581.
bir sesin , bir gülüşün , bir nefesin , eksilmesidir . sevdiği birini kaybeden insanlar , bunlarla baş etmek için uğraşırlar. bazen de baş edemezler. sevdiği birini kaybeden insan , hep yarım kalmıştır .
devamını gör...
582.
allah'ın emri, ayrılık olmasaydı
devamını gör...
583.
ölümü birinci elden yaşamış biri olarak hakkında anlatacağım fazla şey var sanırım. ama ben bu yazımda biraz daha farklı bir yerinden yaklaşmayı planlıyorum.
6 yıldır her şeyimi paylaştığım, arkadaşlığı farklı bir boyutta yaşadığım, sevgili olmadığım ama 2 sevgilinin yaşadığından daha ötede bir yakınlığım olan erkek arkadaşımın babasının ani kayıp haberini aldık dün.

ölüm insanı çok değiştiren, hatta bambaşka biri yapan bir şey. elinde avucunda ne varsa tersyüz oluyor ve her şeyi baştan inşa ediyorsun. ve oradan ne çıkacağı, senin neye dönüşeceğin asla belli değil.
bir de ölüm taşıması korkunç zor bir yük. tamam, ilk günkü ağırlıkta kalmıyor ama asla sıfıra da inmiyor. karşındaki insanın da o yükü artık sırtlandığını bilmek çok çaresiz bir durum.
insan karşısındakinin acısına ortak olmak istiyor ama o yük tamamen kişiye özel.
ve çok yakınındaki bir insanın da artık ölüm tecrübesinin olması ilişki açısından da zorlu bir süreç.
devamını gör...
584.
cehennemde kemiklerim eriyecek.
erisin.

ben, en müslümandan daha hayırlı bir insanım. sadece amcam hariç.
allah beni 7 değil 8. katında yaksın.

ben, peygamberi kadar düzgün bir hayat yaşadım yaşım 33.
sadece içtim.

içtim diye, beni yakacaksa. 9. katında yaksın.

ben böyle bir uhreviyeti hak etmedim ama allah bilir.
devamını gör...
585.
insan heidegger'in cümlesiyle ölüme doğru varlık.herşeyin birgün biteceğinin bilgisinin saklı olduğu yer. bu sebeple olmuşluğun ve olacak olanın tüm anlamı birden yerle bir olur. herşeyin bir gün biteceği belli bir huzuru sağlarken egoyada en büyük korkuyu vererek birşeyleri aklın küçük çeperine sokmaya çalışmasını izlersin.

bilmiyorum, gelip geçse şu yaşam zımbırtısı.
devamını gör...
586.
iyi ki var haa
düşünsene ya ölemeseydik
bu kadar o. e. ile nasıl sonsuza kadar savaşabilrsin ki.
devamını gör...
587.
''ölüm bana sırıtarak gel, ölümü öp n'olur
yüzünde, o tanıdık riyakarlık
çünkü nice dost dediklerim, sarılıp öptüklerim
suratlarında aynı eda ve sahtekarlık
elbette haksın, haktan gelirsin
kimi gördük ki dünyaya kazık kakmış da kalmış
heykelin bile dikilse sen öldükten sonra
bakarsın tepene kuşlar kakalmış
cahar atıp şeş oynasam gene yenersin beni
ölüm bana gülerek gel, ölümü öp n'olur
sırtımdan vurdurma beni, alnıma sık kurşunu
karşıma geç, yüzüme bak ve öttür baykuşunu'' cem karaca


devamını gör...
588.
başına gelecek güne kadar beklediğin ve çoğu zaman gelmeyecek sanıp daha var ya hu diye kendine gaz verdiğin, (aslında) deli gibi korktuğun ama kuyruğunu da dik tutmayı ihmal etmediğin, olduktan sonra olabilecek birçok şeyin yazılıp-çizildiği kitap ve kaynaklara sahip, aynı zamanda geri dönenin, gören-duyanın da olmadığı -hoş başına gelenin ise olduktan sonra kendisine aslında ne olduğu hakkında bi bok bilmediği mutlak son.
bekleyin işte sakin sakin.
yaşayın hayatınızı ve sonra (eğer mümkünse) şerefli bir şekilde ölün.
devamını gör...
589.
kimse ölecekmiş gibi yaşamaz ve yine kimse ölümü yakıştırmaz
devamını gör...
590.
-yargı machine orni off-
-her zaman güçlü olmak zorunda olmayan orni on-

son günlerde sıklıkla düşündüğüm kaçınılmaz son. his, bitiş, her şeyi , herkesi geride bırakış hali.* ben bu gerçeklikle ilk onlu yaşlarımda tanıştım. çok genç ve tek sevdiğim dayımı saçma sapan bir şekilde saatler içinde kaybettim. bana o kadar çok şefkat gösterirdi ki çekindiğim babamın yerine sanırım onu koymuştum. bir gece bir telefonda, onun evinde o basit bir ameliyat için orada, biz onun ertesi gün taburcu olmasını beklerken, ablamın çığlığı ile tanıştım ben ölümle. artık onu göremeyecek miyiz diye sorduğumda annemin çığlıklarıyla anladım beni artık omuzlarında taşıyamayacağını.

sonra dizlerimi kanattığım, abim dediğim vücudundan akan kanlara sarıldığım canımcığımla vedalaşmamla anladım ölümün kanlı, ıslak ve acımasız olduğunu. aynı evde, aynı odada kaldığım babaannemin açık gözlerini sürekli kapatmak olduğunu anladım kısa bir zaman sonra. gözü açık gitmeni bile umursamayan bir vicdansızdı artık benim için ölüm.

ben birine sarıldıkça o alıyordu. ben birinin varlığını önemsedikçe o benden çalıyordu; bu yüzden tek düşmanımdı artık benim için ölüm.

sanırım o yüzden hep az insana sarıldım, hep az insan sevdim ama benim için herkesten daha yakındı ölüm. bir kere yemin etmişti ya boş durmamaya gencecik yaşında hastalıktan aldı götürdü bana kadınların kahkaha atmasının ayıp bir şey olmadığını öğreten o çok güzel teyzemi de. kuzenimin ona çok benzediğim için haykırarak ağlarken sarıldığı o içimi acıtan boşluktu artık ölüm.

dine sarıldım ve ya imanım az diye sevdiklerimi çalan imtihansa diye düşündüğüm tek soruydu benim için ölüm. imandan sonra boşlukta savrulurken yoktu benim için ölüm çünkü tüm sevdiklerim sadece yok olmuştu. o zaman küçücük yaşta kaybettiğim için sarılamadığım ama mezarında yanına uzandığım abimdi benim için ölüm. o toprağa uzanırken gökyüzünde abimi ararken değil de yıllar sonra rüyamda bulunca gözyaşlarımdan beslenen bir zavallıydı benim için ölüm.

tam büyüdüm, yolumu buldum derken en yakın arkadaşlarımdan birinin gözlerinde dolaşan kararı fark edemediğim tek gerçekti benim için ölüm. ulan pikniğe götürdün de bembeyaz olmuş saçlarını boyamaya bile tenezzül etmediğinde de mi anlamadın dediğim bir azaptı benim için ölüm. iki gün sonra kendini öldürmeden önce sessizce veda edişini fark edemediğim o son sarılmadaki sonsuz pişmanlıktı benim için ölüm.

ölüm bir noktadan sonra o kadar çok yoluma çıktı ki bir arkadaştı, aileydi, dostu, sevsem de sevmesem de en fazla karşılaştığım tek histi. ben katılaştım içimdeki çocuk ölüme rağmen ölmedi. ben duvarlar ördüm içimdeki umut tırmandı. ben gömmek istedikçe yeşerdi içimdeki yaşama sevincim ve son günlerde tüm kaybettiklerimin hayaletleriyle konuşur oldum. * şimdi düşününce onlar için kurtuluşsa bana kalan sonsuz acı mıydı ölüm?

şimdi her hastaneye gittiğimde * büyük bir yalnızlıkla ağlayarak fark ettiğim ölüm. hastanelerden, yarattığı histen, kaybetmişlikten, tükenmişlikten, morgun önündeki çığlıkların içinde uğuldayan kulaklarım benim için ölüm.

hastanelerden hep kaçmama, hasta olmak istemediğim halde tüm çaresizliğimi kalbime hançeriyle saplayan bir kötülük benim için ölüm.

ölmekten bir saniye bile korkmayan bana zarar vermek için sevdiklerimi kullandığını, o hastane kokusundan midemi bulandıran, bana gül suyunu son suyunu da öğreten ve her ne olursa olsun yapayalnız, paramparça olduğumu hatırlatan tek dost benim için ölüm.

-her zaman güçlü olmak zorunda olmamalısın be orni mode off-

-yargı machine orni mode on-
devamını gör...
591.
merhabalar sevgili yazarlar. 3 ay önce annemin dayısı vefat etti. ben kendisine hep “yukarı dede” derdim. dayımların üst katında yaşıyorlardı ve dede diye hitap ederdim ama dedemle aynı ortamdayken karışmasın diye yukardaki dede gibi söylerdim öyle de kalmıştı.

yukarı dedenin bi tekli koltuğu vardı hep orada otururdu. bayramlarda hep en çok harçlığı yukarı dededen alırdım. hatta ben çok çok küçüktüm, o zamanlar en kallavi harçlık 20 tl idi, bir gün onu ziyaretten dönerken otobüs durağında elime para sıkıştırmıştı. ayıp olur diye onun yanında bakmadım tabi avcuma. otobüse binene kadar düşündüm acaba 20 lira mı verdi yoksa 10 mu çünkü kesinlikle 5 lira vermemiştir hatta kesin 20 lira vermiştir. çünkü hep yüksek harçlık verir o.

otobüs geldi ve bindiğin gibi avcumu açtım. 50 tl. anneme doğru baktım, onun da eline sıkıştırmış. 50 tl. sizin için belki çok önemli değildir ama para sıkıntısı çektiyseniz hayatınızın bir döneminde, 2007 senelerinde 50 liranın evinizin market alışverişini ne denli karşılayabileceğini bilirsiniz..

o gün gözümde yukarı dede benim için bir yaslanılacak dağ oldu. zamanla büyüdüm ve ziyaretlerim seyrekleşti ama içimdeki değeri hiç değişmedi. nadir de olsa görüştüğümüzde bana nasıl baktığı ve gözlerindeki sevgiyi hep hissettim.

vefat ettiğini hâlâ daha algılayamıyorum. sanki o eve gittiğimde tekrar o koltukta oturuyor olacak.

ve dün, en yakın arkadaşımın babaannesi vefat etti. kendisi beni çok severdi. defalarca sofrasına oturdum. sürekli arkadaşımla bana selam gönderirdi halimi hatrımı sorardı. beni her gördüğünde de kuran okumayı biliyo kusun diyip arkadaşıma da öğretmemi isterdi. söz öğreticem derdim*, hay sen çok yaşa canım kızım derdi.

gönlü geniş, çok iyi bir insandı. ben sana örtü alıcam, sana örtü alasım var demişti. zahmet etme teyzem diyip geçiştirmiştim ama sonra arkadaşıma sorup hangi rengi sevdiğimi öğrenip bana o renk örtü almıştı..

en son arkadaşımın çeyizi için gittiğimiz eve bu sefer ismi gibi melek olan teyzemin kuran okunması için gittik. beni çok sevdiğini bilir ve hissederdim hep. umarım bundan sonrasında ben de ona dualarımla bunu hissettirebilirim.

bugün de en alt katımızda oturan alzheimer hastası teyzenin vefat ettiğini öğrendim.

ölüm uzun zamandır kendini bu denli hatırlatmamıştı bana. ve azrail uzun zamandır bu kadar çevremde dolanmamıştı.

büyümek bunu mu gerektiriyordu gerçekten? çevremde varlığını gördüğüm, bildiğim insanların ölümüne tek tek şahit olmam mı gerekiyor? ben küçükken herkes gençti ve kimse ölmüyordu. şimdi ben büyüyorum ve herkesin zamanı mı geliyor, cidden mi?

ben böyle mi devam edeceğim hayatıma? sürekli birilerinin ölümüne şahit olarak mı geçecek yani bu ömür?

ne büyük hayatlar yaşıyoruz güya, ne dünyevi dertlere sahibiz..

melek teyzem kirası iki katına çıktı diye üzülüyomuş, hiç ödeyemedi bile..
bu haftaki planımız iki yakın arkadaşımla oturup yeni yıla dair beklentilerimizi yazmaktı fakat biz cenaze evinde buluştuk.

ölüm var, üzeri karla kapalı
ölüm var, bedeni kanlı yaralı
ölüm var, üzerime damladı yağmur
yar, elim azrail’e bağlı..


open.spotify.com/track/5YhP...
devamını gör...
592.
"ölüm adın kalleş olsun" der ozan.. bir kalleş üstüne konuşmaya değer mi..?
devamını gör...
593.
biri ölünce 'bir şeyler eksiliyor evrenimden', hissediyorum, ama nerde ve ne tam bilemiyorum.
devamını gör...
594.
insana çok şey katan, çok şey öğreten ve çok derinden vurur. doğanın en net ve en gerçek kanunudur.

bazı ölümler çok şey öğretir, ama keşke öğretmese dersin sırf o insanla bir şeyler paylaşmaya doymadığın, doyamadığın gibi. ben de tontişim olan canın anneanneme doyamadım.

sen gittin gideli daha eksiğim. güçlüyüm. sensizliğe de alıştım ama keşke alışmayı dahi öğrenmeseydim de o güzellerini öpüp, o hayır duanı alsaydım her gün olduğu gibi..
devamını gör...
595.
ölüm hepimiz için. musterime geçerken polisler ve ambulans gördum. haber alinamayan teyze için gelmişler. kapıyı kırmışlar. ölüsü çıktı.

ne bırakacağız lan biz dünyaya? çok hirsli olmak iyi şey değil ortaya karışık.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"ölüm" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim