okuduğun kitaptan bir alıntı bırak
başlık "balkon insanı" tarafından 15.11.2020 12:53 tarihinde açılmıştır.
161.
"tanrı'yı yedi kat gökler ve yedi kat yer almaz; ama insanın kalbi alır. onun için, aklını başına topla, dikkat et, hiçbir zaman insan yüreğini yaralama!"
zorba - nikos kazancakis
zorba - nikos kazancakis
devamını gör...
162.
duygularımızı yalnız ölümün uyandırdığına dikkat ettiniz mi? bizden yeni ayrılmış dostlarımızı ne kadar severiz, değil mi? ağızları toprakla dolup hiç konuşmaz olmuş hocalarımıza ne kadar hayranızdır! saygı o zaman çok doğal olarak gelir, belki de tüm yaşamları boyunca bizden bekledikleri o saygı. ama biliyor musunuz niçin ölülere karşı hep daha dürüst ve daha cömertizdir? nedeni basittir!
onlara karşı bir yükümlülüğümüz yoktur.
düşüş - albert camus
onlara karşı bir yükümlülüğümüz yoktur.
düşüş - albert camus
devamını gör...
163.
tesadüflerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye irademiz vardı? kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı?
(bkz: sabahattin ali)(bkz: içimizdeki şeytan)
(bkz: sabahattin ali)(bkz: içimizdeki şeytan)
devamını gör...
164.
... tarih her zaman “bir zamanlar öyle oldu” diye vurur damgasını ; ahlak ise “ öyle yapmamalısınız” ya da “ öyle yapmamamalıydınız “ diye. böylece tarih, gerçek ahlaksızlığın el kitabı olur
tarihin yaşam için yararı ve sakıncası-nietzsche
tarihin yaşam için yararı ve sakıncası-nietzsche
devamını gör...
165.
koltuk altında kitaplar taşıdığını görüyorum kardeşim. bugünlerde hala kitap okuyan birine rastlamak gerçekten nadide bir zevk kardeşim.
otomatik portakal-anthony burgess
otomatik portakal-anthony burgess
devamını gör...
166.
... tarih her zaman “bir zamanlar öyle oldu” diye vurur damgasını ; ahlak ise “ öyle yapmamalısınız” ya da “ öyle yapmamamalıydınız “ diye. böylece tarih, gerçek ahlaksızlığın el kitabı olur
devamını gör...
167.
"biliyor musun..." diye tek düze ve duygu barındırmayan bir sesle devam etti. "insan gibi yürüyebilen bir kabussun sen." elimi indirdim, daralmış göğsümün içinden kıkırdadım. "biliyorum." dedim. "sana iyi düşler."
-bu ölümsüz.
-bu ölümsüz.
devamını gör...
168.
"kelimelerden fazlasını söyledim."
"şarkı söylemişsindir belki."
-görünür karanlık.
"şarkı söylemişsindir belki."
-görünür karanlık.
devamını gör...
169.
hepsi aynı giyinmişti ve yüzlerinde aynı maske, deliliğin maskesi vardı.
- maymunlar gezegeni
- maymunlar gezegeni
devamını gör...
170.
kafam genellikle iyi çalışır ama sanki hep söyleyeceklerimi söyledikten sonra başlar çalışmaya.
-bu ölümsüz.
-bu ölümsüz.
devamını gör...
171.
ölmek istemiyorum. ama o zaman ölmeyeceğim öyle mi? her halukarda, azıcık bir şans bile olsa, bugün değil. bir gün gelecek ve ben bundan hoşlanmayacağım. büyük ihtimalle. ama bugün değil. bugün sonsuzluk ve ölümsüzlük.
-görünür karanlık.
-görünür karanlık.
devamını gör...
172.
yaşanması gerektiği için yaşanmış,
daha fazla yaşanması
doğru olmadığı için bitmiştir..
artık düşünme..
üstünde durma..
hayatında olması gerekenler
yanındadır..
olmaması gerekenler uzağında..
hepsi bu kadar..
daha fazla yaşanması
doğru olmadığı için bitmiştir..
artık düşünme..
üstünde durma..
hayatında olması gerekenler
yanındadır..
olmaması gerekenler uzağında..
hepsi bu kadar..
devamını gör...
173.
fotoğrafçı bağırdı, bana şehvet ver bebek.
flaş.
bana muziplik ver.
flaş.
bana tarafsız varoluşçu can sıkıntısı ver.
flaş.
bana başa çıkma mekanizması olarak başıboş entelektüalizm ver.
flaş.
(bkz: görünmez canavarlar)
flaş.
bana muziplik ver.
flaş.
bana tarafsız varoluşçu can sıkıntısı ver.
flaş.
bana başa çıkma mekanizması olarak başıboş entelektüalizm ver.
flaş.
(bkz: görünmez canavarlar)
devamını gör...
174.
sevgili dost,
insan yoktu ve sınır yoktu.
insan geldi ve elindeki tebeşirle sınırlar çizmeye başladı.
daireler, dikdörtgenler, üçgenler çizdi.
etrafını çizdiği alanların kenarına, “benim” tabelasını iliştirmeyi de ihmal etmedi.
bir yere ilk olarak gelmek, oraya sahip olmaya yetiyordu.
insan yoktu ve sınır yoktu.
insan geldi ve elindeki tebeşirle sınırlar çizmeye başladı.
daireler, dikdörtgenler, üçgenler çizdi.
etrafını çizdiği alanların kenarına, “benim” tabelasını iliştirmeyi de ihmal etmedi.
bir yere ilk olarak gelmek, oraya sahip olmaya yetiyordu.
devamını gör...
175.
"insan ömrü ne kadar ki zaten... onu istediği gibi geçirmedikten sonra... kamalıklı, kara ardıcın arası... kekikli dağlar... yarpuz kokan pınarlar... yaşamak ki yaşamak derim sana! bir yılcık da olsa, bir yazcık da olsa... insan ömrü pamuk ipliğine bağlı, bugün varsın yarın yoksun..."
yaşar kemal - demirciler çarşısı cinayeti
yaşar kemal - demirciler çarşısı cinayeti
devamını gör...
176.
sevgi sabırlıdır, sevgi şefkatlidir. sevgi kıskanmaz, övünmez, böbürlenmez. sevgi kaba davranmaz, kendi çıkarını aramaz, kolay kolay öfkelenmez, kötülüğün hesabını tutmaz. sevgi haksızlığa sevinmez, gerçek olanla sevinir. sevgi her şeye katlanır, her şeye inanır, her şeyi umut eder, her şeye dayanır.
1. korintliler 13:4-7
başlangıçta söz vardı. söz tanrı'yla birlikteydi ve söz tanrı'ydı. başlangıçta o, tanrı'yla birlikteydi . her şey o'nun aracılığıyla var oldu, var olan hiçbir şey o'nsuz olmadı. yaşam o'ndaydı ve yaşam insanların ışığıydı. ışık karanlıkta parlar. karanlık onu alt edemedi . dünyaya gelen, her insanı aydınlatan gerçek ışık vardı. o, dünyadaydı, dünya o'nun aracılığıyla var oldu, ama dünya o'nu tanımadı. kendi yurduna geldi, ama kendi halkı o'nu kabul etmedi. kendisini kabul edip adına iman edenlerin hepsine tanrı'nın çocukları olma hakkını verdi. onlar ne kandan, ne beden ne de insan isteğinden doğdular; tersine, tanrı'dan doğdular. söz, insan olup aramızda yaşadı. o'nun yüceliğini –baba'dan gelen, lütuf ve gerçekle dolu biricik oğul'un yüceliğini– gördük.
yuhanna 1:1-5, 9-14
1. korintliler 13:4-7
başlangıçta söz vardı. söz tanrı'yla birlikteydi ve söz tanrı'ydı. başlangıçta o, tanrı'yla birlikteydi . her şey o'nun aracılığıyla var oldu, var olan hiçbir şey o'nsuz olmadı. yaşam o'ndaydı ve yaşam insanların ışığıydı. ışık karanlıkta parlar. karanlık onu alt edemedi . dünyaya gelen, her insanı aydınlatan gerçek ışık vardı. o, dünyadaydı, dünya o'nun aracılığıyla var oldu, ama dünya o'nu tanımadı. kendi yurduna geldi, ama kendi halkı o'nu kabul etmedi. kendisini kabul edip adına iman edenlerin hepsine tanrı'nın çocukları olma hakkını verdi. onlar ne kandan, ne beden ne de insan isteğinden doğdular; tersine, tanrı'dan doğdular. söz, insan olup aramızda yaşadı. o'nun yüceliğini –baba'dan gelen, lütuf ve gerçekle dolu biricik oğul'un yüceliğini– gördük.
yuhanna 1:1-5, 9-14
devamını gör...
177.
çünkü solcuları sevmiyordum; sağcıları da sevmiyordum aslında, hiç kimseyi sevmiyordum. çünkü insanlar beni incitiyordu.
-bir kedi, bir adam, bir ölüm - zülfü livaneli
-bir kedi, bir adam, bir ölüm - zülfü livaneli
devamını gör...
178.
tıkandı baba! aç gözlülük, gövdesine kurt düşmüş meyve ağacının hâli gibi davranır insana. ağaç ne kadar sulansa fayda vermez. kurt, onu kurutmaz; fakat kurutmadığı gibi meyve vermesine de mâni olur. ağacın sahibi bir gün kızar, gelir ağacın dibinden keser, ısınmak için sobasına odun eder. (s:104)
devamını gör...
179.
" yeni bir ateş söndürür başkasının yaktığını, yeni bir acıyla hafifler eski bir ağrı."
romeyo ve juliet
romeyo ve juliet
devamını gör...
180.
"insan börek, ev, tarla falan satabilir ama kanını satmamalıdır. kanını satacağına vücudunu sat daha iyi, vücudunu satmak kendini satmaktır sonuçta ama kanını satmak atalarını satmaktır."
yu hua - kanını satan adam
yu hua - kanını satan adam
devamını gör...