okuduğun kitaptan bir alıntı bırak
başlık "balkon insanı" tarafından 15.11.2020 12:53 tarihinde açılmıştır.
501.
502.
"hayat disiplinsiz ve amaçsız olduğu zaman, doğal olarak eğlence denen bataklığa dökülür.
eğlence içinde geçmiş bir hayat kadar anlamsız bir şey yoktur."
insanlar uyanın - alexis carrel
eğlence içinde geçmiş bir hayat kadar anlamsız bir şey yoktur."
insanlar uyanın - alexis carrel
devamını gör...
503.
zamanın soytarısı değildir sevgi asla,
gül yüzlüler göçse de orağına düşerek
o değişmez kısacık günlerle haftalarla,
direnir ve katlanır mahşerin ucuna dek.
yanılıyorsam bunda ve çıkarsa yanlışım,
ne hiç kimse sevmiştir, ne ben şiir yazmışım.
yüz on altıncı sone.
william shakespeare
gül yüzlüler göçse de orağına düşerek
o değişmez kısacık günlerle haftalarla,
direnir ve katlanır mahşerin ucuna dek.
yanılıyorsam bunda ve çıkarsa yanlışım,
ne hiç kimse sevmiştir, ne ben şiir yazmışım.
yüz on altıncı sone.
william shakespeare
devamını gör...
504.
düşüncelerimi yutmaya devam ediyordum boğazıma dizilip kusmama sebep olana dek
satranç
satranç
devamını gör...
505.
gözyaşlarınız bile dostumdur.
emine şenlikoğlu / merhamet
emine şenlikoğlu / merhamet
devamını gör...
506.
mektubu kayıtsızca okudu. o sırada hiçbir şeyin anlamı yoktu. herhangi bir şeyin, herhangi bir zamanda anlamı olmuş olması olağanüstüydü zaten. olağanüstü ve inanılmaz.
devamını gör...
507.
508.
günlerden pazartesi. yine vapurun alt kamarasındayım. yine hava karlı. yine istanbul çirkin. istanbul mu? istanbul çirkin şehir. pis şehir. hele yağmurlu günlerinde. başka günler güzel mi, değil; güzel değil. başka günler de köprüsü balgamlıdır. yan sokakları çamurludur, molozludur. geceleri kusmukludur. evler güneşe sırtını çevirmiştir. sokaklar dardır. esnafı gaddardır. zengini lakayttır. insanlar her yerde böyle. yaldızlı karyolalarda çift yatanlar bile tek.
yalnızlık dünyayı doldurmuş. sevmek, bir insanı sevmekle başlar her şey. burda her şey bir insanı sevmekle bitiyor.
sait faik, alemdağ’da var bir yılan. s.24
yalnızlık dünyayı doldurmuş. sevmek, bir insanı sevmekle başlar her şey. burda her şey bir insanı sevmekle bitiyor.
sait faik, alemdağ’da var bir yılan. s.24
devamını gör...
509.
savaş barıştır
özgürlük köleliktir
cahillik güçtür .
george orwell / 1984
özgürlük köleliktir
cahillik güçtür .
george orwell / 1984
devamını gör...
510.
uyku,bir düşman ordusu gibi;kendini bırakmaya gelmiyor...
lüzumsuz adam
lüzumsuz adam
devamını gör...
511.
gerçekten etkili totaliter devlet,siyasi patronların ve onların yönetici ordularının tüm güçleri elinde bulunduran hükümetinin, kölelerden oluşan nüfusu, köleler köleliklerini sevdiği için zor kullanmaksınız kontrol ettikleri devlettir.
cesur yeni dünya
cesur yeni dünya
devamını gör...
512.
kapkaranlık bir gökyüzünün altında, bir tünelde yaşarmış gibi sürekli uğuldayan, ürpertici bir yalnızlığın insanın içine işlediği o ‘çelik kent’te kalmıştım. oradaki akrabalarımın yanında üç hafta geçirmiştim. insanların sıcaklığını hissetmek için akşamları tek başıma kentin bar ve kulüplerinde oturmuş, çalgıcı gazinolara da sık sık uğramıştım. ve aradığım insanı böyle akşamların birinde bulmuştum. konuştuğu ingilizce’yi pek anlamasam da odasında saatler geçirmiş, yabancı bir ağzın gülüşünü içime sindirmiş, sıcaklığını vücudumda hissetmiştim. her şey bana yakınlaşmış, kara kent, tek başıma geçirdiğim günler yok olup gitmişti. hiç tanımadığım bir varlık gelmiş, her şeyi eritmiş ve beni rahatlatıp mutlu etmişti. o andan sonra ‘çelik zindan’ın sokaklarında özgürce nefes almış, aydınlık yaşamıştım. içine kapanmış, tek başına kalmış insan için korkunun, tutula tutula kirlenmiş, eskimiş de olsa, yaşam boyu tutunacak bir dayanak olduğunu bilmek bence çok güzeldi.
devamını gör...
513.
kitap okumuyorum eksikliğini de hissetmiyorum.
devamını gör...
514.
apartmanın girişindeki lambayı sen mi kırdın bülent?”
-“hangisini?”
“otomatik yanan, sensörlü lamba.”
-“hayır.”
“komşu görmüş, yalan söyleme. süpürge sapıyla kırmışsın dün gece.”
-önüme baktım.
“neden kırdın?”
-cevap yok.
“hasta mısın evladım? söyle bana, neyin var, neden kırdın lambayı, yapma böyle…”
-“kırdımsa kırdım, ne olacak! çok mu değerliymiş?”
“lamba senden değerli mi evladım, lambanın amına koyayım, lamba kim? yöneticiye de dedim. lambanızı sikeyim, kaç paraysa veririz. sen değerlisin benim için.”
-“beni görünce yanmıyordu baba.”
-“hangisini?”
“otomatik yanan, sensörlü lamba.”
-“hayır.”
“komşu görmüş, yalan söyleme. süpürge sapıyla kırmışsın dün gece.”
-önüme baktım.
“neden kırdın?”
-cevap yok.
“hasta mısın evladım? söyle bana, neyin var, neden kırdın lambayı, yapma böyle…”
-“kırdımsa kırdım, ne olacak! çok mu değerliymiş?”
“lamba senden değerli mi evladım, lambanın amına koyayım, lamba kim? yöneticiye de dedim. lambanızı sikeyim, kaç paraysa veririz. sen değerlisin benim için.”
-“beni görünce yanmıyordu baba.”
devamını gör...
515.
o akşam siz ve o baş başa kaldığınızı sanarak, bu trajik ölümde kaderin etkili olduğunu söylüyor ve tanrı'yı haksız yere suçluyordunuz, oysa kader ve tanrı tek bir şey için, valentine' in katilini yarattıkları için suçlanabilirdi!
devamını gör...
516.
ah! işte gökyüzü belirmeye başladı; uzakta bir yıldız parıldıyor, ay ışığının aydınlattığı karaağaç ormanı geride kaldı artık; mavimsi bir sis ayaklarımın altında, bulutların içinden bir müzik çınlıyor; bir tarafta deniz, diğer tarafta italya; uzakta da rus fakirhaneleri. şurada görünen ailemin evi değil mi? pencerenin kenarında annem oturmuyor mu? anne, anneciğim, mutsuz oğlunu gelip kurtar! ağrıyan başına bir damla gözyaşı damlat! görüyor musun ona nasıl işkence ediyorlar? zavallı öksüzünü bağrına bas! ona bu dünyada alacak nefes kalmadı; onu her yerden kovalıyorlar.
anne, anneciğim, şu zavallı yavruna acı! bu arada cezayir beyinin burnunun altında bir ben olduğunu biliyor musunuz?
anne, anneciğim, şu zavallı yavruna acı! bu arada cezayir beyinin burnunun altında bir ben olduğunu biliyor musunuz?
devamını gör...
517.
bu sözlerime çağın budalaları şahit:
hepsi, ömrünce suçlu, ölünce masum şehit.
yüz yirmi dördüncü sone.
william shakespeare
hepsi, ömrünce suçlu, ölünce masum şehit.
yüz yirmi dördüncü sone.
william shakespeare
devamını gör...
518.
"kurbağa. o benim işte. toplumun müsaade edip etmemesi hiç önemli değil. gömsün, gömmesin, hiç fark etmez. kedi köpekten daha sefil bir hayvanım. kurbağa. hantal hantal hareket ediyorum sadece."*
devamını gör...
519.
“ bir anne en fazla, en az mutlu olan çocuğu kadar mutlu olabilir.”
devamını gör...
520.
geçen gün gökyüzünde yine süzülüyorum. bir ıslık tutturmuşum rüzgara inat. baktım aşağıda iki sevgili oturuyor. erkekte bir telaş, kızda bir telaş. anladım durumlarını bakışlarından. çok seviyorlar ama yeni aşık utangaçlığındalar. ey dedim koca martı, bu insanlara iyilik yapmaktan ne zaman vazgeçeceksin. alçaldım alçaldım, tam kızın kafasına bıraktım nohut tanesi büyüklüğünde ve hızla uzaklaştım. uzaktan izliyorum, biliyorum ya olacakları. erkekte bir heyecan, kızda bir hicab. ıslak mendiller, espriler. belki de unutulmaz bir anı olarak torunlarına anlatacakları kuş benim. o sırada iyilik yap iyilik bul dedikleri; baktım benim gül yüzlü balık süzülüyor denizde. martı balığa aşık olur mu diye ne kadar da dışlansam vazgeçemiyorum arkadaş. ona saygımdan balık yiyemez oldum, solucan da mideme dokunuyor..bakalım. hayırlısı.
devamını gör...