681.
yeri belirlenemeyen ve hiç sarih olmayan, iz bırakmadan vücudun üstüne çöken, ruha işaret vermeden sızan bir dert nasıl iyileştirilir?
-çürümenin kitabı-
devamını gör...
682.
ilerleyin ve eski, yıpranmış kapıya vurun. mağaraya tırmanın. bir düşün penceresinden sürünerek girin. çölü elekten geçirin ve bulduklarınıza bakın. yapmanız gereken tek şey bu.

kurtlarla koşan kadınlar | clarissa pinkola estes

ve umarım biter.. çokça kafam yanıyor okurken.
devamını gör...
683.
“ özgürdü. bütün özgürlüğü üstüne çullanmıştı yine. insan ya da makine olmakta özgürdü, mırın kırın etmekte özgürdü, korkunç bir sessizliğin ortasında dönmemecesine mahkum, sonsuza kadar özgür kalmaya mahkum…”

(bkz: jean paul sartre)
(bkz: akıl çağı)
devamını gör...
684.
para kazanamamak, para kaybetmekten iyidir.

the little book that builds wealth
pat dorsey
devamını gör...
685.
özlem, gitmiş bir durmadır —
özlem, durmuş bir gitmedir...

uzak, oruç aruoba.
devamını gör...
686.
''kravat değiştirir gibi fikir değiştirilir; zira her fikir, her ölçüt, dışarıdan, zamanın biçimlenişlerinden ve tesadüflerinden gelir. fakat kendimizden gelen, kendimiz olan bir şey vardır; görünmez, ama içsel olarak teyit edilebilir bir gerçeklik; her an kavranabilen ve hiçbir zaman kabullenmeye cesaret edilmeyen ve ancak tüketilmeden önce gündeme gelen uygunsuz ve ezeli bir mevcudiyet: ölümdür bu, hakiki ölçüt odur. . .''
-çürümenin kitabı-
devamını gör...
687.
çünkü kalbi etkileyebilecek şeylerin kalpten gelmesi gerekir.
faust-goethe
devamını gör...
688.
bilinçleri uyanana kadar asla isyan etmeyecekler ve isyan edinceye kadar da asla bilinçli olmayacaklar.
george orwell-1984
devamını gör...
689.
en amansız düşman insanın kendi öfkesi
george orwell-1984
devamını gör...
690.
“bir aes sedai asla yalan söylemez, ama bir aes sedai'nin söylediği gerçek her zaman senin sandığın gerçek değildir."
devamını gör...
691.
şu ara sesli dinliyorum.
(bkz: abbas sayar - yılkı)
tavsiye ederim mizahseverlere.
devamını gör...
692.
çok sevdiğim hakan’cığım günday’dan gelsin o vakit:

“ yarın, bugünü yaşanabilir hale getiriyordu. kendimizi bir binanın tepesinden hep beraber boşluğa bırakmayışımızın tek nedeni yarındı! lotonun çıkma ihtimalini, âşık olunacak insanla tanışma ihtimalini, sonsuz mutluluk ihtimalini içinde bulunduran o sihirli sözcük: yarın... “
devamını gör...
693.
... herkesi mutsuz ediyorduk. çünkü bizler de tamiri mümkün olmayan şekillerde mutsuz edilmiştik.
martha ve hanwell - zadie smith
devamını gör...
694.
"insanların körleşme arzusu hep hafife alınır. var olduğunu bilmek istemiyorlarsa, ömürleri boyunca yanından geçip seni asla görmeyebilirler."

- empedokles'in dostları -
devamını gör...
695.
işini ve dışarı hayatını bırakınca oblomov hayatın anlamını başka yerde aramaya başladı. ömrünü nasıl harcayacağını uzun uzun düşündü; sonunda kendi kendine yaşamakla yeterince iş göreceği kanısına vardı.

(bkz: oblomov)
devamını gör...
696.
okuduğum yere kadar altını çizdiğim birkaç cümleyi paylaşmak istiyorum..

neredeyse uçsuz bucaksız yolların sonunda göreceğimi umduğum aydınlık çıkışta kayboldum.*

××

dünyamın yıkılmasından şikayetim yok, zaten yıkılma aşamasındaydı; tekrar inşa olmasından şikayetçiyim, güçsüz yanlarımdan şikayetçiyim, doğmuş olmaktan şikayetçiyim, güneş ışığından şikayetçiyim. *

××

her şeye rağmen inandığım bir şey var: şayet mutluluktan ölünüyorsa, bu benim başıma gelmeli! ve ölüme mahkûm olan biri mutluluk sayesinde hayatta kalacaksa, o halde ben yaşayacağım. *

××

ben zamanımı, tüm zamanımın bin katını ve var olan tüm zamanları sana harcamak istiyorum; seni düşünmeye, senin için nefes almaya adamak istiyorum. *

milena'ya mektuplar - franz kafka
devamını gör...
697.
"kan ve kemik her insanda bulunur. önemli olan yürek ve niyettir." bir çift yürek
devamını gör...
698.
orantılarında biraz bozukluk olmadan, mükemmel bir güzellik yoktur.

kuyu ve sarkaç- edgar allan poe
devamını gör...
699.
carl sagan - karanlık bir dünyada bilimin mum ışığı
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

aile var aile var...
devamını gör...
700.
korkunun egemenliğinde yaşamamıza karşın halk ola­rak çok gülerdik. bir mizah anlayışımız vardı. cümbüşümüz muazzamdı. dizginlenmesi mümkün değildi. yarım kalması söz konusu değildi. bir şey komikse onu katıla katıla gülerek takdir ederdik ve en basit, en kaba şeyler bile bize komik gelirdi. gerçekten de çok gülerdik, bunu söyleyebilirim.

adem'den önce/jack london
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"okuduğun kitaptan bir alıntı bırak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim