781.
'ne zaman hayatında güzel şeyler olsa bil ki sonunda yine hayal kırıklığına uğrayacaksın, diyordu. belki de haklıdır. ama iyi bir yanı da var. kötü şeyler de her zaman senin umduğun gibi çıkmayabiliyor. çoğunlukla da senin düşündüğünden çok daha iyi olabiliyor.'
devamını gör...
782.
devamını gör...
783.
devamını gör...
784.
devamını gör...
785.
"üniversite günlerinde öğrendiğim bir şey var: mal gibi yorgunsanız, mal gibi yorgun olduğunuzu kabul edin."
kurtuluş projesi - andy weir
kurtuluş projesi - andy weir
devamını gör...
786.
neden ihtiyarlar şapka takıyordu ? gidecek evleri mi yoktu , yoksa çocukları mı ?
küvetteki adam / tuna yukay
küvetteki adam / tuna yukay
devamını gör...
787.
graham nereye gittiğini bilmiyor, bilmek de istemiyordu. arkasında kalan salonun ışıl ışıl boşluğuna baktı.
devamını gör...
788.
"...işte bunların ve başlarında dolaşan buna benzer daha başka tehlikelerin korkusu ile bu adamlar öyle sonu gelmeyen tasalar içinde ki, rahat uyku nedir bilmez ve hayatın ortak zevk ve eğlencelerinden tat alamaz olmuşlar..."
gulliver'in gezileri - jonathan swift
gulliver'in gezileri - jonathan swift
devamını gör...
789.
insanları bulundukları durumda gerçekçi olmaktan alıkoyan nedenlerin başında, doğruluğuna inandıkları ezberlerin yıkılacak olması gelir.
devamını gör...
790.
eğer her güzel şeyin üstüne bir kova su dökerseniz, hayat tabii ki size hep "rutubetli ve kasvetli" görünecektir! olumluyu geçersiz kılmak, bilişsel çarpıtmaların en yıkıcı türüdür. basit hipotezine bilimsel destek arayan bilim insanı gibisinizdir. olumsuz bir deneyim yaşadığınızda "işte bu, hep düşündüğüm şeyi kanıtlıyor" sonucuna varırsınız. tersine, olumlu bir olayda "bu bir rastlantıydı, sayılmaz." dersiniz. bu eğiliminiz için ödediğiniz bedel, yoğun bir acı ve olan güzel şeylerin değerini bilememektir.
iyi hissetmek-yeni duygu durum tedavisi
dr. david burns
iyi hissetmek-yeni duygu durum tedavisi
dr. david burns
devamını gör...
791.
insanın doğası belli sınırlara sahiptir; sevince, kedere, acıya belli bir dereceye kadar dayanabilir ve bu hisler aşırı arttığında insan tükenir. bu nedenle söz konusu olan insanın zayıf ya da güçlü olması değil, aksine önemli olan ister ahlaki ister bedensel olsun yaşadığı kederin boyutuna katlanabilmesidir.
acılı genç werther'dan..
acılı genç werther'dan..
devamını gör...
792.
evet, ilk görüşte aşka inandığım gibi, son görüşte aşka da inanırım. ölürken yanımda kim varsa ona aşık olarak terk edeceğim dünyayı.
malafa-hakan günday
malafa-hakan günday
devamını gör...
793.
devamını gör...
794.
"seldom we find" says solomon don dunce,
half an idea in the profoundest sonnet.
spirits of the dead: tales and poems
edgar allan poe
half an idea in the profoundest sonnet.
spirits of the dead: tales and poems
edgar allan poe
devamını gör...
795.
belki de ancak size çok acı çektirebilecek insanlar, istirahate çekildikleri saatlerde doğanınki kadar rahatlatıcı bir huzur verebilirler.
derin bir cümledir, evet.
derin bir cümledir, evet.
devamını gör...
796.
bütün mutlu aileler birbirine benzer, her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.
devamını gör...
797.
muhakkak ki bütün insanların birer ruhu vardı ama birçoğu bunun farkında değildi ve yine farkında olmadan geldikleri yere gideceklerdi. bir ruh, ancak bir benzerini bulduğu zaman ve bize, bizim aklımıza, hesaplarımıza danışmaya lüzum bile görmeden, meydana çıkıyordu... biz ancak o zaman sahiden yaşamaya - ruhumuzla yaşamaya - başlıyorduk. o zaman bütün tereddütler hicaplar bir tarafa bırakılıyor, ruhlar birbirleriyle kucaklaşmak için, her şeyi çiğneyerek, birbirine koşuyordu .
devamını gör...
798.
bazi kadinlari hayal kurmak bazilarini da yasanmis guzel anlari dusunmek teselli ediyordu
*
*
devamını gör...
799.
devamını gör...
800.
=metal fırtına=
200'lü sayfalar: "bartın odaya girdiydi ve hale'nin üzerindeki askerlerin pis sırıtışlarını seyrederken yüzüne tekme yedi"
falandı.
200'lü sayfalar: "bartın odaya girdiydi ve hale'nin üzerindeki askerlerin pis sırıtışlarını seyrederken yüzüne tekme yedi"
falandı.
devamını gör...