okuduğun kitaptan bir alıntı bırak
başlık "balkon insanı" tarafından 15.11.2020 12:53 tarihinde açılmıştır.
961.
-başka sefere daha mutlu olacağız frantz, dedi suzel.
-umalım ki öyle olsun suzel, diye cevap verdi frantz. sonra, yan yana yürüyerek, tek bir kelime etmeden, önlerinde uzanan gölgeleri kadar sessiz, evin yolunu tuttular. batan güneşin eğik ışınları altında, suzel kendini kocaman görüyordu; frantz ise, aynı elinde tuttuğu uzun olta gibi incecik duruyordu.
doktor ox'un deneyi/jules verne
-umalım ki öyle olsun suzel, diye cevap verdi frantz. sonra, yan yana yürüyerek, tek bir kelime etmeden, önlerinde uzanan gölgeleri kadar sessiz, evin yolunu tuttular. batan güneşin eğik ışınları altında, suzel kendini kocaman görüyordu; frantz ise, aynı elinde tuttuğu uzun olta gibi incecik duruyordu.
doktor ox'un deneyi/jules verne
devamını gör...
962.
bazen insana hiçbir şey hatırlamak kadar acı veremez, özellikle de mutluluğu hatırlamak kadar. unutamamak. belleğin kaçınılmaz intikamı. herhangi bir iz taşınıyorsa eğer, bu bir zamanlar bir yara açıldığındandır.
yaşadığımız anları dondurup cümlelere dökme çabası, çiçekleri kurutup kitap yaprakları arasında ölümsüzleştirmeye benzer.
hepimizin çoktan öğrendiği gibi, bir öykü, gerçekten yaşanmış
da olsa, gerçekliği yansıtmaktan çok uzaktır, onun birkaç resmin-
den, simgesinden oluşmuştur.
az sonra başlayacağım, karayipler'de geçen o korkunç öyküyü yaşamış kişi benim.
oysa biliyorum ki, son noktayı koyduğumda, elimde bulacağım, gerçeğin tortusundan ibaret olacak. yaşadıklarım, o her biri elmas değerindeki anlar su damlaları gibi kayıp gitti avcumdan. gerçekliğin
sonsuz okyanusundan tek bir deniz kabuğu kaldı geriye...
aslı erdoğan/ kabuk adam/
yaşadığımız anları dondurup cümlelere dökme çabası, çiçekleri kurutup kitap yaprakları arasında ölümsüzleştirmeye benzer.
hepimizin çoktan öğrendiği gibi, bir öykü, gerçekten yaşanmış
da olsa, gerçekliği yansıtmaktan çok uzaktır, onun birkaç resmin-
den, simgesinden oluşmuştur.
az sonra başlayacağım, karayipler'de geçen o korkunç öyküyü yaşamış kişi benim.
oysa biliyorum ki, son noktayı koyduğumda, elimde bulacağım, gerçeğin tortusundan ibaret olacak. yaşadıklarım, o her biri elmas değerindeki anlar su damlaları gibi kayıp gitti avcumdan. gerçekliğin
sonsuz okyanusundan tek bir deniz kabuğu kaldı geriye...
aslı erdoğan/ kabuk adam/
devamını gör...
963.
şeytanın iki ismi vardır; birincisi şeytan, ikincisi yalan(v. hugo- sefiller).
devamını gör...
964.
" eğer bir şeyi gerçekten istersen, onu gerçekleştirmen için bütün evren iş birliği yapar"
devamını gör...
965.
sevdiğim bir şarkıyı tekrar tekrar dinleyebilir, çok sevdiğim bir pantolon ya da gömleği giyilemez bir hal alana kadar giyebilir, sadece fincanda değil; türk kahvesini kocaman bir kupada da içebilir, sahiplenmenin cılkını çıkarabilir, her hangi birini kendim dahil her şeyin önüne koyabilirim. biliyorum sonunda kaybedebilirim!
ama ne yapalım ben böyleyim. zaten benim matematiğim okulda da iyi değildi, o gün sayılara, bugünse insanlara yanlış değer verdim.
oturdum sıfır!.
ama ne yapalım ben böyleyim. zaten benim matematiğim okulda da iyi değildi, o gün sayılara, bugünse insanlara yanlış değer verdim.
oturdum sıfır!.
devamını gör...
966.
bazen insana hiçbir şey hatırlamak kadar acı veremez
özellikle de mutluluğu hatırlamak kadar...
aslı erdogan/ kabuk adam.
özellikle de mutluluğu hatırlamak kadar...
aslı erdogan/ kabuk adam.
devamını gör...
967.
"gözlerim görmese de, seninle konuşacağım gene. ne denli ışıklı da olsan, karanlıklardan çıkıyorsun sen. ben ise, aydınlığa çıkan bir karanlığım; senden çıkan bir karanlığım!"
moby dick - herman melville
moby dick - herman melville
devamını gör...
968.
"kalp seçemez sadece sever."
"işte şiir bu yüzden güzel. bize neyin olmadığını söylüyor. neyin olmadığı, neyin olduğundan daha iyi. daha çok gerçeğe benziyor, 'seçemez, sadece sever' belki sevmemeyi ister, ama bu elinde olmaz."
ilk aşk- ivan turgenyev
"işte şiir bu yüzden güzel. bize neyin olmadığını söylüyor. neyin olmadığı, neyin olduğundan daha iyi. daha çok gerçeğe benziyor, 'seçemez, sadece sever' belki sevmemeyi ister, ama bu elinde olmaz."
ilk aşk- ivan turgenyev
devamını gör...
969.
“yüzünde o kadar dürüst bir ifade var ki; insanlar ne söylesen inanır. seninki gibi bir yüzüm olsaydı, dünyanın yarısını çalabilirdim”
kehanetin oyuncağı/belgariad birinci kitap.
kehanetin oyuncağı/belgariad birinci kitap.
devamını gör...
970.
"o günler en iyisiydi, ya da en kötüsüydü, akıl çağıydı ve aptallık çağıydı, inançlar zamanıydı ve inançsızlıklar zamanıydı. ışık mevsimiydi ve karanlık mevsimiydi, umut baharıydı ve umutsuzluk kışıydı; yaşayabilmek için her şey vardı önümüzde ve yaşayabilmek için hiçbir şey yoktu önümüzde; hepimiz doğrudan cennete gidiyorduk, hepimiz doğrudan cehenneme gidiyorduk.
kısacası o günler, tıpkı şimdiki gibi o kadar uzaktaydı ki, kimileri iyi ve kötü şeylerin üstünlük derecelerini karşılaştırdığında, o günlerin gelmiş geçmiş en iyi günler olduğunda ısrar ediyorlardı."
kısacası o günler, tıpkı şimdiki gibi o kadar uzaktaydı ki, kimileri iyi ve kötü şeylerin üstünlük derecelerini karşılaştırdığında, o günlerin gelmiş geçmiş en iyi günler olduğunda ısrar ediyorlardı."
devamını gör...
971.
972.
“ya da iş çıkışı canından bezgin bindiğin taksi, trafiği bahane eder ve seni şehrin evvelden hiç geçmediğin sokaklarında dolandırırken, yol uzar da uzar, tam çileden çıkmak üzeresin, radyoda eski, tanıdık bir şarkı çalıverir, tatlı bir hatırayı peşi sıra sürükler, eve gitmekten vazgeçer, taksiden inip evvelden hiç geçmediğin o sokaklarda kaybolmak istersin. bir şey yapmıştır sana o şarkı. bir şeyin yerini değiştirmiştir içinde.”
devamını gör...
973.
bisiklete biniyordum. ve düştüm. kötü düştüm. bilindiği gibi
ormanda böyle şeyler oluyor. alan genellikle dar. bir patikada
ilerliyordum, yamaçtan inerken çalıların arasına dalıverdim, ön tekerlek
aniden iki taşın arasına sıkıştı. seleden uçtum, kalçamı bir ağaç köküne
vurdum; bu yetmezmiş gibi, bisiklet alnıma düştü.yattığım yerde
kalakaldım. başlarda canım çok yandı. kıpırdayamıyordum. sessizce
yatmaya devam ettim, zayıf bir rüzgârın titrettiği dalları seyrettim.
hayatımda, uzunca bir süredir ilk kez ortalık bu kadar sessizdi.
ağrılarım biraz dinince şahane bir huzur hissettim. sadece orman vardı.
binbir türlü duygudan, düşünceden, görev ve plandan oluşan her
zamanki karışım yok olmuştu. aniden, her şey ormandan ibaretti.
doppler
erlend loe
ormanda böyle şeyler oluyor. alan genellikle dar. bir patikada
ilerliyordum, yamaçtan inerken çalıların arasına dalıverdim, ön tekerlek
aniden iki taşın arasına sıkıştı. seleden uçtum, kalçamı bir ağaç köküne
vurdum; bu yetmezmiş gibi, bisiklet alnıma düştü.yattığım yerde
kalakaldım. başlarda canım çok yandı. kıpırdayamıyordum. sessizce
yatmaya devam ettim, zayıf bir rüzgârın titrettiği dalları seyrettim.
hayatımda, uzunca bir süredir ilk kez ortalık bu kadar sessizdi.
ağrılarım biraz dinince şahane bir huzur hissettim. sadece orman vardı.
binbir türlü duygudan, düşünceden, görev ve plandan oluşan her
zamanki karışım yok olmuştu. aniden, her şey ormandan ibaretti.
doppler
erlend loe
devamını gör...
974.
ne kadar yalnızsan o kadar uzağa gidersin. ne kadar terk edersen o kadar ölürsün.
devamını gör...
975.
976.
"insan dostunu düşmanından daha zor affediyor."
"nietzsche ağladığında"
"nietzsche ağladığında"
devamını gör...
977.
"allah'ın yarattığı ilk insana ne dediğini biliyorsunuz, 'yediğin ekmek alnın terinden olacak.' öyleyse saik abbas nasıl oluyor orada sizin alnınızın teriyle yoğrulmuş ekmeği yiyip, gözyaşlarınızın karıştığı şarabı içiyor? allah bu adamı annesinin karnındayken ayırıp efendi mi yapmış? sizi bilinmeyen günahlarınıza öfkelenip bu hayata toprağın meyvelerini toplayan ama vadinin dikenlerinden başka bir şey vermeyen köleler olarak mı göndermiş? yoksa zarif saraylar inşa edip de harap kulübelerde yaşayasınız diye mi? nasıralı isa'nın öğretilerini yayarken şunları söylediğini öğrendiniz, 'sahip olduklarınızdan kurtulun. kesenizde ne altın ne gümüş, ne bronz olsun.' öyleyse hangi öğretidir rahiplere ve keşişlere dualarını altın ve gümüş karşılığında satma iznini veren?" (s.155-157)
halil cibran, asi ruhlar, avrupa yakası yayınları.
halil cibran, asi ruhlar, avrupa yakası yayınları.
devamını gör...
978.
cin ali, bak at.
bak cin ali bak. bu at.
baba, o atı bana al.
bak cin ali bak. bu at.
baba, o atı bana al.
devamını gör...
979.
'insan her yerde bir düşman bulur, daimi bir çatışma içinde yaşar ve elinde silahıyla ölür.'
arthur schopenhauer, dünyanın ıstırabı üzerine.
arthur schopenhauer, dünyanın ıstırabı üzerine.
devamını gör...
980.
kendi hayatı yanında insan hayatının nelerle dolu olduğu düşüncesi bütün çıplaklığıyla karşısına dikilince, içinde birikmiş meseleler uyanıp, karanlık bir harabeye giren gün ışığının ansızın ürküttüğü kuşlar gibi uçuşmaya başlayınca ilya ilyiç'i bir korku sardı.
ivan aleksandroviç gonçarov- oblomov
ivan aleksandroviç gonçarov- oblomov
devamını gör...