601.
"emerson, der ki – insanda nadir görünen şey özgün eylemdir – bu, çok doğru.çoğu kişi aslında başkasıdır. düşünceleri, başkasının fikirleridir.yaşamları taklit arzularıysa birer alıntıdır."
devamını gör...
602.
karanlık karanlığı kovamaz, bunu ancak ışık yapabilir.
nefret nefreti kovamaz, bunu ancak sevgi yapabilir.
-martin luther king jr.
nefret nefreti kovamaz, bunu ancak sevgi yapabilir.
-martin luther king jr.
devamını gör...
603.
iyi düşünce, iyi söz, iyi davranış
dış görünüşün vız geliyordu bana, sözlerine önem veriyordum yalnız.
(bkz: milena'ya mektuplar)
dış görünüşün vız geliyordu bana, sözlerine önem veriyordum yalnız.
(bkz: milena'ya mektuplar)
devamını gör...
604.
"evren acımasız, umursamaz bir boşluktur. mutluluğun anahtarı anlam aramak değildir. kendini önemsiz saçmalıklarla meşgul etmektir. sonunda ölürsün."
bojack horseman.
bojack horseman.
devamını gör...
605.
«- bu karar senin için verildi.
biliyorsun değil mi, deniz?.»
«- evet, biliyorum..»
«- o halde, son sözün, son arzun nedir...»
«- ben son sözümü sehpada söyleyeceğim. yalnız, müsaade ederseniz, yusuf'la hüseyin'i son defa görmek isterim.»
bu, galiba onun son arzusu idi ve hemen yerine getirilmek üzere emir verildikten üç dört dakika sonra, üç arkadaş karşı karşıya idiler. başgardiyan odasındaki bu karşılaşmadan yararlanan üç mahkûm, tek kelime konuşmadan ve fakat zaman kaybetmeden birbirlerine sırayla sarılıp öpüştüler. yüzlerinde birbirlerini son kez görmenin sessizliği vardı.
yusuf'la hüseyin'in tekrar odalarına alınmalarından sonra, birden hatırlamış gibi savcıya dönen deniz, babasına bir mektup yazmak istediğini söyledi.
bu isteği de makûl karşılıyan savcının emri ile odaya bir daktilo makinası getirildi ve onun babasına hitaben söyledikleri aynen yazıldı, aynen not edildi.
bir zabıt kâtibinin daktiloyla tesbit ettiği,
deniz gezmiş'in babasına son mektubu şöyleydi:
«baba,
mektup elinize geçmiş olduğu zaman, aranızdan ayrılmış bulunuyorum.
ben ne kadar üzülmeyin, dersem, yine de üzüleceğinizi biliyorum. fakat, bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum.
insanlar doğar, büyür, yaşar, ölürler.
önemli olan, çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir. bu nedenle ben, erken gitmeyi normal karşılıyorum...
ve kaldı ki, benden evvel giden arkadaşlarım, hiçbir zaman ölüm karşısında tereddüt etmemişlerdir. benim de, tereddüde düşmeyeceğimden şüphen olmasın.
oğlun, ölüm karşısında âciz ve çâresiz kalmış değildir. o, bu yola bilerek girdi ve sonunun da bu olduğunu biliyordu. seninle düşüncelerimiz ayrı ama, beni anlayacağını tahmin ediyorum... sadece senin değil, türkiye'de yaşıyan kürt ve türk halklarının da anlayacağına inanıyorum.
cenazem için avukatlarıma gerekli talimatı verdim. ayrıca, savcı'ya da bildireceğim. ankara'da 1969′da ölen arkadaşım taylan özgür'ün yanına gömülmek istiyorum. onun için, cenazemi istanbul'a götürmeğe kalkma. annemi teselli etmek sana düşüyor. kitaplarımı, küçük kardeşime bırakıyorum. kendisine özellikle tembih et. onun, bilim adamı olmasını istiyorum. bilimle uğraşsın ve unutmasın ki, bilimle uğraşmak da, bir yerde insanlığa hizmettir.
son anda, yaptıklarımdan en ufak bir pişmanlık duymadığımı belirtir. seni, annemi ve ağabeyimi ve kardeşimi, devrimciliğimin olanca ateşi ile kucaklarım.
oğlun
deniz gezmiş.»
merkez cezaevi -ankara.
5 mayıs 1972
biliyorsun değil mi, deniz?.»
«- evet, biliyorum..»
«- o halde, son sözün, son arzun nedir...»
«- ben son sözümü sehpada söyleyeceğim. yalnız, müsaade ederseniz, yusuf'la hüseyin'i son defa görmek isterim.»
bu, galiba onun son arzusu idi ve hemen yerine getirilmek üzere emir verildikten üç dört dakika sonra, üç arkadaş karşı karşıya idiler. başgardiyan odasındaki bu karşılaşmadan yararlanan üç mahkûm, tek kelime konuşmadan ve fakat zaman kaybetmeden birbirlerine sırayla sarılıp öpüştüler. yüzlerinde birbirlerini son kez görmenin sessizliği vardı.
yusuf'la hüseyin'in tekrar odalarına alınmalarından sonra, birden hatırlamış gibi savcıya dönen deniz, babasına bir mektup yazmak istediğini söyledi.
bu isteği de makûl karşılıyan savcının emri ile odaya bir daktilo makinası getirildi ve onun babasına hitaben söyledikleri aynen yazıldı, aynen not edildi.
bir zabıt kâtibinin daktiloyla tesbit ettiği,
deniz gezmiş'in babasına son mektubu şöyleydi:
«baba,
mektup elinize geçmiş olduğu zaman, aranızdan ayrılmış bulunuyorum.
ben ne kadar üzülmeyin, dersem, yine de üzüleceğinizi biliyorum. fakat, bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum.
insanlar doğar, büyür, yaşar, ölürler.
önemli olan, çok yaşamak değil, yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir. bu nedenle ben, erken gitmeyi normal karşılıyorum...
ve kaldı ki, benden evvel giden arkadaşlarım, hiçbir zaman ölüm karşısında tereddüt etmemişlerdir. benim de, tereddüde düşmeyeceğimden şüphen olmasın.
oğlun, ölüm karşısında âciz ve çâresiz kalmış değildir. o, bu yola bilerek girdi ve sonunun da bu olduğunu biliyordu. seninle düşüncelerimiz ayrı ama, beni anlayacağını tahmin ediyorum... sadece senin değil, türkiye'de yaşıyan kürt ve türk halklarının da anlayacağına inanıyorum.
cenazem için avukatlarıma gerekli talimatı verdim. ayrıca, savcı'ya da bildireceğim. ankara'da 1969′da ölen arkadaşım taylan özgür'ün yanına gömülmek istiyorum. onun için, cenazemi istanbul'a götürmeğe kalkma. annemi teselli etmek sana düşüyor. kitaplarımı, küçük kardeşime bırakıyorum. kendisine özellikle tembih et. onun, bilim adamı olmasını istiyorum. bilimle uğraşsın ve unutmasın ki, bilimle uğraşmak da, bir yerde insanlığa hizmettir.
son anda, yaptıklarımdan en ufak bir pişmanlık duymadığımı belirtir. seni, annemi ve ağabeyimi ve kardeşimi, devrimciliğimin olanca ateşi ile kucaklarım.
oğlun
deniz gezmiş.»
merkez cezaevi -ankara.
5 mayıs 1972

devamını gör...
606.
başkasına bağladığın ümit kalbinde bir ip, ayağında bir bağdır. ümidi kalbinden çıkar ki ayağındaki bağ çözülebilsin.
devamını gör...
607.
özdemir asaf diyor ki: “çabuk gözden çıkarıyor gibi gözüküyorum ama gözden çıkarmamak için verdiğim çabayı bir ben bilirim.”
devamını gör...
608.
"bazen insan sadece kaderini kabul etmek ve kendi çarmıhını taşımak zorundadır."
insanın anlam arayışı/victor e. frankl
insanın anlam arayışı/victor e. frankl
devamını gör...
609.
kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin.
su olsan kimse içmez,
yol olsan kimse geçmez,
elin adamı ne anlar senden?
çıkarsın bir dağ başına,
bir ağaç bulursun
tellersin pullarsın
gelin eylersin.
bir de bulutları görürsün
bir de bulutları görürsün
bir de bulutları görürsün
köpürmüş gelen bulutları
başka ne gelir elden?
çın çın ötüyor yüreğimin kökünde şu dünyanın ıssızlığı
tanrı kimsenin başına vermesin böyle bir yalnızlığı
(bkz: yaşar kemal)
devamını gör...
610.
"hayat, karşımıza çıkan zorlukları aşmamız için bize sürekli dersler verir. ancak bazen bu dersleri anlamak için yüreğimizdeki körlüğü aşmamız gerekir." — victor hugo, sefiller
hayat, inişleri ve çıkışlarıyla bize sürekli olarak öğrenmemiz ve gelişmemiz için fırsatlar sunar. ancak bu fırsatları değerlendirebilmek ve hayatın bize sunduğu dersleri öğrenebilmek için içsel bir farkındalığa ve açıklığa ihtiyacımız vardır. yüreğimizdeki körlük, ön yargılarımız, korkularımız ve geçmişteki deneyimlerimizden kaynaklanan yanılsamalar olabilir. bu içsel körlüğü aşmak, gerçek potansiyelimizi ortaya çıkarmamıza ve hayatın bize sunduğu fırsatları tam anlamıyla değerlendirebilmemize yardımcı olur. yani, hayatın karşımıza çıkardığı zorluklar ve engeller, aslında bize kendimizi aşmamız ve daha iyi bir versiyonumuz olmamız için gerekli dersleri verir. ancak bu dersleri alabilmek ve onlardan öğrenmek için içsel bir açıklığa ve yüreğimizdeki körlüğü aşmaya yönelik bir çabaya ihtiyacımız vardır.
hayat, inişleri ve çıkışlarıyla bize sürekli olarak öğrenmemiz ve gelişmemiz için fırsatlar sunar. ancak bu fırsatları değerlendirebilmek ve hayatın bize sunduğu dersleri öğrenebilmek için içsel bir farkındalığa ve açıklığa ihtiyacımız vardır. yüreğimizdeki körlük, ön yargılarımız, korkularımız ve geçmişteki deneyimlerimizden kaynaklanan yanılsamalar olabilir. bu içsel körlüğü aşmak, gerçek potansiyelimizi ortaya çıkarmamıza ve hayatın bize sunduğu fırsatları tam anlamıyla değerlendirebilmemize yardımcı olur. yani, hayatın karşımıza çıkardığı zorluklar ve engeller, aslında bize kendimizi aşmamız ve daha iyi bir versiyonumuz olmamız için gerekli dersleri verir. ancak bu dersleri alabilmek ve onlardan öğrenmek için içsel bir açıklığa ve yüreğimizdeki körlüğü aşmaya yönelik bir çabaya ihtiyacımız vardır.
devamını gör...
611.
eğer tanrının varlığını alıkoyan ya da varlığını ortadan kaldıran hiçbir neden, hiçbir sebep yoksa, güvenle şu sonuç çıkarılabilir ki, tanrı zorunlu olarak vardır.
halbuki, tanrının var olmasını alıkoyan hiçbir neden, hiçbir sebep yoktur.
baruch spinoza ethica
devamını gör...
612.
"çın çın ötüyor yüreğimin kökünde
şu dünyanın ıssızlığı
tanrı kimsenin başına vermesin
böyle bir yalnızlığı! "
şu dünyanın ıssızlığı
tanrı kimsenin başına vermesin
böyle bir yalnızlığı! "
devamını gör...
613.
yolda çok yoksul ama âşık bir gence rastladım. ayakkabılarına su, ruhuna yıldızlar doluyordu
victor hugo
victor hugo
devamını gör...
614.
bu dünyada iki tür insan yaşar:
bardağınızı dolduranlar ve onu kurutanlar.
joe navarro
bardağınızı dolduranlar ve onu kurutanlar.
joe navarro
devamını gör...
615.
suskun sanıyorlar beni;
değilim..!
anlaşılmadığım ve anlamadığım bir dünyada kelimelere küsüm sadece.
yalnız sanıyorlar beni;
değilim..!
kimsenin kalabalığı olmadım ve kimseyi de kalabalık edemem bundan sonra dünyamda, bu da benim tercihim.
güvensiz sanıyorlar beni;
değilim..!
sadece kendi içimde kendime göre bir dengem var, ve bir daha kırılırsam toparlanamama endişesi taşıyor yüreğim.
bu yüzden şimdilik sadece kendime güveniyorum.
anlamakta zorlandığım bir dünyada, anlaşılmayı zaten beklemiyorum...
değilim..!
anlaşılmadığım ve anlamadığım bir dünyada kelimelere küsüm sadece.
yalnız sanıyorlar beni;
değilim..!
kimsenin kalabalığı olmadım ve kimseyi de kalabalık edemem bundan sonra dünyamda, bu da benim tercihim.
güvensiz sanıyorlar beni;
değilim..!
sadece kendi içimde kendime göre bir dengem var, ve bir daha kırılırsam toparlanamama endişesi taşıyor yüreğim.
bu yüzden şimdilik sadece kendime güveniyorum.
anlamakta zorlandığım bir dünyada, anlaşılmayı zaten beklemiyorum...
devamını gör...
616.
617.
niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz etmekten kaçındığımız hâlde ilk rast geldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatlığıyla öteye geçiveriyoruz?
sabahattin ali
sabahattin ali
devamını gör...
618.
"dünya üç beş bilgisizin elinde;
onlarca her bilgi kendilerinde.
üzülme; eşek eşeği beğenir:
hayır var sana "kötü" demelerinde."
— ömer hayyam
onlarca her bilgi kendilerinde.
üzülme; eşek eşeği beğenir:
hayır var sana "kötü" demelerinde."
— ömer hayyam
devamını gör...
619.
"eski ailelerin büyük bir kusurları vardı: kapalı olmak; eski ailelerin büyük meziyetleri vardı: gene kapalı olmak. bu kapalılık onların zihinlerini kapamak suretiyle bir kusur, fakat seciyelerini muhafaza ettirmek itibariyle bir meziyet oluyordu. yeni ailelerin de büyük bir meziyetleri var: açık olmak; büyük bir kusurları da var: gene açık olmak. bu açıklık onların zihinlerini açmak suretiyle birer meziyet, fakat seciyelerini bozmak suretiyle birer kusur oluyor."
— peyami safa, bir tereddüdün romanı
— peyami safa, bir tereddüdün romanı
devamını gör...
620.
devamını gör...