381.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
382.
bilgeliğin koruyucusu tanrımız yüce enki, "bütün sanatların içinde en zor olanı yazı sanatıdır" demiş. atalarımıza göre de, "yazı; sanatın babası, konuşmanın ve bilginin annesi" imiş.
sumerli ludingirra/tablet 6
devamını gör...
383.
“daha çok anlat,” dedim.
“hoşuna gidiyor mu?”
“çok. elimden gelse, seninle sekiz yüz elli iki bin kilometre hiç durmadan konuşurdum.”
“bu kadar yola nasıl benzin yetiştiririz?”
“gider gibi yaparız.” :)

şeker portakalı - josé mauro de vasconcelos
devamını gör...
384.
bazıları hayatlarını okuyarak geçirirler ama ak kağıda yazılmış kara sözcükleri okumaktan öteye gitmezler.
bu sözcüklerin şiddetli bir ırmağın ortasına atılmış taşlar olduğunu ve bizi bir kıyıdan ötekine geçirmeye yaradığını anlayamazlar, oysaki önemli olan öteki kıyıdır
.

jose saramago
devamını gör...
385.
ben eve kafa bi dünya
dönmüştüm bir gün
ben her gün eve
kafa bi dünya dönüyordum.
ya da evin kafası bi dünyaydı, bilmiyorum.
her ağaç ben buralıyım der, burada
her çimen yerle yeksan
bir ben diyemedim, "buralıyım"
buradayım, ey insan!
ben bu durduğum noktaya kolay gelmedim.
ben canımı sokakta buldum efendim!


* *
devamını gör...
386.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ve arka sayfada şöyle devam ediyor:
bütün ömrü sırt üstü geçirmeğe çoktan razıyım, yamancığım!
*
devamını gör...
387.
"çünkü en güçlü, en iyi insan hakkından vazgeçen insandır. en büyük kahramanlık da hiçbir karşılık beklemeden yapılandır."
devamını gör...
388.
"buradan denize kadar nar ağacı ormanıydı çukurova. yaz bahar aylarında bir al çiçek açardı narlar, toprak buradan ayasa kadar apal kesilir, deniz gibi dalgalanırdı. kara yılanlar sevişirdi nar çiçeklerinin altında, ocaktaki demir gibi kıpkızıl olarak. hiç ağaç kalmadı ovada, bütün ağaçları kökten söktüler. şimdi ne nar, ne meşe, ne karaçalı, ne çam, hiçbir ağaç kalmadı çukurova’da, yok. şu ovada kutsal hiçbir şey kalmadı ki nar ağacı kalsın...”

(hüyükteki nar ağacı, yaşar kemal )
devamını gör...
389.

“kaçmak için yapıyorsun” dedi. “çözemediğin bir sorun olunca öyle yaparsın zaten. ya uyursun ya kaçarsın.


balıkçı ve oğlu, zülfü livaneli
devamını gör...
390.
bütün günleri maviye boyayın, ama birini siyah için ayırın. çatı serisi/ v. c. andrews
devamını gör...
391.
bir erkek daha burnunu uzatmadan, aklı başında bir kadın yolun en sonunu bile görüp olacakların kokusunu alır.


emanet çocuk-claire keegan.
devamını gör...
392.
incelikler. - sevmediğimiz insanların bize gösterdiği incelikleri, onların suç hânesine yazarız.

friedrich nietzsche- insanca, pek insanca / s; 212
devamını gör...
393.

geceleri yatağa uzanır ama uyuyamazdım. nefret edecek bir sürü şey gelirdi aklıma ama sonunda yine kendimden nefret ederdim.

yu hua - yaşamak.
jaguar yayınları, sayfa 42.
devamını gör...
394.
canım. seni görmek istiyordum kısacası. insan görmekle bile bazı şeylerin ağırlığına dayanabilir, avunabilir, hayal kurmağa devam edebilir. sen anlamazsın tabii. anlamak için, insanın bazı eksik yönleri olmalı.”
tehlikeli oyunlar
devamını gör...
395.
"hayattan pek çok şey öğrenen insanlar, neşeli ve masum kalamazlar."

karamazov kardeşler
devamını gör...
396.
ne yapmalı? bu soruya hemen karşılık bulmak istenirse, elbette salt aklın verisiyle, yada oradan buradan derlenmiş bir iki düşüncenin birleşimi ile bazı geçici çareler ortaya atılabilir. insan ilk bakışta bu geçici çarelerin kendi buluşu olduğunu sanabilir .oysa örneğin, salt aklın verisi diye nitelendirilen kavramın biraz incelenmesi ,bunun çoğunlukla toplumun etkisiyle elde edilen kalıplar olduğunu gösterecektir. salt aklın verileri insanı, gevşetmeye fırsat vermeyen amansız bir çalışmanın zorunluluğuna itebilir. oblomovluk ve eğlence düşkünlüğü, dünyada eşi görülmemiş bir baskıyla yok edilmek istenebilir. bütün kişisel bunalımlar, ucuz yaşantılara dönüşle ilgili bütün buhranlar, birer birer sindirilmek istenebilir .herkes zaaflarını gizleyerek yalnız güçlerini ortaya koyar. işte , görünüşte, ,toplumsal eylemi geliştirmek ileriye götürmek için salt akılla bulunduğu sanılan ve her çeşit eylem için kaçınılmaz ilkeler olarak ortaya atılan bu temel davranışlarda bile, kişinin ve çürümüş toplumun değiştirmek istemedikleri öz varlıklarını bilinçsizce koruma isteminin gizli baskılarını arayacaksın! bilimsel bir kuşkuyla önce bütün zaaflarını çekinmeden ortaya atacaksın! olmadık bir yerde ortaya çıkmalarını önleyecek ve toplumsal eylemlerdeki ortaklarını umutsuzluğa düşürmekten böylece kurtulacaksın.

oğuz atay
tutunamayanlar
devamını gör...
397.
mülkiyet yasaları bireylere yada topluma, kendi emekleriyle yarattıkları ürünü kullanma güvencesi vermek için yapılmamıştır. tersine ,üreticinin yarattığı şeyi elinden çalmak için çıkarılmıştır. örneğin, yasa bay filancanın bir eve olan mülkiyetini belirliyorsa o kişinin kendi elleriyle yaptığı bir kulübeye yada arkadaşının da yardımıyla diktiği bir ev üzerindeki mülkiyetini sağlamıyordur. öyle olsaydı kimse bu mülkiyet hakkını tartışmazdı ama yasa tam tersine emeğin ürünü olmayan bir ev için mülkiyet hakkını korur
kurt tezgahı
devamını gör...
398.
herkesle içten, gerçekten kardeş olabilme gücünü kazanmazsan yeryüzünde kardeşlik nasıl gerçekleşir? insanlar ne bilgilerini, ne çıkarlarını isteyerek başkalarıyla paylaşıyor; haklarından vazgeçmeye razı olmuyorlar. aç gözlülük, kıskançlık içlerini kemirecek, birbirini yiyecekler. hayalin ne zaman gerçekleşeceğini soruyorsunuz. gerçekleşmesine geçekleşecek, ama önce insan için yalnızlık devrinin sona ermesi gerekiyor( ne yalnızlığı? diye sordum. her yerde, hele yüzyılımızda olup yürüyen yalnızlığı kast ediyorum . ancak henüz vadesi yetmedi bunun... zamanınızda herkes kütleden sivrilerek bireysel bir yaşam peşinde... oysa kişiliğini belirtmek için kendini geliştirmeye çalışan insan, bu çabalamanın sonunda ruhsal bir yalnızlığa düşer. böylece dolgun dört başı mamur bir hayatı yerine manevi bir intiharla yüz yüze gelir. evet yüz yılımızda herkesin tekliğe kaçması, kendi kabuğuna çekilmesi, varını yoğunu başkalarından kaçırması insanları sadece hemcinslerinden uzaklaştırmak, karşılarındakini de kendinden nefret ettirmek sonucunu veriyor. biriktirdiği servetin miktarı arttıkça (artık kudretliyim, hiç bir ihtiyacım kalmadı!) diye düşünür akılsızın, ne kadar çok biriktiyse kendini o ölçüde ölüme götüren bir iktidarsızlığa götürdüğünden haberi yoktur, çünkü yalnız kendine güvenmeye alışmıştır. o toplumda tek olarak sivrilmiş, ruhunu insanlara, insanların yakınlığına inanmaya alışmıştır. elde ettiği parayla sağladığı hakları yitirmekten başka derdi, tasası yoktur. insan zekası gitgide kişilerin güvenliğiyle rahatını tek, özel çabalarla değil, toplumun birleşmesiyle sağlanabileceği konusunda alaycı bir anlayışsızlık gösterdi. ama bu korkunç ruh yalnızlığının sonu mutlaka gelecektir, insanlar hep birden, kişilerin birbirinden ayrılmasının doğal yaşayışa aykırı olduğunu anlayacaklardır. böylece herkes, bunca zaman nasıl karanlıkta yaşadıklarına şaşıracaklardır
fyodor dostoyevsiki karamazov kardeşler.
devamını gör...
399.
"kitaplarda tanıdığım insanları, sokaktaki insanlardan daha çok sevdim."

bu ülke
cemil meriç
devamını gör...
400.
insan bekler bekler bekler şakakları zonklayana denk düşünür düşünür düşünür.

stefan zweig- satranç.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"okuduğun kitaptan bir alıntı bırak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim