881.
bir rahip bir kitabı almak isterse, onu nasıl, ne zaman vereceğine, ya da verip vermeyeceğine, bazen bana danıştıktan sonra, yalnız o karar verir. çünkü her gerçek her kulağa göre değildir; tüm yalanlar dindar bir ruh tarafından yalan olarak bilinemez; son olarak, rahipler yazı salonunda, yalnızca belli ciltleri okumalarını gerektiren belirli bir görevi yerine getirmek için bulunurlar; ister zihnin güçsüzlüğünden, ister kendini beğenmişlikten, ister şeytan’ın kışkırtmasıyla, kapıldıkları her saçma merakın ardına düşmek için değil.

eco umberto, gülün adı, can yayınları, 36. baskı, s.69-70,
devamını gör...
882.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
883.
ama günahın en baştan çıkarıcı betimlemelerine, onun büyüsünü ve etkilerini kınayan, sarsılmaz erdem sahibi kişilerin sayfalarında rastlamışımdır çoğu kez.

gülün adı - umberto eco
devamını gör...
884.
kazim karabekir pasa-erzurum ve erzincanin kurtuluşu

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
885.
12 eylül, türk solunu tamamen yok ederken, dinci- sağın olabildiğince önünü açmıştır .1950'lerde kesintiye uğramış olsa da , az çok devam eden laik eğitim sistemine darbe vurmuştur. imam- hatip okullarının sayısının ölçüsüzce arttırılması, cemaatlerin, tarikatların önünün açılması gibi uygulamalar hep 12 eylül'un eseridir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
886.
“ruh yalnız gerçeği düşünürken dingindir; iyi işlerden sevinç duyar; gerçeğe ve iyi şeylereyse gülünmez. isa’nın gülmeyişinin nedeni buydu işte. gülme kuşkunun kışkırtıcısıdır.”

“ama kimi zaman kuşkulanmak doğrudur.”

“bunun nedenini anlamıyorum. kuşku duyunca bir yetkeye başvurmak gerekir, bir pedere ya da bilgine. o zaman kuşku nedenleri sona erer.”

umberto eco, gülün adı, can yayınları, 36. baskı, s. 196/197
devamını gör...
887.
"kopyalar ne kadar kuru ve tatsızsa, taklitler o kadar canlı ve sevimliydi. sonuç olarak realist romanlar, yazarların suratları kadar tekdüze, şaşırtıcılıktan yoksun, ve aslında gerçek dışı şeylerin anlatıldığı kitaplardı. çünkü bir mucize olan gerçeğin ta kendisi şaşırtıcı ve hayranlık uyandırıcı iken, aynı gerçeği anlatan bir realist romandaki hemen her şeyin bu kadar tek düze, bu kadar aşina ve bu kadar alışılmış olması başka nasıl açıklanabilirdi? dünyadaki her şey bir mucizeyken insan nasıl hayret etmeden durabilirdi?"

ihsan oktay anar - yedinci gün
devamını gör...
888.
"gelgelelim, silahtan kurşunun henüz çıkmadığı fakat çıkmak üzere olduğu o anda, orada,
nasıl yorumlamam gerektiğini bilmediğim
-yaşamdan arınma mı, sonsuzun açılması
mı?- bir hafiflik hissi kalmıştı geride. mutluluk
da değil, mutsuzluk da. korkusuzluk gibi de değil, belki şimdiden öteye bir adım. biliyorum; bu çözümlenemez his, onda varoluştan geriye ne kalmışsa değiştirdi, böyle düşünüyorum ben. sanki dışardaki ölüm bundan böyle yalnızca ondaki ölüme gelip toslayabilecekti. "hayattayım. hayır, sen bir ölüsün".

***

"bütün bir geriye kalan,
ölümün ta kendisi olan o hafifleme hissidir, ya
da daha doğrusu bundan böyle daima muallakta kalacak olan o ölüm anımdır."

- maurice blanchot, ölüm anım
devamını gör...
889.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bir cinayetin psikanalizi- jed rubenfeld
devamını gör...
890.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
891.
öyle yaralar vardır ki hayatta, ruhu cüzzam gibi yalnızlıkla yavaşça yiyip bitirirler. kimseye anlatılmaz bunlar; çünkü herkes bu inanılmaz yaralara genellikle tuhaf ve az rastlanılan şeyler olarak bakar.
devamını gör...
892.

... engels, kesin tanrıtanımazlığına karşın, felsefesinde, mantıksızca inancılığa kapıları açık bırakan dühring'e saldırmakta tamamen haklıydı. engels, hiç değilse 1870-1880 arasında tanrıbilimsel vargdar çıkarmadığı halde materyalist dühring'e bu konuda bin kez ve haklı olarak sitem etmiştir. evet, bizde marksist geçinmeye istekli olup da inancılığa çok yaklaşan bir felsefe yığınını yaymaya çalışanlar bulunuyor...


materyalizm ve ampiryokritisizm - v. i. lenin
devamını gör...
893.

"????? ?? ????? ??ℎ?????.?????? ???????? ???, ???? ????? ??ℎ?????? ?????????."


kerri maniscalco - kötülerin krallığı
devamını gör...
894.
"keşke insanlar da yunuslar kadar iyi olsaydı.."
devamını gör...
895.
"hiçbir meclis hiçbir cumhuriyeti asla kurtaramamıştır."

labirentindeki general
devamını gör...
896.
gecedir: özlemim artık içimde bir pınar gibi kaynıyor, -konuşmadır özlediğim.

gecedir: bütün fışkıran pınarlar daha gür konuşurlar şimdi.;benim gönlüm de fışkıran bir pınardır.

gecedir: sevenlerin bütün türküleri uyanırlar şimdi. benim gönlüm de seven birinin türküsüdür.

türküsü buydu zerdüşt'ün.

f. w. nietzsche, böyle buyurdu zerdüşt, çev: a. turan oflazoğlu, iz yayıncılık, istanbul, 2012, s.116
devamını gör...
897.
"sorun da buydu zaten.
herkese, başka hayatların roman gibi gelmesi. oysa sadece hayattı hepsi. anlatınca roman olmuyordu. belki en fazla, bir otopsi raporu... konulu...
kütüphaneler onlarla doluydu: konulu otopsi raporlarıyla. ciltli ya da ciltsiz, hepsi de solan ciltlerin hikâyesini anlatıyordu. ne de olsa, bir deri bir kemikti insan.
ya sonunda kırışacak ya da yolda kırılacaktı."


hakan günday-daha
devamını gör...
898.
ben sana mecburum bilemezsin.
devamını gör...
899.
"akılbaz "
sıkıntılı yüzüme farklı bir şefkatle baktı. farklı diyorum çünkü gözlerinde şefkati gördüm ama bu şefkat şeytanın insana günah işletmek için sunduğu şefkate benziyordu.
devamını gör...
900.
''seni suçlamıyorum, seni olduğun gibi seviyorum: sıcakkanlı, unutkan, fedakar ve sadakatsiz. seni her zaman olduğun ve hala olduğun halinle seviyorum.''

stefan zweig - bilinmeyen bir kadının mektubu
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"okuduğun kitaptan bir alıntı bırak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim