman kaybetmeden birbirlerine sırayla sarılıp öpüştüler. yüzlerinde birbirlerini son kez görmenin sessizliği vardı.
yusuf'la hüseyin'in tekrar odalarına alınmalarından sonra, birden hatırlamış gibi savcıya dönen deniz, babasına bir mektup yazmak istediğini söyledi.
bu isteği de makûl karşılıyan savcının emri ile odaya bir daktilo makinası getirildi ve onun babasına hitaben söyledikleri aynen yazıldı, aynen not edildi.
bir zabıt kâtibinin daktiloyla tesbit ettiği,
deniz gezmiş'in babasına son mektubu şöyleydi:
«baba,
mektup elinize geçmiş olduğu zaman, aranızdan ayrılmış bulunuyorum.
ben ne kadar üzülmeyin, dersem, yine de üzüleceğinizi biliyorum. fakat, bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum.
insanlar doğar, büyür, yaşar, ölürler.
önemli olan, çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir. bu nedenle ben, erken gitmeyi normal karşılıyorum...
ve kaldı ki, benden evvel giden arkadaşlarım, hiçbir zaman ölüm karşısında tereddüt etmemişlerdir. benim de, tereddüde düşmeyeceğimden şüphen olmasın.
oğlun, ölüm karşısında âciz ve çâresiz kalmış değildir. o, bu yola bilerek girdi ve sonunun da bu olduğunu biliyordu. seninle düşüncelerimiz ayrı ama, beni anlayacağını tahmin ediyorum... sadece senin değil, türkiye'de yaşıyan kürt ve türk halklarının da anlayacağına inanıyorum.
cenazem için avukatlarıma gerekli talimatı verdim. ayrıca, savcı'ya da bildireceğim. ankara'da 1969′da ölen arkadaşım taylan özgür'ün yanına gömülmek istiyorum. onun için, cenazemi istanbul'a götürmeğe kalkma. annemi teselli etmek sana düşüyor. kitaplarımı, küçük kardeşime bırakıyorum. kendisine özellikle tembih et. onun, bilim adamı olmasını istiyorum. bilimle uğraşsın ve unutmasın ki, bilimle uğraşmak da, bir yerde insanlığa hizmettir.
son anda, yaptıklarımdan en ufak bir pişmanlık duymadığımı belirtir. seni, annemi ve ağabeyimi ve kardeşimi, devrimciliğimin olanca ateşi ile kucaklarım.
oğlun
deniz gezmiş.»
merkez cezaevi -ankara.
5 mayıs 1972
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
610.
başkasına bağladığın ümit kalbinde bir ip, ayağında bir bağdır. ümidi kalbinden çıkar ki ayağındaki bağ çözülebilsin.
devamını gör...
611.
özdemir asaf diyor ki: “çabuk gözden çıkarıyor gibi gözüküyorum ama gözden çıkarmamak için verdiğim çabayı bir ben bilirim.”
devamını gör...
612.
"bazen insan sadece kaderini kabul etmek ve kendi çarmıhını taşımak zorundadır."
insanın anlam arayışı/victor e. frankl
devamını gör...
613.

kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin.
su olsan kimse içmez,
yol olsan kimse geçmez,
elin adamı ne anlar senden?

çıkarsın bir dağ başına,
bir ağaç bulursun
tellersin pullarsın
gelin eylersin.
bir de bulutları görürsün
bir de bulutları görürsün
bir de bulutları görürsün
köpürmüş gelen bulutları
başka ne gelir elden?
çın çın ötüyor yüreğimin kökünde şu dünyanın ıssızlığı
tanrı kimsenin başına vermesin böyle bir yalnızlığı


(bkz: yaşar kemal)
devamını gör...
614.
"hayat, karşımıza çıkan zorlukları aşmamız için bize sürekli dersler verir. ancak bazen bu dersleri anlamak için yüreğimizdeki körlüğü aşmamız gerekir." — victor hugo, sefiller

hayat, inişleri ve çıkışlarıyla bize sürekli olarak öğrenmemiz ve gelişmemiz için fırsatlar sunar. ancak bu fırsatları değerlendirebilmek ve hayatın bize sunduğu dersleri öğrenebilmek için içsel bir farkındalığa ve açıklığa ihtiyacımız vardır. yüreğimizdeki körlük, ön yargılarımız, korkularımız ve geçmişteki deneyimlerimizden kaynaklanan yanılsamalar olabilir. bu içsel körlüğü aşmak, gerçek potansiyelimizi ortaya çıkarmamıza ve hayatın bize sunduğu fırsatları tam anlamıyla değerlendirebilmemize yardımcı olur. yani, hayatın karşımıza çıkardığı zorluklar ve engeller, aslında bize kendimizi aşmamız ve daha iyi bir versiyonumuz olmamız için gerekli dersleri verir. ancak bu dersleri alabilmek ve onlardan öğrenmek için içsel bir açıklığa ve yüreğimizdeki körlüğü aşmaya yönelik bir çabaya ihtiyacımız vardır.
devamını gör...
615.

eğer tanrının varlığını alıkoyan ya da varlığını ortadan kaldıran hiçbir neden, hiçbir sebep yoksa, güvenle şu sonuç çıkarılabilir ki, tanrı zorunlu olarak vardır.
halbuki, tanrının var olmasını alıkoyan hiçbir neden, hiçbir sebep yoktur.

baruch spinoza ethica
devamını gör...
616.
"çın çın ötüyor yüreğimin kökünde
şu dünyanın ıssızlığı
tanrı kimsenin başına vermesin
böyle bir yalnızlığı! "
devamını gör...
617.
yolda çok yoksul ama âşık bir gence rastladım. ayakkabılarına su, ruhuna yıldızlar doluyordu
victor hugo
devamını gör...
618.
bu dünyada iki tür insan yaşar:
bardağınızı dolduranlar ve onu kurutanlar.
joe navarro
devamını gör...
619.
suskun sanıyorlar beni;
değilim..!
anlaşılmadığım ve anlamadığım bir dünyada kelimelere küsüm sadece.
yalnız sanıyorlar beni;
değilim..!
kimsenin kalabalığı olmadım ve kimseyi de kalabalık edemem bundan sonra dünyamda, bu da benim tercihim.
güvensiz sanıyorlar beni;
değilim..!
sadece kendi içimde kendime göre bir dengem var, ve bir daha kırılırsam toparlanamama endişesi taşıyor yüreğim.
bu yüzden şimdilik sadece kendime güveniyorum.
anlamakta zorlandığım bir dünyada, anlaşılmayı zaten beklemiyorum...
devamını gör...
620.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"güne bir alıntı bırak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim